Ödeme:
[Remuneration // Entlohnung]: Karşılığı ödenen çalışma. // Bir hizmet,
iş, emek veya harcamaya karşılık olarak ödenen para veya tazminat...
Ödemonizm:
(Bkz. Saadet Ahlâkı).
Ödenmiş Primler Karşılığı:
(Bkz. Ayrılan Karşılıklar).
Ödev:
(Bkz. Vazife).
Ödül (Mükafat):
[Reward; Prize // Ehrung; Belohnung; Geschenk]: Bir hizmetin, iyi
davranışın, başarılı bir ilmî-sportif-kültürel çalışmanın
takdirle karşılandığını belirtmek ve kişiyi, bundan ötürü memnun etmek için,
kendisine verilen küçük veya büyük çapta bir hediyedir.
Öfke (Hiddet; Tehevvür):
[Anger; Rage; Fury // Wut; Zorn]:
Dışarıdan gelecek tehlikeleri yok edebilmek
için, insanlara yaradılıştan verilmiş güçtür..
Öğle Uykusu:
(Bkz. Kaylule).
Öğrenci Kişilik Hizmetleri:
[Pupil personnel services //
Persönliche Dienstleistungen für Schüler]: Öğrencinin,
eğitim
hayatı boyunca sosyo-kültürel açıdan bir bütün olarak gelişmesini sağlamaya
yönelik hizmetlerini bütünü...
Öğrenim Kredileri:
[Study credit // Kredit für Studiumszwecke]:
Yüksek öğrenin (Üniversite veya Yüksek Okul) talebelerine, öğrenim
giderlerini karşılamaları için, devletçe yapılan malî destekler...
Öğrenme (Öğrenim; Tahsil):
[Learning; Finding out; Study // Bildung;
Lernprozess; Studium]: Tek başına veya bir rehberin-öğretmenin yardımıyla
bilinmesi gerekli, mecburî veya faydalı olan konulara vâkıf olma hadisesi...
Öğrenme Hedefleri
(Öğrenme Stratejileri):
[Learning targets-strategy // Lernziele-strategien]: Öğrenmede kalıcı başarı
sağlayan, öğrenme işlemini kolaylaştıran stratejik, yani takip edilmesi
gereken etkili ve verimli çalışma teknik ve metotlarının bütünüdür.
Öğrenme Hedefleri:
(Bkz. Öğrenme Stratejileri).
Öğrenme Metotları:
[Methods of learning // Lernmethoden]:
Konulara, belirli bir usûl dairesinde
kolaylıkla vâkıf olmayı sağlayan, kişilerin öğrenme yeteneklerine,
zekâ durumlarına, gelişim seviyelerine ve konulara-sorunlara göre farklı
biçimlerde düzenlenmiş olan öğrenim teknikleri, türleri ve(ya)
yöntemleridir.
Öğrenme Teorileri: [Learning theories // Lerntheorien]: Öğrenmenin tabiatını, mâhiyetini ve
neticelerini açıklamaya çalışan sosyal pedagojik teoriler
Öğretme (Öğretim):
[Teaching // Unterricht; Lehre]: Ferdin
tutum
ve davranışlarında
olumlu mânâda ve kalıcı bir biçimde değişiklik meydana getirmek için, bir
başka ifadeyle öğrenmeyi
gerçekleştirmek için yapılan faaliyetlerin bütünü..
Öğüt (Nasihat):
[Advice // Rat]:
Akıl ve doğru yol gösterme. //
Samimi olan ve içinde kötülük bulunmayan bütün iyi, faydalı, hayırlı söz ve
davranışlar.
Öksüz:
(Bkz.
Yetim).
Ölçme (Ölçüm):
[Measure // Messen]:
Bilimsel yöntemlerden
kabul edilen gözlem
veya deney
yoluyla temin olunan verilerin,
rakamlarla kemmî (nicel) olarak ifadesi için başvurulan bir işlemdir.
Ölçüm:
(Bkz. Ölçme).
Ölüm Âdetleri:
[Death customs-folklore in Turkey // Todesbraeuche in der Türkei]: Ölüm
öncesinde, ölüm anında ve ölüm sonrasında dinin, örfün
veya geleneklerin emrettiği bir biçimde toplum tarafından
yerine getirilen bütün tutum ve davranışlar.
Ölüm Aylığı:
[Survivors pension; Widow's pension //
Witwen- und Waisenrente]: Dul ve yetimlerin zararlarının, sosyal tazminat
çerçevesinde telâfisi için sosyal sigortalının ölümü üzerine, vazife-harp
sırasında veya vazife-harp malulü iken ölenlerin dul kalan eşlerine, yetim
çocuklarına, (dul eş ve yetim çocuk kalmamışsa) ana ve babalarına bağlanan
aylıktır. Bağlanacak aylıklarda ölene bağlanmış veya bağlanması gereken
aylık esas alınmaktadır.
