HAYAT SİGORTALARINDA
SİGORTA SÖZLEŞMESİNİN DEVRİ
Prof. Dr. Kenan TUNÇOMAĞ
1. Genel Olarak
Ülkemizde. İsviçre ve Almanya'da olduğu gibi, sigorta
sözleşmesi özel bir yasa ile düzenlenmiş değildir. Gerçi Ticaret Bakanlığı,
daha 11.3.1966 yılında kurduğu bir komisyona bu görevi vermiş ve komisyon da
yabancı ülkelerin yasaları ve Türkiye'deki sigorta uygulamasını da
inceleyerek, gerekçeli bir "Sigorta Sözleşmesi Yasa Tasarısı"
hazırlamıştır. Ancak bu tasarı, bildiğim kadarı ile, bugüne kadar Türkiye
Büyük Millet Meclisine gönderilmediği gibi; basılıp sigorta camiasına da
dağıtılmış değildir. Bunun önemli bir eksiklik olduğunu, yeri gelmişken,
burada da belirtmekte yarar vardır.
Buna karşılık, 2.6.1955 gün ve 6763 sayılı (ve 1957
yılında yürürlüğe girmiş) Türk Ticaret Kanunu, 1263-1459. maddelerinde
sigorta sözleşmelerine ilişkin özel hükümler koymuştur. Bu özel hükümler
içinde "Kara Sigorta1an" ve "Deniz Sigortalan" birbirinden
ayrı olarak ve değişik bir sistem içinde düzenlenmiştir. "Kara
sigortalan" ve "Deniz sigortalan" hükümleri arasında uyum
sağlanmadan yapılan bu düzenleme uygulamada da bazı aksaklıklar doğurmuştur
ve doğurmaktadır. Örneğin, sigortalı malın başkasına devri kara
sigortalarında (lK. 1303) ve deniz sigortalarında farklı biçimde
düzenlenmiştir. Aslında acele olarak meydana getirilmiş bu yasal
düzenlemenin amacı, ayrıntılı bir Sigorta Sözleşmesi Yasası yapılıncaya
kadar sigorta alanındaki yasal boşluğu doldurmak idi. Fakat aradan 40 yıldan
fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen, sigorta sözleşmesi yasası hala
meydana getirilememiştir.
2. Hayat Sigorta1annda Sigorta Sözleşmesinin
Devrine Benzer Hukuki Müesseseler
İnceleme konumuz olan, hayat sigortalarında sigorta
sözleşmesinin devrinin anlamı, "sigortalının alacak ve borçlarının
bütünüyle üçüncü kişiye devri"dir. İşte "sigortalının alacak ve
borçlarının üçüncü kişiye devri"nin aşağıda başlıcaları incelenen benzer
hukuki müesseselerden dikkatle ayrılması gerekir.
2.1. Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacakların
Devri
Benzer hukuki müesseseler içinde, önce "sigorta
sözleşmesinden doğan alacakların devri"; yani "sigortalının
alacaklarının devri"ni incelemekte yarar vardır. Çünkü bu müessese,
sigortalının alacak ve borçlarının devrine en yakın olanıdır.
Sigorta sözleşmesinden doğan alacakların devri, Borçlar
Kanunu hükümlerine tabi bir hukuki işlemdir. Çünkü Sigorta Sözleşmesinden
doğan alacaklarının devri, Ticaret Kanunumuzda düzenlenmemiş olduğu için, bu
devir, Ticaret Kanunun 1264/1. maddesi uyarınca, Borçlar Kanunu hükümlerine
tabidir.
2.1.1. Sigorta sözleşmesinden doğan alacakların
devri, devredenle devralan arasında yapılan bir sözleşme ile gerçekleşir.
İşte bu devir sözleşmesi, alelade yazılı şekle tabidir, Borçlar Kanunu 163.
