ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARI OLAN AİLELERİN
ÇOCUKLARININ DURUMUNU DİNİ AÇIDAN DEĞERLENDİRMELERİ
Araş. Gör. Elif
Kara*
ÖZET
Zihinsel engelli çocuğa sahip olmak
ailelere normal bir çocuğunkinden çok daha fazla zorluk ve
sorumluluk getirmektedir. Zihinsel engelli çocuk, normal bir çocuğun
büyüme sürecinde ulaştığı fiziksel ve zihinsel olgunluğa
ulaşamamakta, yaşam boyu sürekli bakıma ihtiyaç duymaktadır. Bu
durum aileleri duygusal yönden de yıpratmaktadır. Bu araştırmada
ailelerin, çocuklarının durumu ile ilgili dini düşüncelerini tespit
etmek hedeflenmiştir.
Anahtar Kelimeler:
Zihinsel engelli Çocuk, Engelli Çocuğa Uyum, Din, Dini Düşünce.
ABSTRACT
Having a mentally retarded child
encumbers their families much more responsibility than a normally
child. Mentally retarded child can’t reach physically and mentally
maturity which a normally child can reach and needs nursing along
its whole life. This condition also wears out the parents
emotionally.
In this article, it is aimed
to analyze religious attitude of these parents about their
children's condition.
Key words :
mentally retarded child,
adaptation with mentally retarded child, religion, religious thougth.
Giriş:
İnsanın yaşamı boyunca pek çok
güçlükle karşılaşması muhtemeldir. Karşılaşılan olumsuzlukları
açıklamada, örneğin; ‘imtihan ediliyor olma’ gibi, dini inançlar
önemli bir yer tutar. İnsanlar yaşadıkları olayları inandıkları din
bağlamında anlamlandırmaktadırlar.
Din, evrenin nasıl ve neden varolduğunu açıklamakla beraber
insanların başlarına gelen olayların sebebini de açıklamaktadır.
Yapılan dini açıklamalar insanlara hayatlarını
düzenlemelerinde yardımcı olmaktadır. Bu makale engelli çocuğa sahip
olan ailelerin dini inançları açısından bu durumu nasıl
değerlendirdiklerini incelemeyi hedeflemektedir.
Engelli bir çocuk
sahibi olmak, anne-babaların beklemediği bir durumdur. Aileler
çocuklarının engelli olduğunu fark ettiklerinde ilk tepkilerinin
genellikle ‘şok yaşama, suçluluk duyma, derin kedere düşme ve kızgın
olma’
olduğu tespit edilmiştir. Çocuklarının iyileşmelerinin mümkün
olmadığı fikrine anne babaların uyum sağlamakta zorlandıkları
gözlemlenmiştir. Yine bazı araştırmalara göre, anne babalar engelli
çocuğu; kabullenememe, suçluluk, utanç ve içine kapanma duygularıyla
karşılamaktadır.
Engelli çocuğa
sahip olan ailelerde, üç büyük kriz şekli gözlemlenmiştir, bunlar;
1-İlk teşhis
şoku,
2- Çocuğa yönelik
gelecek beklentilerinin yıkılması,
3-Çocuğun sosyal
geleceğiyle ilgili duyulan endişeler ve bununla beraber çocuğun
gelişiminin sağlanamaması problemleridir.
Çocuğun durumunu
inkar etmek, kabullenmemek, çocuğun uyumsuz davranışlarından
rahatsız olmak
çocuğu aşırı derecede korumak da gözlemlenen davranışlar arasında
yer almaktadır.
Anne ve babaların
kaygılarının düzeyini etkileyen pek çok değişken vardır. Çocuğun
özrü, özrünün derecesi,
yaşı, cinsiyeti, davranış problemleri, gelişimindeki önemli dönüm
noktaları gibi çocuğa ait özelliklerin yanı sıra evli ya da bekar
olma, genç ya da yaşlı olma, sosyo-ekonomik seviye, iş koşulları,
yakın ve uzak çevreden alınan destek gibi değişkenler,
anne-babaların kaygı düzeylerini etkileyebilmektedir.
