SOSYAL HİZMETLERDE YAŞLI
BAKIM MODELLERİNİN UYGULAMA BİÇİMİ (ALMANYA ÖRNEĞİ)
Doç. Dr. Ali Seyyar
ÖZET
Bakıma muhtaç
yaşlıların bakımını kolaylaştıran ve sosyal bakım hizmetlerine
profesyonel bir anlayış kazandıran standart modeller, Batı ülkelerinde
akademisyen kökenli bakım uzmanları tarafından geliştirilmiştir. Model
ekseninde oluşturulan sosyal bakım uygulamaları, sosyal hizmetlerin
temel esprisine uygun olarak hayata geçirilen bakım hizmetleridir. Bakım
hizmetlerinin kalitesini artırmak amacıyla sürekli olarak geliştirilen
yaşlı bakım modellerinin temel unsurlarının başında, bakım plânı
gelmektedir. Bakım plânı ve teşhisi çerçevesinde bakıma muhtaç yaşlının
kişisel sorunları, bakım hedefleri ve tedbirleri belirlenmektedir. Her
ülke, sosyo-kültürel yapısından dolayı kendine özgü bakım plânları ve
teşhisleri geliştirdiğinden dolayı uygulamada gerek kavramsal içerik,
gerek bakım hizmet anlayışı ve biçimi, gerek yönetim ve organizasyon,
gerekse finansman (sosyal güvenlik) açısından farklı bakım modelleri
ortaya çıkmıştır. Alman bakım modelleri ise, genelde bakım süreçlerine
göre biçimlendirilmiştir. Monika Krohwinkel tarafından geliştirilen
bakım modeli, özellikle yaşlı bakım sektöründe ün yapmış ve özellikle
bakıma muhtaçlık kriterleri açısından Alman Bakım Sigortası Kanunu için
referans teşkil etmiştir. Çalışmamızda, iletişim kurabilme ve hareket
edebilirlik gibi 13 temel aktivite esasına göre hazırlanan kişisel bakım
modelinin temel özellikleri incelenecek ve model ekseninde bakıma muhtaç
yaşlılara yönelik uygulanan sosyal bakım hizmetleri örnekleme yoluyla
tanıtılacak ve değerlendirilecektir.
SOSYAL HİZMETLERDE YAŞLI BAKIM MODELLERİNİN
UYGULAMA BİÇİMİ
(ALMANYA ÖRNEĞİ)
Doç. Dr. Ali Seyyar
Giriş
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin toplam nüfusu içinde yaşlıların
oranı artan bir trend gösterdiği gibi ortala ömrün uzaması ile birlikte
bakıma muhtaç yaşlıların sayısı da her geçen gün artmaktadır.
Makalemizde, yaşlı bakım hizmetlerine yönelik yapılan akademik
çalışmalar, tarihî gelişim içinde ele alınacak ve bu çerçevede
oluşturulan ve geliştirilen yaşlı bakım modelleri üzerinde durulacaktır.
Hasta, özürlü ve(ya) yaşlı kesim için tasarlanmış ve programlanmış olan
bakım modelleri çerçevesinde uygulanmakta olan sosyal nitelikli bakım
hizmetleri, uygulayıcısı (bakıcı) ile bu hizmetten yararlananlar (bakıma
muhtaçlar yaşlılar) arasında ortaya çıkan iletişimin etkinliğini de
belirlemektedir. Bu kapsamda Alman bakım teorisyeni Krohnwinkel
tarafından geliştirilen yaşlı bakım modeli içinde yer alan bakım
önerilerinin pratik boyutu ve etkinliği değerlendirilecektir.
1. Bakım Biliminin Tarihî Gelişimi
Bakım hizmetlerinde vazgeçilmez olarak ortaya çıkan bakım süreçlerini ve
bunların temel esaslarını anlayabilmek için, sosyal ve tıbbî hizmetlerin
bir kolu olan bakım hizmetlerinin ve süreçlerinin tarihî oluşumunu ve
gelişimini ortaya sermekte fayda vardır. Bakımı bir süreç olarak ele
alınması gerektiği yönündeki ilk düşünce, ABD’de 1950’li yıllarda ortaya
çıkmıştır (Mischo-Kelling ve Zeidler, 1992).
Bakım alanında teorik boyutuyla da olsa yenilikçi görüşleri ile ün
yapmışların arasında F.G. Abdellah, V. Henderson, D.E. Orem ve I.J.
Orlando yer almıştır. Yura ve Walsh, 1967 yılında ilk kez bakım
süreçleri ile ilgili geniş kapsamlı bir kitap yazmışlardır. Bu kitapta,
bakım süreçlerinin önemini ve gerekliliğini ilk kez ortaya atanlar
arasında H. Peplau (1952), L. Hall (1955), D. Johnson (1959) ve I.J.
Orlando (1961) gibi bilim adamları zikredilmektedir (Mischo-Kelling ve
Zeidler, 1992, S. 2).
Süreç teorisyenlerinin önemli isimlerinden olan Bayan Orlando ise, 1961
yılında "The Dynamic Nurse-Patient Relationship: Function, Process and
Principles of Professional Nursing Practice" (Dinamik Bakıcı-Hasta
İlişkisi: Profesyonel Bakım Uygulamasının İşlev, Süreç ve Esasları)
isimli kitabını yazmıştır. Bayan Orlando bu kitabında, çok ayrıntılı bir
biçimde bakım süreçlerinin (etaplarının) unsurlarını belirlemiş ve
hastanın (bakım hizmetlerinden yararlananın) bakım sürecine dahil
edilmesinin önemini vurgulamıştır (Marinner-Tomey, 1992, S. 346).
Bu dönemde üzerinde yoğun olarak durulan fikir, bireysel bakım
çerçevesinde gelişmekteydi. Değişik derece ve türde bakıma ihtiyaç duyan
kişinin bakım süreçlerine dahil edilmesi, ana kriterdi. İsmi geçen bakım
teorisyenleri, sürekli olarak bakım hizmetlerine ihtiyaç duyan kişilerin
durumlarını ve bunlara yönelik özel olarak tasarlanan bakım hizmetlerini
tasvir etmekle, bakım sorununa parmak basmak istemişlerdi.
Bakım hizmetleri çerçevesinde özellikle şu sorulara cevap aranmıştır:
Bakım nedir ?
Kimlere sürekli olarak bakım hizmetleri sunulmalıdır ?
Bakım hizmetlerinin etkisi veya faydası nedir ?
Sağlık hizmetlerinde bakıcı uzmanın rolü nedir ?
Bakım hizmetlerinde bakıcı aile fertlerinin durumu nedir ?
Batıda 40-50 yıl önce daha çok hastalar için dile getirilen bu sorular,
bugün benzer bir şekilde yaşlılar için de geçerlilik kazandığından,
hâlen güncelliğini ve önemini korumaktadır.
