Öğrencilerim İçin Sınav Soruları ve Duyurular




aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

Ahlâk Terimleri

(Ansiklopedik Sözlük)

İngilizce - Almanca Karşılıklı, Türkçe Açıklamalı

 

  • Ahâk Felfesesi

  • Basın Ahlâkı

  • İslam Ahlâkı

  • İş Ahlâkı

  • Kurum Ahlâkı

  • Meslek Ahlâkı

  • Siyaset Ahlâkı

  • Sosyal Ahlâk

  • Tıp Ahlâkı

  • Ticaret Ahlâkı

BETA YAYINLARI

ISBN 975 - 295 - 248 - 8

Ahlâk Terimleri Sözlüğüne Niçin İhtiyaç Vardır ?
Ali Seyyar

Fertlerin ve toplumların, maddî ve manevî alanlarda gelişmesi ve ilerlemesi, fertlerin ve toplumların maddî imkân ve becerilerine güzel ahlâkın hâkim olmasına bağlıdır. Ahlâka doğru istikamet verilmedikçe, fertler ve toplumlar, ahlâkî kaideleri benimsemedikçe ve günlük yaşantılarında hayata geçirmedikçe sosyal barışın ve ilerlemenin sağlanması da mümkün değildir. Diğer taraftan insanlarda iyi ve kötünün, doğru ile yanlışın bilgi ve inancı teşekkül etmişse, insanların tutum ve davranışları da ahlâkî olur ve toplum içinde yaşayan fertler, birbirlerine güven duyarlar. Böyle bir toplumda, herkes için arzu edilen huzur ve saadet tesis edilebilir. Ancak, ahlâkî değerlere ve ideallere önem verilmeyen bir toplumda, gayrî ahlâkî arzu ve ihtirasların gün ışığına çıkacağından dolayı, bireysel menfaatçilik, egoizm, sahtekarlık ve yolsuzluk gibi olumsuzluklar zamanla görülmeye başlar. Bunlar da insanlar arası sevgiyi, dayanışma ruhunu ve neticede ya millî birliği zedeler, ya da daha kötüsü bunu ortadan kaldırır. Dolayısıyla toplumsal olarak iyiye ve güzele doğru yükselme veya kötüye doğru alçalma şeklinde müspet veya menfî gelişme, bir anlamda güzel ahlâk kaidelerine bağlı olup olmadığımızla ilgilidir.

 Son dönemlerde maddî ve manevî hayatımızda yaşadığımız bunalımların en önemli sebeplerinden birisi de şüphesiz ahlâkî kaideleri, gerek ferdî, gerekse toplumsal hayatımızdan belli bir ölçüde uzaklaştırmamızdır. Halbuki bir toplumun yönelebileceği bir ahlâk ideali bulunmazsa, o toplum ne mânevî, ne de mâddî alanda ciddî bir gelişme sağlayabilir. Toplum hayatında ahlâkî değerlerin önemi, hemen herkesçe bilinmesine ve kabullenilmesine karşılık, siyasette, ticarette, bürokraside, trafikte, işyerinde, eğitimde kısaca sosyal hayatımızın hemen hemen her alanında açıkça görülen ahlâkî davranış bozukluklarına karşı mücadeledeki gayretimiz yeterli değildir. Ahlâkî erozyona karşı mücadele etmek, herkesin görevi olmalıdır. Yazarlara ve bilim adamlarına ise daha da büyük görevler düşmektedir. Bu alanda daha çok etkileyici ve eğitici eserlerin verilmesi gerekmektedir. Bunun için ilk önce, ahlâk terimlerinin mâhiyetini, anlamını, kavramsal içeriğini ve zenginliğini bilmemiz elzemdir. Ülkemizde, gerek iktisadî, gerek teknik, gerekse özel alanlarda çok çeşitli sözlükler yayınlanmasına karşılık, hayatî önem arz eden ahlâkî meselelerle ilgili sözlükler hemen hemen yok gibidir. Bunun için, “Ahlâk Sözlüğü”nün gerekliliğine inanarak, böyle bir çalışmanın içinde kendimizi bulduk. Uzun bir çalışmanın sonunda yaklaşık 1.700 terimden oluşan bir sözlük meydana gelmiştir. Çalışmamda özellikle “İş ve Meslek Ahlâkı”nın teorik çerçevesinin çizilmesinde bana yardımcı olan değerli hocam Prof. Dr. Adem Uğur’a ve “İslâm Ahlâkı”nın kavramsal zenginliğini ve güzelliğini, entelektüel birikim ve ikazları ile bana göstermiş olan mümtaz insan Prof. Dr. Faruk Beşer’e teşekkür borçluyum. Yine, bu sözlüğün hazırlanmasında bana ilmî ve fikrî destek sağlayan örnek insan Bilal Aksoy bey efendiye içten şükranlarımı sunarım.  Ansiklopedik “Ahlâk Terimleri” Sözlüğünün, ahlâk ile ilgili konu ve araştırmalara alâka duyan herkese rehberlik vazifesi görebilmesini ümit ederim.

Ahlâk Terimleri Sözlüğü Hakkında Bilim Adamları Ne Dedi ?

Prof. Dr. Adem Uğur

SAÜ-İİBF

Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

İnsan Kaynakları Ana Bilim Dalı Başkanı

 

Genel anlamda, “her kültürün belirleyici normlarına göre fert ve toplumların davranış biçimi” olarak tanımlanan ahlâk kavramı, insanlık tarihi kadar eski, insanların yaşadığı tüm yerleri içine alacak kadar da geniştir. Aynı zamanda tüm insanların, kültürlerin ve toplumların ortak buluşma noktalarını da ifade eden beynelmilel bir kavramdır.

