Bakıma Muhtaç Yoksulların Evde
Bakımının Kurumlaştırılması
(Almanya Örneği)
Doç. Dr. Ali Seyyar
Giriş ve Kavramların Tanımı
Makalemizde “bakım” meselesi ile ilgili olarak kullandığımız kavramların bir
çoğu, Türk literatüründe henüz pek rastlanmadığı için, bunların izahı
gerekmektedir. Biz, konunun daha rahat anlaşılabilmesi açısından, bu
kavramları hemen giriş bölümünde tanımlamayı uygun gördük.
Bakıcı Aile Fertleri: Bakıma muhtaç kişiye evinde
bakan aile fertleri.
Bakım Güvencesi: Bakıma muhtaç hâle gelen insana,
sosyal güvenlik sistemi içinde sağlanan bakım hizmetleri ve gerektiğinde
maddî bakım yardımlarıdır. Bakıma muhtaçlık riskine karşı
kapsamlı bir sosyal güvence sisteminin geliştirilmesi için, çözüm modeli
olarak genelde iki yöntem mevcuttur. Birincisi, bu riske karşı Sosyal
Sigortalar Sistemi içinde bakım sigortasını ihdas etmektir.
İkinci model ise, bakıma muhtaçlara, genel vergilerden finanse edilen
kamusal sosyal yardım vasıtasıyla sunulan sosyal güvencedir.
Bakım Hizmetleri: Değişik sebeplerden dolayı
bakıma muhtaç hâle gelmiş insanlar için üçüncü şahıslar tarafından
uygulanan-uygulanması gereken psiko-sosyal yardım ve fizikî desteklerin
bütünüdür. Bakım hizmetlerinin hedefi, kurumsallaşmış bakım sistemi
oluşturarak, gerek bakım yurtlarında, gerekse evde, profesyonel bakıcı
uzmanların ve bakımı kolaylaştıran teknolojik araç-gereç yardımı ile bakım
hizmetlerindeki kaliteyi artırmak ve aile fertlerinden oluşan bakıcıların
yükünü hafifletmektir. Eve yönelik bakım hizmetleri, iki kısma
ayrılmaktadır: 1.) Dâhilî Bakım Hizmetleri: Evde yaşayan bakıcı aile
fertleri tarafından yürütülen amatör bakım hizmetleri. 2.) Haricî Bakım
Hizmetleri: Bakım kalitesini artırmak maksadıyla dışarıdan gelen uzman
bakıcıların sunduğu profesyonel bakım hizmetleri.
Bakım Kalitesi: Sosyal hizmetler alanında gerek
evde, gerekse bakım yurdunda yatan bakıma muhtaç insanlara yönelik uygulanan
bakım hizmetlerinin örgütsel yapı, teşkilat sistemi ve yönetim işlevi
çerçevesinde memnuniyetin bir ifadesi olarak elde edilen üstün başarı ve
etkinliktir. Bakım kalitesi, bakım hizmetlerinin mevcut seviyesini ve
yapısını, bir başka ifadeyle bakım hizmetlerinin verimli ve faydalı olarak
özellikle bu maksatlar için geliştirilmiş standart bakım modelleri aracılığı
ile nasıl ifa edilmesi gerektiğini gösteren bir uygulamadır.
Bakım Sigortası: Bakıma muhtaçlık riskinden doğan
bedenî-maddî-manevî zararların telâfisine yönelik sosyal sigorta sistemi
içinde tesis edilen bir sigorta türüdür. Dünyada ilk defa 1995 yılında
Almanya’da yürürlüğe giren Bakım Sigortası, diğer sosyal sigorta türlerinde
olduğu gibi, finansmanını, işçi ve işverenlerden alınan primlerden
sağlanmaktadır. Çalışanların, Bakım Sigortası finansmanına katılımları,
işverenlere oranla eşit tutulmaktadır. Bakım Sigortasının prim oranı,
1.7.1996’dan beri %1.7’dir. Bakım sigortası kapsamına giren bağımlı
işçilerin aile üyeleri de prim ödemeksizin sigorta kapsamına dahil
edilmektedir. Aile sigortası kapsamına, sigortalı işçinin çalışmayan eşinin
yanında 18 yaşını doldurmamış çocuklar da girmektedir. Buna göre, aile
fertleri, hangi sebepten ötürü olursa olsun bakıma muhtaç hâle gelmeleri
durumunda, Bakım Sigortasının sunduğu bütün hizmetlerden ve yardımlardan
yararlanabilmektedir.
Bakıma Muhtaç İnsan: Günlük hayatta her zaman
yapılması gereken bazı basit bedenî hareketlerin yerine getirilmesinde
(giyinme, yeme içme, beden temizliği, tuvalet ihtiyacını giderme, alış veriş
vb.) başkalarının fizikî yardımına ve desteğine sürekli olarak ihtiyaç duyan
aciz insandır. Yani, hayatın idamesi için yapılması zarurî olan temel iş ve
görevleri, kendi kendine yapma kabiliyetine ve gücüne sahip olmayan bir
insandır.
