aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

<<<Sosyal Siyasetçilerimiz; 

<<<Prof. Dr. Kenan TUNÇOMAĞ;

Prof. Dr. Kenan TUNÇOMAĞ

 

Makaleleri
 
Tunçomağ, Kenan; “Hayat Sigortalarında Sigorta Sözleşmenin Devri”; Kamu-İş Dergisi; Cilt: 4; Sayı: 2; Haziran 1999.

 

HAYAT SİGORTALARINDA SİGORTA SÖZLEŞMESİNİN DEVRİ

 

Prof. Dr. Kenan TUNÇOMAĞ

 

1. Genel Olarak

Ülkemizde. İsviçre ve Almanya'da olduğu gibi, sigorta sözleşmesi özel bir yasa ile düzenlenmiş değildir. Gerçi Ticaret Bakanlığı, daha 11.3.1966 yılında kurduğu bir komisyona bu görevi vermiş ve komisyon da yabancı ülkelerin yasaları ve Türkiye'deki sigorta uygulamasını da inceleyerek, gerekçeli bir "Sigorta Sözleşmesi Yasa Tasarısı" hazırlamıştır. Ancak bu tasarı, bildiğim kadarı ile, bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmediği gibi; basılıp sigorta camiasına da dağıtılmış değildir. Bunun önemli bir eksiklik olduğunu, yeri gelmişken, burada da belirt­mekte yarar vardır.

Buna karşılık, 2.6.1955 gün ve 6763 sayılı (ve 1957 yılında yürürlüğe girmiş) Türk Ticaret Kanunu, 1263-1459. maddelerinde sigorta sözleşme­lerine ilişkin özel hükümler koymuştur. Bu özel hükümler içinde "Kara Sigorta1an" ve "Deniz Sigortalan" birbirinden ayrı olarak ve değişik bir sis­tem içinde düzenlenmiştir. "Kara sigortalan" ve "Deniz sigortalan" hüküm­leri arasında uyum sağlanmadan yapılan bu düzenleme uygulamada da bazı aksaklıklar doğurmuştur ve doğurmaktadır. Örneğin, sigortalı malın başkasına devri kara sigortalarında (lK. 1303) ve deniz sigortalarında farklı biçimde düzenlenmiştir. Aslında acele olarak meydana getirilmiş bu yasal düzenlemenin amacı, ayrıntılı bir Sigorta Sözleşmesi Yasası yapılıncaya kadar sigorta alanındaki yasal boşluğu doldurmak idi. Fakat aradan 40 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen, sigorta sözleşmesi yasası hala meydana getirilememiştir.

 

          2. Hayat Sigorta1annda Sigorta Sözleşmesinin Devrine Benzer Hukuki Müesseseler

İnceleme konumuz olan, hayat sigortalarında sigorta sözleşmesinin devrinin anlamı, "sigortalının alacak ve borçlarının bütünüyle üçüncü ki­şiye devri"dir. İşte "sigortalının alacak ve borçlarının üçüncü kişiye devri"nin aşağıda başlıcaları incelenen benzer hukuki müesseselerden dikkatle ayrılması gerekir.

2.1. Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacakların Devri

Benzer hukuki müesseseler içinde, önce "sigorta sözleşmesinden do­ğan alacakların devri"; yani "sigortalının alacaklarının devri"ni incelemekte yarar vardır. Çünkü bu müessese, sigortalının alacak ve borçlarının dev­rine en yakın olanıdır.

Sigorta sözleşmesinden doğan alacakların devri, Borçlar Kanunu hü­kümlerine tabi bir hukuki işlemdir. Çünkü Sigorta Sözleşmesinden doğan alacaklarının devri, Ticaret Kanunumuzda düzenlenmemiş olduğu için, bu devir, Ticaret Kanunun 1264/1. maddesi uyarınca, Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.

2.1.1. Sigorta sözleşmesinden doğan alacakların devri, devredenle devralan arasında yapılan bir sözleşme ile gerçekleşir. İşte bu devir söz­leşmesi, alelade yazılı şekle tabidir, Borçlar Kanunu 163.