2.1.2. Öte yandan, devirde söz konu olan,
devrolunana, sigortalının sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak hakkını
geçirmektir; bu olayda sigorta sözleşmesinden kaynaklanan borçlar
sigortalıya ait 01makda devam eder. Bu yüzden, doğru beyan yükümüne
aykırılık veya ilk primin ödenmemesi nedeniyle fesih; sonraki primlerin
ödenmemesi yüzünden fesih gibi sigorta şirketinin sigorta sözleşmesinin
sonraki gelişmeleri içinde yapacağı hukuki işlemlerin muhatabı da yine
sigortalıdır.
2.1.3. Sigorta sözleşmesinden doğan alacakların
devrinde, devrin konusu, lehdar tayininde olduğu gibi, sadece sigorta
tazminatının ödenmesini istemek değilde ; aynı zamanda sigortalıya ait
olup, devri mümkün olan yenilik doğuran haklan da kapsar; örneğin
devralan, devir ile, sigorta sözleşmesini feshetmek (feshi ihbar etmek);
prim ödemekten muaf sigortaya çevirmek ve sigorta şirketi ile anlaşarak,
sigorta sözleşmesinde başkaca değişiklikler yapmak hakkını da kazanır.
2.1.4. Öte yandan, sigorta sözleşmesinden doğan
alacakların devri, "bütün alacakları ve haklan" kapsar. Bu yüzden,
yeni lehdar tayin etme şeklindeki yenilik doğuran hak da, devir ile
birlikte, devrolunana geçer. Böylece devrolunan kişi, devirle sigorta
tazminatı üzerinde kazandığı hakkı bir başkasına devredebileceği gibi;
başkasını lehdar tayin etme hakkına da sahiptir.
2.2. "Lehdar Tayini"
Lehdar tayini ise, alacağın temlikinden tamamen farklı ve
Sigorta Hukukuna ilişkin bir müessesedir. Öte yandan, lehdar tayininde,
lehdar (sadece sigorta alacağının ödenmesini istemek hakkına) sahiptir;
bunun ötesinde bir hak ve yetkisi yoktur.
2.2. 1. Lehdar tayini. Ticaret Kanunu'nun 1329 ile
1330. ve Hayat Sigortası Genel Şartlarının 8.2. maddesinde düzenlenmiştir.
Sigortalı (sigorta ettiren), sigortadan yararlanacak kişiyi (lehdarı)
sözleşmeyi yaparken veya sonradan tayin edebilir. Öte yandan, sigortalı,
sigortadan yararlanacak kişiyi (lehdarı) tayin ettiği gibi, onu değiştirmek
hakkına da sahiptir.
Ancak sigortalı, lehdarı değiştirme hakkından
vazgeçtiğini poliçeye yazdırmış ve bu poliçeyi de lehdara teslim etmişse.
artık lehdarı değiştirmek hakkını yitirir, TK. 1330. Hayat Sigortaları
Genel Şartları 8.2.
2.2.2. Gerçi Sigortalı lehdar tayini suretiyle
sigorta alacağı üzerinde tasarrufta bulunur; bu alacağını üçüncü kişiye
devreder. Bu suretle, üçüncü kişinin devrolunan sigorta alacağı üzerinde
elde ettiği hak, kendi hakkıdır, ve bu alacak hakkını mahkeme veya icrada
kendi adına dava veya takip edebilir.
Ancak üçüncü kişi sigortalı tarafından "lehdar"
olarak tayin edildiği zaman. bazılarına göre önce sadece bir "bekleme
durumu" (muntazar hak) kazanır. İşte bu bekleme durumundan. sigorta
olayının gerçekleştiği anda. lehdarlığı devam etmesi ve sağ olması koşulu
ile, lehdar için dava edilebilir bir sigorta alacağı doğar. (2a)
Buna karşılık, bazıları da, haklı olarak lehdar
tayininin sigorta bedeli üzerinde bir tasarruf teşkil ettiğini göz önünde
tutarak. lehdarın hakkının tasarruftan apıldığı anda doğduğu görüşünü
savunurlar. (2b)
2.3. "Sigorta Poliçesinin Devri"
Sigorta Şirketinin poliçe verme yükümü, Ticaret
Kanunu'nun 1265. maddesinde düzenlenmiştir. Poliçeye yazılacak hususlar ise,
aynı Kanunun 1266. maddesinde belirtilmiştir. Sigorta Şirketi, Ticaret
Kanunu'nun 1267. maddesi uyarınca acente tarafından yapılmış sigorta
sözleşmelerinde. poliçeyi (lO) gün içinde sigortalıya vermek zorundadır. Bu
poliçe teslim süresinin geçirilmesi, sigortalının, sigorta sözleşmesinden
doğan haklarını ortadan kaldırmaz. Hatta tam tersine, sigortalı poliçenin
teslim edilmemesi veya süresinde teslim edilmemesi nedeniyle bir zarara
uğramışsa, sigorta şirketi bu zararı da tazminle yükümlüdür.