II. Cihan Harbinden sonra Amerikan sağlık sisteminin hızla bir şekilde
gelişmesi, bakım sektörünü de olumlu yönde etkilemiştir. Tıptaki
tekâmulî değişim, yeni tedavi yöntemleri ve ilaçlar, kurumsal hasta
bakıcılık sisteminin gelişmesini hızlandırmıştır. Hastalıkların
tedavisine yönelik çalışmalar ne kadar önem kazandı ise, sağlığın
korunmasına yönelik tedbirler de o derece artırılmıştır. Bütün bu
gelişmeler, sağlık ve sosyal hizmetler alanında yeni mesleklerin ortaya
çıkmasını sağlamıştır. Aynı dönemde, meslekî olarak bakım hizmetlerinin
eğitimi de, yeni şartlara uygun bir biçimde reforme edilmiştir. Bakım
hizmetleri, bir bilim ve meslek dalı olarak, bir çok kolej ve
üniversitede okutulur hâle getirilmiştir (Mischo-Kelling ve Zeidler,
1992).
Almanya’da ise 70’li ve özellikle 80’li yıllarda bakım plânı üzerinde
teorik ve akademik çalışmalar yapılmıştır (Rath und Biesenthal, 1994).
1985 yılında “Hasta Bakıcılığı İle İlgili Mesleklerin Eğitimi ve
İmtihanına Ait Yönetmelik” kabul edilmiştir (Ausbildungs - und
Prüfungsverordnung für Berufe in der Krankenpflege: KrPflAPrV).
Krohnwinkel, 1993 yılında, bakıma muhtaç yaşlıların bakım ihtiyacını
etkin bir şekilde karşılayabilecek AEDL-Modelini geliştirmiştir.
2. Bakım ve Bakım Modellerinin Genel
Yapısı
Bakım modellerini tanımlayabilmek için, ilk önce bakımın ne olduğunu
bilmek gerekmektedir. Sağlık, hastalık, özürlülük, fizyoloji, psikoloji
ve yaşlılık gibi bir çok konuyu içinde barındıran bir kavramdan tek bir
tanımın ortaya çıkması beklenilmemelidir. Zaten sıhhî boyutunun yanında
karmaşık denecek kadar bir çok psiko-sosyal nitelik taşıyan bir kavrama,
homojen (mütecanis), yani tek tip ve tek tür bir târifin yapılması da
güçtür. Bundan dolayıdır ki, bakım, bakım alanı veya konusu ile ilgili
birbirini tamamlayan bir çok tanım ve açıklama mevcuttur. Örneğin:
·
Yura und Walsh (Mischo-Kelling
und Zeidler, 1992, S. 6), bakım alanını “bütün insanî ihtiyaçları içine
alan bir anlayışla bakımın sağlanması ve geliştirilmesi” olarak
tanımlamaktadırlar.
·
Yine çok kapsamlı bir yaklaşımla
“Bakım Meslekleri İçin Alman Meslek Odası” (Deutsche Berufsverband für
Pflegeberufe: DBfK, 1993, S. 3), bakımı, şu şekilde tanımlamaktadır:
“Bakım, hayat yardımıdır ve toplum için zarurî bir sosyal hizmettir.
İster sağlıklı, isterse hasta olsun, bütün yaş gruplarıyla
ilgilenmektedir. Bakım, hayatî önem arz eden fizikî, psikolojik ve
sosyal aktivitelerin ve fonksiyonların sağlanmasında, yeniden yerine
getirilmesinde ve uyumunda yardımcı olmaktadır”.
·
Tıbbî bir yaklaşımla bakımı, şu
şekilde de ele almak mümkündür: “Hastanın bakımı, tıbbî hizmetin
kalitesi açısından önemlidir. Hemşireler veya bakıcılar, sorumluluk
şuuru içinde, konuya vakıf ve müstakil olarak hekimlerin direktiflerini
uygularlar. Hastayı, dikkatli bir biçimde tâkip ederler, bakım ile
ilgili gerekli tedbirleri ve uygulamaları kendi başlarına hayata
geçirirler, zaruret durumunda anında hekime bilgi verirler. Hasta
bakıcılığı hizmetleri sâyesinde hastalar, hissedilir bir biçimde şefkat
ve ilginin yanında psikolojik destek de görürler” (Knoch ve diğerleri.,
1987, S. 9).
·
Bakım, karşılıklı beşerî
münasebetler çerçevesinde ortaya çıkan bir iletişim sürecidir. Bu
süreçte iki kişi (bakan ve bakılan), ortak bir hedefe (bakım hedefine)
ulaşmak için, bir arada bulunur (Fiechter ve Meier, 1981, S. 31).
Demek oluyor ki, bakım, mahiyet itibariyle bir münasebetin (diyalogun,
iletişimin, etkileşimin) ortaya çıkmasını sağlayan bir süreçtir.
Bir model de, aslında bir meselenin dışa yansıtılması, yani bir çizelge
veya bir resimdir. Bununla birlikte bu resim, bir şeyler anlatmak
istemekte veya konunun anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır (Aggelton ve
Chalmers, 1987, S. 4). Riehl ve Roy’a (1980) göre bakım modeli, bakımın
teorik temellerinin yanında bakım uygulamalarında uyulması gereken
değerleri (tutum ve davranışları) açıklayan, bilimsel ve mantıkî
temellerin üzerine bina edilmiş sistemli bir yapıdır.
Bakım modelleri, bakım faaliyetlerinin izlenmesi sonucunda aylar hatta
yıllar alan araştırmaların sonucunda ortaya çıkmaktadır (Roper et al.,
1992, S. 25). Bakım modelleri, bakım değerlendirmelerinden ve
tecrübelerinden de yola çıkarak, çoğu zaman standart hâle getirilmiş
bakım hizmetlerini de ihtiva etmektedir.
Standart bakım modelleri, bakım alanını ve hedefini belirleyen ve bakım
elemanları tarafından genelde kabul edilen ve uygulanabilen bütün
faydalı norm ve ölçülerdir. Bir başka ifadeyle, bakıcıların genelde
sürekli olarak tekerrür eden somut sorunların ve hadiselerin karşısında
bakım ile ilgili nasıl bir hizmet tutumu ve davranış şekli göstermesi
gerektiği hususunda yol gösteren sistemli kaideler manzumesidir (Seyyar;
2002; S. 570).
Bakım modelleri kapsamında geliştirilen (standart)
bakım hizmetlerinin etkinliği üç ana faktöre bağlıdır: (Seyyar; 2002; S.
570):
1.)
Yapısal Çevre: Bakımın hangi teknik,
örgütsel, personel, mahallî, mimarî, hukukî şartlar çerçevesinde
yapıldığını veya yapılması gerektiğini gösteren bir ölçüdür.
2.)
Bakım Süreçleri : Bakım hizmetleri ile
ilgili yapılan çalışmaların ve faaliyetlerin bütünüdür. Bakım hizmetleri
alanında adım adım tâkip edilmesi gereken işlemler, müdahaleler ve genel
anlamda bütün faaliyetler, standart bakım modellerinde tavsiye edilen
ölçülere göre yürütülmektedir. Hangi sosyal gruba yönelik olursa olsun
bakım, bir kaç süreçten (merhaleden) meydana gelmektedir. Bakım
süreçleri, müteselsil olarak bir kaç mantıkî ve birbirleriyle bağlantılı
düşünce, karar ve uygulama adımlarından ibarettir. Bütün bu adımlar,
çözüm odaklı olarak bir hedefe yöneliktir. Aslında bakım süreçleri,
bakıma muhtaç her bir kişiye yönelik mantıkî ve sistemli bir yaklaşımla
uygulanan bütüncül bir bakım anlayışı ve uygulamasıdır (Heath ve Law;
1988, S. 11). Bakım modeli de, değerlendirme ve yeniden ayarlanma
süreçlerini ihtiva eden geri dönüşümlü (feed back) model üzerine bina
edilmiştir (Fiechter ve Maier; 1981).