Zihinsel engelli bir çocuğun süreklilik gösteren bakım ve eğitim
gereksinimlerinin karşılanması bu bağlamda geleceğinin güvence
altına alınması da ailede yoğun bir kaygı kaynağı oluşturmaktadır.
Bu durum, yaşam
koşullarını zorlaştırmakta, duygusal açıdan da anne-babaları
zorlamaktadır. Kabullenilmesi zor durumlarla karşılaştıklarında
insanlar başlarına gelen olayları açıklama, anlam bulma ihtiyacı
hissetmektedir.
Anlam bulma ihtiyacı içindeki insan ‘neden benim başıma geldi?’
sorusuna cevap bulmaya çalışarak,
olayları kendince uygun, katlanmaya değer kılacak bir nedenle
ilişkilendirmektedir. Belli bir örüntüden yoksun, gelişigüzel
olayların karşısında insan kendisini çaresiz ve şaşkın hissettiği
için olayları düzene koymaya, bunu yaparken de onların üzerinde bir
denetim duygusu kazanmaya çalışmaktadır. Bu sayede yaşanan olayların
rastlantısal olmadığı ve iyi ya da kötü her yaşantının bir anlam
içerdiği düşünülmektedir.
Toplumda çeşitli
şekillerde engellenen ve bu engeli aşamayarak çaresizlik içinde
kalan insan, Allah’a sığınarak teselli bulmuş, dine yönelerek ümit
ve güven duygularını yenilemişlerdir.
Din, engelli bir çok kişi için manevi açıdan destekleyici olmuştur.
Zor şartlar altında kalan insanların dine yöneldiği ve hatta dini
inançları sayesinde ayakta kalabildikleri görülmektedir.
Olumsuz şartlar altında inancın gücüne sarılmak ve dua etmek
insanlara kendilerini iyi hissettirmekte pozitif tutumlar
kazanmalarına yardımcı olmaktadır.
İslam inancına
göre dünya bir sınav yeridir. İnsanın yeryüzünde denenebilmesi için
hayatta ona menfaat, lezzet, zarar, acı ve musibet verecek
imkanların olması zorunludur.
İnsan bu dünyada başına gelen her şeye karşı gösterdiği tavrın,
yaptığı her hareketin karşılığını öldükten sonra, ahirette
görecektir. İnsan iyi davranışlarının ve karşılaştığı çeşitli
sıkıntılara sabrının karşılığını ahirette mutlaka mükafat olarak
bulacaktır. Bu nedenle inançlı kişi, çektiği sıkıntıların kendisi
için bir imtihan olduğuna inanmaktadır.
İnançlı kişi, yaşadığı olumsuzluklara sabrettiği, olumsuzlukların
üstesinden gelmek için sabırla mücadele ettiği taktirde ahirette
mükafatını alacağına inanmaktadır. İnançlı kişinin bu inancı onun
rahatlamasına ve ruh sağlığını korumasına yardımcı olmaktadır.
A. RAŞTIRMA İLE İLGİLİ GENEL
BİLGİLER
1- Araştırmanın Amacı ve Önemi
Bu çalışmada, anne babaların
engellilikle ilgili dini düşüncelerinin öğrenilmesi amaçlanmıştır.
Anne babalar çocuklarının engelli oluşuna dini bir açıklama
getirmekte midir?, Mevcut inanışları olumlu ya da olumsuz yönde
değişikliğe uğramış mıdır?, Din, karşılaştıkları bu güçlükle baş
edebilmelerinde anne babalara tatmin edici manevi bir destek
sağlamakta mıdır? Kısaca; engelli çocuğa sahip olan anne babanın,
dini inanç ve düşünceleri bu durumla nasıl bir etkileşim halindedir?
Bu soru, araştırmada temel problem olarak düşünülmektedir.