Bakıma Muhtaç Özürlü: Ağır bir yaralanma,
sakatlanma, doğuştan gelen veya daha sonra ortaya çıkan herhangi bir
özürlülükten dolayı, kısmen veya bütünüyle, başkalarının bakımına sürekli
olarak ihtiyaç duyan insan.
Bakıma Muhtaç Yaşlı: İleri yaşlılıkla direkt
ilgisi olan fizyolojik kayıp veya fonksiyonel yetersizliklerden dolayı
bakıma muhtaç hâle gelmiş insan.
Bakıma Muhtaç Yoksul: Bakıma muhtaçlıktan dolayı
yoksul duruma düşmüş bir insan.
Bakıma Muhtaçlık Derecesi: Değişik derecelerde
başkalarının fizikî desteğine ihtiyaç duyma durumudur. Bakıma muhtaçlık
derecesi yükseldikçe, kişinin bakımı da o nispette zor olmaktadır.
Bakım Parası: Dahilî Bakım Hizmetlerinden
dolayı Bakım Sigortası tarafından bakıcı aile
fertlerine yapılan maddî yardım veya destek.
Bakıma Muhtaçlık Riski: Kişinin, özürlülük,
yaşlılık, hastalık veya malullük gibi sebeplerden dolayı başkalarının
sürekli olarak fizikî bakımına muhtaç hâle gelebileceğini gösteren sosyal
bir tehlikedir.
Bakıma Muhtaçlık: Kişinin, bedensel hareket
edebilirliğinin engellenmesi veya kısıtlanması sonucunda gerek beden
temizliğinde, gerek beslenmede, gerekse ev idaresinde değişik sıklık ve
yoğunlukla bakıcı aile fertlerinin düzenli bakımına ihtiyaç
duyma hâlidir.
Yoksulluğun Sebebi Olarak Bakıma Muhtaçlık
Çok boyutlu özelliklere sahip olmasından dolayı yoksulluk
kavramını bir çok alanda kullanmak ve değerlendirmek mümkündür.
Yoksulluğu, sebepler açısından ele aldığımızda, karşımıza
işsizlik, aşırı borçlanma, gelir yetersizliği veya yokluğu gibi sadece maddî
faktörler ortaya çıkmamaktadır. Yoksulluğun bir çok sebebinden bir tanesi de
bakıma muhtaçlıktır. Kişinin olumsuz fizikî ve fizyolojik seyrinin bir
neticesi olarak bakıma muhtaçlıktan dolayı yoksulluk riski söz konusu
olabilmektedir. Bu durumda ise, bakıma muhtaç hâle gelmiş ve bundan dolayı
da çalışamayacak durumda olan bakıma muhtaç kişiye maddî teminat sunmak,
sosyal güvenliğin bir görevidir. Ancak, diğer yoksullardan farklı olarak, bu
maddî güvence, çoğu zaman tek başına yeterli olmamaktadır. Çünkü bakıma
muhtaç kişiler, diğer yoksullardan farklı olarak, sosyal ilgiye ve daha da
önemlisi, değişik derecelerde de olsa, sürekli olarak bakım hizmetlerine
muhtaçtırlar.
Diğer taraftan bakıma muhtaç yoksullar, diğer yoksular
gibi, mutlak anlamda veya göreceli olarak yoksul olabilirler. Objektif
yoksulluk ölçüleri çerçevesinde belirlenen normatif kurallar, bakıma muhtaç
yoksullar için de geçerlidir. Gelişmiş ülkelerde mutlak yoksulluk kavramı
yerine daha çok göreceli yoksulluk kavramı önem kazanmaktadır. Buna binaen,
ister bakıma muhtaç olsun veya olmasın, bütün yoksullara asgarî seviyede
bir sosyo-kültürel hayat hakkı tanınmaktadır. Bu da KAMUSAL SOSYAL YARDIM
alanında yapılan sosyal transferlerle sağlandığı gibi, kira yardımı veya
çocuk parası gibi daha çok DEVLETÇE BAKILMA yöntemleri ile de elde
edilmektedir (Armuts – und Reichtumsbericht; s. 8).
Tabiî ki, burada tarif edilen bir göreceli yoksulluk
anlayışı, bir çok ülke için geçerli olmayabilir. Uluslar arası boyutuyla da
göreceli yoksulluk, ülkelerin asgarî refah seviyesine endeksli olarak
değerlendirilmektedir. Almanya’da ayda 600 Euro ile geçinmek durumunda kalan
bir kişi, nispî yoksul kategorisine girebilirken, gelişmekte olan bir ülkede
herhalde fakir olarak görülmemektedir (Plug; 1997; s. 71).
İfade edildiği üzere, asgarî seviyede sosyo-kültürel bir
hayatın içine sadece maddî unsurlar girmemektedir. İnsanın
saadeti-mutlululuğu-huzuru için gerekli olan bütün unsurlar girmektedir.
Bakıma muhtaç insanların esenliği ise, ekseriyetle kendilerine sunulan bakım
hizmetleri ile yakından ilgilidir (Glatzer ve Hübinger; 1990; ss. 34-35).