3.)
Elde Edilen Sonuç: Bakım
faaliyetlerinden elde edilen neticelerin, konulan hedeflere ne derecede
ulaştığını gösteren bir ölçü olması dolayısıyla, bakım sonucu, bakım
kalitesinin seviyesini ve buna binaen bakıma muhtaç yaşlının memnuniyet
derecesini yansıtan bir veridir.
Bu üç kriteri dikkate alan bakım modelleri, sorun çözücü ve iletişim
sağlayıcı yönleriyle genelde bakım hizmetlerinin etkinliğini artırmakta
ve bakıma muhtaç yaşlıyı daha çok memnun etmesi açısından bakım
hizmetlerine kalite getirmektedir.
Bakım modelleri, birbirleriyle âdeta kenetlenmiş bir çok konsept
(tasarım) içermektedir. Bakım modellerinde (Örn. Roper, Logan ve Tierney
Modellerinde) yer alan ana konseptler (paradigmalar) genelde şunlardır:
·
Bakım.
·
İnsan.
·
Sağlık.
·
Çevre.
Ana konseptler, uygulayıcılara normatif olarak bakım yöntem ve hedefleri
göstermektedir. Bakım teorisyenleri, konseptlerin sayısal ve içeriksel
boyutlarıyla bakım modellerine ister istemez dünya görüşlerini ve önem
verdikleri düşüncelerini de yansıtmaktadırlar.
2.1. Bakım Modellerinde Geçerli Olan
Süreçler
Bakım modelleri ve süreçleri ile ilgili olarak bakım bilimi
literatüründe “dört safhalı” ve “altı safhalı model” uygulamalarından
bahsedilmektedir. Krohwinkel (1993) de, bakım hizmetlerinin bütünselliği
ve rehabilite edilebilirliği açısından süreçlerin dört ana safhaya
ayrılması gerektiğini ifade etmektedir. Diğer taraftan Juchli, Fiechter
ve Meier, Rath ve Biesenthal ise “altı safhalı model” uygulamasından
yana ağırlığını koymaktadır. “Altı safhalı model” uygulamasında tâkip
edilmesi gereken adımlar şunlardır (Yura ve Walsh in: Mischo-Kelling ve
Zeidler, 1992, S. 6):
1.)
Bakıma muhtaç yaşlı hakkında bilgi toplamak.
2.)
Sorunları tespit etmek ve kişinin
potansiyelini belirlemek.
3.)
Bakım hedefini tespit etmek.
4.)
Bakım uygulamaları ile ilgili tedbirleri
plânlamak.
5.)
Bakım hizmetlerini uygulamak.
6.)
Bakım hizmetlerinin etkinliğini değerlendirmek
ve gerekirse yeniden yapılandırmak.
Kaç basamaklı süreç modeli benimsenme benimsensin, süreçlerin her
birisinin bakım hizmetleri içindeki ağırlığı ve etkinliği, yaşlı kişinin
bakıma muhtaçlık derecesine göre değişebilmektedir. Bazen süreçler
birbirine de girebilmektedir. Dolayısıyla, yaşlı bakım hizmetlerinde
etkinlik, modellerde dile getirilen süreçlerin mahiyetinin iyi bilinmesi
ve kişiye odaklı olarak kaliteli bir şekilde hayata geçirilmesine
bağlıdır.
Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), “dört safhalı model” uygulamasını
benimsemektedir. Bu modelde atılması gereken dört adım şunlardır
(Mischo-Kelling und Zeidler, 1992, S. 7):
BİLGİ EDİNME SÜRECİ:
Bakım ihtiyacının boyutu ve
derecesini belirlemek için, bakıma muhtaç yaşlının özgeçmişi ve durumu
hakkında bilgi edinilmelidir. Bilgi toplama sürecinde, değişik
yöntemlerle bakıma muhtaç yaşlının psiko-sosyal sorunları, ihtiyaçları,
becerileri, istekleri ve potansiyeli belirlenmektedir. Sohbet ve
muhabbet havası içinde yapılan bir ön görüşme çerçevesinde bakıma muhtaç
kişinin özgeçmişi hakkında yeterli bilgi edinilebileceği gibi, bakıma
muhtaç kişi ve bakıcı arasında da sağlam bir güven ortamının tesisi de
mümkündür. Kişinin şahsî yapısı ve bakıma konu olan hastalık veya
sakatlık hakkında yeteri derecede bilgi edinmeden yapılan bakım
hizmetlerinin etkinliği de yetersiz kalacağı açıktır (Rath und
Biesenthal, 1994).
Bunun yanında bakıma muhtaç yaşlının akrabaları veya tanıdıkları, kişi
ile daha önceden ilgilenmiş olan uzman personel (hekimler, bakıcılar
vb.), kişi ile ilgili belge ve raporlar ve bakım uzmanın yaptığı
konuşmalardan elde edilen izlenimler, bilgi edinme sürecinde önemli rol
oynamaktadır (Mischo-Kelling und Zeidler, 1992). Bilgiler toplandıkça,
bakım ile ilgili sorunların yanında kişi odaklı bakım önceliğinin de
tespiti mümkün olacaktır. Gelecek adımda toplanan veriler, plânlama
aşamasında değerlendirilecektir.
BAKIM PLÂNI SÜRECİ:
Plânlama çerçevesinde bakım
ile ilgili ihtiyacın derecesi ve boyutu belirlenmektedir. Bakım
yoğunluğu ve şiddeti, genelde kişinin sağlık durumu, potansiyeli,
kabiliyeti ve alışkanlıkları ile yakından ilgilidir. Bakıma muhtaçlığın
boyutunun ve bakım ihtiyacının derecesinin tespiti ile kişiye özgü bakım
plânının ve önceliklerinin belirlenmesi de mümkün olmaktadır. Hedef,
bakıcının, bakıma muhtaç yaşlının ve aile fertlerinin bakım
hizmetlerinden umduklarını, yani ortak beklentilerini hayata başarılı
bir şekilde geçirebilmektir (Heath und Law, 1988, S. 32).
Ortak hedef, bakıma muhtaç yaşlının beklentileri ile birlikte
belirlenmektedir. Ancak, bakım hedefi belirlenirken, gerçekçi bir
şekilde bakıma muhtaç yaşlının durumu ve potansiyelinin yanında ve bakım
hizmetlerinin personel, kurumsal ve örgütsel yapısı ve imkânları da
dikkate alınması zaruridir. Formüle edilen hedef, ulaşılabilir ve
denetlenebilir özelliklere sahip olması gerekmektedir (Rath und
Biesenthal, 1994).
