<<
Özürlülük ve Özürlülerle İlgili Yazılar & Makaleler
ÖTEKİLERİN CİNSELLİĞİ
Av. Arzu Besiri
Bilgi Üniversitesi
İnsan Hakları Hukuku
Bölümü
Yüksek Lisans Öğrencisi
Giriş
Bazı insanlar engelli doğar, bazıları da sonradan hastalığa,
kazaya ve diğer sebeplere bağlı olarak engelli olurlar. Dünya Sağlık
Teşkilatı özürlülük kavramını üç ayrı ana kategoride toplayıp,
değerlendirmektedir.
1)
İç veya dış
organların zarar görmesi veya tahrip olması, organlardan herhangi
birisinin zarara uğramış olup olmadığını genelde tıbbi bir teşhisin
sonucunda kesinlik kazanmaktadır. Mesela gözün görme kabiliyetini
yitirmesi, bir organın hastalığı olarak ifade edilebilir. (impairment )
2)
Organların
zarara uğraması sebebiyle ruhsal, psikolojik veya fiziki yönden
fonksiyonel engellerin ortaya çıkması. Fonksiyonel engel, normal bir
aktiviteyi yerine getirmekteki zorluğu ve meşakkati dile getirmektedir.
Bir göz rahatsızlığının görme kabiliyetini sınırlaması, önemli bir
fonksiyonel engel teşkil eder. Dolayısıyla fonksiyonel engeller, kişinin
bedene ait değişik yetenek ve performans kaybını yansıtmaktadır. (
Disability )
3)
Sosyal
engellerin belirlenmesi. Fonksiyonel engellerin artması ile çoğu kez
sosyal hayatta değişik engellerle karşı karşıya gelinmektedir. Bu
durumda kendilerinden beklenen sosyal rollerini yerine
getirememektedirler. (Handicap )[1]
Tanımlardan da anlaşılabileceği gibi bugün, bir kişinin özürlü
sayılabilmesi için, o kişinin bedensel (anatomik, ortopedik)
bozukluğundan ziyade, fonksiyonel yetersizliği olup olmadığına, bir
başka deyişle, arızalanmış organların ne derecede görevlerini yerine
getirip getirmediğine bakılmaktadır.[2]
Türk Dil Kurumunun sözlüğünde engelli: vücudunda eksik veya
kusuru olan özürlü: gelişimin türlü yanlarıyla öğrenme gücü gibi
süreçlerin birisi veya birkaçında sakat olan kişi ya da kusuru olan,
defolu.
Sakat: vücudunda hasta veya
eksik bir yanı olan, engelli, özürlü olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlara
göre sadece engellilerin cinsel yaşamı dersek zihinsel eksikliği veya
psikolojik bozuklukları olanlar dışta kalır ve konumuza girmezler.
Uluslar arası tanımlarda ise özellikle yetersizliğin vurgulanmasına
karşın Türkiye’ de ortak vurgunun yapıldığı genel bir tanım
bulunmamaktadır. Bu yüzden burada uluslar arası tanımlardan hareket
edeceğim ve bence kulağa daha güzel gelen engelli tanımını kullanacağım.
Cinsellik ve Engellilerin
Cinselliği
Türk Dil Kurumuna göre cinsellik, cinsel özelliklerin bütünü, sex
duygusudur. Başka bir tanıma göre
cinsellik, bireyin kendi cinsel kimliğini kabul etmesi, cinsinin gereği
olarak karşı cinsle ilgilenmesi, araması, birlikte olmaktan ve cinsel
ilişkiden bedensel olduğu kadar ruhsal bir haz ve doygunluk elde
etmesidir.[3]
Gerçek bir cinsellik için duyguların ve aklın birlikte kullanılması
gerekir.
Engelli olsun normal olsun her birey cinsiyeti ile doğar. Cinsiyet
kelime anlamı olarak “dişi” veya “erkek” olma şeklinde açıklanabilir.