Ancak sigorta poliçesinin devri yalnız başına büyük bir
anlam taşımaz. Çünkü sadece poliçenin devri ile, ne sigorta sözleşmesi ve ne
de sigorta sözleşmesinden doğan bir alacak (örneğin. sigorta tazminatı)
başkasına devredilmiş olur. Çünkü, "sigorta poliçesi" sigorta sözleşmesi
olmayıp; sigorta sözleşmesinin yapıldığını gösteren bir "ispat aracı"dır.
Bununla beraber, sigorta sözleşmesinden sigortalı için doğan alacağın
(tazminatın) devrinde. devir işleminden sonra poliçenin de devralana
verilmesi uygun olur. (Bakınız: No: 5.2.2.)
3. Hayat Sigortalarında Sigorta Sözleşmesinin Devri
3. 1. "Sigorta Sözleşmesinin Devri" Teriminin
Eleştirisi
Kanımca "Sigorta Sözleşmesinin Devri" kavramına
bir açıklık getirmek gerekir. Aslında. siortalul1n hak ve borçlarının
üçüncü kişiye devri halinde söz konusu olan sigorta sözleşmesinin devri
değildir. Çünkü sigorta sözleşmesinin devri olarak adlandırılan olayda.
sigorta sözleşmesi üçüncü kişiye devredilmez de: sigortalının hak ve
borçları üçüncü kişiye devrolunur. Değişik bir söyleyişle. sigortalı.
sigorta sözleşmesinden çıkar; onun yerini üçüncü kişi alır ve sigorta
sözleşmesi de devam eder. Şu halde. olayımızda. sigorta sözleşmesinin
değil de: sigortalının hak ve borçlarının üçüncü kişiye devri söz konusudur.
3.2. Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunundaki Durum
Türk Ticaret Kanunu. Sigorta Hukuku'nu. Kara ve Deniz
Sigorta1arı ile birlikte. 1263-1459 maddelerinde düzenlemiştir. Fakat bu
maddeler içinde. sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve borçların
üçüncü kişiye devrine ilişkin bir hüküm yoktur. Sigortaya ilişkin bir konu
hakkında. Ticaret Kanunu'nun 5. Kitabında (1263-1459. maddelerinde) bir
hüküm bulunmadığı takdirde uygulanacak yöntem. Türk Ticaret Kanunu'nun 1264.
maddesinin (1.) fıkrasında gösterilmiştir. Gerçekten. Ticaret Kanunu'nun
1264. maddesinin 1. fıkrasına göre. "Bu kitapta (yani 5. kitapta)
hüküm bulunmadıkça. sigorta mukavelesi hakkında Borçlar Kanunun hükümleri
tatbik olunur". Şu halde. sigortaya ilişkin bir konu
hakkında Ticaret Kanun'nun 5. kitabında (1263-1459.
maddelerinde) bir hüküm bulunmadığı takdirde. Ticaret Kanunu'nun diğer
maddeleri; yani "diğer ticari hükümlere" ve "ticari örf ve
adetlere" başvurulamaz; başvurulacak kanun. Borçlar Kanunu'dur. Eğer
Borçlar Kanunu'nda da hüküm yoksa. ancak o zaman "diğer ticari hükümler"
ve "ticari örf ve adete başvurulabilecektir.
