aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

 

Türkçe-İngilize-Almanca Açıklamalı
<<<SOSYAL SÖZLÜK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Padişah Şenlikleri (Saray Şenlikleri): [Palace celebration in the Ottoman Empire // Hoffeier des Osmanischen Sultans]: Osmanlı Devleti döneminde Padişahların inisiyatifi ile çeşitli vesilelerle yapılan saray eğlenceleri, gösterileri ve oyunları.

Panik: [Panic // Panik]: Gerçek veya muhtemel bir tehlikeden topluca kaçma teşebbüsüdür. // İnsanların, bir tehdit, baskı veya korkulu bir durum ile karşılaştıklarında ortaya aniden çıkan bir kitle davranışıdır.

Paradigma (Numune-i İmtisal): [Paradigm // Paradigma]: Sosyal hayatı ve sosyal hadiseleri, farklı şekilde görmemizi ve daha iyi anlamamızı sağlayan, bu alanda numune teşkil edebilecek teknik yöntem veya kavramsal ifadelerdir.

Paralelizm: [Parallelism // Parallelismus]: Sosyolojide paralelizm, farklı kültürlere ait olan toplumların ve milletlerin, birbirinden bağımsız bir biçimde, fakat birbirlerine "paralel" (eş zamanlı) olarak, hemen hemen aynı tempoda ve aynı seviyede sosyal gelişmelerini sağlayabileceklerini iddia eden bir dünya görüşüdür.

Paranoid Kişilik: [Paranoiac personality // Paranoide-paranoische Persönlichkeit]: Hiçbir temele dayanmadığı halde, diğer insanlara hatta en yakın akrabalarına dahî güvenmeme ve mütemadiyen şüphe etme eğilimi gösteren bir kişilik yapısı.

Paranoid: [Paranoid person // Paranoiker]: Paranoya hastalığına yakalanan kişi.

Paranoya: [Paranoia // Paranoia; Wahnsinn; Verrücktheit]: Aşırı şüpheciliğin hakim olduğu, kuşku, güvensizlik, kıskançlık, aşırı alınganlık ve gurur gibi karakter bozukluklarının yanı sıra yanlış yargı oluşturma, sistemli sabuklamalara yol açan yorumlamalarda bulunma gibi hareketlerle ortaya çıkan ve devamlılık gösteren bir psikoz, yani ruhî bir sakatlık ve bozukluk türü.

Para-Psikoloji (Meta Psikoloji; İlm-i Feraset; İlm-i Mükaşefe; İlm-i Batın): [Para-psychology // Parapsychologie]: Ruhları belirleme ve onlarla irtibata geçme teşebbüsüdür. // Bir bilim dalı olarak Para-Psikoloji, ruhlarla bağlantı kurup, gaipten (görünmezden) haber verme gibi ruhî-cinnî olayların gerçeklik durumunu ve niteliklerini incelemeye çalışan bir disiplin...

Parasız Okuma: [Free education // Unentgeltliche Schulausbildung]: Mecburî eğitim çerçevesinde devlete bağlı okulların, çocuklara ücretsiz olarak verdiği eğitim-öğrenim hizmetleri....

Parasız Yatılı Öğrenim: [Free boarding (school) education // Unentgeltliche Internatsausbildung]: Korunmaya muhtaç olmanın ötesinde belirli nitelikleri taşıyan öğrencilerin eğitimlerine destek vermek maksadıyla sosyal yardım kapsamında yapılan barınma yardımları....

Parça başına ücret sistemi: (Bkz. Ücret Sistemleri).

Part-Time: (Bkz. Esnek Çalışma Türleri).

Parya: [Outcast; Outcaste // Ausgestossene; Kastenlose]: Nüfusun ekseriyeti tarafından horlanan, “aşağı” veya “toplum dışı” görülen, sosyal statüsü veya sınıfı en alt tabakalarda olan insanlar....

Pasif Direnme: [Passive resistance // Passiver Widerstand]: Hâkim siyasî güç, sosyal otorite-sistem, rejim veya idare kaidelerine karşı şiddete müracaat etmeden direnmek; itaat etmemek, alınan kararları gayrî meşru addetmek ve bunları tanımamak ya da onlara uymamak şeklindeki tezahür eden her türlü siyasî mücadele ve tepki yöntemidir..

Pasif Sigortalı: (Bkz. Sosyal Sigortalı).

Pasif-Agresif Kişiler: [Passive-aggressive persons // Passive-aggressive Personen]: Meslekî ve sosyal alanlarda standartların altında bir performans gösteren, ....