Ahlâkî kurallar, fertlerin birbirlerine güvenmesini ve kaynaşmasını sağlayan en önemli birleştirici unsurdur. Başka bir deyişle, toplumsal huzurun ve sosyal barışın, ortak paydaşıdır. Ahlâkî kuralları olmayan toplumlar, harcı olmayan yaya taşları gibidir. Ahlâka sahip olmak ve ahlâkî değerlere bağlı kalmak ise ferdî ve toplumsal gelişmenin temel unsurudur. Ahlâkî değerler, belli bazı kişiler ve kurumlar tarafından beslenir ve şekillendirilir. Bunlar; anne, baba, arkadaş, öğretmen, din adamı, devlet büyükleri, patron, ses ve film yıldızları, aile, okul, çevre, ibadethaneler, işyeri, siyaset, basın-yayın kuruluşları v.b. olarak sayılabilir. Tüm bu kişi ve kurumların toplumu oluşturan fertleri olumlu ahlâkî değerlere yönlendirmesi, o toplumun barış ve huzur içinde kalkınıp gelişmesini sağlayacak olan en etkili unsurdur. Bu çerçeveden bakıldığında, genel ahlâk kurallarının yanında, toplum hayatının içinde yer alan kişi, kurum ve faaliyetlerin her birini ilgilendiren ahlâk kurallarından da söz etmek mümkün olmaktadır. İşte elinizde bulunan bu çalışma, bir bakıma tüm bu kuralları içine alan ahlâkî terimleri kitaplaştırması bakımından önemli bir görev yerine getirmiş olmaktadır. Meslektaşım Doç Dr. Ali Seyyar’ın böyle kapsamlı, dikkatli ve yararlı bir çalışmayı toplum hayatına kazandırmasından dolayı tebrik ediyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum.

 

Prof. Dr. Faruk Beşer

SAÜ-İlahiyat Fakültesi

Öğretim Üyesi

 

İnsanı farklı kılan özelliklerinden birinin dil olduğunda kuşku yoktur. Dil ile tanışılır, dil ile iletişim kurulur ve bilgi, dil ile üretilir ve dağıtılır. Dil denen bu sihirli yapının tuğlaları, kelimelerdir. Kolonları ve kirişleri ise kavramlar. Kısaca, kavramlar pek çok anlam yumağı ve pek çok kelime ile ilişkisi ve akrabalığı bulunan daha özel kelimelerdir. Biz ancak kavramlarla düşünebilir ve kavramlarla anlatabiliriz. Kavramlar, paket programlara benzerler. Gittikleri yere bütün bileşenleri ile birlikte giderler. Ve onlar sıradan kelimelere gibi köksüz değildirler. Kendi köklerine her an referansları vardır. Bir kavramın doğumu i.in, çoğunlukla, tıpkı hipotezler gibi, önce bir mânâ bulunur. Bunun üzerinde onlarca, yüzlerce usta çalışır, rötuş yapar. Sonra adeta bir teori oluşturma dönemi gelir ve onu büyük ölçüde belirgin hâle getirirler. Uzun zamanlarda oluşturulan bu mânâyı, bir kelime ile de karşılarlar. Böylece bu kelime, kavram özelliği kazanır. Artık bu kavram zikredildiğinde adı olduğu anlamın bileşenlerine adeta linkler oluşur. Bu sebeple uydurma ve köksüz/soysuz kavramlarla, özellikle soyut konular, oldukları gibi anlatılmazlar. Ayrıca her kavramlaştırma, bir tanımlama ve sınırlamadır. O kavramları aldığınızda, o sınırlamalardan birini benimsemiş ve onun sujesi ya da objesi olmuş olursunuz. Artık anladığınız bu çerçevede anlamak zorundasınız.  Kavramlar, özellikle de sosyal bilimlerde çok önemli anlama ve düşünme araçlarıdır. Dolayısıyla kavram sözlükleri de yine özellikle sosyal bilimcinin olmazsa olmaz yardımcılarıdır. İyi düşünmek ve iyi yazmak isteyen her sosyal bilimci, her bilim dalı için en az bir tane kavram sözlüğüne sahip olmalıdır. Genel olarak sosyal bilimler, felsefe, sosyoloji, edebiyat, hukuk, ahlâk gibi ana bilim dallarında, bu dallara özel sözlükleri olmayanların doğal olarak düşünmelerinde ve anlatmalarında da eksik olacaktır. Değerli Bilim Adamı Dr. Ali Seyyar Bey “Ahlâk Terimleri Sözlüğü” ile bu alanda bir boşluğu doldurmuş ve sözünü ettiğimiz sağlam düşünme ve iyi anlatma hedefine ulaşmaya katkı sağlamıştır. Dr. Seyyar’ın hazırlamış olduğu sözlüğü zevkle ve heyecanla taradım. Bir kısmını tamamen, bir kısmını da ana hatlarıyla göz gezdirerek okudum. İlk edindiğim intiba, uzun ve yorucu bir çalışmanın ürünü olduğu, sahasında gerekli hemen bütün kavramları kapsaması ve kavramların açıklanmaları sırasında ilave pek çok bilgi içeriyor olmasıdır. Açıkladığı kavramların İngilizce ve Almancalarını veriyor olması ise, sözlüğün ayrı bir özelliğidir ve okuyucuya ek kolaylıklar sağlamaktadır. “Ahlâk Terimleri Sözlüğü”, bu yolda atılmış önemli bir adımdır. Elbette mükemmelliğin sınırı yoktur ve insan ürünü olan her eser, daha da mükemmelleştirilebilir.
 

Dr. Seyyar’ın bu çok yararlı çalışması, bu hâliyle heyecan ve takdir duygularımızın oluşmasına yetmiştir. Hakkım olmayarak kendilerini kutluyorum.