Şu halde. ticari işler hakkında uygulanacak hükümlerin
sırasını. (Ticaret Kanunu, ticari örf ve adet ve umumi hükümler)
olarak belirten Ticaret Kanunu'nun 1. maddesi. Sigorta Hukukunda
uygulanamaz. Çünkü Ticaret Kanunu'nun 1264/1. maddesi. Sigorta konusunda
çıkacak bir uyuşmazlıkta başvurulacak kaynakların sırasını özel olarak ve
Ticaret Kanunu'nun 1. maddesinden farklı şekilde düzenlemiştir.3 Bu sıra,
Ticaret Kanunu. Borçlar Kanunu ve ticari örf ve adetler şeklindedir.
3.3. Hayat Sigorta1an Genel Şartlarındaki Durum
Buna karşılık, Sigorta Sözleşmesinden kaynaklanan hak ve
borçların birlikte devri, halen yürürlükte bulunan "Hayat Sigortası Genel
Şartlarında" düzenlenmiştir, denebilir. Çünkü Genel Şartların C.8. ı.
maddesine göre, "bu sözleşmeden, (yani, sigorta sözleşmesinden) doğan
hakların veya borçların devri mümkündür." Şu halde, Genel Şartların C.B.
ı. maddesi, sigorta sözleşmesinden doğ;an hakların veya borçların ayrı ayrı
devrini mümkün görmüştür. Bu yüzden maddenin, geniş yorumlanarak, hakların
ve borçların birlikte devrini de kapsadığı söylenemez. Üstelik adı geçen
madde, alacak ve borçların nasıl devredileceğini göstermediği için, zorunlu
olarak, bu konuda Borçlar Kanunu'nun 162-178. maddelerindeki hükümlerin
temel alınması gereği vardır.
Buna karşılık, Eski Hayat Sigortası Genel Şartlarının 13.
maddesi, sadece hak ve menfaatlerin devrine ilişkin olmak üzere aşağıdaki
hükmü koymuştu:
"Bu poliçeden doğacak hak ve menfaatlerin başkalarına
devri kabildir. Ancak devir muamelesinin Şirkete karşı muteber olabilmesi
için, akidin yazılı talebi üzerine şirketçe tanzim edilecek zeyil namenin
taraflarca imza edilmiş olması şarttır". Bu düzenleme, Borçlar
Kanunu'nun alacakların devrine ilişkin hükümlerine aykırı idi. Çünkü Borçlar
Kanunu'nun 163. maddesi, a1acağın devri için, devir sözleşmesinin yazılı
yapılmasını gerekli ve yeterli görmüştür. Gerçi alacak. temlikinin
geçerliliği için değ;il de; sadece hüsnüniyetli borçlunun eski alacaklıya
ödeme yapmasını engellemek için, Borçlar Kanunu, devrin a1acaklıya
bildirilmiş olmasını da aramıştır. Borçlar Kanunu'nun 165. maddesinin
koyduğu bu hükümle korunmak istenen, hüsnüniyetli; yani devirden bilgisi
olmayan, eski borçludur.
3.4. Hayat Sigortalarında Sigortalının Alacak Ve
Borçlarının Devrinin Hukuken Caiz Olması
Şu halde hayat sigorta1arında sigorta1ının hak ve
borçlarının devri. Ticaret Kanunu 1263/I'deki açık hüküm uyarınca. Borçlar
Kanunu hükümlerine tabidir. Borçlar Kanunu'nun 162/1. maddesi ise,
"kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak men edilmiş olmadıkça"
her türlü alacağın başkasına devrini caiz saymış ve bu devrin nasıl
yapılacağını göstermiştir. Öte yandan, Borçlar Kanununa göre her türlü
borcun da başkasına devri, kural olarak, caizdir. Bu itibarla, Türk Sigorta
Hukukunda da, tıpkı İsviçre ve Alman Sigorta Hukuklarında olduğu gibi,
sigortalının hak ve borçlarının birlikte devri, hiç kuşkusuz, hukuken
caizdir ve bu devir, Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılır.
Öte yandan, devir işlemi bir ihtiyaçtan doğ;muştur.