Pasif-Agresif Şahsiyet Bozukluğu: [Passive-aggressive personality disorder // Passive-aggressive Persönlichkeitsströrung]: Meslekî Dıştan gelen herhangi bir isteğe, engelleme ve tepki gösterme davranışlarıyla kendisini gösteren bir davranış bozukluğudur.

Paternalist (Baba) Devlet: [Paternal state // Vaeterlicher Staat]: Bütün vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak isteyen, refah seviyelerinin artırılması yönünde her türlü sosyal politikalar üreten aşırı bir biçimde koruyucu-himayeci bir devlet modelidir.

Patoloji: [Pathology // Pathologie]: Hastalıkların ortaya çıkmasında etkin veya ihtimal dahilinde olan faktörleri araştıran bir bilim dalıdır.

Pedagog: [Pedagogue // Paedagoge]: Öğretmen; Muallim; Mürebbi (Terbiyeci); Eğitici; Eğitmen; Eğitimci.

Pedagoji: [Pedagogy // Paedagogik]: Eğitim bilimi. // Genel mânâda pedagoji, her yaştan ve alandan insan topluluklarının plânlı, sistemli ve örgütlü bir biçimde öğretim ve eğitimlerini ele alan bir bilim dalı...

Pedagojik Tecrübe: [Pedagogical experience // Paedagogische Erfahrung]: Bir eğitimcinin, çocukların ve yetişkin öğrencilerin zihnî, sosyal ve ahlâkî bilgi ve becerilerini gün ışığına çıkartabilecek derecede sahip olması gereken pratik pedagojik formasyon ve eğitim tecrübesi.

Pederşahi Aile: (Bkz. Babaerkil Aile).

Pedofili: (Bkz. Cinsel Sapma Türleri; Cinsel taciz; Çocukların Cinsel İstismarı).

Pend: [Advice // Rat]: Nasihat; Öğüt; Vaaz için kullanılan eski bir terim. (Bkz. Öğüt).

Pendnâme: [A book about ethics // Buch über Sittenlehre]: Maksadı öğüt-nasihat olan, ahlâkî değerleri öğreten manzum (vezni ve kafiyesi olan sözler: kaside ve şiirler gibi) ve mensur (nesir halindeki normal yazı) eserlere verilen ad.

Performans: (Bkz. Verimlilik).

Personalizm: (Bkz. Şahsiyetçilik).

Personel Psikolojisi: [Personnel psychology // Personenpsychologie]: Çalışma hayatında bulunan kişilerin psikolojileri ve davranışları ile ilgilenen bir bilim dalı...

Personel Yönetimi: (Bkz. İnsan Kaynakları Yönetimi).

Personel: (Bkz. Bağımlı Çalışan).

Pesimizm (Bedbinî; Karamsarlık; Kötümserlik): [Pessimism // Pessimismus]: Optimizm (İyimserlik) in zıddı olup âlemin kötü olduğunu veya hayatta sürekli olarak kötülüğün hâkim olduğunu ve gittikçe de bu hâkimiyetin artacağına ileri süren görüş.

Philadelphiya Beyânnamesi (Filadelfiya Bildirisi; ILO Anayasası): [Declaration of Philadelphiya // Philadelphiya Deklaration]: 1944 yılında 25 yıllık faaliyetini tamamlamış olarak Philadelphiya'da toplanan ILO, ....

Piknik Yüz: [Picnic face // Picknick-Gesicht]: Görünüş olarak, geniş, yuvarlak ve yumuşak yüz çizgilerine sahip olan bir insan tipi....

Piyasa Ekonomisi (Serbest Piyasa-Pazar Ekonomisi): [Free market economy // Freie Marktwirtschaft]: Liberal görüşlere dayanan ve piyasaya terk edilen iktisadî hayat.

Piyasa Meslekî Eğitim Modeli: [Liberal vocational education model // Liberales Berufsausbildungsmodell]: "Liberal Model" olarak da bilinen bu meslekî eğitim modelinde,....

Piyasa ve Fiyat Mekanizmasına Dayalı Devlet: [State bound by market and price mechanism // Dem Markt und Preismechanismus gebundener Staat]: Serbest piyasa ekonomisinin işleyişine ve fiyat mekanizmasına yönelik müdahaleleri, ancak gerektiğinde ve çok sınırlı düzeyde kabul eden liberal devlet modelidir.