Cinsel kimlik ise kişinin cinsiyetinden haberdar olması ve cinsiyetine
uygun davranışlar göstermesidir.[4]
Bu noktada kişinin kendi cinsiyetinden memnun olması, böyle yaşamaktan
mutluluk duyması çok önemlidir. Fakat engellilerin engelleri göz önüne
alınınca bu mutluluk önemli ölçüde azalmaktadır. En basitinden bir
bedensel engellinin ya da omurilik felçlisinin soyunup yatağa geçmesi
bile çok zordur. Engelli Bireylerin Cinselliği Hakkında Görüşler İkiye
Ayrılır:
Cinsel Taleplerin Engellenmesi
Yaklaşımı
Engelli bireyin cinselliğini önlemeye çalışan birinci görüşe göre,
engelli bireylerin cinsellik hakkındaki bilgisi ne kadar az olursa o
kadar iyi olduğu düşünülür. Ancak bu görüşle ilgili tartışmalar vardır.
Bu tartışmalardan biri de şudur; aktif cinsel yaşam, engelli bireyin
sahip olmadığı derecede sorumluluk ve olgunluk ister. Bu nedenle toplum,
sorumsuz cinsel davranış olasılıklarını ve sonuçlarını azaltma hakkına
sahiptir. Fakat cinsellikte nelerin sorumluluğu nelerin sorumsuzluğu
oluşturduğu kendilerine hiç öğretilmeyen insanlardan, sorumlu cinsel
davranış beklemenin gerçekçiliğe aykırı olduğu savunulmaktadır ki bence
de doğrudur.
Cinsel Hakların Korunması
Yaklaşımı
Diğer görüş ise her sağlıklı insan gibi engelli bireylerin de cinselliği
yaşamaya hakları olduğunu savunur. Araştırmacılar cinsel eğitimin
gerekli olduğunu ortaya koymuşlardır.[5]
Cinsel Eğitimin Önemi ve Rolü
Cinselliği doğru yaşama, kendini koruma ve bilinçli olma açısından
cinsel eğitimin rolü yadsınamaz. Cinsel eğitim denince kişilerin aklına
ilk gelen vücut kısımlarının isimleri, fonksiyonları, üreme ve bununla
ilgili konular olmaktadır. Gerçekte cinsel eğitim özellikle doğuştan
engelliler için bundan çok daha kapsamlı ve anlamlı olmalıdır. Cinsel
eğitim bireyin fiziksel, duygusal ve cinsel gelişimini anlaması, olumlu
bir kişilik kavramı geliştirmesi, insan cinselliğine karşı, başkalarının
haklarına, görüş ve davranışlarına saygılı bir bakış açısı edinmesi ve
olumlu davranış biçimleri ve değer yargıları geliştirmesi eğitimidir.
Cinsel tutum ve davranışların sosyal hayattaki yansımalarının bir
göstergesi olması nedeniyle, cinsellik veya cinsel hayat, kültürel
hayatın ve yaşama tarzının bir parçasıdır.[6]
Cinsel Yaşamda IQ’nün Rolü
Cinsel IQ son günlerde önem verilen cinsellik kavramlarının
başında gelmektedir. Cinsel IQ, kişinin cinsellik hakkındaki bilgi ve
şahsi becerilerini, değerlerini, kendini ve özelliklerini
kabullenmesini; cinsellikle ilgili haklarını algılayabilmesini ve bu
konuları objektif değerlendirmesini gerektiren ve bütün bunları
birleştiren bir kavram. Dolayısıyla engellilerin cinsel IQ’larının
yükseltilmeye çalışılması gerekmektedir ve bu eğitimle mümkündür.
Cinsel Eğitim ve Sosyal Yapı
Arasındaki İlişki
Cinsellik toplumlarda tabu olmamalıdır fakat alelade yaşanmamalıdır da.