Fiechter ve Meier’e (1981) göre, hedeflerin, kısmî ve uzun dönemli
olarak iki kısma sınıflandırılmasında fayda görülmektedir. Daha kısa
sürelere göre belirlenen kısmî hedefte küçük başarıların elde edilmesi
amaçlanmaktadır. Burada bakıma muhtaç yaşlının kısa sürede
gösterebileceği performansı önem arz etmektedir. Uzun dönemli hedefte
ise bakıma muhtaç yaşlıya odaklı aktif bakım hizmetlerinin plânı
yapılmaktadır.
Plân çerçevesinde bakım ile ilgili olarak yapılması gereken tedbir ve
fiiller, somut olarak formüle edilmesi şarttır. Uygulamaların niteliği,
kalitesi, şekli ve süreleri ile ilgili ayrıntılar, kısa ve-fakat
herkesin anlayacağı dilde ifade edilmesi gerekmektedir (ne, nasıl, ne
ile, ne zaman, kaç kez ?) (Rath und Biesenthal, 1994, S. 3).
BAKIM HİZMETLERİNİN UYGULANDIĞI SÜREÇ:
Bakım hedefleri ve
tedbirleri ile ilgili plânlamadan sonra bakım hizmetleri üçüncü safhada
fiilen uygulanmaktadır. Uygulama, zaman, personel ve gerekli bakım
araç-gereç gibi çoğu zaman kısıtlı imkânlar çerçevesinde
gerçekleştirildiği için, müşteri memnuniyeti bağlamında bakım
uygulamalarının sık sık gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bakıma muhtaç
yaşlının durumuna göre, yani tepkisi, şikayeti veya memnuniyeti
doğrultusunda bakım plânının ve uygulamasının yeniden değiştirilmesi ve
yeni şartlara göre ayarlanması gerekmektedir.
BAKIM UYGULAMALARININ DEĞERLENDİRİLDİĞİ
SÜREÇ:
Uygulanmakta olan bakım hizmetlerini
değerlendirmek sûretiyle, bakım hedeflerinin ne derecede hayata
geçirilip geçirilmediği tespit edilmektedir. Uzman bakıcı, belirli bir
dönemden sonra müşahede, soru sormak, araştırmak, tetkik etmek gibi
yöntemlerle yeni durumu belirlemekte ve sonucu, hedef olarak belirlenen
beklentilerle kıyaslamaktadır. Hedef kriterleri ile nihaî durum arasında
arzu edilmeyen sapmaların meydana gelmiş olması hâlinde bakım plânının
değiştirilmesi kaçınılmaz olmaktadır (Roper el al., 1992).
Hedefe ulaşılamamanın bir çok sebebi arasında özellikle eksik veya
yanlış bilgi edinme, bakıma muhtaç kişinin şahsî özelliklerinin
yeterince dikkate alınmaması, sorunların yanlış teşhisi, kaynakların
yetersizliği, bakım hedeflerini çok iyimser olarak belirleme ve
uygulamaların isabetsizliği gibi faktörler yer almaktadır (Rath und
Biesenthal, 1994).
Uygulamaların temelini oluşturan bakım plânının revize edilmesi, çoğu
zaman kaçınılmaz olmaktadır. Dolayısıyla, uygulama safhasından sonra da
bakım süreçlerinin başına dönmek sûretiyle benzer işlemlerin yeniden
yapılması gerekmektedir.
2.2. Bakım Süreçleri Uygulamalarında
Aranan Şartlar veya Uygun Araçlar
Bakım süreçlerini pratik hayata aktarabilmek için, bazı şartların yerine
getirilmesi gerekmektedir. Bunların başında “bakım rehberi”
(Pflegeleitbild) ve “bakım alanlarının organizasyonu ve yapısı”
(Organisation und Struktur des Pflegebereichs) ile ilgili şartlar veya
çalışmalar gelmektedir.
Bakım rehberinde, bakıcı kişi açısından bakım alanına yönelik değer ve
hedeflerin somutlaştırılması öngörülmektedir. Bakım rehberi, günlük
bakım faaliyetlerinin önceliklerini belirlemek için, önemli bir zemin
oluşturmaktadır. Böylece, plânlama aşamasında dahî gerçekçi hedeflerin
belirlenmesi sağlanmaktadır.
Bakım alanlarının organizasyonu ve yapısı çalışmasında, ilk etapta bakım
alanlarının doğru olarak belirlenmesi gerekmektedir. Burada bakım
hizmetlerinde kim hangi işi üstlenir sorusuna cevap aranmaktadır.
Örneğin uzman bakıcıların ilgi ve hizmet alanı, bakıma muhtaç kişilere
yöneliktir ve bakım ile direkt alakası olmayan işlerde (ev
hizmetlerinde, psikolojik danışmanlık hizmetlerinde vb.) yer almaları da
bakım hizmetlerinde etkinlik açısından isabetli değildir.
Diğer taraftan bakım tutanakları, bakım süreçlerinin hizmetinde
kullanılan bir araçtır. Yukarıda izah edilen her bir süreçte yapılan
işlemler, yazılı olarak bir tutanakta toplanmaktadır. Krohwinkel’e
(1993) göre, bakım tutanakları, inter-disipliner işbirliği için,
vazgeçilmez bir yöntemdir. Bunun yanında, yapılan işlemlerin kayıt
altına alınmak sûretiyle, bakım hizmetlerinin tâkibi, denetimi ve ispatı
da mümkün olmaktadır. Bakım akışı içinde edinilen bilgilerin yazıya
dökülmesi ve değerlendirilmesi ile özellikle bakım plânının yeniden
düzenlenmesi ve uygulamaların isabetli bir şekilde yeniden
yapılandırılması kolaylaşmaktadır. İşletmecilik ve hukukî davalar
açısından da bakım tutanakları önem arz etmektedir.
3. Alman Bakım Modelleri Çerçevesinde
Krohwinkel’in AEDL Modeli
Alman sosyal bakım sektöründe ve teorik sosyal bakım
eğitiminde en çok ün yapmış bakım modelleri şunlardır:
·
Dorotha E. Orem (Kendi Kendine Bakım
Yetersizliği) Modeli.
·
Virginia Henderson’un 14 temel ihtiyaca
dayanan (Günlük Yaşam Aktiviteleri) Bakım Modeli.
·
Liliane Juchli’nin “Günlük Hayata Ait 12
Aktivite Modeli” (Aktivitaeten des Taeglichen Lebens:
ATL-MODELİ) (Juchli, 1987).
·
Yaşlı bakım sektöründe özellikle Monika
Krohwinkel
tarafından geliştirilen “13 Aktivite ve Hayatî Önem Arz Eden Tecrübeler
Odaklı Bakım Modeli” (13 Aktivitaeten und Existentielle Erfahrungen des
Lebens: AEDL). Bakıma muhtaçlık kriterlerini çok detaylı olarak
belirleyen bu model, özellikle Alman Bakım Sigortası Kanununun
şekillenmesinde önemli katkıları olmuştur.