Plânlama: [Planning // Planung]: Alt seviyedeki bilgi birimleri arasındaki münasebetleri gösteren nazarî yapı. Bu yapı, yeni bilgilerin yorumlanması için, zemin hazırlamakta, gelecek hadiselerle ilgili tahminler yapılmasını sağlamakta ve davranışlar hakkında rehberlik yapmaktadır.

Plânlı Ekonomi: (Bkz. Sosyalizm Türleri; Devletçilik).

Plânlı Emek Piyasası Ekonomisi: (Bkz. Aktif İstihdam Politikaları).

Plânlı Kalkınma: [Planned development; Development plan // Geplante Entwicklung; Entwicklungsplan]: Türkiye'de 1960 askeri darbe ile kurulan idarenin isteği doğrultusunda hazırlanan 1961 Anayasası hükümlerine göre 1963 yılından beri "Beş Yıllık Kalkınma Plânları" çerçevesinde ülkenin ekonomik büyümesini ve sosyal, kültürel (beşerî) gelişmesini sistemli ve planlı bir şekilde sağlamak maksadıyla yürütülen faaliyetlerin bütünüdür.

Polyannacılık: [Pollyanna attitude // Pollyannaeinstellung]: Ferdin, birçok sosyo-ekonomik problemi olmasına rağmen, her şeyin yine de yolunda gittiği inancında olması....

Pop-Kültü: (Bkz. Kült Türleri).

Popüler Kültür: (Bkz. Kültür Türleri).

Popüler Kültür: [Popular culture // Populaer Kultur]: Bir toplumda yaygın biçimde paylaşılan inançlar, pratikler ve nesneler.

Popülizm: (Bkz. Halkçılık).

Pornografi: [Pornography // Pornographie]: Cinsel hayatın ahlâkî boyutunu dikkate almayan ve ...

Post-Modern Toplum: (Bkz. Sanayi Sonrası Toplum).

Postmodernizm: [Postmodernism // Postmodernismus]: Modernizm sonrası. // Modernizm ötesi. // Aynı paradigmal çerçeveyi ya da medeniyet düzlemini paylaşmakla beraber, modernliğe ve onun düşünce tarzı olan modernizme yapılan dahilî (içsel) tenkit (eleştiri) ve alternatif geliştirmeye yönelik çabaların tümü...

Pozitif Bilimler (Müspet İlimler): [Positive sciences // Positive Wissenschaften]: Pozitif kelimesinin etimolojik mânâsı, “kesin, değişime uğramaz”dır. “Müspet kelimesi ise Arapça’da “sübût etmiş”, yani “delillere dayandırılarak kesinlik kazandırılmış” anlamında...

Pozitivizm (Olguculuk; İspatiye Mesleği): [Positivism // Positivismus]: Doğrudan doğruya deneyle elde edilemeyen her bilginin, teolojik veya metafizik olduğunu ileri süren, meşru ve muteber bilgi olarak da sadece pozitif (müspet) bilimleri kabul eden ispatiyeci bir doktrin...

Pragmatik Değerler: [Pragmatic values // Pragmatische Werte]: Fayda sağlayan bütün değerlerdir. // Umulan ve benimsenen değerler arasındaki benzerliklerden dolayı örgütsel davranışların güçlü rehberleridir.

Pragmatizm (İşlevselcilik): [Pragmatism // Pragmatismus]: Gerçeğin sürekli değiştiğini, bilginin göreli olduğunu savunan felsefe. // Değerleri, faydaya bağlayan doktrin. //

Pre-Kognisyon (Sezgi; Hiss-i Kable’l Vuku; Önsezi; Öngörü): [Pre-cognition; Providence // Vorsehung]: Gelecekte gerçekleşecek hadiseleri önceden bilmek. //

Pre-Kosluk (Erken Yetişme): [Precociousness; Precocity // Prae’coxe-frühreife Haltung]: Normal süresinden önce olgunlaşmış veya gelişmiş olan kişinin durumu.

Prestij Hiyerarşisi: (Bkz. Prestij).

Prestij: [Prestige // Prestige]: Latince “praestigiae” kelimesinden türeyen prestij, sözlük anlamıyla göz boyama, gösteriş, sihir, blöf, füsun ve soytarılıktır.

Prim (Sigorta Ücreti): [Premium; Social security contribution; Payroll tax // Praemie; Sozialversicherungsbeitrag]: Çalışma hayatında prim, insanları, bir vazifenin layıkıyla yerine getirilmesini temin etmek, o vazifeyi benimsemeleri ve sevmeleri sağlamak maksadıyla ortaya konan mükafat (ödül).