Cinsellik konusunda daha bilinçli olmak için mutlaka eğitim
verilmelidir. Cinsel eğitim sayesinde toplum farklı olanlara hoşgörü
gösterecek, engelli bireyler de kendilerine güvenecek ve saygı
duyacaklardır.
Cinsel Dürtülerin Ortaya
Çıkması (Cinsellik Evreleri)
Cinsellik karşındakini istemekle başlar ve çeşitli evreleri vardır. Bu
evreler engelden kaynaklanan sorunlardan olumsuz etkilenebilir. Ve
genelde etkilenir.
Engellilerde Cinsel İstismar
Engelli bireyler yüksek oranda fiziksel, duygusal ve cinsel her türlü
istismara uğramaktadırlar. Genelde de engelli kadın ve çocuklara bu
istismar uygulanmaktadır ve bu istismar sağlıklı olanlara göre daha
çoktur. Kendilerini yeteri derecede koruyamadıklarından rahat hedef
haline gelmektedirler, zaten bu istismarlar daha çok zayıf olanlara
yapılmaktadır. Çocuklara cinsel taciz, hapishanelerde cinsel taciz
gibi.
Ensest sağlıklı bireyler de olduğu gibi engellilerin de kanayan
yarasıdır. Ensest kelime anlamıyla aile içi yasak ilişkidir. Ve
engelliler ensestle de karşı karşıya kalmaktadır. Bu şiddete maruz kalan
engelliler, sadece bedenen zarar görmemekte, çoğu kez ömür boyu
psikolojik yönden etki altında kalmakta ve yaşadıkları travmalara
seyirci kalınmaktadır.
Cinsel Eğitimin Tarihçesi ve
Amacı
1960’lara kadar toplumlarda bu konuda tamamen baskıcı ve olumsuz
tutumlar gözlenmekteydi. Kaynaştırma akımının gündeme gelmesi ile
engellilerin de cinsel yaşam ve cinsel eğitim alma hakları olduğu konusu
önem kazanmıştır. Bunun yanında yaklaşık olarak son on beş yıl içinde
cinsel taciz konusu ve AIDS tehlikesinin gündeme gelmesinden sonra
sağlıklı cinsel eğitim programlarının hazırlanması gerekliliği
vurgulanmıştır. Bu programlarda sadece cinsel yaşam ile ilgili bilgiler
değil, sosyal ilişkiler ve kendine güvenin geliştirilmesi amaçlarının da
yer alması gerektiği savunulmaktadır. Engellilere verilecek cinsel
eğitimin bir amacı da toplumsal yaşam içinde çıkabilecek problemleri
önleme ve aynı zamanda yaşam kalitesini daha iyi bir düzeye getirmek
olmalıdır.[7]
Engellilerin Cinsel
Dünyalarındaki Sorunlar
a) Toplumun Bakışı
Engellilerin de sağlıklı her insan gibi bir takım gereksinimleri vardır.
Oysa toplumlar engelli bireyleri cinsellik dışı görmeye çok
yatkınlardır. Dolayısıyla engelliler kendileri hakkında bu olumsuz
görüşü üstlenerek, gerçekte cinsel istek ve yetileri başka insanlardan
farklı olmasa bile bu duygularını baskı altında tutarlar. Engelli
bireylerin cinsel yaşamlarında karşılaşacakları en önemli sorunlardan
birisi de başkalarının ön yargılarıdır. Bu ön yargılara göre engelliler
sadece tüketir, bir işe yaramaz, engelli kişilerin çocuğu olmaz, engelli
kişiler cinsel ilişkiye giremez ve engellilerin fiziksel görünüşü hoş
değildir.
[8]
Türkiye çapında Türkiye Sakatlar Derneği tarafından yapılan
araştırmaya göre, toplumun yüzde 77'sinin engellileri 'çocuksu, kırılgan
ve cinsel hayatı olmayan bireyler' olarak algıladığı belirlendi.