Sigortalı yıllarca primini ödediği hayat sigortasını, bu sigortadan doğ;an
hak ve borçlar ile birlikte çocuğuna, ana-babasına, veya bir yakınına niçin
devredemesin? Zaten Sigortalının bu şekilde, örneğin çocuğuna bir güvence
sağlamasını engelleyen bir hüküm Türk Sigorta Hukukunda yoktur ve olamaz.
4. Hayat Sigortalarında Sigortalının Alacak
Ve Borçlarının Devrinin Sağlanması
4.1. Sigortalının Alacak ve Borçların
Devrine İlişkin Kural
Sigorta sözleşmesinin devri; yani sigortalının sigorta
sözleşmesinden kaynaklanan hak ve borçların devri, yukarda yapılan
açıklamaların gösterdiği gibi, Ticaret Kanunu'nun 5. kitabında
düzenlenmemiştir. Öte yandan, Hayat Sigortası Genel Şartlarının C. 8. 1.
maddesinde söz konusu haklar veya borçların devri kabul edilmiş olmakla
birlikte; bu maddede başkaca bir hüküm de yoktur. Bu yüzden, sigorta
sözleşmesinin devrinin gerçekleştirilmesi, Ticaret Kanunu'nun 1264/1.
maddesi uyarınca, Borçlar Kanunu'nun 162-178. maddelerinin uygulanması
suretiyle sağlanabilecektir.
4.2. Borçlar Kanununa Göre Yapılacak İşlemler
4.2.1. Borçlar Kanunumuza göre, alacakların üçüncü
kişiye devredilebilmesi için, devredenle üçüncü kişi arasında yazılı bir
sözleşme yapılması gerekir. Borçlar Kanunu 1634. Bu itibarla, Sigortalı
(sigorta ettiren) de sigorta alacağını devredebilmek için, üçüncü kişiyle
yazılı olarak alacağın devri sözleşmesi yapmak zorundadır.
4.2.2. Öte yandan, yine Borçlar Kanunumuza göre,
borçların üçüncü kişiye devredilebilmesi için, devrolunan (üçüncü kişi) ile
alacaklı durumundaki sigortalı arasında yapılmış "borcun yüklenilmesi
(nakli) sözleşmesi"nin (BK. 173) veya sigortalı ile sigortadan
kaynaklanan borcu yüklenmek isteyen arasında imzalanmış "borçtan kurtarma
sözleşmesi"nin alacaklı tarafından açıkça veya zımnen kabulü gerekir, BK.
1745. Şu halde, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan borçların üçüncü kişi
tarafından yüklenilmiş sayılabilmesi için, sigortalı ile üçüncü kişi
arasında yapılmış borcun yüklenilmesi (nakli) veya "borçtan kurtarma
sözleşmesinin, sigortacı tarafından da açık veya zımni olarak kabulü
gereklidir.
5. Hayat Sigortalarında Sigortalı Alacak Ve
Borçlarının Devrinin Gerçekleşme Anı
5.1. Alacak Ve Borçların Üçüncü Kişiye Geçtiği An
Türk Sigorta Hukukunda. hak ve borçlarını birlikte üçüncü
bir kişiye devredilebilmesi için, sigorta1ının, üçüncü kişi ile önce,
(sigorta sözleşmesinden kaynaklanmış alacak ve borçların üçüncü kişiye
devredildiğine) ilişkin yazılı bir sözleşme yapmaları zorunludur. Başka
bir söyleyişle. sigorta sözleşmesinden doğmuş hem alacakların ve hem de
borçların sigortalı tarafından üçüncü kişiye devredildiği aynı yazılı
sözleşme üzerinde açıkça belirtilmesi gereklidir. İşte bu sözleşmenin
yapılması ile birlikte. sigorta sözleşmesinden kaynaklanmış alacaklar üçüncü
kişiye geçmiş olurlar. Borçların da üçüncü kişiye geçmiş sayılabilmesi için.
bu
sözleşmenin. poliçe ile birlikte sigorta şirketine
gönderilmesi ve sigorta şirketinin de bu devri kabul etmesi (sözleşmeyi
imzalaması) gerektir ve yetişir. Sigorta şirketinin sözleşmeyi kabulü açıkça
veya zımnen yapılabilir; Örneğin. sigortacının devre makul bir süre (30
gün) içinde itiraz etmemesi halinde devir zımnen kabul edilmiş sayılır.
