SOSYAL ANTROPOLOJİ

 

(Sosyal) Antropoloji Nedir?

Antropoloji, [Anthropology (Ingl.) // Anthropologie (Alm.)] İnsan Bilimi; Beşeriyet; İnsan Tarihi İlmi olarak tercüme edilebilir. Antropoloji, insanla (insan kültürleri) ilgili sosyal, kurumsal ve benzer yapıları sistematik şekilde ve karşılaştırmalı olarak inceleyen bir bilim dalıdır. İnsanların ve toplumların biyolojik olarak menşeini, biyolojik yapılarını, somatik (bedenî) özelliklerini, evrim şekillerini, sosyo-kültürel belirtilerini ve gelişimlerini, sosyal davranışlarını kısacası, insanı, tarihî vetire (süreç) içinde farklı yerlerde ve zamanlarda oluşumunu ve gelişimini inceleyen bir bilim dalıdır. Âlemin meydana gelişini inceleyen kozmoloji ve Yaratanın varlığını, sıfatlarını ve fiillerini konu edinen teolojiden (ilahiyattan) farklı olarak, insanı, yaratılış gayesinden ve fıtrî-manevî özelliklerinden uzak bir biçimde daha çok biyolojik, fizikî ve sosyo-kültürel yönleriyle ilgilenen insan (tarihi) ilmidir.

Antropolojinin Kökleri

19. ve 20. asırda antropolojik çalışmalar, daha çok Avrupalı bilim adamları tarafından yürütülmüştür. Hâkim olan görüşe göre, gerçek insanlar Avrupalılar, diğerleri ise (kızıl derililer, zenciler, doğulular, Afrika’lılar vb.) evrim şemasının ilk halkalarında kalmış ilkel topluluklardır. Kendilerini uygar (etnos) bir millet olarak tanıtan Avrupalılara göre, Batı dışı kültürlere mensup ilkel insanlar, gelişmenin en alt tabakalarında (antropos) bulunan ötekilerdir.

 

Antropoloji ve Sosyoloji Arasındaki Bağ

Antropoloji, toplum yerine daha çok insan üzerinde durmaktadır. İnsan bilimleri içinde antropoloji, insanı hem fizikî, hem de sosyo-kültürel boyutuyla ele almaktadır. Bu bağlamda insan ruhu, duygular ve toplumun üyelerinin karşılıklı sosyal münasebetleri ile bu münasebetler üzerinde dinî inanç ve ibadet şekillerinin etkilerini de araştırmaktadır.

Antropoloji Türleri

Antropoloji bilimi içinde oluşan değişik dallar şunlardır:

Fizikî Antropoloji: İnsanların içinde yaşadığı coğrafî şartlar ile biyolojik yapıları arasındaki münasebetleri inceleyen, ırkların tasnifi ve genetik özelliklerini, insan ırkının şeklî karakterini ve tekâmülünü, tarihî süreç içinde ele alan disiplin.

İktisadî Antropoloji: İnsan bilim alanında, çözümlemeye başlangıç noktası olarak sosyal hayatın maddî üretimini ele alan temayül.

Din Antropolojisi: Dini, çeşitli topluluklar ve bunların kültür ve toplum yapıları açısından inceleyen bir bilim dalıdır.

Psikolojik-Kültürel Antropoloji: İnsan boyutunun psikolojik ve kültürel yönleriyle ilgilenen ve şahsiyet oluşumunda etkili olan sosyo-kültürel çevreyi de inceleyen bilim dalı.

Sosyal ve(ya) Kültürel Antropoloji: Toplulukların sosyal yapılarını, manevî değerlerini ve kültürel kurum yapılarını karşılaştırmalı olarak inceleyen disiplin.
Beşerî (Sosyal) Coğrafya: İnsanın, dünya ile olan münasebetlerini ele alan coğrafya biliminin bir dalıdır. Sosyal hâdiseleri, toplumların doğuş ve gelişimlerini, coğrafî çevre, yani insanların üzerinde yaşadığı toprak, bölge ve iklim ile açıklayan bilim dalıdır. Toplumlar veya fertler ile tabiî çevre arasındaki karşılıklı etkileşimleri inceleyen sosyolojik akımdır. İnsan toplulukları ve bu toplulukların mesken edindikleri yerler-bölgeler ile bağlantılarını-ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.