2.1.2. Öte yandan, devirde söz konu olan, devrolunana, sigortalının sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak hakkını geçirmektir; bu olayda sigorta sözleşmesinden kaynaklanan borçlar sigortalıya ait 01­makda devam eder. Bu yüzden, doğru beyan yükümüne aykırılık veya ilk primin ödenmemesi nedeniyle fesih; sonraki primlerin ödenmemesi yü­zünden fesih gibi sigorta şirketinin sigorta sözleşmesinin sonraki gelişme­leri içinde yapacağı hukuki işlemlerin muhatabı da yine sigortalıdır.

2.1.3. Sigorta sözleşmesinden doğan alacakların devrinde, devrin ko­nusu, lehdar tayininde olduğu gibi, sadece sigorta tazminatının ödenme­sini istemek değilde ; aynı zamanda sigortalıya ait olup, devri mümkün olan yenilik doğuran haklan da kapsar; örneğin devralan, devir ile, sigorta sözleşmesini feshetmek (feshi ihbar etmek); prim ödemekten muaf sigor­taya çevirmek ve sigorta şirketi ile anlaşarak, sigorta sözleşmesinde baş­kaca değişiklikler yapmak hakkını da kazanır.

2.1.4. Öte yandan, sigorta sözleşmesinden doğan alacakların devri, "bütün alacakları ve haklan" kapsar. Bu yüzden, yeni lehdar tayin etme şeklindeki yenilik doğuran hak da, devir ile birlikte, devrolunana geçer. Böylece devrolunan kişi, devirle sigorta tazminatı üzerinde kazandığı hakkı bir başkasına devredebileceği gibi; başkasını lehdar tayin etme hakkına da sahiptir.

 

2.2. "Lehdar Tayini"

Lehdar tayini ise, alacağın temlikinden tamamen farklı ve Sigorta Hukukuna ilişkin bir müessesedir. Öte yandan, lehdar tayininde, lehdar (sadece sigorta alacağının ödenmesini istemek hakkına) sahiptir; bunun ötesinde bir hak ve yetkisi yoktur.

2.2. 1. Lehdar tayini. Ticaret Kanunu'nun 1329 ile 1330. ve Hayat Sigortası Genel Şartlarının 8.2. maddesinde düzenlenmiştir. Sigortalı (sigorta ettiren), sigortadan yararlanacak kişiyi (lehdarı) sözleşmeyi yaparken veya sonradan tayin edebilir. Öte yandan, sigortalı, sigortadan yarar­lanacak kişiyi (lehdarı) tayin ettiği gibi, onu değiştirmek hakkına da sa­hiptir.

Ancak sigortalı, lehdarı değiştirme hakkından vazgeçtiğini poliçeye yazdırmış ve bu poliçeyi de lehdara teslim etmişse. artık lehdarı değiştir­mek hakkını yitirir, TK. 1330. Hayat Sigortaları Genel Şartları 8.2.

2.2.2. Gerçi Sigortalı lehdar tayini suretiyle sigorta alacağı üzerinde tasarrufta bulunur; bu alacağını üçüncü kişiye devreder. Bu suretle, üçüncü kişinin devrolunan sigorta alacağı üzerinde elde ettiği hak, kendi hakkıdır, ve bu alacak hakkını mahkeme veya icrada kendi adına dava veya takip edebilir.

Ancak üçüncü kişi sigortalı tarafından "lehdar" olarak tayin edildiği zaman. bazılarına göre önce sadece bir "bekleme durumu" (muntazar hak) kazanır. İşte bu bekleme durumundan. sigorta olayının gerçekleştiği anda. lehdarlığı devam etmesi ve sağ olması koşulu ile, lehdar için dava edilebilir bir sigorta alacağı doğar. (2a)

 Buna karşılık, bazıları da, haklı olarak lehdar tayininin sigorta bedeli üzerinde bir tasarruf teşkil ettiğini göz önünde tutarak. lehdarın hakkının tasarruftan apıldığı anda doğduğu görüşünü savunurlar. (2b)

 

2.3. "Sigorta Poliçesinin Devri"