Dini inanç, insan
hayatını şekillendirmede ve anlamlandırmada önemli bir yer
tutmaktadır. Bu çalışma, dini duygu ve düşüncelerin ailelere bu zor
durumda yardımcı olup olmadığını ve dini tutum ve davranışlarının,
dinin amacına da uygun bir şekilde söz konusu engelli çocuk sahibi
ailelerinin yaşamlarına olumlu yansıyıp yansımadığını
incelenecektir. Elde edilen sonuçların engelli çocuğa sahip aileler
üzerinde yapılan diğer araştırmalara destek olacağı da
düşünülmektedir.
2- Araştırmanın Sınırlılıkları
Araştırma, Ondokuz Mayıs
Üniversitesi Bünyesindeki Zihinsel Engelli çocuklar Eğitim Araştırma
ve Uygulama Merkezi’ne kayıtlı çocukların aileleri ile yapılmıştır,
sonuçlar bu ailelerle sınırlıdır.
Araştırmanın
verileri yukarda adı geçen merkeze gelen ailelerden seçilen bir
örneklem grubundan toplanmıştır. Benzer nitelikte olan zihinsel
engelli çocuk aileleri için genellenebilir.
Araştırmanın
bağımlı değişkeni olarak belirlenen “Engelli çocuk sahibi olma” nın,
“Ailelerin Dini tutumlarını” etkileyebileceği düşünülmüştür. Dini
tutumları etkileyebilecek başka faktörler araştırma dışında
bırakılmıştır.
3
Veri Toplama Araçları
Araştırmanın
kapsamını, Samsun ili ve çevresindeki engelli çocuk aileleri
oluşturmaktadır. Bu kapsam içersinden Samsun il merkezinde bulunan
Zihinsel Engelli Çocuklar Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezine
başvuran engelli çocuk sahibi anne ve babalar uygulanan anketin
örneklemini oluşturmaktadır.
Araştırma ile ilgili temel veri ise,
araştırmanın örneklemine giren ailelere uygulanan anket
sonuçlarıdır.
Araştırmamızda veri toplama aracı
olarak anket metodu kullanılmıştır. Anket soruları hazırlanmadan
önce 7 aileyle ön görüşme yapılmış, bu doğrultuda hazırlanan anket
soruları ilkönce pilot bir gruba uygulanarak soruların eksiklikleri
tamamlanmış, bazı yeni sorular eklenmiştir.
Engelli çocuğa sahip ailelerin bu
konuyla ilgili dini düşüncelerini inceleyen bu araştırmada elde
edilen veriler SPSS programına yüklenerek uygun istatistik analiz
teknikleri ile analiz edilmiştir. Ailelerle tek tek görüşüldüğü için
yaptıkları ilave açıklamalar da dikkate alınmıştır.
B.Araştırmaya İlişkin Bazı Bulgular
1-
Anne-Babaların Engelli Çocuğa Sahip Olmadan Önceki ve Sonraki
Dine
Bakışlarına Göre Dağılımları
Anne-Babaların Engelli Çocuğa Sahip Olmadan Önceki ve
Sonraki Dine Bakışlarına Göre Dağılımı |
N |
% |
Dine yaklaştım |
11 |
19,3 |
Dinden soğudum |
3 |
5,3 |
Değişmedi |
43 |
75,4 |
Toplam |
57 |
100,0 |
Anketimize
katılan anne ve babaların % 19,3’ü engelli çocuklarının dünyaya
gelişinin kendilerini ‘dine yaklaştırdığını’ ifade etmişlerdir.
‘Dinden soğuduklarını’ belirten anne ve babaların oranı % 5,3’tür.
Anne ve babaların %75,4’ünün dine bakış açılarının değişmediği
sonucuna ulaşılmıştır.
Çocuklarının
engelli oluşunun kendilerini dine yaklaştırdığını belirten
anne-babaların bu konudaki düşünceleri, bu dünyada çekilenlerin
Allah’ın takdiri olduğu, sabırlı olmanın gerektiği yönündedir.
Dinden
soğuduklarını söyleyen anne ve babaların oranı ise % 5,3’tür. Bu
konuda açıklaması bulunan kişiler, bunun bir imtihan olsa bile
çocuğun kendinden habersiz olduğunu, böyle bir imtihan olamayacağını
düşündüklerini ifade etmişlerdir.