ATL-modeli, özellikle bakıma muhtaç yaşlıların
psiko-sosyal boyutunu yeterince dikkat almaması noktasında eksik
görülmüş ve Monika Krohwinkel tarafından revize edilmiştir. Monika
Krohwinkel’in AEDL Yapı-Modeli, kuramsal bir model çerçevesi ekseninde
oluşturulmuştur. Dünya Sağlık Teşkilatının “Dört Safhalı (Basamaklı)
Modelini” bakım modeline aynen alan Krohwinkel, çerçeve modelindeki
bakıma ait paradigmalarını şu şekilde ifade etmiştir (Krohwinkel; 1993,
SS. 18-20):
·
Aktiviteler ve hayata ait önemli
tecrübelerin bağımsızlık, huzur (kendini iyi hissetme hâli), sağlık ve
hayat kalitesi üzerindeki etkileri.
·
Bakım hizmetlerinde bakım
süreçleri.
·
Bakıma muhtaç kişi hakkında
tutulan dosyalar (bakım tutanakları).
·
Çalışma organizasyonu (Bakım
Yönetimi).
Krohwinkel, diğer bakım modellerinde de görüldüğü gibi, muhteva yönüyle
benzer bir şekilde dört ana konsept (tasarım, paradigma) belirlemiştir
(Krohwinkel; 1993, S. 19):
·
İnsan (Bakıcı ve bakıma muhtaç
yaşlı).
·
Çevre (Kişiyi etkileyen bütün iç
ve dış faktörler: Hayat; Sağlık; Hayat Kalitesi).
·
Sağlık ve Huzur.
·
Bakım ile ilgili süreçler.
Bu ana
konseptler içinde, bakım ihtiyacının ve boyutunun değerlendirilmesini
sağlayan 13 aktivite alanı mevcuttur. Mahiyeti (içeriği-özelliği),
anlamı, önemi ve(ya) gâyesi aşağıda kısaca açıklanmaktadır (www.vision-altenpflege.de
23.08.04):
3.1. İletişim (Görme, İşitme, Duyma, Hafıza)
Sinyaller gönderebilme ve alabilme, etkin iletişimin
ön şartıdır. Kişinin iletişim yeteneğinin belirlenebilmesi ve bununla
ilgili teşhislerin konulabilmesi için, aşağıdaki soruların
yöneltilmesinde fayda vardır:
a)
Görme ve duyma yeteneğiniz yeterli midir ?
b)
İletişim için herhangi bir araç veya gereç
(gözlük, kulaklık) kullanıyor musunuz ?
c)
Araç-gereçleri sorunsuz ve bağımsız olarak
kullanabiliyor musunuz ?
d)
Araç gereçlerin kalitesi ve fonksiyonel
etkinliği ne durumdadır ? (Örn.: Kulaklığınız size uygun mudur ?)
e)
Şu anda başkalarıyla nasıl iletişim
kuruyorsunuz ?
Kişinin iletişim durumunu, değişik değerlendirme
konularına veya alanlarına göre gözlem altına alınması icap etmektedir.
İletişim alanına girebilecek konular doğrultusunda değerlendirme
sonucunda kişinin bağımlılık (bakıma muhtaçlık) derecesinin ve
araç-gereç ihtiyacının tespiti yapılabilmektedir. Tâkip edilecek ve
değerlendirilecek iletişim konuları şunlardır:
a) Konuşma sorunları ile ilgili tespit alanları:
(Seyyar; 2001; SS. 26-27):
1.)
Kelime (sözcük) ve cümlelerin kurulması ve
telaffuzu.
2.)
Konuşmadaki aksaklıklar ve düzensizlikler
(vurgu yanlışları).
3.)
Ses tonu veya birimlerinin çıkarılışında
ahenklik ve sözlerin anlaşılabilirliği (ifade kabiliyetinin
yetersizliği: Konuşma özürlülüğü)
4.)
Konuşmanın akışında (ritminde) bozukluk
(kekemelik).
b) Algılama sorunları ile ilgili tespit alanları.
1.) Sorulara karşı reaksiyonu veya tepkisi.
2.) Resim ve sembollere karşı sesli-sessiz
reaksiyonu.
3.) Görsel etkenlere (ışık, yazı, renk, haricî
olaylar vb.) karşı reaksiyonu.
c) Görme ve işitme alanlarına yönelik sorunlar.
d) Diğer iletişim alanlarına yönelik kriterler.
1.)
Kişinin beden dilinin kullanması ve sessiz
iletişim yeteneği.
2.)
Mekân ve çevre ile uyumu (oryantasyon
becerisi).
3.) Temas (el il dokunma), sıcak ve soğuk ortama
karşı reaksiyonu (Ehmann-Völkel; 2000; S. 18).
3.2. Hareket (Edebilirlik)
Hayat, hareketten ibarettir. Hareket, berekettir.
Akmayan su, bulanır. Duran-hareketsiz olan insanlar da bulanır. Hayatın
tabiatında, hayatiyetin şartları arasında maddeten-mânen durmamak
vardır. Kişilerin fizikî ve zihnî bağımsızlığı, özgüven açısından
önemlidir. Bundan dolayı gözlemlenecek ve değerlendirilecek konular
şunlardır:
·
Eklemlerin hareketliliği.
·
Duruş, yürüyüş, el kol hareketleri, jestler.
·
Kas tutukluğu, adale gerginliği, kasıl
sarsılma.
·
Bakım sürecine aktif olarak katılma isteği
(Motivasyon)
·
Hareketliliğini etkileyen ilaçlar
·
Hareket ederken sancılar.
Gözlemlenecek ve değerlendirilecek aktiviteler ve
fizikî faaliyetler ise şunlardır:
·
Yataktan kalkmak ve yatmak.
·
Kanepeye, sandalyeye oturmak ve kalkmak.
·
Giyinmek-soyunmak.
·
Dikilmek, yürümek, merdivenlerden
inmek-çıkmak, tuvalete gitmek.
·
Yardımcı teknolojilerin (araç-gereç)
gerekliliği-yeterliliği.
Bakıma muhtaç yaşlıya yöneltilebilecek sorular
şunlardır:
·
Hareket edebilirlikte aksaklıklar, sorunlar
mevcut mu ? Varsa, bunların sebepleri nelerdir ?
·
Hareket kapasitesinin iyileştirilmesine veya
artırılmasına yönelik imkânlar-kaynaklar mevcut mudur ?
3.2. Hayatî Fonksiyonları İdame Ettirebilme (Nefes
Alıp Verme; Dolaşım Sistemi)
İdrak, şuur ve azim gibi olumlu hasletler, hayatî
fonksiyonların geçerliliği ile mümkündür. Gözlem ve değerlendirme
alanları veya konuları şunlardır:
·
Şuur; Tepki; Reaksiyon; Oryantasyon.
·
Nabız.
·
Nefes.
·
Kan.
·
Tansiyon.
·
Cilt rengi.
·
Vücut sıcaklığı.
Yöneltilecek sorular:
·
İlaç kullanılıyor mu ? Evet ise, gözetim
altında olması gerekli midir ?
·
Hangi yardımcı teknolojilere ihtiyaç vardır ?
(Örn.: Enhalasyon aleti).