Sosyal Antropoloji Nedir?

Sosyal Antropoloji, sosyal hayatı, kültürleri, yazının icadından önceki devirlerden başlayarak, bugüne kadarki sosyo-kültürel gelişmeleri inceleyen antropolojik bir bilim dalıdır. Dinî, siyasî, iktisadî ve sosyal müesseselerin (kurumların) yapılarını, folklorik hususiyetlerini inceleyen, etnoloji (kültürel antropoloji) ile psikoloji (psikolojik-kültürel antropoloji) arasındaki münasebetleri, mukayeseli olarak araştıran bir disiplindir. Görevi, aile, akrabalık düzeni, siyasî organizasyonları, hukukî süreçleri, dinî kültleri, yani kurumlaşmış form ve yapılardaki sosyal davranışları ve bu kurumlar arasındaki ilişkileri araştırmaktır.

Sosyal Antropoloji, kendi içinde birkaç gruba ayrılmaktadır:

Kültürel Antropoloji (Kültür Antropolojisi veya Etnoloji).

Etnografya.

(Tarih Öncesi) Arkeoloji ve Karşılaştırmalı Teknoloji.

Folklor.

Dil (Filoloji-Linguistik).

Etnoloji veya Kültürel Antropoloji Nedir?

Budun Bilim olarak da bilinen Etnoloji, [Ethnology // Ethnologie; Volkskunde], Dünya kültürlerinin bilimidir. İnsanı konu edinen bilhassa ilkel olarak kabul edilen insan topluluklarının ve onların kültürlerini inceleyen bir disiplindir. Dünyada yaşayan toplumların maddî ve manevî kültürlerini karşılıklı münasebetler çerçevesinde mukayeseli olarak inceleyerek, kültürün umumî tekevvün (oluşum) ve inkişaf (gelişim) süreçlerini araştıran bir bilim dalıdır.

Etnolojinin Konu ve Araştırma Alanları:

1.) İnsanların birlikte yaşamalarının bütün cepheleri.

2.) Sosyolojiden farklı olarak daha fazla sembolik formları, yani kültürel unsurları inceler.

3.) Şehir hayatında etnik gruplar.

4.) Cinsiyetler arasında farklılıklar.

5.) Sosyal tabakalar.

6.) Uluslar arası ilişkiler.

7.) Özel etnoloji sahaları (Tıp-Bilim-Müzik Etnolojisi).

8.) Arkeolojik değerlendirmeler.

9.) Bireysel psikoloji.

Etnoloji Biliminin Tarihî Gelişimi:

Etnoloji alanında ilk çalışmalar, antik dönemine kadar gitmektedir. Hekataios (m.ö. 500) ve Heradot, toplumları, “kültürlü (sivil)” ve “ilkel” diye ikiye ayırmışlardır. Avrupa ülkelerinin etnolojik araştırmaları, daha çok kolonializm ve emperyalizm ile ortaya çıkmıştır. Yabancı toplumlara bakış açıları, genelde sömürge ve ırkçılığa dayandığından, Avrupalıların, 19. asırda yaptıkları etnolojik tahliller, ilmî olmaktan çok uzaktır. Örn.: Yerlilerin veya zencilerin insan olup olmadıkları tartışmaları veya onları, şahsiyet haklarından mahrum etme ve köle muamelesine tâbi tutma..

Modern ve bilimsel anlamda ciddî etnolojik tespitler, Müslüman bilim adamları tarafından daha 14. asırda yapılmıştır.

Örn.:

1.) İbni Battuta (1304-1369): 120 bin km yol kat eden Arap seyyah, Afrika (Sudan, Nijerya), Avrupa (Türkiye; Bulgaristan) ve Asya (Maldiv Adaları; Sumatra; Volga; Hindistan; Pekin) ülkelerini ziyaret etmiş ve değişik toplumların sosyal yapısını, âdet, gelenek ve kültürlerini teferruatlı bir biçimde “Seyahatnâme” eserinde toplamıştır. Anadolu’dan bahsederken, dinî ve sosyal bir mahiyet arz eden Ahileri (Kardeş Yiğitler) incelemiştir. Eserinde, yemek, giyim, kuşam ve geleneklerle ilgili etnoloji ve folklor malzemesi yanında, İslâm âleminin ekonomi, sanat ve ulaştırma meselelerini de incelemiştir.