Ölüm Oranı (Mortalite):
[Mortality rates // Sterberate]: Belli bir toplum veya sosyal grup nüfusunda, belli bir süre
içinde görülen ölüm hadiselerinin, toplam nüfusa oranı.
Ölüm Sigortası:
[Survivors insurance // Witwen- und
Waisenrente]: Sosyal Güvenlik sistemi içinde oluşturulan ve ölen
sigortalının eşine, çocuklarına, ana ve babasına aylık
bağlanması ve(ya) eşine, çocuklarına, ana ve babasına toptan ödeme yapılması
ve ölen sigortalı için cenaze masrafının ödenmesini sağlayan bir sigorta
dalıdır.
Ölüm Yardımı:
[Aid-assistance in case of death // Hilfe-Leistung bei Todesfall]: Sosyal
güvenlik sistemi (Emekli Sandığı veya Sosyal Sigortalar
Sistemi) tarafından ölen kişilerin dul ve yetimlerine veya
sağlığında bildirdiği kişilere, çoğu kez bir kereye mahsus olmak üzere
yapılan nakdî yardımdır
Ölüme Refakat Hizmetleri:
[Accompaniment service for people who are on deathbed //
Sterbebegleitdienste]: Ölümcül hastalığa yakalanan, hastanede,
bakım yurdunda, huzurevinde veya kendi meskeninde
yatalak durumunda olan kişiye ve aile efradına, sosyal psikolog,
sosyal hizmetler uzmanı, sosyal pedagog veya
din adamı tarafından yapılan psiko-sosyal danışmanlık ve rehberlik
hizmetleri...
Ölüyle Birlikte Yakılma:
(Bkz.
Sati).
Öngörü:
(Bkz.
Pre-Kognisyon).
Önsezi:
(Bkz.
Pre-Kognisyon).
Önyargı:
[Prejudice // Vorurteil; Voreingenommenheit]:
Bir fert veya grup
hakkındaki önceden edinilen, yeni
bilgilerin ortaya çıkması
halinde bile değişmeye mukavemet (direnç) gösteren düşüncelerin
benimsenmesi...
Örf ve Âdet Hukuku:
(Bkz.
Örfî Hukuk).
Örf:
[Folkway; Common usage; Custom // Brauch;
Sitte; Gewohnheit]: Cemiyetin
alışıp, ülfet peyda ettiği, itiyat haline getirdiği söz
veya fiillerin bütünü...
Örgün Eğitim:
(Bkz.
Formel Eğitim).
Örgün Meslekî ve Teknik Eğitim:
(Bkz. Meslekî ve Teknik Eğitim).
Örgüt (Teşkilat):
[Organization // Organisation]: Kendilerine
ait işlevleri ve idarî bir yapısı olan özel veya resm kuruluş ya^da bunların
bir parçasıdır. // Belirli bir otorite münasebetleri kümesini ihtiva
eden, bürokratik eğilimler taşıyan büyük bir insan grubu. // Yönetim
biliminde örgüt, müşterek hedefi olan bir grubun, birim ve kişiler arasında
münasebetler ağıdır. // Bir grubun, belli bir kategorisiyle ilgili
rollerinin yönetmelik, tesis, teknik vb. gibi maddî bir dayanağa bağlı
olarak düzenlenmesidir.
Örgüt Ahlâkı:
(Bkz. Kurum Ahlâkı).
Örgüt Çatışması (Örgütsel Uyuşmazlık):
[Organizational conflict; Organizational disagreement-conflict //
Organisatorische Nichtübereinstimmung; Organisationskonflikt]: Örgüt içi
çatışma.
Örgüt Geliştirme:
[Organizational development // Organisationsentwicklung]: Sanayi
(Endüstri) ve Örgüt Psikolojisi çerçevesinde örgüt psikologları
aracılığı ile, örgütleri daha etkili hale getirmek isteyen veya örgüt
yapısını daha da "geliştirmek" isteyen bir bilim dalı..
Örgüt Kültürü:
(Bkz. Kurum Kültürü).
Örgüt Psikolojisi:
[Organizational psychology // Organisationspsychologie]: Örgüt
içindeki insan davranışlarını ve bu davranışları etkileyen faktörleri
inceleyen disiplin.
Örgütle(n)me:
[Organizing // Organisierung]: Yapılan
plânlama çalışmaları sonunda, kesinleşen maksatlar ve bu maksatlara ulaşmada
kullanılacak politika ve yöntemler için en uygun
örgüt
yapısını kurmak ve yürütmektir...