3.3. Kendi Kendine Bakım Potansiyeli (Yıkanmak,
Taranmak)
Gözlem ve değerlendirme alanları veya konuları:
3.
Cildin durumu: Renk; Değişim
4.
Beden temizliğinde hangi yöntem tercih
edilmektedir (Banyo; Duş; Islak Havlu)?
5.
Diş temizliği; Tırnak temizliği; Tıraş.
6.
Bakım araç gereç kullanımı.
7.
Çamaşır ve elbise değiştirme sıklığı.
8.
Yetersizlik alanları nerededir, sebepleri
nelerdir ?
9.
Sorunun çözümüne yönelik tedbirler, çareler.
3.4. Yemek Yemek ve İçmek
Bakım teşhislerini sağlıklı bir şekilde elde
edebilmek için, cevaplandırılması gereken sorular şunlardır:
a)
Bakıma muhtaç kişi, kendi başına, dışarıdan
destek almadan, yeme-içme ihtiyacını giderebiliyor mu ? Karnını
doyurabiliyor mu ? Açlığını hissediyor mu ? Yemek yeme isteğinde
bulunuyor mu ?
b)
Kendi gayretiyle yemek yiyebiliyor mu ?
c)
Gıdaları yiyecek bir şekilde küçültebiliyor mu
?
d)
Zahmetsiz olarak yemekleri yutabiliyor mu ?
e)
Beden kilosu ne durumdadır ?
f)
Yemek sonrası kendini nasıl hissediyor ?
g)
Yemek mönüsü, kişinin yemek alışkanlıklarına
ve kültürüne uygun mudur ?
h)
Takma dişleri fonksiyonel midir ?
i)
Alınan ilaçlar kişinin iştahını bozuyor mu ?
j)
Kişinin rahat veya sağlıklı yemek yiyebilmesi
için, özel malzeme veya aletlere ihtiyaç var mıdır ?
k)
Beslenme sorunları ortaya çıkıyor mu ?
3.5. Tuvalet İhtiyacını Gidermek
Tuvalet ihtiyacını gidermede yardım, kişinin
özel-mahrem alanına giren zorunlu-zarurî bir müdahaledir. Dikkatli bir
şekilde aşağıdaki sorulara cevap aranmalıdır:
a)
Küçük ve(ya) büyük tuvalet sorunu var mı ?
b)
Sorunun mahiyeti nedir ve nasıl çözülüyor ?
c)
Bakıma muhtaç kişi çekinmeden meselesini dile
getiriyor mu ?
d)
Tuvaletini yapamamanın veya kaçırmanın
sebepleri nelerdir ?
e)
Yardımcı araç gereç var mı ? Gerekli mi ?
İstek var mı ? (İdrar kabı; Lazımlık; İnkontinans bezi).
f)
Araç gerecin temininde ve kullanımında haricî
destek gerekli mi ? Kişi, yardımı kabul ediyor mu ?
g)
Tuvalet ihtiyacını gidermede kişisel ve
psikolojik değişimler nelerdir ?
h)
Tuvaletini tutamama sıklığı ?
i)
Bağımsızlık derecesi ve yardıma muhtaçlık ?
3.6. Giyinmek
Giyinmede kişinin tercih hakkına ve kılık-kıyafet
özgürlüğüne riayet edilmelidir. Genel ahlâka aykırı olmadığı müddetçe
kişinin giyimine müdahale edilmemelidir. Giyinmede kişi zorlanıyorsa
kendisine yardımcı olunmalıdır.
3.7. Dinlenme-Uyuma
Kişinin huzurunu-sağlığını geliştirici bütün unsurlar
temel insanî bir ihtiyaçtır. Gözlem ve araştırma konuları ise şunlardır:
a)
Uyuma alışkanlıkları (Öğle uykusu; Akşam
uykusu).
b)
Uykudan sonra, kişi kendisini iyi hissediyor
mu ve aktivitelere katılmaya hazır mı ?
c)
Uyuma sorunları veya kalkabilme problemleri
var mı (derin uyku) ?
d)
Hangi vakitlerde kişi dinlenmeyi seviyor ?
e)
Uyuyabilmek için kişi ne yapıyor-neler
yapılabilir ?
f)
Gündüz gece ritmi sağlıklı bir şekilde nasıl
temin edilir ?
g)
Uyanık hâlinde kişi ne derece dinç ve aktif ?
3.8. Meşguliyet
Zamanı iyi değerlendirmek adına faydalı uğraşlar, hem
kişiye, hem de çevreye olumlu katkılar sağlamaktadır. Araştırılması
gereken konular şunlardır:
a)
Ev içi ve ev dışı işlerini kendi başına
yapabiliyor mu ? (Alış veriş; İlaç temini; Banka işlemleri; Komşu
ziyareti; Bulaşıkları yıkama; Ev temizliği).
b)
Karşılaşılan engeller veya sıkıntılar nelerdir
?
c)
Engellerin veya tersizliklerin sebepleri
nelerdir ?
Gözlem ve değerlendirmeye tâbi tutulacak konular
şunlardır:
a)
Kişinin, psikolojik durumu.
b)
Çalışma isteği ve azmi.
c)
Sosyal iletişim.
Tespit edilecek konu ve alanlar:
a)
Günlük hayata ait yaşama alışkanlıkları ve
tercihler.
b)
Sorun çözümünde şahsî gayreti ve
inisiyatifliği.
c)
Sorun çözümünde sosyal çevre ile ortak hareket
etme kabiliyeti.
d)
Mesleği, işi ve çalışma alışkanlıkları.
e)
Sevdiği işler ve tâkip ettiği hobiler.
f)
Biyografik veriler, doğum, evlenme tarihleri.
g)
Akraba, arkadaş ve dost çevresi.
h)
Üretken işlerde çalışma durumu.
i)
Psiko-sosyal tutum ve davranışları (Agresyon;
İçine kapanıklık; Motivasyon)
j)
Sevdikleri ve nefret ettikleri şeyler.
k)
Davranış değişikliklerin sebebi.
3.9. Kendini Kadın veya Erkek gibi Hissetme
(Cinsel Anlamda Tutum ve Davranışlar)
Bakımdan doğan zorunlu bedenî yakınlaşmalar, yeni
sorunlar ortaya çıkarabilmekte veya mevcut bazı tehlikeleri de
körükleyebilmektedir. Bununla ilgili olarak ortaya çıkan araştırma
alanları veya konular şunlardır:
a)
Cinsel hayatta yaşanan olumsuzluklar (Cinsel
taciz-şiddet; İlişki sorunları; Cinsel hastalıklar; Psikolojik
saplantılar).
b)
Kendi ve karşı cinse karşı beslenen duygular
(Sevgi; Nefret; Korku; Hiddet vb.)
c)
Bedeniyle barışıklığı (Kendini çirkin mi
görüyor ?)
d)
Beden teması (Dokunulmasından hoşlanıyor mu ?)
e)
Cinsel hayatındaki alışkanlıklar-tercihler.
f)
Mahremiyet anlayışı, Utanma, Tabular; Korkular
g)
Cinsiyetine uygun hâl ve hareketler, Giyinme
tarzı; (Cinsel rol)
h)
Arkadaş-evlenme ihtiyacı (Cinsel
ihtiyaçlar-istekler).