Sosyal gelişmişiliğin bir tezahürü olarak asgarî
sosyo-kültürel düzeyde yaşamanın temel esprisinde biyolojik hayatta
kalabilmenin ötesinde kaliteli bir hayat yaşama imkânı da vardır. Bakıma
muhtaçlar açısından kaliteli bir hayat ise, maddî refahın yanında uygun
meskenlerde, ideal sosyal ortamlarda iyi bir bakım atmosferi altında yaşamak
anlamına gelmektedir (Lippe; 1995; ss. 90-91). Bakım kalitesinin
sağlanması ile, bakıma muhtaç insanların sosyo-kültürel düzeyleri elbette
iyileşecektir.
Bakıma Muhtaçlığa Yol
Açan Sosyal Faktörler
İnsanlar, çoğu zaman tedavisi mümkün olmayan bir
hastalık, malullük, özürlülük veya ileri yaşlılıktan dolayı bakıma muhtaçlık
riski ile karşı karşıya gelebilmektedir.
İleri Yaşlılık
Yaşlılar, düşük seviyede olan emeklilik maaşları ile
artan sağlık ve bakım harcamalarını karşılamakta çoğu zaman güçlük
çekmektedirler. Bu da, özellikle emeklilik maaşının dışında farklı gelir
kaynaklarına sahip olmayınların yoksulluğuna sebebiyet vermektedir.
Hükümetler, yaşlılık hâlinde böyle durumlara karşı, bir yandan sosyal
sigortalar kapsamında tesis edilmiş olan Bakım Sigortasının önemine vurgu
yaparken, diğer taraftan da yaşlılık hâlinde ek gelir sağlayan bireysel
emeklilik sigortasının da yaygınlaştırılmasından yana bir tavır
koymaktadırlar (Gitschmann; 1990; ss. 270-274).
Malullük
Özürlülük
Hastalık
Hastalıklar, kişinin gelir kaybına uğramasına sebebiyet
verebileceği gibi, yeni sosyal maliyetlere de yol açabilmektdir
(Materialband zum Armuts-und Reichtumsbericht, S.114).
4.
Eve Yönelik Bakım Hizmetlerinin Finansmanı
4.1. Sosyal Sigortalar Kapsamında Bakım Sigortası
Aracılığı İle Eve Yönelik Bakım Hizmetleri
1995 yılından beri yürürlülükte olan bakım sigortası,
bakıma muhtaçlık riskine karşı sosyal sigortalar sistemi içinde oluşturulan
bir sosyal güvenlik uygulamasıdır. Bakım sigortası aracılığıyla sosyal
sigorta kapsamında olan ve şu veya bu şekilde bakıma muhtaç hâle gelenlerin
bakım güvencesi garanti altına alınmak istenmektedir. Bakım sigortasının
temel esasları, kısaca şunlardır:
a)
Evde Bakıma Öncelik:
Son yıllarda teknolojinin hızla ilerlemesine paralel olarak, tıp ve bakım
hizmetleri de artarak hastanelere ve yatılı bakım kurumlarına kaymaktadır.
Halbuki imkânların sağlanması hâlinde, birçok kronik hasta ve diğer bakıma
muhtaç insanların, istekleri doğrultusunda, evde bakılmaları mümkün olurdu.
Özellikle hareket edebilmede başkalarının fizikî yardımına ihtiyacı
olanlarla hayatını idame ettirebilmek için, yardımcı araçlara ihtiyaç duyan
bakıma muhtaç insanların evde bakılmalarında bir çok sosyal, ekonomik ve
psikolojik fayda vardır. Evde bakım hizmetleri, bakım hizmetinin maliyetini
düşürmektedir. Ayrıca, evde verilen bakım hizmetleri birebir ve şahsî
ihtiyaçlara göre düzenlendiği için, bakım kalitesini de sağlamak mümkün
olmaktadır. Bunun yanında hastanelerde veya bakım yurtlarında uygulanan
geleneksel birçok tedavi yöntemi, gelişen teknoloji ve uygulanan bakım
kursları sâyesinde evde de rahatlıkla tatbik edilebilir hâle
getirilmektedir. Nitekim Bakım Sigortası hizmet programlarında geçen tıbbî
teçhizat yardımlarıyla, bakıma muhtaç insanın evine solunum masajından hava
filtresine, tekerlekli sandalyeden hasta yatağına kadar birçok araç-gereç
yerleştirilerek, bakıma muhtaç insanın evinin bakım yurtları veya şartlarına
yakın hâle getirilmesine çalışılmaktadır. Bakıma muhtaç insanların, mümkün
olabildiğince sürekli olarak alışageldikleri sosyal çevrelerinde bakılmaları
için, bakıcıların yükünün hafifletilmesi ve şartlarının iyileştirilmesi
yönünde bir kolaylıklar getirilmektedir. Bu bağlamda, kanun koyucunun
kurumsal bakım hizmetlerinden ziyâde öncelikle evde bakıma ağırlık verdiğini
görüyoruz. Eve yönelik bakıma öncelik verilmesi ile, kısmî yataklı ve kısa
süreli kurumsal bakımın önemi de tam yataklı bakıma kıyasla artmaktadır.