2.) İbni Haldun (1322–1406): Başta “Mukaddime” olmak üzere eserlerinde sadece etnoloji alanında değil, sosyal tarih, sosyal antropoloji; sosyoloji, kentleşme teorileri, tarih felsefesi, sosyal psikoloji, sosyal coğrafya, iktisat (vergi sistemi) ve devlet teorileri hakkında bugün de geçerli olan birçok sosyal teoriler kaydetmiştir.

Uluslar Arası Boyutuyla Etnoloji

Etnoloji, disiplinler arası bir sistemdir. Özellikle antropoloji, tarih, sosyal psikoloji ve iktisat ile yakından ilişkilidir. Anglo-saksonya literatüründe etnografi, kültürel antropoloji (ABD) ve sosyal antropoloji (Büyük Britanya) ile eş anlamlıdır. Ünlü Fransız etnolog Claude Lévi-Strauss oluşturduğu programını, "yapısal antropoloji" olarak takdim etmiştir. Benimsediği Teoriler: 1.) Funksiyonalizm. 2.) Yapısal Funksiyonalizm. 3.) Yapısalcılık. 4.) Bilişsel Etnoloji. 5.) Psiko-Analiz. 6.) Kültürel Rölativizm. 7.) Yapısalcılık.

Tanınmış Etnologlar:

Bronislaw Malinowski,

Alfred Radcliffe-Brown,

Franz Boas,

Margaret Mead,

Alfred E. Evans-Pritchard,

Marcel Mauss,

Claude Lévi-Strauss,

Victor Turner,

Clifford Geertz,

Justin Stagl.

E. Evans Pritchard

Sosyoloji ve Etnoloji Arasındaki Bağ

Etnoloji, insanın, kültür tarafından nasıl şekillendiği ve dönerek kültürü nasıl etkilediği, belirli bir gurubun kültürünün nelerden oluştuğu, ne tür gelenekler, yapılar, normlar, formlar, kurallar, gruplar ve kurumların bir gurubun günlük hayatını nitelendirdiği gibi soruları incelemektedir. Aynı konuları paylaşmakla birlikte, sosyoloji ve kültürel antropoloji aralarında çok az farklılık olan sorulara ve yaklaşımlara sahiptirler.

Etnografya Nedir?

Etnografya, (Etnografi; Akvâmiyyat; Kavmiyyat), [Etnography // Ethnographie], belirli bir kavmin-toplumun kültürel değer ve ürünlerini, karşılaştırmalı olarak inceleyen, kültürel antropolojinin bir alt dalıdır. İnsan topluluklarının yaşayış tarihlerini mukayese ederek inceleyen, kültür oluşumlarını araştıran bir bilimdir. Çeşitli halkların hayat tarzlarını, yaşama biçimlerini, düşüncelerini ele alan ve bu halkların meydana getirdikleri maddî ve manevî kültür unsurlarını sistemli bir şekilde açıklamaya çalışan bir bilim dalıdır. Tek bir kabile veya topluluğun hayatının ana unsurları olan yaşayış, örf, âdet ve gelenekleri inceleyen antropolojik disiplindir.

Etnograf Kime Denir?

Etnograf, (Etnolog; Kavim-Budun Bilimci; Antropolog): [Ethnographer, Ethnologist // Ethnograph; Beschreibender Völkerkundler; Ethnologe; Vergleichender Völkerkundler], ilkel olarak nitelenen toplulukların kültürlerini araştıran-inceleyen ve (değişik toplumların kültürel yapılarını mukayese eden) uzman kişidir. Herhangi bir topluluğun veya sosyal etkinliğin özgün niteliklerini, bunların insanın tarihî gelişimi içindeki konumuna bağlı olarak araştırma ve yorumlayan bilim adamıdır. Günümüzde yaşayan veya geçmişte yaşamış olan toplumların maddî ve manevî kültürlerini inceleyen, izah eden (etnograf) ve değişik kültürler arasında karşılaştırmalar yapan (etnolog), kültür göçlerini araştırarak medeniyetin (uygarlığın) gelişim normlarını tespit etmeye çalışan bilim adamıdır. Toplumların kültür ve sosyal yapılarını ve değerlerini mukayeseli olarak inceleyen etnologa, (sosyal) antropolog da denir.

Arkeoloji Nedir?