Anket uygulanan anne-babaların
%75,4’ünün dine bakış açılarının değişmediği sonucuna ulaşılmıştır.
2-
Anne Babaların Çocuğunun Engelli Olduğunu Öğrendikleri Zaman
Yaşadıkları Dini Duygulara Göre Dağılımları
Anne
Babaların Çocuğunun Engelli Olduğunu Öğrendikleri Zaman
Yaşadıkları Dini Duygulara Göre Dağılımları |
N |
% |
İsyan duyguları |
13 |
22,8 |
Rıza |
26 |
45.7 |
Her ikisi |
18 |
31,6 |
Toplam
|
57 |
100,0 |
Anket uygulanan
anne ve babaların %22,8’i çocuklarının engelli olduğunu öğrendikleri
ilk zamanlarda isyan duygusu yaşadıklarını, %45,7’si ‘Allah’tan
gelene razı olma’ düşüncesi içerisinde olduklarını, %31,6’sı her iki
duyguyu da zaman zaman yaşadıklarını belirtmişlerdir.
Anne Babaların
Çocuklarının Engelleriyle Başa Çıkmada Yöneldikleri Dini Davranışlar
1- Anne ve
Babaların Çocuğu İçin Dua Etme Durumlarına Göre Dağılımları
Dua Etme Durumu
|
N |
% |
Her zaman |
50 |
87,7 |
Zaman zaman |
5 |
8,8 |
Hiç dua etmedim |
2 |
3,5 |
Toplam |
57 |
100,0 |
Anket uygulanan anne-babaların %87.7’si her zaman
dua etmekte olduklarını, %8,8’i zaman zaman dua ettiklerini, % 3,5’i
ise hiç dua etmediklerini belirtmişlerdir.
Daha az dua eden yada etmeyenlerin düşüncesi,
sağlık durumunun nasıl olsa değişmeyeceği, bu konuda dua etmeye
gerek olmadığıdır. Her zaman dua eden anne-babalar ise çocuklarının
durumu düzelmese de, sorunların bununla bitmediği, kendi şartlarında
iyi bir yaşam sürmesini dilediklerini ifade etmişlerdir. Benzer
çalışmalarda dua etmeyle ilgili benzer sonuçlara ulaşılmıştır.
2- Anne
Babaların, Çocukları İçin Hoca Olarak Gördükleri Bir Kimseye Gidip
Gitmeme Durumlarına Göre Dağılımları
Hocaya Gitme Durumu |
N |
% |
Gittim |
20 |
35,1 |
Gitmedim |
37 |
64,9 |
Toplam |
57 |
100,0 |
Anketimize
katılan anne-babaların % 64,9’luk büyük kısmı din adamı olarak kabul
ettikleri bir hocaya gitmediklerini belirtmişlerdir.
Anketimize
katılan anne-babaların %35.1’i
‘hoca olarak kabul ettikleri bir
hocaya gittiklerini’ belirtmişlerdir. Hocaya giden anne-babalar,
‘önce doktora gittiklerini, doktorların tıbbın müsaade ettiğince
ellerinden geleni yaptıklarını, hocaya da son çare olarak belki bir
faydası olur diye gittiklerini’
belirtmişlerdir. Engellilerle ilgili bir araştırmada anne
babalarının destek gereksinimine ilişkin maddelere verdikleri
yanıtların dağılımında, ankete katılanların problemlerine çözüm
bulabilmek için ‘din görevlileriyle konuşma gereksinimi duyup
duymadıkları sorulmuş, ankete katılanların %41’i ‘evet’ cevabını
vermiştir.
Bununla birlikte ankete
katılanlara türbeye gidip gitmeme durumları sorulmuş; hocaya
gitmeyle türbeye gitmenin frekans dağılımlarının çok yaklaşık
sonuçlarda olduğu görülmüştür.