Bakım yurtlarında sağlanan tam yataklı bakım, bakıma muhtaç insanı evinden
ve sosyal muhitinden bütünüyle uzaklaştırmasına karşılık, kısmî ve kısa
süreli yataklı bakımda bakıma muhtaç insanın alışkın olduğu ortamından
koparılması söz konusu değildir. (Seyyar (b); 1999; s. 116).
b)
Bakıma Muhtaç İnsanlara ve Bakıcı Aile Fertlerine
Sosyal Güvence: Bakıma muhtaç insanların eski
sağlıklarına kavuşturulabilmeleri veya sürekli bakımı için zorunlu olarak
tıbbî harcamalar yanında teknik alet veya gerekli görüldüğü hallerde sağlık
elemanlarının bakım hizmetleri için özel masraflar yapılmaktadır.Bu malî
yüklerin yanında gerek bakıma muhtaç insan, gerekse kendisine bakan aile
fertleri, ücret gelirlerinden mahrum kalmaktadır. Bunun içindir ki; Bakım
Sigortası, bakım harcamalarını ve gelir kaybını gidermeye yönelik aynî ve
nakdî yardımlar yapmaktadır. Diğer taraftan başta yaşlılık ve kaza sigortası
kolları olmak üzere, gönüllü bakıcıların sosyal güvenlik kapsamına
alınmaları ile evde bakımın cazibesi artırılmak istenmektedir.
c)
Ekonomik ve Rasyonel Bakım:
Ekonomik ve akılcı bakım esaslarına binaen, temel bakım hizmetlerinde asgarî
standartların güvence altına alınmasının gerekliliğinin yanında sisteme
dahil olabilecek bütün fertler ve kurumlar, tasarruf kurallarına riayet
etmek mecburiyetindedirler. Bundan dolayı, zarurî ve ekonomik olmayan
hizmetlerin sigorta kapsamı dışında bırakılması ve hizmetlerin de ihtiyaç
nispetinde kullanılması esas alınmıştır (SGB; XI; m. 4.3. ve m. 29).
d)
Koruyucu Sağlık ve Tıbbî Rehabilitasyon
Tedbirleri: İnsanların bakıma muhtaçlık riski
ile karşı karşıya gelmemeleri için, koruyucu sağlık politikalarının ve
bakıma muhtaçlık durumunun ortaya çıkması hâlinde ise tıbbî rehabilitasyon
programlarının derhal uygulanması gerekmektedir (SGB; XI; m. 31 ve m. 5).
e)
Hayatı İdame Etmede Bağımsızlık:
Bakıma muhtaç insan, bulunduğu şartlar içinde yardıma muhtaç ise de,
hayatını mümkün mertebe bağımsız olarak sürdürebilmelidir. Bu nedenledir ki,
Bakım Sigortası, normal bir hayatın sürdürülebilmesine engel teşkil edecek
bütün engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik tedbirlerin alınmasını
öngörmektedir. Durum böyle olmakla birlikte, bağımsızlık yalnız bakıma
muhtaç insanın sahip olduğu veya öğrenip yeniden kazanabileceği fizikî, aklî
ve ruhî yeteneklerinin korunması ve desteklenmesi şeklinde anlaşılmamalıdır.
Bağımsızlık ilkesi içinde bir de bakıma muhtaç insanın iradesi de önemli bir
rol almaktadır (SGB; XI; m. 3). Buna göre bakıma muhtaç insan, isterse
evinde, isterse dilediği her hangi bir bakım yurdunun bakım hizmetlerinden
yararlanabilir. Bakım evde gerçekleşecekse, bakıma muhtaç insana, evindeki
aile düzeni bozulmadan, mümkün olduğunca kendi kendisine yeterli hâle
gelebilmesi yönünde imkânlar tanınmaktadır.
f)
Aktif Bakım Hizmetleri Sâyesinde Bakım Kalitesinin
Temini: Evde bakımın söz konusu olması
hâlinde, bakıma muhtaç insanın yalnız yemesi, içmesi ve temiz kalması için
çaba gösterilmesi, bakım hizmetlerinin temel anlayışına ters düşmektedir.