5.2. Alacak Ve Borçların Üçüncü Kişiye Devrinde
Sigorta Şirketinin Yapacağı İşlemler
Gerçi sigorta1ının hayat sigorta sözleşmesinden
kaynaklanan alacak ve borçlarının üçüncü kişiye geçmiş kabul edilebilmesi;
yani sigorta sözleşmesinde üçüncü kişinin sigorta1ının yerini almış
sayılabilmesi için. sigortalı ile üçüncü kişi arasında imzalanmış "alacak
ve borçlarını devri sözleşmesi"nin sigorta şirketince kabulü
gerektir ve yetişir. Ancak Sigorta Hukuku yönünden. sigorta şirketinin
ayrıca iki "tamamlayıcı işlemi" de yerine getirmesi gerekir.
kanısındayım.
5.2.1. Tamamlayıcı işlemlerden birincisi. sigorta
şirketinin üçüncü kişiye yeni Teklif name göndermesi ve üçüncü kişinin bunu
doldurup imzalayarak. sigorta şirketine iade etmesidir. Gerekli ise. üçüncü
kişi Teklif name ile birlikte ayrıca doktor raporunu da sigortacıya
göndermek zorundadır.
5.2.2. İkinci tamamlayıcı işlem ise. sigorta şirketinin
üçüncü kişiye. onun adına düzenlediği poliçeyi göndermesinden ibarettir.
Sigorta şirketinin poliçeyi geç göndermesi veya hiç göndermemesinin
doğurduğu hukuki sonuçlar, sigortacının Teklif nameyi aldığı halde poliçeyi
geç gönderme veya göndermemesi halindeki gibidir.
5.3. Şu halde, sigorta1ı ile üçüncü kişinin imzaladığı
"sigorta sözleşmesinden doğan hak ve borçların devri sözleşmesi"nin
sigorta şirketine gönderildiği ve bunun. Şirketçe kabul edildiği (veya makul
süre içinde cevapsız bırakıldığı) anda, devir, kural olarak,
gerçekleşmiştir. Hukuken önemli olan da. budur.
Bu yüzden, Sigorta Şirketi, haklı bir nedene bu devri
kabul etmek istemiyorsa, devri kabul etmediğini, gecikmesiz (makul süre
içinde) sigortalıya ve devralana (üçüncü kişiye) bildirmek zorundadır.
Buradaki hukuki durum, Teklif nameyi alan sigorta şirketinin, Teklif nameyi
kabul etmediğini (Hayat Sigortalan Genel Şartların C. 1 III maddesine göre
30gün içinde) bildirmemesi halindeki gibidir; yani bu durumda devir işlemi.
şirketçe kabul edilmiş sayılır.
Özetle sigortalı ile üçüncü kişi arasında yapılmış devir
sözleşmesinin sigorta şirketi tarafından kabul edilmesiyle devir
tamamlanmıştır. Ancak bunun üzerine, sigorta şirketinin yapması gerekli iki
tamamlayıcı işlem de vardır. Yukarda (5.2.'de) açıklanan bu işlemlerden
birincisi; sigorta şirketinin gönderdiği "yeni Teklif nameyi üçüncü
kişinin (devralanın) doldurup ve imzalayıp sigorta şirketine iade etmesi"dir.
İkinci tamamlayıcı işlem ise. sigorta şirketinin "üçüncü kişiye onun
adına düzenlediği poliçeyi göndermesi"dir.
Dipnotlar:
1)
A. Maurer; Schweizerisches
Privatversicherungsanstalt; 3. Aufl.; Bern; 1995;
2)
W. König; Schweizerisches Privarversicherungsrecht;
3. Aufl.; Bern; 1967.
3)
R. Kender; Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku- 1.
Sigorta Müessesi Sigorta Mukavelesi; İst.; 1995.
4)
Kenan Tunçomağ; Türk Borçlar Hukuku; Cilt: 1;
Genel Hükümler; 6. Baskı; İst.; 1976.
A.g.e. |