3- Anne
Babaların Çocuklarının Engelli Oluşunu Kaderleri Olarak
Değerlendirme
Durumlarına
Göre Dağılımları
Ailelerin Çocuklarının
Engelli Oluşunu Kaderleri Olarak değerlendirme Durumları |
N
|
% |
Kaderim böyle
olduğundan dolayı |
34 |
59,6 |
Tıbbi hatalardan dolayı
|
6 |
10,5 |
Başka etkenler |
17 |
29,8 |
Toplam |
57 |
100,0 |
Anne-babaların %59,6’sı çocuklarının engelli
oluşunu ‘kaderleri olarak’ değerlendirmektedirler. Anne-babaların
%29,8’i ‘çocuklarının engelli oluşunun başka etkenleri olduğunu’
düşünmektedirler. Anketimize katılan anne-babaların %10,5’i
‘çocuklarının engelli oluşunu tamamen tıbbi nedenlere’
bağlamaktadırlar.
Anne-babaların
%29,8’i çocuklarının engelli oluşunun ‘kaderlerinin böyle olması
gereği ya da hastane personelinin yaptığı tıbbi hatalardan dolayı
olduğunu’ düşünmemektedirler. Yapılan sözlü açıklamalarda başka bir
neden olarak hamilelik sürecindeki ihmallere vurgu yapılmıştır.
Anne-babaların %29,8’i annenin dikkatsiz davranıp hastalanması ve
danışmadan ilaç alması gibi davranışlarının hamilelikte risk
olduğunu ve bu tür bazı kişisel hataların engelliliğe neden olduğu
düşünmektedirler. Bu şekildeki bir düşüncede yüklemenin dışşal
nedenlere değil, kişisel nedenlere yapılmış olduğu görülmektedir. Bu
tür açıklama yapanlar engelli çocuğa sahip olmalarını kader inancı
ile açıklamamışlardır.
Bazı araştırmalar
kişilerin yaşadıkları trajik olayları Tanrı’nın böyle istemesi,
kaderde böyle olması yönünde açıkladıkları görülmektedir. Özellikle
yaralanma ve hastalık hallerinde Tanrı’ya yükleme, atfetme ihtimali
oldukça yükselmektedir.
Felç olma ile sonuçlanan kaza geçiren insanlarla yapılan bir
çalışmada, kazazedeler yaşadıklarını Allah’tan gelen bir durum
olarak açıklamışlardır.
4- Anne Babaların Çocuklarının
Engelli Oluşunu Dini Açıdan Değerlendirme Durumlarına Göre Dağılımı
Dini Açıdan Değerlendirme
Durumu |
N |
% |
Benim hatam |
10 |
17,7 |
İmtihan |
38 |
66,5 |
Dini sebepler aramıyorum |
9 |
15,8 |
Toplam |
57 |
100,0 |
Anne-babaların
%17.7’si, ‘yapmış oldukları bir hatadan dolay’ı çocuklarının engelli
olduğunu düşünmektedirler. Anne-babaların %66.5’i de bunun ‘Allah’ın
kendilerini imtihan etmesi olduğunu’ düşündüklerini söylemişlerdir.
Anne-babaların %15.8’i de ‘dini bir neden aramadıklarını’ ifade
etmişlerdir.
Yapmış oldukları bir hatadan dolayı
çocuklarının engelli olduğunu düşünen ailelerin bir kısmı hata
olarak ‘günah işlemiş olabileceklerini’ göstermişlerdir.
Kula’nın
çalışmasında zihinsel engelliliğin dışındaki özür gruplarına
‘engelli olmayla dini anlamda cezalandırılmış olma’ arasında bir
ilişki kurup kurmadıkları sorulmuştur. Özürlü gencin durumunu
ailesinin bir hatası sonucu, özürlü bir çocukla cezalandırılmaları
olarak görüp görmediği araştırılmıştır. Sonuç olarak, ortopedik ve
görme özürlü gençlerin % 70’i ‘ailelerinin hatalarının bedelini
ödediklerini’ düşündüğü tespit edilmiştir.
Anketimize
katılan anne-babaların %66.5’i ‘Allah’ın kendilerini imtihan
ettiğine inandıklarını’ belirtmişlerdir. Bu konuda ‘dünyaya gelmenin
Allah’a kulluk yapmak için olduğunu Allah’ın O’na gereği gibi kulluk
edilip edilmediğini iyi ya da kötü olaylarla imtihan ettiğini,
Allah’ın inananlardan sevinçli bir olayla karşılaşınca
şükretmelerini, üzücü bir olayla karşılaşınca sabretmelerini
istediğini’ düşünmektedirler.