Prim Belgeleri: [Premium documents; Payroll tax  certificate // Praemienbelege; Sozialversicherungsbeitragsdokumente]: Çalışan sigortalının, sosyal sigorta primleri hesabına esas tutulan kazançlar toplamı ve prim ödeme gün sayıları ile sosyal sigorta primlerini gösteren belgeler...

Prim Ödeme Gün Sayısı: (Bkz. Sigortalılık Süresi).

Prime Bağlı Emeklilik Maaşı: (Bkz. Emekli Aylığı Türleri).

Prime Esas (Ortalama Günlük) Kazanç: [The average daily earning taken as basic to premium // Beitragspflichtiges Durchschnittstageseinkommen]: 506 sayılı Kanun gereğince alınacak sosyal sigorta primi ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın alt sınırı....

Primlerin Yansıması: [Reflection of social security contribution // Reflexion der Sozialversicherungsbeitraege]: Sosyal sigortalar sisteminde işçilerin ve işverenlerin ödedikleri sosyal sigorta primlerinin, başka gruplar üzerine yansıması veya yansıtılmasıdır. // Artan sosyal sigorta primleri, işçi gelirlerinin önemli bir bölümünü götürdükleri için, işçiler, genelde prim yükünün bir kısmını, işverenler ve bu yoldan da tüketiciler üzerine yansıtmak isterler....

Primli Rejim: (Bkz. Primli Sistem).

Primli Sistem (Primli Sosyal Güvenlik Sistemi; Primli Rejim; Bismarck Modeli): [Social security system with social contributions; Bismarck-Model // Praemienabhaengiges soziales Sicherheitssystem; Bismarck-Modell]: Sigortalının (çalışanın) ve işverenin ödediği sosyal sigortalar primleri ile karşılanan sosyal güvenlik sistemi (modeli).

Primli Sosyal Güvenlik Sistemi: (Bkz. Sosyal Sigortalar Sistemi; Primli Sistem).

Primli Ücret Sistemleri: (Bkz. Ücret Sistemleri).

Primsiz Sistem (Primsiz Sosyal Güvenlik Sistemi; Beveridge Modeli): [Social security system without social contributions; Beveridge-Model // Praemienunabhaengiges (steuerfinanziertes) soziales Sicherheitssystem; Beveridge-Modell]: Kişilerin sosyal güvenliğinin sağlanmasında vergi gelirlerine başvuran ve yardım görenlerden de her hangi bir karşılık beklemeyen sosyal güvenlik sistemi.

Proleterya (Emekçi Sınıf; İşçi Sınıfı): [Proletariat; Working class // Arbeiterklasse Proletariat]: Emeğini belirli bir ücret karşılığı satarak geçinen, üretim araçlarının mülkiyetine sahip olmayan ve çoğunluklada çalışma şartları açısından sermayedar sınıfın insafına terk edilen ücretli insanlar topluluğu.

Proleterya Diktatörlüğü: [Proletarian dictatorship // Proletarische Diktatur]: Marksist teorilere göre, sosyalist düzenine geçişi hızlandırmak ve üretim araçlarını devletleştirmek maksadıyla, proleteryanın (işçi sınıfının), işçi partileri yoluyla geçici bir süreyle kurması planlanan dikta rejimi. Bu durum, sınıfsız komünist topluma ulaşıncaya kadar devam edecektir.

Pro-Natalist Politikalar: [Pro-natal policy // Pro-natalistische Politik]: Azalan nüfusu durdurmak veya mevcut nüfusu artırmak maksadıyla nüfus politikaları, aile politikaları ve(ya) aile planlaması çerçevesinde yürütülen sosyal politikalar. Örn.: ...

Propaganda: [Propaganda // Propaganda]: Bir tutumu, düşünceyi veya ideolojiyi, menfaat elde edebilmek ya da başkalarına benimsetmek ve taraftarlarını artırmak maksadıyla, söz, yazı, resim, müzik veya diğer iletişim araçlarıyla kamuya etkili bir biçimde iletme....

Protestan Ahlâkı: (Bkz. Püritanizm).

Proto Tip: [Prototype // Protoyp]: En iyi örneklerle donatılmış bir model. // Aranan özelliklere sahip ve örnek alınmasında fayda sağlayan bir numune...