Kazı Bilim olarak da bilinen Arkeoloji, [Archeology // Archaeologie], eski medeniyetlere ait kültürel varlıkları inceleyen bir bilim dalıdır. İnsanın geçmişini, geride bıraktığı maddî kültür belgelerine (geçmişte üretilip tüketilmiş ve(ya) kullanılmış olan ve kazı sonucunda kalıntı olarak ortaya çıkan ev eşyaları ve diğer araç-gereçler) dayanarak inceleyen ve değerlendiren bilim dalıdır. Sosyal tarih sürecinde ortaya çıkan kültür ve medeniyetleri, bilhassa bilinçli bir şekilde yapılan programlı kazılar ve mukayeseli araştırmalar yoluyla elde edilen maddî kalıntı ve buluntuları yorumlayarak, tahlil eden sosyal antropolojik bir bilim dalıdır. Amaç, binalar, eşyalar, kitaplar gibi geçmiş insan ve medeniyetlerin kalıntılarını inceleyerek, o toplumların nasıl yaşadıklarını ve fonksiyonel olduğunu ortaya çıkartmaktır. Ayrıca insanların ve kültürlerin tarihini yeniden kurmaktır. Bu bağlamda jeolojik tabakalardaki kazılar sayesinde beşerî ve kültürel kalıntıları ve ilkel aletleri gün ışığına çıkartıp, bunları karşılaştırmalı teknolojiler çerçevesinde sınıflandırmak ve değerlendirmek, arkeolojinin ana gayesidir.

Folklor Nedir?

Halkıyat; Halk Bilim; Halk Bilgisi olarak da tanımlanan Folklor, [Folklore // Folklore; Folkloristik; Volkskunde], İngilizce ”Folk”, Almanca “Volk” kelimesi “Halk” anlamına gelir. İngilizce “Lore” ise “Bilgi” veya “Bilim” anlamlarına geldiğine göre, “Folklor”, “Halk Bilim” veya “Halk Bilgisi” manalarına gelir.

Tanımlar:

- 1846 yılında ilk defa İngiliz William John Thoms tarafından kullanılan folklor terimi, belli bir toplumda, etnik grupta veya ülkede yaşayan insanların içinde yaşadıkları sosyal hayatın bütün yönlerini ve halkla ilişkili bütün konuları inceleyen bilim dalıdır

- Halk edebiyatı, örf ve âdetleri toplayan ve inceleyen bir bilim dalıdır.

- Halk kültürünün fikrî ve manevî tezahürleri üzerinde duran, bunları derleyip, yorumlayan bir bilim dalıdır.

- Teknolojik açıdan gelişmiş toplumlarda geleneklere dayanan ve sözlü olarak nesilden nesile aktarılan edebiyatı, maddî kültürü ve alt kültür unsurlarını inceleyen bilim dalıdır.

Dar ve Geniş Boyutlu Bir Tanım:

- Dar mânâda “Folklor”, daha çok geleneksel halk müziği, halk oyunları ve(ya) dans grubu kavramlarının özdeşi (aynısı) olarak kullanılmaktadır.

- Geniş manada folklor, halk tabakalarının maddî ve manevî kültürlerini, tarih, sosyoloji, görenek, gelenek, şiir ve psikoloji gibi var olan değerlerini araştıran bir bilim dalıdır.

Folklorun Hedefi:

Halkın kaybolmamış ve eski çağlardan beri nesilden nesile aktarılarak getirilen ve çeşitli biçimlerde yaşatılan bilgi ve kültürlerini değerlendirmek, millî kültür birikimleri içinde yaşatabilmek ve dünya insanlık kültürüne katılmasını sağlamaktır.

Folklorun Genel Araştırma Konuları ve İlgi Alanları

Araştırma Konuları:

1.) Medeniyet.

2.) Kültür.

3.) Örf ve âdetler.

4.) İnanç sistemleri.

5.) Sosyal ahlâk yapılar.

6.) Halk hekimliği (sağlık folkloru).

7.) Müzik ve oyunlar.

8.) Edebiyat ve sanat.

9.) Mimarî yapı.

İlgi Alanları:

1.) Doğumdan ölüme kadar sosyal hayatta tertiplenen merasimler, toplumun örf, âdet ve gelenekleri (Ölüm-Doğum-Evlenme âdetleri; Sünnet Düğünü).