5- Anne
Babaların Ahiretle İlgili Beklentilerine Göre Dağılımları
Ahiretle İlgili Beklenti
Durumu
|
N |
% |
Mükafat umuyorum |
34 |
59,6 |
Beklentim yok |
20 |
35,1 |
Düşünmüyorum |
3 |
5,3 |
Toplam |
57 |
100,0 |
Anne-babaların %
59.6’sı, ahirete yönelik olumlu beklentiler içersindedirler.
Anne-babaların % 35.1’i ‘Ahirete inandıklarını ama çocuklarına
davranışları doğrultusunda mükafatlandırılacakları beklentisi
içersinde olmadıklarını, % 5.3’ü ahiretle ilgili bir şey
düşünmediklerini’ belirtmişlerdir.
Acıların
karşılığının ahirette alınacağı inancı acıyı hafifletebilmektedir.
Yine, yaşanan olayın “bir planın parçası” olup, tesadüfe bağlı
olmadığına ilişkin inanç
ise olumsuz olayların katlanılabilir olması için bir sebep
vermektedir.
Bazı anne-babalar
ahirete inanmakla birlikte, çocuklarına gösterdikleri olumlu
davranışları sebebiyle mükafatlandırılma düşüncesine
bakmamaktadırlar. Bunun nedenini çocuklarını karşılık gözetmeden,
içtenlikle sevmeleri olarak açıklamışlardır.
6- Anne
Babaların Engelli Çocuklarıyla İlgili Yaşadıkları Zor Durumlar
Karşısında
İsyan Duygusu
Yaşayıp Yaşamadıklarına Göre Dağılımları
İsyan Duygusu Yaşayıp
Yaşamama Durumu
|
N |
% |
Evet |
7 |
12,3 |
Hayır |
31 |
54,4 |
Kısmen |
19 |
33,3 |
Toplam |
57 |
100,0 |
Anket uygulanan
anne babaların, çocuklarının rahatsızlığı nedeniyle zor anlar
yaşarken olumsuz duygulara kapılıp kapılmadıkları incelenmiş, onlara
olumsuz duygular karşısında isyan etme durumu, Allah’ın kendilerini
sevmediğini düşünme durumu, Allah’ın kendilerine adil olmadığını
düşünme durumu sorulup, ‘evet, hayır, kısmen’ şeklinde cevaplar
alınmıştır.
İsyan duygusu
yaşayıp yaşamadıkları sorusuna % 12,5’i evet, %54,4’ü hayır cevabını
vermiştir. % 33.3’lük bir bölümü de bu hissi kısmen yaşadıklarını
belirtmiştir.
Bunun ne tür
yaşantılarla gerçekleştiğini sorduğumuz katılımcıların ortak
yorumları: ‘bunaldıkları, çok zorlandıkları her şeyin üst üste
geldiği zamanlarda isyan duygularına kapıldıkları’ şeklinde
olmuştur.
Anne-babalara
Allah’ın kendilerine adaletsiz davrandığını düşünüp düşünmedikleri
sorulmuş, % 89.4’ü zor anlar yaşadıklarında ‘Allah’ın kendilerine
adaletsiz davrandığını düşünmediklerini’, %4.3’ü ‘böyle
düşündüklerini’, %6.3’lük bir bölümü ‘zaman zaman bu duyguyu
yaşadıklarını’ belirtmiştir.
Anne-babalara
Allah’ın kendilerini sevip sevmediğini düşünüp düşünmedikleri
sorulmuş, Anket uygulanan 1 anne ‘Allah’ın kendisi sevmediğini
düşündüğünü’, yine 1 anne de ‘zaman zaman böyle düşündüğünü’
söylemiştir. Anne-babaların %96,5’lik orana sahip büyük bölümü ise
‘bu şekilde düşünmediklerini’ ifade etmişlerdir.