Araştırma, toplumdaki bu algılar nedeniyle engellilerin yüzde 60'ının
engelli olduğu için partnerleriyle aralarındaki ilişkinin bozulduğu
sonucunu verdi. Engellilerin yüzde
83’ ünün cinsel hayatları
ile ilgili yaşadıkları sorunları paylaşacak kimselerinin olmadığını bu
araştırma açıkça ortaya koydu.[9]
Diğer sorunların çözümü de bu ön
yargılar aşıldıktan sonra daha kolaylaşacaktır. Güzel bir kadını
oturduğu yerde gören ve çay içme teklifinde bulunan kişinin kadın
yerinden kalkınca onun engelli olduğunu görmesi ve ona abla diye hitap
etmesi buna güzel bir örnektir.
Engelli bireyler özellikle kadınlar cinselliklerini
keşfedememektedirler. Eğer engellilerin seksüel bir ilişkileri var ise
şanslı sayılmaktadırlar. Engelliler genelde engelli olmayanlar
tarafından partner olarak tercih edilmemektedirler. Eğer engelli olmayan
biriyle ilişkiye başlarlarsa gerçek olmadığı düşünülmektedir. O kadar
sağlıklı insan varken neden engelli? Toplum böyle düşünürken engellinin
de bu şekilde düşünmesi normaldir. Bu şekilde peşin hükümle düşünülmesi
yanlıştır.
b) Bilgi Edinmede Engeller
Engellilerin ayrımcılık ve dışlanmayla örülü bir yaşamları olduğu için,
engelliler genellikle öz saygıdan yoksun ve kendilerine güvenmeyen
kişilerdir. Cinsellik ölüme dek toplum içinde sürer. Zihinsel, fiziksel
ve diğer engellilerin cinsel hakları olduğu unutulmakta, cinsel
konulardaki bilgi gereksinimleri, cinsellikle ilgili duygu ve
düşünceleri çoğu zaman göz ardı edilmektedir.
Pek
çok araştırmacı yaptıkları çalışmalarda engelli bireylere cinsel
konularda yeterli bilgi verilmediğini bulmuşlardır. Normal kişilerin
arkadaş ve anne-babadan bilgi alma şanslarının engelli bireylerden daha
yüksek olduğu bilinmektedir. Gerçekten de engelli bireylerin yeterli
arkadaşı yoktur.[10]
Ayrıca bilgiyi ve olayları anlama ve değerlendirmede sınırlılıklar
vardır. Ayrıca erişkin cinselliği hakkında pek çok temel çocukken
atılır. Dişi veya erkek cinsel kimliğimiz, aynı veya karşı cinse
duyduğumuz ilgiler, cinsiyetimize güvenmemiz, cinsel korkularımız
çocukluktan itibaren oluşur. Özel eğitimde de bu bilgilerin engelli
çocuklara verilmesi onlar için çok önemlidir.[11]
Bilgi alamayan engelliler için bilgi alma kaynağı olarak medya
görülmektedir. Oysa engellinin medyadan bilgi almasının bazı tehlikeleri
vardır. Medyadaki tüm modellerin doğru olduğu söylenemez.[12]
Medya sosyal sorumluluk anlayışı içerisinde, milli kültürümüze ve
toplumsal değerlere ters düşmeyecek şekilde cinsel eğitim programlarına
yer vererek özel cinsel eğitime destek olmalıdır.[13]
c) Cinsel Hayatı Yaşamadaki
Engeller
Normal bireylerde olduğu gibi engelli kişilerde kendini tatmin (
mastürbasyon ) sıklıkla görülmektedir. Yapılan araştırmalarda, bu
kişilerde cinsel tatmin ihtiyacının, aileler tarafından farklı
şekillerde giderildiği ortaya çıkmıştır:
-
Cinsel isteklerini göz ardı etmek,
- İlaç ,
- Evlendirmek.