Sigorta Şirketinin poliçe verme yükümü, Ticaret Kanunu'nun 1265. maddesinde düzenlenmiştir. Poliçeye yazılacak hususlar ise, aynı Kanunun 1266. maddesinde belirtilmiştir. Sigorta Şirketi, Ticaret Kanunu'nun 1267. maddesi uyarınca acente tarafından yapılmış sigorta sözleşmelerinde. poliçeyi (lO) gün içinde sigortalıya vermek zorundadır. Bu poliçe teslim süresinin geçirilmesi, sigortalının, sigorta sözleşmesin­den doğan haklarını ortadan kaldırmaz. Hatta tam tersine, sigortalı poliçenin teslim edilmemesi veya süresinde teslim edilmemesi nedeniyle bir zarara uğramışsa, sigorta şirketi bu zararı da tazminle yükümlüdür.

Ancak sigorta poliçesinin devri yalnız başına büyük bir anlam taşımaz. Çünkü sadece poliçenin devri ile, ne sigorta sözleşmesi ve ne de si­gorta sözleşmesinden doğan bir alacak (örneğin. sigorta tazminatı) başkasına devredilmiş olur. Çünkü, "sigorta poliçesi" sigorta sözleşmesi olmayıp; sigorta sözleşmesinin yapıldığını gösteren bir "ispat aracı"dır. Bununla beraber, sigorta sözleşmesinden sigortalı için doğan alacağın (tazminatın) devrinde. devir işleminden sonra poliçenin de devralana ve­rilmesi uygun olur. (Bakınız: No: 5.2.2.)

 

3. Hayat Sigortalarında Sigorta Sözleşmesinin Devri

3. 1. "Sigorta Sözleşmesinin Devri" Teriminin Eleştirisi

Kanımca "Sigorta Sözleşmesinin Devri" kavramına bir açıklık getirmek gerekir. Aslında. siortalul1n hak ve borçlarının üçüncü kişiye devri halinde söz konusu olan  sigorta sözleşmesinin devri değildir. Çünkü sigorta sözleşmesinin devri olarak adlandırılan olayda. sigorta sözleşmesi üçüncü kişiye devredilmez de: sigortalının hak ve borçları üçüncü kişiye devrolunur. Değişik bir söyleyişle. sigortalı. sigorta sözleşmesinden çıkar; onun yerini üçüncü kişi alır ve sigorta sözleşmesi de devam eder. Şu halde. olayımızda. sigorta sözleşmesinin değil de: sigortalının hak ve borçlarının üçüncü kişiye devri söz konusudur.

 

3.2. Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunundaki Durum

Türk Ticaret Kanunu. Sigorta Hukuku'nu. Kara ve Deniz Sigorta1arı ile birlikte. 1263-1459 maddelerinde düzenlemiştir. Fakat bu maddeler içinde. sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve borçların üçüncü kişiye devrine ilişkin bir hüküm yoktur. Sigortaya ilişkin bir konu hak­kında. Ticaret Kanunu'nun 5. Kitabında (1263-1459. maddelerinde) bir hüküm bulunmadığı takdirde uygulanacak yöntem. Türk Ticaret Kanunu'nun 1264. maddesinin (1.) fıkrasında gösterilmiştir. Gerçekten. Ticaret Kanunu'nun 1264. maddesinin 1. fıkrasına göre. "Bu kitapta (yani 5. kitapta) hüküm bulunmadıkça. sigorta mukavelesi hakkında Borçlar Kanunun hükümleri tatbik olunur". Şu halde. sigortaya ilişkin bir konu

hakkında Ticaret Kanun'nun 5. kitabında (1263-1459. maddelerinde) bir hüküm bulunmadığı takdirde. Ticaret Kanunu'nun diğer maddeleri; yani "diğer ticari hükümlere" ve "ticari örf ve adetlere" başvurulamaz; başvuru­lacak kanun. Borçlar Kanunu'dur. Eğer Borçlar Kanunu'nda da hüküm yoksa. ancak o zaman "diğer ticari hükümler" ve "ticari örf ve adete baş­vurulabilecektir.