C- Sonuç ve Öneriler
1. Sonuç
Anne-babaların
dini duygu, düşünce ve tutumlarının engelli çocuklarının doğumuyla
etkilenmiş olup olmadığı ve etkilenmiş ise, bu etkilerin hangi
yönlerde olduğu değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme yapılırken,
engelli çocuğa sahip anne-babaların stres ve kaygı düzeylerini,
gereksinimlerini inceleyen çalışmalardan yararlanılmıştır. Ayrıca
stres altındaki insanların dini duygularının nasıl gelişebileceğini
ortaya koyan çalışmalar da göz önünde bulundurulmuştur. Literatür
incelemesi ve anket bulgularının değerlendirilmesi neticesinde şu
sonuçlar elde edilmiştir.
Engelli çocuğa
sahip olmak ailelerin alıştıkları hayat standartlarında,
duygularında değişiklikler oluşturmaktadır. Bu değişimlere uyum
sağlamak, yeni hayatın stresiyle başa çıkabilmek aileler için kolay
olmamaktadır.
Anne-babaların
problemlere cesaretle, yapıcı olarak yaklaşabilecek kişilik
yapılarına sahip olmaları, maneviyatlarını güçlü tutmaları, içindeki
bulundukları durum karşısında felsefi bir açıklama getirebilmeleri,
aile içi sevgiyi, saygıyı ve bağlılığı oluşturmuş olmaları, aile
fertleri arasında birbirlerinin duygularını ve sorumluluklarını
paylaşıyor olmaları, onların ağır yüklerin altından
kalkabilmelerini sağlayan temel faktörlerdir. Özellikle maneviyatı
güçlendirmede dini inançların önemli bir rolü vardır.
Anket
sonuçlarından elde ettiğimiz bulgulara göre; ankete katılanların
%75,4’lük çoğunluğu ‘dine bakışlarının değişmediğini’
söylemişlerdir. Katılımcıların %45,7’si, ‘ilk zamanlarda olumsuz
dini duygu yaşamadıklarını’, %73.17’lik çoğunluğu ‘şu an Allah’ın
takdiri olarak düşündüklerini’, %87,7’lik büyük çoğunluğu ‘çocukları
için dua ettiklerini’, 96,4’ü ‘dua etmenin psikolojilerini olumlu
yönde etkilediğini’, %64,9’unun ‘hocaya’, %66,7’sinin ‘türbeye
gitmediklerini’, %59,6’sının ‘çocuklarının engelli oluşunu tamamen
kaderleri olarak değerlendirdiklerini’, %47,4’lük çoğunluğun ise
‘kendilerinin bir şekilde suçlu olmasından dolayı çocuklarının
engelli olduğunu düşünmediklerini’, çocuklarıyla ilgili
zorlandıkları zamanlarda; %66,7’si ‘sabrettiklerini’, %89,5’i
‘Allah’ın kendilerine adaletsiz davrandığını düşünmediklerini’,
%96.54’i ‘Allah’ın kendilerini sevmediğini düşünmediklerini’ ifade
etmişlerdir. Anne-babaların %94,7’i zor durumlarda dua ederek
Allah’tan yardım istediklerini belirtmişlerdir.
Anne-babalara
çocuklarının engelliliği ile ilgi olumlu gelişmeler gösterdiği zaman
buna paralel olarak dini duygularının da olumlu etkiler
gösterebileceğini öngörerek, ‘şükretme’ gibi olumlu dini tepki
ifadeleri verilmiştir, Anne-babaların %96,5’i çocukları olumlu
gelişmeler gösterdiğinde ‘Allah’a şükrettiklerini’, %71,9’u
‘dualarının kabul olduğunu’, %89,5’i ‘Allah’ın verdiği nimetlerin
değerini daha iyi anladıklarını’ belirtmişlerdir.
Son söz olarak
anne babaların mevcut dini inançlarının engelli çocuktan olumsuz
etkilenmediği, ‘çocukları için dua etmek, kaderlerinin böyle
olduğunu ve imtihan edildiklerini kabul etmek’ gibi dini
düşüncelerle durumu değerlendirdikleri görülmektedir.