Psikiyatri: [Psychiatry // Psychiatrie]: Davranış bozukluklarının, akıl ve ruh hastalıklarının yanında uyum ve davranış bozukluklarının üzerinde araştırmalar yapan, bu tür hastalıkların ve belirtilerin teşhisini koyan ve tedavileri ile ilgilenen bir tıp dalı.

Psiko-Aktif İlaçlar: [Psychoactive drugs // Psychoactive Medikamente]: İnsanın düşünce, his ve davranışlarını belirli ölçüde etkileyen ilaçlar.

Psiko-Analitik Teori (Psiko-Dinamik Teori): [Psychoanalytic theory // Psychoanalytische Theorie]: Freud’un insan davranışlarını izah etmek maksadıyla geliştirdiği bir teori...

Psiko-Analiz: [Psychoanalysis // Psychoanalyse]: Akıl ve ruh hastalıklarının sebeplerini ortaya çıkartmaya ve bu tür hastalıkları tedavi etmeye yönelik metot.

Psiko-Fizik: [Psychophysics // Psycho-physik]: Ruhî olanla fizikî olan arasındaki münasebetleri, deneysiz olarak inceleyen bilim dalı.

Psiko-Fizyolojik Bozukluklar: [Psychophysiological disorder // Psychophysiologische Störungen]: Psikolojik strese bir reaksiyon (tepki) olarak ortaya çıkan ve bedenin muhtelif uzuvlarını olumsuz yönde etkileyen bozukluklar.

Psiko-hijyen: (Bkz. Akıl ve Ruh Sağlığı).

Psiko-Lengüistik Teori: [Psycholinguistic theory // Psycholinguistik Theorie]: İnsanların, doğuştan lisan öğrenme kabiliyetiyle doğduğunu, insanın, dili konuşmak üzere doğumdan önce programlandığını ifade eden bir teoridir.

Psikolog: [Psychologist // Psychologe]: Psikolojinin herhangi bir dalında derinliğine eğitim gören ve öğrendiği bilgi ve becerileri belirli bir biçimde uygulayan uzman kişi.

Psikoloji (Ruh Bilimi; Ruhiyat; İlmü’n Nefs; İlm-i Ahvâl-i Ruh): [Psychology // Psychologie]: İnsanın duygu ve düşünce dünyasını belirleyen süreç ile insan davranışlarının ruhi kökenlerini, çeşitli davranış kalıpları arasındaki çok yönlü münasebet ve bağlantıları inceleyen disiplindir. // Ruhun mahiyetini, dış ve iç duyuları, hayal, tasavvur, zeka ve akıl gibi melekeleri inceleyen bilim.

Psikoloji Antropolojisi (Psikolojik-Kültürel Antropoloji): [Psychology-Culture anthropology // Psychologische Kulturanthropologie]: Sosyal Psikolojinin, insan bilim disiplini olarak müstakil bir bilim dalı haline gelen Psikolojik Kültür Antropolojisi,...

Psikoloji Antropolojisi: (Bkz. Psikolojik-Kültürel Antropoloji).

Psikolojik Danışma: [Psychology consulting // Psychologische Beratung]: Kendilerini ve başkalarını tanımada; hayatlarında önemli kararlara varmada; hissî, sosyal ve meslekî problemlerini çözmede insanlara sağlanan psikolojik yardım.

Psikolojizm: [Psychologism // Psychologismus]: Psikolojik idraki ve bunun kullanım imkanını abartarak değerlendiren doktrin.

Psiko-Metri: [Psychometric // Psychometrie]: Ruhî hareketleri ve hadiseleri ölçme tekniklerinin bütünüdür.

Psiko-Metrik Psikoloji: [Psychometric psychology // Psychometrische Psychologie]: Psikolojik verilerin çözümlenmesi için, test, ölçek ve istatistikî metot-teknikler geliştirme ve bu konularda araştırmalar yapmakla ilgilenen psikoloji dalı.

Psiko-Motor Davranışlar: [Psychomotor behaviour // Psychomotorisches Verhalten]: Duyu organlarının, zihin ve kasların birlikte çalışması neticesinde ortaya çıkan davranışlar.

Psiko-Nevroz: [Pschoneurosis // Psychoneurose]: Fonksiyonel veya psikojen faktörlerin hâkim olduğu, psiko-terapi veya ve psiko terapoytik destekle genelde kolay iyileştirilebilen küçük çapta davranış bozuklukları.