Bakıma muhtaç insanın, eski dinçliğine ve sağlığına yüzde yüz kavuşturulması
mümkün görünmese dahî, fizikî yönden olabildiğince bağımsız bir hayat
sürdürebilmesi için, başta fizik eksersizleri olmak üzere değişik aktif
programların uygulanması öngörülmektedir. Aktif bakım hizmetlerini; hareket
kabiliyetini artırmak, defi hacette, yeme-içmede, sosyal ilişkilerde ve
netice itibariyle hayatı tanzim etmede kolaylık sağlamak, şeklinde anlamak
mümkündür (AOK; 1996; s. 8). Aktif bakım hizmetleri ile bakım kalitesi temin
edilmek istenmektedir. Aktif bakım ile rehabilitasyon yöntemleri arasında
çalışma benzerlikleri olmasına rağmen, bu hizmetlerin kimin tarafından
yerine getirileceği ve bununla ilgili olarak giderlerin, kimin tarafından
karşılanacağı hususunda farklılıklar dikkati çekmektedir. Aktif bakım
hizmetleri, uzman bakıcı ve(ya) eğitilmiş bakıcı aile fertlerince yerine
getirilirken, rehabilitasyon programları, genellikle terapoyt veya
fizyo-terapistler tarafından yerine getirilmektedir. Dolayısıyla, aktif
bakım giderleri, Bakım Sigortası tarafından karşılanırken, rehabilitasyon
harcamaları da, bakıma muhtaç insanın bakıma muhtaçlık sebebine göre
hastalık, emeklilik veya kaza sigortası tarafından karşılanmaktadır (SGB;
XI; m. 46.1.).
Bakım Sigortasının sağladığı
hizmetleri ise şu şekilde sıralayabiliriz:
1.)
Profesyonel Anlamda Haricî Bakım Hizmetleri:
Evde yaşamak isteyen bakıma muhtaç insana, periyodik olarak profesyonel
bakım uzmanları tarafından, bakıcı aile fertlerinin yükünü hafifletmek ve
daha sağlıklı bakım hizmeti verebilmek amacıyla haricî bakım hizmetleri
sunulmaktadır. Bu yardımlar, hem temel bakıma, hem de ev idaresine yönelik
günlük hizmetleri içermektedir. Eve yönelik profesyonel bakım yardımları,
bölge bakım sandıkları ile hizmet sözleşmesi yapmış özel hemşireler, serbest
bakım uzmanları, bakım şirketlerinin yanında sosyal yardımlaşma dernekleri,
kilise veya sivil kuruluşlara bağlı sosyal istasyonlar tarafından
yürütülmektedir.
2.)
Haricî Bakım Hizmetleri Masraflarının
Karşılanması: Sürekli bir biçimde haricî
profesyonel bakım hizmetlerinin uygulanabilmesi için, Bakım Sigortası,
bakıma muhtaç insana, muhtaçlık derecesine göre her ay 750 DM ile 3.750 DM
arasında bir sosyal gelir bağlamaktadır.
3.)
Bakıcı Aile Fertlerine Maddî Destek:
Bakıma muhtaç insanın, eve yönelik haricî bakım hizmetlerine ihtiyaç
duymaması hâlinde, bakıcı aile fertlerine, 400 DM ile 1.300 DM arasında
seyreden bir miktar üzerinden bakım parası ödenmektedir.
4.)
Ücretsiz Geçici Profesyonel Bakıcıların
Hizmetleri: Bakıma muhtaç insanın sürekli
bakımını üstlenen bakıcının hastalanması veya izne çıkmak istemesi gibi
durumlarda, bakım hizmetleri, geçici bir süre için yerine
getirilemeyeceğinden, bakıma muhtaç insan bu süre zarfında profesyonel bir
bakıcı tarafından evinde bakılır. Dışardan geçici bir süre için bulunacak
profesyonel bakıcının ücreti, bakım sigortası tarafından karşılanmaktadır.
5.)
Geçici veya Kısmî Kurumsal Bakım Hizmetleri:
Bakıma muhtaç insanın sağlık durumunda olumsuz gelişmeler görüldüğünde veya
bakıcının gündüz veya gece çalışmak durumunda olması hâlinde, evdeki bakım
tam olarak sağlanamayacağından, bakıma muhtaç insanın, sürekli veya geçici
olarak kısmî (gece veya gündüz) ve bütünüyle (tam gün) bakım hizmetleri
sunan kuruluşlardan yararlanabilir. Kısmî yatılı bakım hizmetleri
çerçevesinde bakıma muhtaç insana, bakım derecesine göre 750 DM’den 2.100
DM’ye kadar yardım yapılır.
6.)
Tam Kurumsal Bakım Hizmetleri:
Kısmî yatılı bakımın yeterli gelmeemsi hâlinde, bakıma muhtaç insanın 24
saat bakım hizmetleri sunan bir bakım yurdunun hizmetlerinden kısa süreli
olarak (azami 4 hafta) veya sürekli olarak yararlanma hakkı vardır.
7.)
Araç-Gereç Yardımı:
Bakıma muhtaç insanın bakımını kolaylaştırmak, şikayetlerini gidermek ve
mümkün mertebe hayatını bağımsız olarak idame ettirebilmesi için, kendisine
ve(ya) aile fertlerine araç-gereç yardımı yapılmaktadır.
8.)
Ev Tadilatına Maddî Yardım:
Bakıma muhtaç insanın yaşadığı mekanı ve ev çevresini bakıma uygun hâle
getirebilmek ve bakımı kolaylaştırmak amacıyla yapılması zarurî görülen her
türlü tadilat ve tamiratlar için, bakım sigortası 5.000 DM’ye kadar malî
destekte bulunmaktadır.
9.)