Şu halde. ticari işler hakkında uygulanacak hükümlerin sırasını. (Ticaret Kanunu, ticari örf ve adet ve umumi hükümler) olarak belirten Ticaret Kanunu'nun 1. maddesi. Sigorta Hukukunda uygulanamaz. Çünkü Ticaret Kanunu'nun 1264/1. maddesi. Sigorta konusunda çıkacak bir uyuşmazlıkta başvurulacak kaynakların sırasını özel olarak ve Ticaret Kanunu'nun 1. maddesinden farklı şekilde düzenlemiştir.3 Bu sıra, Ticaret Kanunu. Borçlar Kanunu ve ticari örf ve adetler şeklindedir.

 

3.3. Hayat Sigorta1an Genel Şartlarındaki Durum

Buna karşılık, Sigorta Sözleşmesinden kaynaklanan hak ve borçların birlikte devri, halen yürürlükte bulunan "Hayat Sigortası Genel Şartlarında" düzenlenmiştir, denebilir. Çünkü Genel Şartların C.8. ı. maddesine göre, "bu sözleşmeden, (yani, sigorta sözleşmesinden) doğan hakların veya borçların devri mümkündür." Şu halde, Genel Şartların C.B. ı. maddesi, sigorta sözleşmesinden doğ;an hakların veya borçların ayrı ayrı devrini mümkün görmüştür. Bu yüzden maddenin, geniş yorumlanarak, hakların ve borçların birlikte devrini de kapsadığı söylenemez. Üstelik adı geçen madde, alacak ve borçların nasıl devredileceğini göstermediği için, zorunlu olarak, bu konuda Borçlar Kanunu'nun 162-178. maddelerindeki hükümlerin temel alınması gereği vardır.

Buna karşılık, Eski Hayat Sigortası Genel Şartlarının 13. maddesi, sadece hak ve menfaatlerin devrine ilişkin olmak üzere aşağıdaki hükmü koymuştu:

"Bu poliçeden doğacak hak ve menfaatlerin başkalarına devri kabildir. Ancak devir muamelesinin Şirkete karşı muteber olabilmesi için, akidin ya­zılı talebi üzerine şirketçe tanzim edilecek zeyil namenin taraflarca imza edilmiş olması şarttır". Bu düzenleme, Borçlar Kanunu'nun alacakların devrine ilişkin hükümlerine aykırı idi. Çünkü Borçlar Kanunu'nun 163. maddesi, a1acağın devri için, devir sözleşmesinin yazılı yapılmasını gerekli ve yeterli görmüştür. Gerçi alacak. temlikinin geçerliliği için değ;il de; sadece hüsnüniyetli borçlunun eski alacaklıya ödeme yapmasını engel­lemek için, Borçlar Kanunu, devrin a1acaklıya bildirilmiş olmasını da aramıştır. Borçlar Kanunu'nun 165. maddesinin koyduğu bu hükümle korunmak istenen, hüsnüniyetli; yani devirden bilgisi olmayan, eski borçludur.

 

3.4. Hayat Sigortalarında Sigortalının Alacak Ve Borçlarının Devrinin Hukuken Caiz Olması

Şu halde hayat sigorta1arında sigorta1ının hak ve borçlarının devri. Ticaret Kanunu 1263/I'deki açık hüküm uyarınca. Borçlar Kanunu hü­kümlerine tabidir. Borçlar Kanunu'nun 162/1. maddesi ise, "kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak men edilmiş olmadıkça" her türlü alacağın başkasına devrini caiz saymış ve bu devrin nasıl yapılacağını göstermiştir. Öte yandan, Borçlar Kanununa göre her türlü borcun da başkasına devri, kural olarak, caizdir. Bu itibarla, Türk Sigorta Hukukunda da, tıpkı İsviçre ve Alman Sigorta Hukuklarında olduğu gibi, sigortalının hak ve borçlarının birlikte devri, hiç kuşkusuz, hukuken ca­izdir ve bu devir, Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılır.