2.Öneriler
Hayat akışı
beklenmedik ve istenmedik bir şekilde değişikliğe uğrayan bütün
insanlar gibi engelli çocuk aileleri de birçok üzücü ve karmaşık
duygular yaşamaktadır. Yaşamın, bu değişikliklerle birlikte maddi ve
manevi yönleriyle bir düzene girmesi zaman alabilmektedir. Bu
süreçte ailelere destek olunması gerekmektedir. Ailelere yardımcı
olmak için doktorların ve aile rehberlerinin tespit ettiği birçok
önemli nokta vardır; engellilik ile ilgili bilgi edindirme, anne
babanın kendine de vakit ayırabilmesi gibi.
Anne babalara bu
durumla ilgili dini düşüncelerinde nasıl yardım etmek gereklidir?
Özürlü gençlere ve engelli çocuğa sahip ailelere, Kur’anda açıklanan
‘insanın boşuna yaratılmadığı, insanın yaratılış amacının kulluk
vazifesini yerine getirmek olduğu ve her şeyin bu daire içerisinde
anlam bulduğu’ hatırlatılarak manevi destek verilebilir. ‘imtihan’,
‘sabır’, ‘şükür’ gibi dini unsurları hayata dahil etmek ve bu manevi
değerlerin yerleşmesini sağlamak yerinde olacaktır.
İnsanların
imtihan için yaratıldığı, peygamberlerin başlarından geçen acılar,
sıkıntılar ve onların bu yaşadıklarını nasıl değerlendirdikleri ve
nasıl davrandıkları anlatılabilir.
İnsanın yaşamda
bazen üzüldüğü, bazen sevindiği anlar olabileceği, üzülmek kendini
yıpratmak yerine, yaşama sevincini kaybetmeden, hayata mümkün
olduğunca normal seyrince devam ettirmek gerektiği, inancı yaşama
dahil etmenin gerekliliği olarak vurgulanabilir.
Kur’anda Allah’ın adil olduğunu, kullarına asla
zulmetmeyeceğini, çekilen her sıkıntının bir anlamı ve
sabredildiğinde güzel bir karşılığı olduğu açıklamaları yer
almaktadır. İnançlı insanların bunları hatırlayarak, başlarına gelen
olayları, hayata olan bağımlılıklarını yitirmeden mücadele etmeleri
tavsiye edilmelidir.
Ailelere ‘türbeye
gitme, hocaya okutma gibi düşüncelerin’ dini açıdan uygun olmadığı
anlatılmalıdır. Fakat sıkıntılarını gidermeye yardımcı olmasını
umdukları, dini konularda bilgi alabilecekleri kişilerle bir anlamda
dertleşebilir, sohbet edebilir, onların tavsiyelerine kulak
verebilirler. Ancak bu konuda dikkatli olunmalı, çıkar sağlamak
amacıyla halkın dini duygularını istismar eden kişilerden uzak
durulmalıdır.
Anne babaların dini sorularına cevap
verebilecek, eğitimli, manevi destek sağlama işiyle yükümlü kişilere
ülkemizde ihtiyaç vardır. Dini kimliğe sahip eğitimli kişilerin
birçok gelişmiş ülkede huzur için rehberlik ettiği bilinmektedir.
Buna ilaveten,
hemşire bakımı, hastaya dini danışmanlık sağlama kriterleri yabancı
ülkelerde hassasiyetle belirlenmiş, örneğin hastaya dua ederken
nasıl yardım edileceği gibi, son derece özel bir uzmanlık alanı
geliştirilmiştir.
Bu gibi kurumlara ülkemizde de ihtiyaç vardır.
Emirali
Evcimen, Zihin Engelli Çocuğu Olan Ailelerin (Anne ve
Babaların) Gereksinimlerinin Belirlenmesi, Anadolu Üniv.
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi,
Eskişehir, 1996, s. 38.
Elizabeth
Johnston Taylor, ‘‘Prayer's clinical issues and implications,
Holistic Nursing Practice’’, Jul/Aug 2003;
17, 4; Health Module pg. 175-180.