Bakıcı Aile Fertlerinin Sosyal Güvenliği:
Haftada en az 14 saat bakım hizmetinde bulunan kişiler, sosyal güvenlik
altına alınmaktadır. Emeklilik güvencesinin ötesinde, bakım hizmetleri
esnasında evde meydana gelebilecek kazalara karşı bakıcı aile fertleri, prim
ödemeksizin kaza sigortası kapsamına alınmaktadır.
4.2. Kamusal Sosyal Yardım
Aracılığı İle Eve Yönelik Bakım Hizmetleri
Kamusal
sosyal yardım, kendi ellerinde olmayan sebeplerden dolayı yoksulluğa düşen
ve dolayısıyla gelir yetersizliğinden veya yokluğundan dolayı değişik
derecelerde yardıma muhtaç hâle gelen kişilere, devlet bütçesinden
yapılan, çoğu kez karşılıksız maddî desteklerdir (Seyyar (a); 2002; s. 298).
Kamusal
sosyal yardımların, temelde diğer sosyal güvenlik sistemlerinin boşluklarını
dolduran ve genellikle sadece münferit hallerde devreye girmesi gereken
tamamlayıcı bir sosyal güvenliktir. Dolayısıyla, genelde sosyal sigortalı
olsun veya olmasın, gelir seviyesi düşük ve(ya) bununla birlikte bakıma
muhtaçlık gibi değişik sosyal sebeplerden dolayı gideri yüksek olan
muhtaçlara, aynî ve nakdî yardım yapılması kaçınılmazdır (Seyyar (a); 2002;
s. 298).
Bir
devletin sosyal sigortalar sistemi ne kadar gelişmiş olursa olsun, ortaya
çıkan olağanüstü ve plân dışı bazı sosyal olaylar karşısında mevcut sosyal
sigortalar sistemi, bazen yetersiz kalmaktadır. Bu gibi durumlarda sosyal
devletin sosyal güvenlik sistemi içinde diğer sosyal güvenlik yöntemlerine
ihtiyaç duyulumaktadır.
Almanya, bu ihtiyacı Federal Sosyal Yardım Kanunu (BSHG)
‘nun sağladığı ve “Sosyal Daire” (Sozialamt) ‘nin malî ve idarî denetimi
altında yürütülen kamusal sosyal yardım ve destek programlarıyla
karşılamaktadır (Gress; 1991; s. 317).
Sosyal Yardım (Sozialhilfe) ‘ın en önemli hedeflerinden
bir tanesi, anayasal bir hak olan insan haysiyetine ve şerefine yakışır bir
hayat sürdürebilmelerinde ihtiyaç sahiplerine, mümkün olabildiğince en
etkili bir şekilde her türlü devlet desteğini sunabilmektir.
Kamusal sosyal yardım programlarından yararlanabilmek
için, fertlerin genellikle sosyal ve maddî açıdan muhtaç durumda olmaları
gerekmektedir; bir başka ifade ile, kendi kendilerine yardım edebilmekten
aciz ve uzak bir pozisyonda bulunmaları icab etmektedir.
Bunun ötesinde muhtaç insanlar, gerçekten ihtiyaç sahibi
bile olsalar, diğer desteklerden (Akraba yardımı veya Sosyal Sigortalar
Kurumlarıın güvencesi) mahrum kalmadıkca kamusal sosyal yardımdan genelde
yararlanamamaktadırlar.
Kamusal
sosyal yardımın gerçekleşmesi için, bakıma muhtaç yoksul ile ilgili
aşağıdaki faktörler dikkate alınmaktadır (Schmidt; 1995; s. 25).
a)
Bakıma muhtaç yoksulun, eğer var ise, gelir ve mal
varlığının, zarurî ihtiyaçlarını ne derece karşıladığının tespiti.
b)
Sosyal yardımın kabulü hâlinde dahî, bakıma muhtaç
yoksulun ihtiyaçlarının karşılanmasında birinci derecedeki aile fertlerinin
yardım kapsamına ne derecede katılabileceklerinin tesbiti.
Bakıma muhtaç yoksullar, ancak bu incelemeden sonra
ihtiyaç nisbetinde sosyal para (Sozialgeld) alabilmektedir. Bir başka
ifadeyle, kamusal sosyal yardıma ve bakım hizmetlerine ihtiyaç duyan
fertler, ihtiyaçlarını ilk önce kendi gelir, sermaye ve(ya) mal
varlıklarından karşılamak zorundadır.
Hangi gerekçe ile kamusal sosyal yardım için talepte
bulunursa bulunsun, yardıma muhtaç birisinin muhtemel şahsî gelir
kaynakları, sosyal para miktarının tesbiti için bir ölçü teşkil etmektedir.
Ancak şahsın gelirlerinin tümü tetkik edilirken (mesela: emeklilik maaşı,
devlet kira yardımı, kira geliri, ticarî gelirler v.s.) asgarî geçim için
zarurî görülen net gelir (2000: 1.038 DM) dikkate alınmamaktadır (BSHG;
m. 76).