Bu
çözümlerin her birey için ayrı ayrı tartışılması gerekmektedir. Bunları
sadece fizyolojik gereksinim olarak görmek hatalıdır. Çünkü, çözümlerin
tıbbi, ahlaki, sosyal, hukuki vs. boyutları vardır. Çözümler; bütün
boyutları ile ele alınarak, kişinin durumuna göre, kişiye özel
üretilmelidir.[14]
d) Kurumlarda Cinsel Hayatın
Yaşanmasındaki Zorluklar
Topluma katılma, toplumla bütünleşme konusunda bir başka güçlük de,
engellinin özel yaşamıyla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Fiziksel
işlevlerindeki bozulma ya da bazı eksiklikler nedeniyle engellinin
hareket yeteneği sınırlanınca, bu, onun özel yaşamına da bazı
kısıtlamalar getirmektedir. Hatta sosyal hizmet kurumlarında sürekli
bakım ve koruma altında olan engelliler için adeta özel yaşam yok
denebilecek kadar azdır. Engelliye ait bir mekanın yokluğu ve kimi
etkinliklerin (cinsel yaşam gibi) yasaklanması gibi pek çok sınırlama
özel yaşamı ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca engellilerin evlenmeleri ve
aile kurmaları da diğer insanlara oranla daha güçtür; bu da onların
toplumla bütünleşmelerini önemli ölçüde engellemektedir.[15]
e) Engelli Kadınların Cinsel
Hayatlarına Dönük Sorunlar
Cinsellik bütün insanlar için bir ihtiyaçtır. Ancak, özellikle engelli
kadınların birçoğu aseksüel olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle
engelli kadınların cinsel sağlıkları görmezden gelinmektedir. Görücü
usulü yapılan evliliklerde engelli kadın genellikle uygun aday
olmamakta, eğer evlenecek kişi bulunursa da kendilerinden yaşça büyük
kişilerle evlendirilmektedirler. Engelli kadınlar çocuk sahibi olma
konusunda aileleri ve çevreleri tarafından engellerle
karşılaşmaktadırlar. Yaygın bir inanışa göre engelli kadınlar cinsel
soğukluk yaşamakta ve bu kişilerin çocukları da engelli doğmaktadır.
Yapılan araştırmalar da engelli kadınların hem cinsleri gibi normal bir
cinsel yaşamları olduğu, çocuk yetiştirme konusunda çok büyük sıkıntılar
yaşamadığı görülmüştür. Toplum engelli bireylerin cinsel imajını
zedeleyebilmekte ve ona yaftalar yapıştırabilmektedir. Bu sadece engelli
kadınlar için değil engelli erkekler için de geçerlidir.
f) Engelli Grupların Cinsel
Hayatlarına Dair Sorunlara Genel Bakış
Bütün engelliler için cinsel yaşam çok zordur. Görme, işitme ve konuşma
engellilerin bazı yöntemler dışında sınırlılıkları bulunmamaktadır.