Örgütlenme Hürriyeti (Hakkı):
[Right of organization; Organization freedom // Recht auf Organisation;
Organisationsfreiheit]: Herkesin, serbestçe siyasî parti, dernek, vakıf
ve sendika gibi bir örgüt kurma ve bunlara üye olma veya
olmama özgürlüğü ve hakkı.
Örgütlü Suç:
(Bkz. Çete).
Örgütsel Davranış (Sosyal ve Örgüt
Psikolojisi): [Organizational
behaviour // Organisationsverhalten]: Sanayi (Endüstri) ve Örgüt
Psikolojisinin bir alt kolu olarak örgütsel davranış, daha fazla
örgüt-kurum-işletme içinde çalışan insanların davranışı üzerindeki
sosyal etkileri inceleyen bir bilim dalı....
Örgütsel İletişim:
[Organizational communication // Organisatorische Kommunikation]: Sosyal
bir sistem olarak, ....
Örgütsel Katılım:
(Bkz. Katılım Türleri).
Örgütsel Uyuşmazlık:
(Bkz.
Örgüt Çatışması).
Örgütsel Yapı:
[Organizational structure // Organisationsstruktur]: Bir kurumun-teşkilatın
oluşturduğu idarî yapısıdır.
Örneklem Grubu:
(Bkz. Örneklem
Yoklaması).
Örneklem Yoklaması (Örnekleme; Survey
Araştırması): [Sample survey // Probe-Exemplarprüfung]: Daha büyük bir yığın
içerisindeki fertlerin veya durumların belirli bir oranının, bu yığını bir
bütün olarak temsil ettiği düşüncesiyle incelenmesi...
Öz Bilinç:
(Bkz. Şuur).
Öz Denetim (Kendini Ayarlama):
[Self-control // Selbstkontrolle-beherrschung]:
Daha önemli bir hedefe varabilmek
için, kişinin, tepki davranışlarını veya başka gâyelere yönelme
eğilimini denetleyerek, şuurlu olarak kısıtlamasıdır.
Öz Yönetim:
[Self-management-direction // Selbstführung]: Kişinin, sosyal hayatta
itidal üzerine yaşayıp, toplumda saygın bir konuma gelmesi...
Öz:
[Self // Selbst]:
Bir kişinin, şahsi varlığının farkında
olması ve kişinin kim ve ne olduğu düşüncesini tanımlayan bütün his
ve düşünceler...
Özdeşleme (Aynileştirme):
[Identification // Identifizierung]: Şuur
dışında kendi şahsını, bir başkasının şahsıyla bir tutma, yabancı kişiyi
düşünce, hareket ve diğer davranış biçimleri açısından kendine bir proto-tip
(örnek-model) olarak benimseme...
Özel (Gönüllü) Sigorta:
(Bkz. Sigorta).
Özel Eğitim (Özürlü Eğitimi):
[Special education for handicapped //
Sondererziehung für Behinderte]: Özürlü
insanların-çocukların eğitim ihtiyaçlarını,
özür ve özelliklerine uygun bir ortamda, genelde özel olarak yetiştirilmiş
sosyal pedagog ve personel tarafından etkili ve verimli bir şekilde
karşılamak maksadıyla, özel olarak geliştirilen eğitim programları ve
tekniklerinin bütünüdür
Özel Eğitime Muhtaç (Özürlü) Çocuklar:
[Handicapped children who need special education // Behinderte Kinder, die
Sondererziehung benötigen; Sonderschulbedürftige Kinder]: Farklı zihnî
özellikleri ve becerileri sebebiyle özel eğitime ihtiyaç duyan
çocuklar.
Özel İstihdam Bürosu:
[Employment agency; Private employment
office // Privates Beschaeftigungsbüro]:
Artan işsizliğe karşı, özellikle yeni
istihdam alanlarında farklı çalışma imkanları (Örn.: esnek çalışma)
temin etmek maksadıyla, iş bulma ve işe aracılık yapma yetkisine
sahip olan ve bu hizmetlerinden dolayı da kazanç elde eden, devletin
denetimi altında olan özel iş ve işçi bulma kuruluşlarıdır...
Özel Mülkiyet:
[Private ownership // Privater Besitz;
Privateigentum]: Mülkiyetin kamu
otoritesine, devlete ya da başka bir tüzel kişiliğe değil, bizzat özel
kişilere ya da gerçek şahıslara ait olması.
Özel Mülkiyete Dayalı Devlet:
[State that accepts private property // Privateigentum akzeptierender Staat]:
Özel mülkiyet haklarını ve hür teşebbüsü güvence altına alan,
serbest piyasa ekonomisini benimseyen liberal devlet modeli...
Özel Sigorta:
(Bkz. Sigorta Türleri).
Özürlü (Engelli; Sakat):
[Handicapped //
Behinderte]: Hangi sebeple ve hangi oranda olursa olsun, fizikî, zihnî veya
ruhî
yapılarında bir eksiklik veya bozukluğu olan kişi.