Asgarî geçimi temin eden gelirin
üzerindeki gelir kaynakları da, ihtiyaçların karşılanmasında yetersiz
kalıyorsa, Sosyal Daire; belirli oranda kamusal sosyal yardım desteğinde
bulunmaktadır.
Almanya'da bakım yurtlarında sürekli olarak kalan bakıma
muhtaç yaşlıların takriben yüzde 11'i asgarî geçim sınırının altında bir
gelire sahiptir (Krug; 1992; s. 62).
Evde bakılan yoksul kişilere yönelik kamusal sosyal
yardım miktarının tesbitinde, kişinin bakıma muhtaçlık derecelerine göre
farklı asgarî üst geçim sınırları belirlenmektedir. Bakıma muhtaç kişinin
sermayesi ve mal varlığı da şahsî ihtiyaçlarının karşılanması bakımından bir
değer teşkil ettiği için, bakıma muhtaç kişinin bütün mal varlıkları Sosyal
Dairece incelenmektedir. Ancak, burada da, bilhassa mülkiyet hakkına
dokunmamak için, belirli üst sınırlar getirilmiştir. Sosya Daire bu üst
sınırların aşılması hâlinde sosyal yardım miktarını kısıtlayabilmektedir.
Kamusal sosyal yardım için dikkate alınmayan şahsa ait
maddî varlıklar ve bunlara getirilen sınırlamalar şu şekilde
belirlenmektedir (Reinisch; 1995; s. 19):
a)
Ev ihtiyaçlarına ait eşyalar (Televizyon; Radyo;
Çamaşır makinası, vb.).
b)
Meslekî eğitim ve çalışma hayatı için gerekli
araç-gereç.
c)
Özel evlâdiyelik ve hatıra eşyalar.
d)
Kültürel ve manevî bir değer teşkil eden nesneler
(kitap, tablo)
e)
Yardıma muhtaç kişinin mülkiyetinde bulunan ve
ölümünden sonra da çoluk-çocuğu tarafından kullanılacak mesken.
f)
Bkıma muhtaş kişilerin 8.000 DM'a kadar varan
nakit parası veya paraya dönüştürülebilir tahvil ve bonolar.
Kamusal sosyal yardım talebinde bulunan her hangi bir
insanın, hakikaten maddî desteğe muhtaç olduğu bu teknik değerlendirmelerin
sonucunda anlaşıldığında, tesbit edilen para yardımı hak sahibine hemen
transfer edilmemektedir. Yardıma muhtaç kişinin ihtiyaç duyduğu bu sosyal
paranın, birinci derecedeki akrabaları (eş, çocuklar, ebeveyn) tarafından ne
derecede temin edilebileceği hususunda ikinci bir inceleme yapılmaktadır.
Sosyal Daire'nin bu incelemesinin sonucuna göre, sosyal yardım miktarının
finansmanının bir kısmı veya tümü birinci derecedeki aile fertlerine
yükletilmektedir.
Ancak, kanun, her ne kadar aile içi dayanışmayı
öngörüyorsa da, diğer aile fertlerinin sosyo-ekonomik durumları da göz ardı
edilmemektedir. Aile fertlerinden herhangi birisinin ücreti, belirli bir
miktarı geçmiyorsa (1995: Aylık net gelir 1.600 DM), bakıma muhtaç kişiye
yardım yapmak mecburiyetinde değildir (Reinisch; 1995; s. 19):
Bazı hallerde yardım etme mükkelefiyetinin, bir kısma
dahî olsa, aile fertlerine yükletilmesi mümkün ise de, aile fertlerinin
makûl itirazları neticesinde, bu yükümlülükten muaf tutulmaktadır.
Çoğu kez, sosyal yardım yapmak sorumluluğu da bütünüyle
Sosyal Devlete düşmektedir. İhtiyaç sahibinin hak ettiği sosyal yardımın
tamamının Sosyal Devlet tarafından ödenmesi ve aile fertlerinin bu yardıma
dahil edilmemeleri hususunda öne sürülebilecek itirazlar şunlardır
(Reinisch; 1995; s. 20):
a)
İhtiyaç sahibinin, yanlış bir ahlakî anlayış ve
yaşantısından dolayı bakıma muhtaç hâle gelmesine bizzat kendisinin
sebebiyet vermesi. (Alkol ve uyuşturucu müptelalığı).
Bakıma muhtaç yoksulun, zamanında aile çatısı altında yaşayan ve kendi
sorumluluğu altında olan aile fertlerini kasten ihmal etmiş veya onlara
şiddet kullanmış olması.
Almanya’da sosyal yardım kapsamında muhtaçlık durumuna ve
türüne göre, iki farklı yardım biçimi ortaya çıkmaktadır (Der
Sozialversicherungs-Fachangestellte; 1996; s. 74):
1.) Hayatı idame edebilmek için yardımlar: Beslenme,
giyim, barınma ve ev eşyası gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamayan
muhtaçlara, sosyal yardım ve hizmetlerden sorumlu daire tarafından “hayatın
idamesine yönelik yardım” (Hilfe zum Lebensunterhalt) adı altında
aynî ve nakdî yardımın yanında evsiz kalanlar için de barınma imkânlarının
oluşturulmasında destek sağlanmaktadır. Sosyal yardımlar, muhtaçlık durumu
devam ettiği sürece, sürekli olarak yapılmaktadır.