Görme ve işitme özürlülerin sorunları ise çok başka bir yöndedir. Bu
gibi özürleri olan kimseler için sorun, daha çok kişisel iletişimin
olanaksızlığında yatar. İşitme engelliler için başkalarıyla anlaşmak,
haliyle güçtür. Kullandıkları işaret dilinde henüz cinsellikle ilgili
kavramlar için resmen belirlenmiş işaretler de yoktur. Görme özürlüler
ise dış dünyayla olan temaslarında genellikle aracılık eden kimselere
gereksinim duyarlar. Ayrıca karşılarındaki kişinin yüz ifadesini
görememek, bu gibi özürlülerde cinsel iletişim açısından oldukça büyük
eksiklik yaratır.[16]
İlişki esnasında iletişim çok önemlidir ve her şey oldu da bitti
değildir. Çünkü iyi geçmeyen bir ilişki daha sonra engellide travma ve
psikolojik bozukluğa yol açacak, zaten kendine güveni olmayan bireyin
daha da kendini geriye çekmesine sebep olacaktır. Görme ve işitme
özürlülerin eğitiminde cinsellik üzerinde fazla durulmaz. Bu gibi
eksikler ancak günümüzde Batı ülkelerinde yeni yeni fark edilmeye,
bunları giderici önlemler alınmaya başlanmıştır. Bedensel engeli olan
kişiler kendileri için doğru duruşu bulduktan sonra artık ilişkiye
girerken rahattırlar. Omurilik felçlileri de belden aşağısını
hissetmezler bazen sırf görüntü onları tatmin eder. Omurilik felci
erkekler ereksiyon için kimi zaman iğne yada hap kullanırlar fakat
cinsel birleşmenin sonunda gerçekleşen boşalmayı hissedemezler. Omurilik
felçlisi çocuk sahibi ve evli yada evlenmek isteyen bir çok kadın
vardır. Kadınlar da ilaç kullanıp hislerini arttırabilirler. Cinsel
tatmin olasıdır, genital bölgede his kaybı olsa da omuzlar, meme, ağız
gibi diğer organlar cinsel aktivitede önem kazanmaktadır. Spastik
engellilerin bazıları kasılmalarının dışında birleşmeyi yaşarlar. Hatta
bazen en normal oldukları zamandır ilişki anı. Bir kekemenin şarkı
söylerken hiçbir şeyinin kalmaması gibi. Bazılarının ise cinsel hayatı
tam bir muammadır. Fakat esas güçlük zihinsel engellilerin cinsellikle
ilgili eğitimlerinde ve cinsel yaşamlarında yaşanır. Zihinsel engelli
kişilerin cinsel eğitimden geçmeleri zorunludur. Ağır zihinsel
engellilere eğitim verilemez. Bir de yatalak oldukları için zaten
kendilerini bilmezler.
Süreğen hastalıklarda engel grupları içinde yer almakta ve bu kişilerin
bazılarında cinsel fonksiyonlarda bozukluk görülmektedir. Süreğen
engelli kişinin sürekli bakım ve tedaviye ihtiyacı vardır. Bu engel
grubuna kan, kalp- damar, cilt ve deri hastaları, sindirim sistemi
hastaları, kanser hastaları, üreme organı hastaları, ruhsal davranış
bozukluğu olan hastalar ve HIV hastaları girerler.[17]
Psikolojik engellilerin bazen cinsel yaşamlarında partnerleriyle
sorunları çıkmamakta bazen de birleşme gerçekleşememektedir. Ağır
psikolojik sorunlu olanlar rahatsızlıklarının ortaya çıktığı dönemlerde
çoğu zaman biriyle beraber oldum ama kiminle, ne zaman bilmiyorum
diyerek ilişki anını hatırlamamakta dolayısıyla sağlıklı bir cinsellik
yaşayamamaktadırlar.
Sonradan bir şekilde engelli olmuş ve hayatlarını engelli geçirecek olan
bireyler için bütün bunlar daha zordur. Çünkü onlar sağlıklı cinsel
yaşamın ne olduğunu bilir, içinde bulundukları durumu kendilerine
yediremez ve kendilerini geriye çekerler. Zor geçen bir adaptasyon
döneminden sonra cinsel yaşamlarını geri getirmek için iğne gibi çeşitli
yöntemler denerler. Bilinç altında yer alan acaba başarabilir miyim
endişesi cinselliğin sınırlı olmasına yol açmakta hatta cinsel ilişkiyi
engellemektedir.