Öte yandan, devir işlemi bir ihtiyaçtan doğ;muştur. Sigortalı yıllarca primini ödediği hayat sigortasını, bu sigortadan doğ;an hak ve borçlar ile birlikte çocuğuna, ana-babasına, veya bir yakınına niçin devredemesin? Zaten Sigortalının bu şekilde, örneğin çocuğuna bir güvence sağlamasını engelleyen bir hüküm Türk Sigorta Hukukunda yoktur ve olamaz.

 

          4. Hayat Sigortalarında Sigortalının Alacak Ve Borçlarının Devrinin Sağlanması

          4.1. Sigortalının Alacak ve Borçların Devrine İlişkin Kural

Sigorta sözleşmesinin devri; yani sigortalının sigorta sözleşmesinden kaynaklanan hak ve borçların devri, yukarda yapılan açıklamaların gösterdiği gibi, Ticaret Kanunu'nun 5. kitabında düzenlenmemiştir. Öte yan­dan, Hayat Sigortası Genel Şartlarının C. 8. 1. maddesinde söz konusu haklar veya borçların devri kabul edilmiş olmakla birlikte; bu maddede başkaca bir hüküm de yoktur. Bu yüzden, sigorta sözleşmesinin devrinin gerçekleştirilmesi, Ticaret Kanunu'nun 1264/1. maddesi uyarınca, Borçlar Kanunu'nun 162-178. maddelerinin uygulanması suretiyle sağlanabilecektir.

 

4.2. Borçlar Kanununa Göre Yapılacak İşlemler

4.2.1. Borçlar Kanunumuza göre, alacakların üçüncü kişiye devredi­lebilmesi için, devredenle üçüncü kişi arasında yazılı bir sözleşme yapıl­ması gerekir. Borçlar Kanunu 1634. Bu itibarla, Sigortalı (sigorta ettiren) de sigorta alacağını devredebilmek için, üçüncü kişiyle yazılı olarak alacağın devri sözleşmesi yapmak zorundadır.

4.2.2. Öte yandan, yine Borçlar Kanunumuza göre, borçların üçüncü kişiye devredilebilmesi için, devrolunan (üçüncü kişi) ile alacaklı duru­mundaki sigortalı arasında yapılmış "borcun yüklenilmesi (nakli) sözleşmesi"nin (BK. 173) veya sigortalı ile sigortadan kaynaklanan borcu yüklenmek isteyen arasında imzalanmış "borçtan kurtarma sözleşmesi"nin alacaklı tarafından açıkça veya zımnen kabulü gerekir, BK. 1745. Şu halde, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan borçların üçüncü kişi tarafından yüklenilmiş sayılabilmesi için, sigortalı ile üçüncü kişi arasında yapılmış borcun yüklenilmesi (nakli) veya "borçtan kurtarma sözleş­mesinin, sigortacı tarafından da açık veya zımni olarak kabulü gereklidir.

5. Hayat Sigortalarında Sigortalı Alacak Ve Borçlarının Devrinin Gerçekleşme Anı

5.1. Alacak Ve Borçların Üçüncü Kişiye Geçtiği An

Türk Sigorta Hukukunda. hak ve borçlarını birlikte üçüncü bir kişiye devredilebilmesi için, sigorta1ının, üçüncü kişi ile önce, (sigorta sözleşmesinden kaynaklanmış alacak ve borçların üçüncü kişiye devredildiğine) ilişkin yazılı bir sözleşme yapmaları zorunludur. Başka bir söyleyişle. sigorta sözleşmesinden doğmuş hem alacakların ve hem de borçların sigortalı tarafından üçüncü kişiye devredildiği aynı yazılı sözleşme üzerinde açıkça belirtilmesi gereklidir. İşte bu sözleşmenin yapılması ile birlikte. sigorta sözleşmesinden kaynaklanmış alacaklar üçüncü kişiye geçmiş olurlar. Borçların da üçüncü kişiye geçmiş sayılabilmesi için. bu

sözleşmenin. poliçe ile birlikte sigorta şirketine gönderilmesi ve sigorta şirketinin de bu devri kabul etmesi (sözleşmeyi imzalaması) gerektir ve yetişir. Sigorta şirketinin sözleşmeyi kabulü açıkça veya zımnen yapılabi­lir; Örneğin. sigortacının devre makul bir süre (30 gün) içinde itiraz et­memesi halinde devir zımnen kabul edilmiş sayılır.