3.10. Güvenli Yaşama (Zaman-Mekan Oryantasyonu;
İlaç Alımı; Karar Alabilme)
Kişiye, güven duyduğu ortamda huzur içinde
yaşayabilecek imkânlar sunulmalıdır. Onun için gözlenecek alanlar
şunlardır:
a)
Kişi güvenli-tehlikesiz bir mekânda mıdır ?
(Kazaya uğrama ihtimalleri var mı ?)
b)
İlaçlardan, yemeklerden veya içeceklerden
zehirlenme riski veya hasta olma durumu var mı ?
c)
Cilt bozulmalarına yol açan risk faktörleri
var mı ?
d)
Kullanılan yardımcı teknolojiler sağlıklı mı ?
(Araç-gereç kullanımı yeni sorunlara yol açıyor mu ?)
e)
Kişide idrak ve şuur kaybı veya düşünce ve
yargı bozuklukları oluyor mu ?
f)
Duyuların sağlığı (Görme, Tat alma; Koklama).
g)
Isı, temasa karşı duyarlılığı.
Cevaplandırılması gereken sorular:
a)
Kişi, risk unsurlarını ve açık tehlikeleri
görebiliyor mu ?
b)
Kişi, tehlikelere karşı duyarlı mı ? Bunlara
karşı tedbirler alma imkânına sahip mi ?
c)
Yaşama güvenliğini temin eden yardımcı
teknolojiler kullanıyor mu ?
d)
Zarurî olarak alınması gereken ilaçlarını
düzenli ve uygun bir biçimde alıyor mu ?
e)
Kişi, yemeklerin bozulduğunu anlayabiliyor mu
?
f)
Hayatından memnun mu ? Ölümü arzuluyor mu ?
İntihardan hiç bahsetti mi ?
3.11. Hayatın Sosyal Fonksiyonlarını Sağlama
(Beşerî Münasebet, Sosyal Davranış)
Bakıma muhtaç kişi, durumu sebebiyle daha çok sosyal
ilgiye ve şefkate muhtaçtır. Onun için aşağıdaki sorulara cevap
aranmalıdır:
a)
Kişi, günlük sorunlarına nasıl çözüyor ?
(Gelen mektuplara cevap verebiliyor mu ?, Ödeme işlerini halledebiliyor
mu ? İlaçlarını temin edebiliyor mu?)
b)
Ev ve ikâmet şartları ne durumdadır ? (Ev
temizliğini sağlayabiliyor mu?)
c)
Elbise ve çamaşırları ne durumdadır ?
d)
Kişinin, maddî güvencesi var mı ? (Sosyal
güvenlik; gelir kaynakları).
e)
Akraba ve komşularıyla ilişkisi nasıldır ?
f)
Kendi durumunu nasıl görüyor ? (Halet-i
ruhiyesi ne durumdadır ? Kendisiyle barışık mı ? Hayatından memnun mu
?).
g)
Hayata nasıl bakıyor ? (Ümitli midir yoksa
karamsar mı ?).
Sorun tespit ve çözüm stratejileri olarak üzerinde
durulması gereken konular:
a)
Sorunların çözümünde kişinin kendi
potansiyelleri yeterli midir ? Yoksa, sosyal çevrenin katkısı
(arkadaşlar, cemaat üyeleri) gerekli midir ?
b)
Duyguları ve düşüncelerinin durumu.
c)
Evin veya bakım merkezinin içinde ve dışında
sosyal diyalog imkânları.
d)
Karar verme yeteneği (Aklî durumu)
e)
Beden ve ruh sağlığı.
f)
Bakım sürecine aktif katılımı ve günlük
hayatta sosyo-kültürel aktivitelere ilgisi.
g)
Tutum ve davranışlarındaki değişimin sebebi.
3.12. Hayatî Önem Arz Eden Hayat Tecrübeleriyle
Yaşamak (Manevî Güçler-Değerler-İnançlar)
Kişinin iç dünyasını, manevî değerlerini, psikolojik
yapısını, kültürel bağlarını yansıtan konularla ilgili teşhisin
konulabilmesi için, aşağıdaki sorulara, değişik sosyal bilimlerden (Örn.
Sağlık Psikoloji; Sosyal Psikolojisi; Gerontoloji; İlahiyat; Davranış
Bilimleri) de yararlanarak, cevap aranmalıdır:
a)
Kişinin hangi özel hâlleri, alışkanlıkları,
tercihleri dikkate alınmalıdır ?
b)
Kişide hangi kültürel, meslekî, sosyal
meziyetler mevcuttur ?
c)
Hangi olaylar, hayatını olumlu veya olumsuz
şekilde değiştirmiştir ?
d)
Hayatında kimlerin etkisi altında kalmıştır ?
Kim, hayatının dönüm noktasını oluşturmuştur ?
e)
Kişi, dindar mıdır ? İnançları var mıdır ?
Hurafelere inanır mı ? İbadet eder mi ? Dua eder mi ? Ahirete inanır mı
? Ölümden korkar mı ?
f)
Âdet ve örfler, kişi için önemli midir ? Yerel
kültürün etkisi altında mıdır ?
g)
Hastalıklarına karşı tutum ve davranışları
nasıldır ?
h)
Ölen akrabalarına yas tutuyor mu ? Ayrılığı ve
yalnızlığı nasıl çözüyor ? (Sabrederek; Manevî telkinlerle).
i)
Üzüntülerini ve kederlerini nasıl ifade ediyor
? (Sakin bir şekilde; Bağırarak; Ağlayarak).
j)
Olağanüstü durumlarda ne yapar ? Korktuğu veya
kızdığı anlar oluyor mu ? Bunları nasıl yansıtıyor ? Sonuçları ne oluyor
? Bunları ne yaparak, atlatabiliyor ? (İçki içerek; Sigara içerek;
Bağırarak; Kaçarak; Susarak; Sabrederek; Ağlayarak; Sinirlenerek;
Öfkelenerek).
k)
Hangi faktörler, mutlu olmasını sağlıyor ?
Neler veya kimler huzurunu sağlayabilmektedir ? (Oğlu; Hobileri;
Kitapları; İbadetleri; Tespih çekmesi).
Şahsî ve(ya) başkalarının tecrübelerinden
yararlanabilen bakıma muhtaçlar, psikolojik olarak genelde hem bakım
külfetini hafifletmekte, hem de bakım kalitesinin gerçekleş(tiril)mesine
yardımcı olmaktadırlar. Meseleye bu açıdan bakılırsa, modelde 13.
maddede yer alan ve daha çok maziye ait olan “Hayatî Önem Arz Eden Hayat
Tecrübeleri” farklı bir anlam taşımaktadır. Buna göre, bir insan,
geçmişte karşılaştığı bazı menfî hadiseleri, kendi lehine çevirebilecek
başarılı adımlar atabilmişse, yaşlılık veya bakıma muhtaçlık durumunda
da umulmadık olayların (musibetlerin) karşısında, güven-ümit-azim
duygularını yitirmeden, mücadele stratejileri geliştirebilecek
kapasitedir. Bundan dolayı, bu meziyetleri taşıyan bakıma muhtaçlar,
mânen de güçlü oldukları için, ölümden korkmadıkları gibi, onu huzurlu
bir ağırbaşlılıkla hayatın tabiî bir parçası olarak görebilmektedirler.