Belli bir zamanı engelli olarak geçirmek zorunda olan düzelebilir
engelliler vardır. Onlar da durumu kabullenmekte güçlük çeker ve bu süre
zarfında duygusal olsun cinsel olsun duygularını bastırırlar. Çünkü bu
süre içinde kendilerini ne engelli olarak ne de sağlıklı bir insan
olarak görebilirler. Yani Arafta’ dırlar. Aslında cinsel işlevlerinde
bir bozukluk olmadığı sürece cinsel açıdan sağlıklıdırlar. Bir
engelliyle beraber olmak istemez ama bir sağlıklı için de acaba birlikte
olabilir miyiz diye düşünürler. Bunun için de bir ilişki yaşamak istemez
ve kendilerini ilişkiye hazır hissetmezler ve duygularını hep
ertelerler. İstisnalar kaideyi bozmaz ama böyle olmayan kişiler de
vardır. Ayrıca cinselliği yaşayıp başaramama ya da eskisi kadar
başarılı olamama korkusu dürtülerin bastırılmasına yol açar. Devamlı bu
korkuyu yaşayıp; dürtüleri, istekleri bastırmak yerine bu dürtüleri
cinsel açıdan yaşamalı ve ona göre karar vermelidirler. Bir de bu gibi
durumların daha kolay atlatılabilmesi için psikolojik yardım
alınmalıdır.
Engellilerin Özel Hayatına
Dair Bazı Öneriler
Cinsel istekteki azalmanın düşük motivasyon ve biyolojik nedenlerle
ilgisine bakmak ve buna neden olan olayları çözmeye çalışmak da gerekir.
Eğer cinsel ilişkiye girmekte çekilen zorluktan dolayı cinsel istekte
azalma var ise, bu durumda cinsel eylem olmadan gerçekleşebilen cinsel
yakınlıkları araştırmak problemin çözümünde etkili olabilir. Çoğu zaman
bu bayağı yararlıdır çünkü insanın engelli de olsa önemsendiğini
hissetmeye, kendinin sadece cinsel bir meta olarak görülmediğini
anlamaya ihtiyacı vardır. Cinsel yaşamı bu gibi yaklaşımlarla normale
döndürülen bir kişinin özgüveninin artacağı ve yaşam kalitesinin
yükseleceği kesindir. Hatta bu gibi olaylar bir şekilde cinsellikleri
bitmiş sağlıklı insanlar tarafından uygulanmakta ve onların da sorunları
aşılmaya çalışılmaktadır. Bahsettiğim bu cinsel yakınlıklar bence
kadınlar için daha geçerli çünkü erkekler genellikle sağlıklı olsun
engelli olsun cinsel ilişkiye girmek isterler.
İlk
deneyimini yaşayacak tekerlekli sandalyedeki birine para karşılığında bu
deneyimi yaşamaması önerilmiştir. Çünkü ilkler önemlidir ve bu
deneyiminin başarılı geçmemesi bütün cinsellik hayatını etkileyebilir.
Ayrıca cinsellik ilişkinin bir parçası, duygularla bir bütündür. Zaten
kendilerini önemsenmeyen olarak gören ve dışlanmış hisseden engellilerin
ilkleri ve daha sonraki deneyimleri önemlidir.
Sonuç
Sonuçta, insanın cinsel hakkı göz
önüne alınarak (sadece cinsel ilişkide bulunmaya muktedir olma değil)
ayrımcılığın önüne geçilmesi, ötekileştirmenin önlenmesi ve toplumsal
mutabakatın sağlanması için, engellilerinde sağlıklı her insan gibi
cinsel ihtiyaçlarının olduğu unutulmamalıdır. Ön yargılardan
uzaklaşılmalı, sağlıklı cinsel yaşam için özel eğitim verilmeli, bu
eğitimlerin iyi sonuç vermesi için, projeler üretilmeli ve devlet
insan haklarının ihlal edilmemesi, sukün ve saadet için hukuki
normları taviz vermeden uygulamalıdır.