Özürlü (İstihdamı) Kota Sistemi:
[Handicapped employment quota system //
Behindertenbeschaeftigungsquotensystem]:
Özürlülerin, emek piyasasında
çalışabilmelerini temin etmek maksadıyla işverenlerin belirli oranda veya
sayıda özürlü çalıştırma mecburiyetine dayanan bir modeldir.
Özürlü Eğitimi: (Bkz. Özel Eğitim).
Özürlü Girişimci Kredisi:
[Credit for handicapped entrepreneur in Turkey // Kredit für behinderte
Unternehmer in der Türkei]: Çalışma
gücünü en az % 40'ını
kaybetmiş ve kendi işini kurmak isteyen müteşebbis özürlülere, Halk
Bankası tarafından % 40 faiz üzerinden verilen kredidir.
Özürlü Hakları: [The rights of handicapped // Behindertenrechte]: Özürlülerin hakları ve
topluma kazandırılmaları konusunda ülkelere yol gösteren ilk kapsamlı
uluslar arası belge, 1975 tarihli "Sakat Kişilerin Hakları Bildirisi"dir.
Özürlüler Çalışma Atölyesi:
[Workshop for handicapped //
Behindertenwerkstatt]: Özürlülerin ve
özellikle normal emek piyasasında iş bulmakta güçlük çeken veya
karmaşık/birden fazla özürlülüğü dolayısıyla iş bulması veya normal
şartlarda çalışması hemen hemen mümkün olmayan ağır derecede özürlülerin hem
meslekî eğitimini, hem de emek piyasası dışında istihdamını sağlayan
korumalı işyeri...
Özürlüler Danışma Kurulu:.
[Advisory board for handicapped // Behindertenbeirat]: Merkezî ve mahallî
siyasî mekanizma çerçevesinde özürlülerle ilgili alınacak kararlarda
özürlülerin de görüş beyân edebilecekleri ve kararları etkileyebilecekleri
kuruldur.
Özürlüler İdaresi Başkanlığı (ÖİB):
[Office for handicapped affairs // Amt
für Behindertenangelegenheiten]:
Türkiye Cumhuriyeti devletinin 54. Hükümeti, 571 sayılı kanun hükmünde bir
kararname ile "Özürlülere yönelik hizmetlerin düzenli, etkin ve verimli
bir şekilde yürütülmesini temin etmek için, ulusal ve uluslararası kurum ve
kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak, özürlüler ile
ilgili ulusal politikanın oluşmasına yardımcı olmak, özürlülerin
problemlerini tespit etmek ve bunların çözüm yollarını araştırmak üzere"
Başbakanlığa bağlı olarak 25.03.1997 tarihinde ihdas edilen bir kuruluştur.
Özürlüler Politikası:
[Handicapped policy // Behindertenpolitik]:
Özürlü çocuk
ve yetişkinlere yönelik uygulanan sosyal politikaların bütünüdür.
Özürlüler Rehabilitasyon Merkezi:
[Rehabilitation center for handicapped
// Behindertenrehabilitationszentrum]:
Özürlülüğün olumsuz tezahürlerini ve
etkilerini özel tıbbî-teknik-pedagojik yardımlar ve destekler
aracılığı ile olabildiğince asgariye indirmeyi hedefleyen, özürlülerin,
özürlülükleriyle birlikte meslekî ve sosyal hayata mümkün mertebe
geniş bir biçimde katılabilmelerini sağlayan, özel tıp (fizik tedavi) ve
özürlü dostu meslek alanlarında ihtisaslaşmış kurum ve kuruluşlardır.
Özürlüler Yüksek Kurulu:
(Bkz.
Özürlüler İdaresi Başkanlığı).
Özürlülere Dönük Rehabilitasyon:
[Rehabilitation for handicapped // Behindertenrehabilitation]: Özürlü-sakat
hâle gelen insanlara yapılan rehabilitasyon hizmetlerinin tümüdür.
Özürlülerin Sosyal Güvenliği:
[Social security of
handicapped // Soziale Sicherheit der Behinderten]: Çalışan ve çalış(a)mayan
özürlülerin sosyal güvenliği...
Özürlülük Riski:
[Handicap-Impairment risk //
Behinderungsgefahr; Invalidaetsrisiko]:
Herhangi bir sebepten dolayı, insanın, her an, her yerde özürlü duruma
gelebilme tehlikesi...
Özürlülük: [Impairment;
Disability; Handicap // Behinderung; Invaliditaet]: İnsan yapı ve biçiminin
fizikî yönlerinde herhangi bir bozukluk veya eksiklik oluşturarak yine onun
bedensel yeteneklerini engelleyen veya bütünüyle kaldıran özürlülük türüdür.
|