Buna karşılık, geçmişte acı hadiseler karşısında sabır, direnme ve
mücadele örnekleri gösteremeyen insanlar ise, yaşlılık hâlinde de bir
çok sorun karşısından çaresiz ve aciz kalmaktadır.
Tutum ve davranışlarında çoğu kez umut yitimi, stres,
depresyon, endişe ve korku emâreleri (alametleri) ve ölüm korkusu baş
göstermektedir. “Hayatî Önem Arz Eden Tecrübeler”, bakıma muhtaç kişinin
sağlıklı-sağlıksız düşünme ve yaşama tarzını veya normal-anormal tutum
ve davranışlarını yansıttığı için, tecrübelerin etkileri de olumlu veya
olumsuz olmaktadır. Bir başka deyişle, “Hayatî Önem Arz Eden
Tecrübeler”, hayatın idamesini, dolayısıyla bakım külfetini de ya
kolaylaştırmakta, ya da zorlaştırmaktadır. Hayatî Önem Arz Eden
Tecrübelerinin (düşünme ve yaşama tarzı; tutum ve davranışların biçimi)
pozitif bir yörüngeye oturması durumunda insan sağlığı üzerindeki olumlu
tesirleri (etkileri) şunlardır (Dühring, 1996; S. 87):
·
Bağımsızlığını yeniden kazanmak
·
Kanaat; Sevinç
·
Güven duygusu; Özgüven; İyimserlik
·
Ümit; İstikrar
·
Huzur; Saadet
·
İnancın korunması
Moleküler biyoloji, biyokimya ve fizyoloji kriterleri
doğrultusunda tıbbî tedavi ve rehabilitasyon çalışmalarının önemini
inkâr etmek mümkün değildir. Ancak, “hayatî“ önem arz eden ve kişinin
karakterini yansıtan bu beşerî tecrübeler, hem tıbbî rehabilitasyon
çalışmalarının sonuçlarını olumlu-olumsuz yönde etkileyebilmekte, hem de
bakıma muhtaç yaşlıları ya sevecen “yaşlı genç” veya zor geçinilebilen
“bir ayağı çukurda ihtiyar” yapmaktadır.
Sonuç
AEDL-Modelinde yer alan 13 hayat aktivitesi, bakıma muhtaç yaşlının
sağlığını, huzurunu, kısacası hayat kalitesi olumlu veya olumsuz yönde
etkilemektedir. Bakıma muhtaç yaşlının hayat kalitesini sağlayabilmek
için, bu aktivite alanlarına yönelik aktif, bütünsel, kuşatıcı bakım
hizmetlerinin organize edilmesi ve uygulanması gerekmektedir. Modelin
genel çerçevesi ve temel mantığı, kısacası üç unsura dayanmaktadır:
·
Bakıma muhtaç yaşlının
sorunlarını, eksiklerini ve dolayısıyla ihtiyaçlarını belirlemek ve
kişiye uygun temel bakım hizmetleri sunmak.
·
Bakım hedeflerini doğru tespit
etmek. Ana hedef, kişinin bağımsızlığını mümkün mertebe yeniden
kazanmak, mevcut durumunu korumak veya iyileştirmektir.
·
Bakım hizmetlerini, sosyal
iletişim ağlarını genişleterek, plânlı, programlı ve profesyonelce
yürütmek ve yapılanları kayda geçirmek.
AEDL-Modelinde bakıma muhtaç yaşlının bakım
ihtiyacını belirleyebilmeye yarayan 13 aktivite alanı, aslında bakıma
muhtaçlık derecesinin tespiti için, uzman bakıcıya veya bakım
güvencesinden sorumlu yetkili kurum ve kuruluşlara önemli bazı ipuçları
vermektedir. Bu yönüyle aktiviteler, bakım teşhislerinin konulmasını
sağlayan değerlendirme kriterleridir. Modeldeki 13 aktivite, sosyal
bakım hizmetlerinin esaslarını ve ilkelerini, felsefî, psiko-sosyal ve
etik boyutlarıyla da belirleyebilme şansını vermektedir.
Kaynaklar:
Aggelton, P., Chalmers, H., (1989) Pflegemodelle und Pflegeprozeß,
Deutsche Krankenpflegezeitschrift, Beilage, Jg. 42 (5).
Dühring, Angela; (1986) Pflegeversicherung, Manegement in
derAltenpflege; Bd.1; Junkers ( Hrsg.); Stuttgart.
Ehmann, Marlies ve Völkel Ingrid; (2000) Pflegediagnosen in der
Altebpflege; Urban + Ficher Verlag; München-Jena.
Fiechter, V., Meier, M., (1981)
Pflegeplanung, Recom, Basel.
Heath, J., Law, G., (1988) Krankenpflege nach Maß
(Krankenpflegeprozeß-was ist das ?, DBfK.
Juchli, J., (1987) Krankenpflege, 5.
überarb. Aufl., Georg Thieme Verlag, Stuttgart.
Krohwinkel, M., (1993) Der Pflegeprozeß am Beispiel von
Apoplexiekranken, Nomos Verlagsgesellschaft, Baden-Baden.
Linder, H., (1989) Biologie, 20. Aufl.,
J. B. Metzlersche Verlagsbuchhandlung, Stuttgart.
Marinner-Tomey, A., (1992)
Pflegetheoretikerinnen und ihr Werk, Recom, Basel.
Mischo-Kelling, M., Zeidler, H., (1992)
Innere Medizin und Krankenpflege, 2. überarb. Aufl., Urban und
Schwarzenberg, München.
Öztürk, Orhan; (1989) Ruh Sağlığı ve Bozuklukları; Psikoloji-Psikiyatri
Dizisi: 2; Yayın No:25; Evrim Basım-Yayın Dağıtım, 2. Basım; İstanbul.
Rath, E., Biesenthal, U., (1994) Pflegeplanung und Pflegedokumentation,
Pflege Zeitschrift, Beilage, Jg. 47 (12).
Roper, N., Logan, W., Tierney, A.,
(1993) Die Elemente der Krankenpflege, 4. überarb. Aufl., Recom, Basel.
Schaber, Ali., (1994) Der Pflegeprozeß als Instrument der
Qualitätssicherung im Krankenhaus, Pflege Zeitschrift, Beilage, Jg. 47
(12), S. 13-22.
Seyyar, Ali; (2001) Sosyal Siyaset Açısından Özürlülüğe Karşı Mücadele;
Türdav Yay.; İstanbul.
Seyyar, Ali; (2002) Sosyal Siyaset Terimleri (Ansiklopedik Sözlük); Beta
Yay.; İstanbul.
Vester, F., (1991) Neuland des Denkens,
7. Aufl., Deutscher Taschenbuch Verlag, München.
İnternet Kaynakları
www.amazon.de/exec/obidos/ASIN/3135000095/wolfganglinck
www.vision-altenpflege.de:
23.08.04.
|