 

5.2. Alacak Ve Borçların Üçüncü Kişiye Devrinde Sigorta Şirketinin Yapacağı İşlemler

Gerçi sigorta1ının hayat sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve borçlarının üçüncü kişiye geçmiş kabul edilebilmesi; yani sigorta söz­leşmesinde üçüncü kişinin sigorta1ının yerini almış sayılabilmesi için. sigortalı ile üçüncü kişi arasında imzalanmış "alacak ve borçlarını devri söz­leşmesi"nin sigorta şirketince kabulü gerektir ve yetişir. Ancak Sigorta Hukuku yönünden. sigorta şirketinin ayrıca iki "tamamlayıcı işlemi" de yerine getirmesi gerekir. kanısındayım.

5.2.1. Tamamlayıcı işlemlerden birincisi. sigorta şirketinin üçüncü kişiye yeni Teklif name göndermesi ve üçüncü kişinin bunu doldurup imzalayarak. sigorta şirketine iade etmesidir. Gerekli ise. üçüncü kişi Teklif name ile birlikte ayrıca doktor raporunu da sigortacıya göndermek zorundadır.

 

5.2.2. İkinci tamamlayıcı işlem ise. sigorta şirketinin üçüncü kişiye. onun adına düzenlediği poliçeyi göndermesinden ibarettir. Sigorta şirketinin poliçeyi geç göndermesi veya hiç göndermemesinin doğurduğu hu­kuki sonuçlar, sigortacının Teklif nameyi aldığı halde poliçeyi geç gön­derme veya göndermemesi halindeki gibidir.

5.3. Şu halde, sigorta1ı ile üçüncü kişinin imzaladığı "sigorta sözleşmesinden doğan hak ve borçların devri sözleşmesi"nin sigorta şirketine gönderildiği ve bunun. Şirketçe kabul edildiği (veya makul süre içinde ce­vapsız bırakıldığı) anda, devir, kural olarak, gerçekleşmiştir. Hukuken önemli olan da. budur.

Bu yüzden, Sigorta Şirketi, haklı bir nedene bu devri kabul etmek is­temiyorsa, devri kabul etmediğini, gecikmesiz (makul süre içinde) sigortalıya ve devralana (üçüncü kişiye) bildirmek zorundadır. Buradaki hukuki durum, Teklif nameyi alan sigorta şirketinin, Teklif nameyi kabul etmediğini (Hayat Sigortalan Genel Şartların  C. 1 III maddesine göre 30gün içinde) bildirmemesi halindeki gibidir; yani bu durumda devir işlemi. şirketçe kabul edilmiş sayılır.

Özetle sigortalı ile üçüncü kişi arasında yapılmış devir sözleşmesinin sigorta şirketi tarafından kabul edilmesiyle devir tamamlanmıştır. Ancak bunun üzerine, sigorta şirketinin yapması gerekli iki tamamlayıcı işlem de vardır. Yukarda (5.2.'de) açıklanan bu işlemlerden birincisi; sigorta şir­ketinin gönderdiği "yeni Teklif nameyi üçüncü kişinin (devralanın) doldurup ve imzalayıp sigorta şirketine iade etmesi"dir. İkinci tamamlayıcı işlem ise. sigorta şirketinin "üçüncü kişiye onun adına düzenlediği poliçeyi göndermesi"dir.

 

Dipnotlar:

1)      A. Maurer; Schweizerisches Privatversicherungsanstalt; 3. Aufl.; Bern; 1995;

2)      W. König; Schweizerisches Privarversicherungsrecht; 3. Aufl.; Bern; 1967.

3)      R. Kender; Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku- 1. Sigorta Müessesi Sigorta Mukavelesi; İst.; 1995.

4)      Kenan Tunçomağ; Türk Borçlar Hukuku; Cilt: 1; Genel Hükümler; 6. Baskı; İst.; 1976.

A.g.e.