Not:
Cinsel IQ son günlerde önem verilen cinsellik kavramlarının
başında gelmektedir. Cinsel IQ, kişinin cinsellik hakkındaki bilgi ve
şahsi becerilerini, değerlerini, kendini ve özelliklerini
kabullenmesini; cinsellikle ilgili haklarını algılayabilmesini ve bu
konuları objektif değerlendirmesini gerektiren ve bütün bunları
birleştiren bir kavramdır.[18]
[1]
Seyyar, A., Sosyal Siyaset Açısından Özürlülüğe Karşı Mücadele
[2]
Seyyar, A., Sosyal Siyaset Açısından Özürlülüğe Karşı Mücadele
[3]
Özgüven, İ.E., Cinsellik ve Cinsel Yaşam
[4]
Artan, İ. Engelli Çocuk ve Gençlerin Cinsel Eğitimi Makalesi,
webbilişim.org
[5]
Yurdakul, A., İlkışık Dergisi, 1999
[6]
Artan, İ., Engelli Çocuk ve Gençlerin Cinsel Eğitimi Makalesi,
webbilisim.org
[7]
Artan, İ. Engelli Çocuk ve Gençlerin Cinsel Eğitimi Makalesi
webbilişim.org sitesi
[8]
www.kisiselbasari.com/Bilgi.asp?ID=278
[9]
www.gündem-online.com
[10]
Artan, İ. Engelli Çocuk ve Gençlerin Cinsel Eğitimi Makalesi,
webbilişim.org
[11]
Ekşi, A., Ben Hasta Değilim, Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarının
Psikososyal Yönü
[12]
Artan, İ., Engelli Çocuk ve Gençlerin Eğitimi Makalesi
[13]
Seyyar, A., Türkiye’ de Zihinsel Özürlüler ve Cinsel Eğitim Makalesi
[14]
www.tavsiyeediyorum.com
[15]
Öztürk, Mustafa, Hayata Dokunuş
[17]
Öztürk, M., Hayata Dokunuş
[18]
http://www.donusumkonagi.net/makale.asp?id=1412&baslik=cinsel_iQ_nedir_
Av. Arzu Besiri
ÖZGEÇMİŞİM
Eğitimim ve Bilimsel Faaliyetlerim:
15.03.1980 yılında
Tebriz' de doğdum. 5,5 yaşında ilkokula başladım. Ortaokul ve lise
öğrenimimi başarıyla tamamladım. 1998 yılında Marmara üniversitesi
Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Hazır Giyim programından mezun
oldum. 2000 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdim.
2002’ den sonra ki mücadelemi ve yaşadıklarımı anlatan bir kitap
yazdım fakat basıma hazır değil.
www.sosyalhizmetuzmani.org un yazarlarındanım. Bir ara ( geçen
yaz ) Tüketiciler Birliği nde engelli tüketici hakları komitesi
başkanlığı yaptım.
Hastalığım:
3. sınıfa geçmişken ve hiçbir sağlık problemim yokken baş ağrısına
bağlı Ağustos 2002'de avm yani beyin kanaması geçirdim. 2 ayı yoğun
bakımda olmak üzere hastanede geçirdiğim 21 ayın, sekiz ayında
yatakta tedavi gördüm. Üç beyin operasyonu geçirdim. Bir yıl boyunca
konuşamadım, iletişimimi işaretlerle dile getirdim. Nefes almam için
treakostami takıldı. Bir yıl boyunca midemden gastrostomiyle
beslendim. Hala konuşma, yazma ve çift görme zorluğu çekiyorum.
2004'de hastaneden çıktıktan sonra 2006 yılında Hukuk Fakültesini
bitirerek, 1.5 yıl önce avukatlık ruhsatını aldım fakat
çalışmıyorum. Halen Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde İnsan
Hakları Programında yüksek lisans yapmaktayım. Almam gereken
dersleri aldım, mezun olmam için sadece proje yazmam gerekiyor.
Hayatımı tek başıma idame ettirebilmek için düzenli spor yapıyorum.
Dengem bozuk olduğu için tek başıma yürümüyorum, aslında
yürüyebiliyor fakat düşüyorum. Daha tek başıma merdiven inip
çıkamıyorum ve sol tarafım felç, sol elimi kullanamıyorum. Ama
günden güne iyileşiyorum. Egzersizlerimi her gün aksatmadan yapıyor
ve yüzüyorum.
|