2.) Özel hal ve şartlar için yardımlar: Olağanüstü sosyal
hadiseler için, hususî yardım ve hizmetler de sunulmaktadır (Hilfe in
besonderen Lebenslagen). Bu çerçevede örneğin, bakıma muhtaç olan ileri
yaştaki insanların bakımını üstlenen bakıcıların, bakım için ihtiyaç
duydukları araç-gerecin yanında profesyonel bakım hizmetlerinin giderleri de
karşılanmaktadır. Öte yandan, yardıma muhtaç ve sigortalı olmayan hastaların
özel sağlık masrafları karşılanmakta veya engellilerin sosyal, meslekî ve
tıbbî rehabilitasyonlarının sağlanması yönünde nakdî yardımlar yapılmaktadır
(Seyyar; (a); 2002; s. 298).
Bilindiği gibi, hayatını kendi başına idame ettirebilen
sağlıklı insanların, maddî muhtaçlığın dışında, kamusal sosyal yardım
hizmetlerinden yararlanmaları mümkün değildir. Bakıma muhtaç insanlar ise,
maddî açıdan muhtaç olmasalar dahî, fizikî ve(ya) fizyolojik durumlarından
dolayı, değişik derecelerde de olsa bakım hizmetlerine ihtiyaç
duymaktadırlar. Bakıma muhtaç yoksullar ise, hem “hayatın idamesine yönelik
yardımlar”dan, hem de özel konumlarını dikkate alan diğer sosyal
hizmetlerden yararlanabilmektedirler(Schach; 1996; s. 5).
Maddî ihtiyaçları karşılamkatan ziyâde, hayatın değişik
sosyal alanlarında ve safhalrında ortaya çıkabilecek değişik şahsî engelleri
ve zorlukları aşabilmekte yardımcı olmayı gâye edinen Sosyal Daire,
özellikle aşağıdaki hizmetleri ve yardımları sunmaktadır (BSHG; m. 28):
-
Hayatî önem arz eden temel konularda sosyal
güvenliğin tesisi ve sürekli temini.
-
Koruyucu sağlık hizmetleri.
-
Hasta yardımları.
-
Aile plânlaması için yardımlar.
-
Anne adaylarına yardımlar.
-
Özürlülere yönelik entegrasyon (sosyal hayata uyum)
hizmetleri.
-
Körlere yardımlar.
-
Bakım yardımları.
-
Ev işlerinin yerine getirilmesi için yardımlar.
-
Sosyal engellerin kaldırılmasına yönelik yardımlar.
-
Yaşlılara yönelik yardımlar.
-
Diğer sosyal alanlarda karşılaşılan güçlüklerin
ortadan kaldırılabilmesi için yardımlar.
Kaynaklar:
Der Sozialversicherungs-Fachangestellte; Nr.
97/01.08.1996.
Gitschmann, Peter; Armut und Unterversorgung bei
Krankheit und Pflegebedürftigkeit im Alter; in Armut im Wohlstand; Dieter
Döring et al.(Hrsg.); Suhrkamp Verlag; Frankfurt am Main: 1990.
Glatzer, Wolfgang ve Hübinger, Werner; Lebenslagen und
Armut; in Armut im Wohlstand; Dieter Döring et al.(Hrsg.); Suhrkamp Verlag;
Frankfurt am Main; 1990.
Gress, Werner; Die
Handwerksfibel; Bad-Wörishofen;1991; s. 317.
Krug, W.; Pflegebedürftigkeit in Heimen; Schriftenreihe
des BMAS; Bd.: IV; Stuttgart; 1992.
Lippe, Peter Michael von der; Die Messung des
Lebensstandards; in: Wolfram Fischer, Lebensstandard und Wirtschaftssysteme:
Studien im Auftrag des Wissenschaftsfonds der DG-Bank; 1995.
Plug, Erik J.S; Measurement of
poverty- Examplified by the German case; in: Income Inequality and Poverty
in Eastern and Western Europe; Ott, Notburga(Hrsg); Physica-Verlag;
Heidelberg; 1997.
Reinsich, Günther; Die neue Pflegeversicherung; München;
1995.
Schach, Dietrich; Sozialhilferecht; Suhrkamp Verlag;
Frankfurt a. M.; 1996.
Schmidt; Michael; Guter Rat zur Pfleheversicherung;
München; 1995; s. 25.
Seyyar, Ali; (a); Sosyal Siyaset Terimleri (Ansiklopedik
Sözlük); Beta Yay.; İstanbul; 2002.
Syyar, Ali; (b); Bakıma Muhtaçların Sosyal Güvenliği;
Sakarya Üniversitesi Basımevi; Adapazarı; 1999.
Aok; Bundesvaerband; Lernbrief 32; Soziale
Pflegeverischerung; Bonn; 1996. |