Psikopat: [Psychopath // Psychopath]: Şahsiyet bozukluğu gibi ağır derecede asosyal kişiliğe sahip ve psiko-sosyal yönden hasta bir insan. Psikopat şahsiyetli (psikopatlık) kişiler, çoğu insanda olan ahlâkî duygulardan ve başkalarını düşünme hasletinden mahrumdur.

Psikopatlık: (Bkz. Psikopat).

Psiko-Patoloji: [Psychopathology // Psychopathalogie]: Ruh hastalıklarının sebeplerini ve her çeşit belirtilerini araştıran-inceleyen psikiyatrinin bir bilim dalı.

Psiko-Seksüel Tutukluk: [Psychosexual disfunction // Psychosexuelle Störung]: Psikolojik kaynaklı cinsel rahatsızlık.

Psiko-Somatik Hastalık: [Psychosomatic disorder // Psychomatische Krankheit]: Ülser, astım, şeker hastalığı gibi çoğu zaman psikolojik faktörlerin tesiri ile gelişen ve beden yapısı veya fonksiyonlarında çöküntülere sebebiyet veren fizikî hastalıklar.

Psiko-Somatik: [Psychosomatic // Psychosomatik; Psychosomatisch]: Psikolojik hadiselerin etkisi altında ortaya çıkan bedenî ve fizyolojik hastalık belirtileri ile ilgili olan.

Psiko-Sosyal Rehabilitasyon: [Psycho-social rehabilitation // Psycho-Soziale Rehabilitation]: Sakatlığın veya hastalığın ortaya çıkmasıyla birlikte, bilhassa tıbbî ve meslekî rehabilitasyon döneminde, ekonomik destekli yardımlarla başlayarak, rahatsızlığın giderilememesi halinde ise bir hayat boyu devam eden, özürlü veya hasta kişiyi toplumla iç içe yaşamasını hedefleyen çok yönlü ve kapsamlı bir hizmet türüdür.

Psiko-Sosyal Sağlık: [Psiko-social health // Psiko-soziale Gesundheit]: Ruh ve sosyal sağlığı ifade eden bir terimdir. // Kendinle barışık olabilme yeteneğidir.

Psiko-Teknik: [Psychotechnique // Psychotechnik]: Bir e alınacak kişilerin, ruhî ve fizyolojik açılardan, o işe uygun olup olmadıklarını ölçme ve tespit etme yöntemidir.

Psiko-Terapi: [Psychotherapy // Psychotherapie]: Psiyatrik hastalıklarda, hasta ile sorunlarını tartışarak, hastanın ikna edilmesi esasına dayanan bir tedavi yöntemidir.

Psiko-Terapoytik Destek: [Psychotherapeutic support // Psychotherapeutische Unterstützung]: Tıbbî tedavi yöntemlerinin daha etkili ve verimli bir biçimde uygulanabilirliğini sağlamak maksadıyla, hastalara yönelik geleneksel tıbbî tedavi hizmetlerinin yanında, kaygı, öfke veya kontrol kaybı gibi olumsuz duygulanımları azaltıcı veya tamamen bertaraf edici mâhiyette olan psikiyatrik rehabilitasyon programlarıdır.

Psiko-Terör: [Psychoterror // Psychoterror]: Psikolojik yöntemlerle uygulanan bir terör türü.

Psikotik Reaksiyon: [Psychotic reaction // Psychotische Reaktion]: Psiko-nevrotik reaksiyondan (Psiko-Nevrozdan) daha şiddetli bir davranış bozukluğu olup, sürekli gözetim altında bakımı gerektiren ruhî hastalık.

Psikoz Türleri: [Types of psychosis // Psychosetypen]: Akıl ve ruh hastalıklarının değişik varyasyonları.

Psikoz: [Psychosis // Psychose]: Kişinin, gerçeklikle alâkasını koparan akıl ve ruh hastalıklarının genel adıdır.

Psiyatrik Sosyal Çalışma Mütehassısı: [Psychiatric social worker // Psychiatrischer Sozialarbeiter ]: Tıbbî psiko-sosyal teşhis ve tedavide vazifeli uzman.

Püritanizm (Protestan Ahlâkı; Calvinizm): [Protestant ethic; Puritanism // Protestantenethik; Puritanismus]: 16. ve 17. asırda Hıristiyanlık (Protestan) dinini kolaylaştırmak maksadıyla ortaya çıkan “Puritan” isimli bir dini cemaatın katı kurallara bağlı olarak benimsedikleri bir hayat tarzıdır...

Google

İnternetten Online Sipariş Vermek İçin Tıklayın