2.) Kültler ve halk inançları ve değer yargıları.

3.) Kültürel varlıklar ve halk edebiyatı (şiirler, destanlar, masallar, ağıtlar, maniler, halk hikâyeleri; fıkralar, atasözleri, bilmeceler, tekerlemeler, efsaneler, şive ve halk dili).

4.) Kültür-sanat eserleri (ebru, hat, resim, minyatür, karikatür).

5.) El sanatları (halı, kilim, oya, yazma, çorap, kaşık, başörtü, çanak, çömlek, bakraç).

6.) Müzik (halk müziği, halk türküleri, halk oyunları, dans grubu, zeybek oyunları).

7.) Halk giyim ve kuşamı (millî kıyafetler).

8.) Süs eşyaları ve süslenme biçimleri.

9.) Monografik çalışmalar (Örn. Gözlem ve(ya) görüşme tekniği yollarıyla bir köyün hayatını, bir grubun veya bir sendikanın sosyal özelliklerini derinlemesine inceleme).

10.) Halk mutfağı.

11.) Halk mimarisi.

12.) Halk tiyatrosu.

13.) Halk hekimliği.

Türkiye’de Folklorun Tarihî Gelişimi

Ülkemizde bu terimi ilk kullanan Rıza Tevfik Bölükbaşı olmuştur. Daha sonra Ziya Gökalp folklara “Halkıyat” demiştir. 1932 yılından itibaren Halk Evlerinin kurulması ile Folklor terimi, “Halk Bilgisi” terimiyle yan yana kullanılır hâle gelmiştir. Akademik anlamda ilk folklor çalışması ise, 1938 yılında Ankara Üniversitesi Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi’nde Pertev Naili Boratav’la başlamıştır. 1979 yılında Sedat Veyis Örnek’in gayretiyle Etnoloji kürsüsüne bağlı Halk Bilim Ana Bilim Dalı olarak çalışmalar devam etmiştir. 1982 yılında YÖK’ün aldığı bir kararla Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne bağlanan halk bilimi, 1993 yılında Prof. Dr. Nevzat Gözaydın’ın teşebbüsleriyle tekrar bölüm olarak açılmıştır.

Filoloji Nedir?

Dil Bilim veya Lisaniyat olarak da bilinen Filoloji, [Philology // Philologie; Sprach- und Literaturwissenschaft], kendine mahsus kanunları (grameri) olan ve bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı konuşma ve yazı dilini inceleyen bir bilim dalıdır. Filoloji, sosyal tarih açısından, bir toplumun tarihini ortaya çıkarabilmek için, o toplumun dili üzerinde çalışmalar yapan bir dil bilgisidir. Kelimelerin lügatteki karşılıkları dışında, çeşitli devirlerde ve kullanılış yerlerine göre ifade ettikleri mânâlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Örn.: “Terakki” kelimesinin lügatteki karşılı “İlerleme”dir. Ancak, Osmanlılarda tabir olarak “Terakki”, kapıkulu veya tımar erbabına cülûs veya harp sonrasında memur maaşlarına yapılan zammı gösterir.

Sosyal Filoloji Nedir?

Sosyal Lisaniyat; Sosyal Dilbilim; Sosyolengüistik olarak da bilinen Sosyal Filoloji, [Social lingustics // Soziallinguistik], dil biliminin bir şubesidir. Sosyal lisaniyat, sosyal ortam, sosyal şartlar, sosyal çevre, sosyal muhit ve(ya) sosyal mevki ile dil arasındaki karşılıklı etkileşimi inceleyen bir bilim dalıdır. Lisandaki ve lisanı kullanan insanların kullanımlarındaki ayrılıkların hangi sosyal faktörlerden kaynaklandığını araştıran dilbilim dalıdır. İlgi ve Araştırma Alanları: 1.) Bir toplumun kullandığı dil, kültürü, sosyal tekâmülü ve dünya görüşü ile ilgili bağlantısı. 2.) Sosyo-ekonomik şartların ve sosyal yapının özelliklerinden dolayı dilin evrimindeki değişimi. 3.) Olgulardan herhangi birisine öncelik vermeksizin, dil değişimi ile sosyal değişim arasındaki korelasyon ve bunları etkileyen faktörler (coğrafya; etnik grup; cinsiyet; yaş; kültür; medeniyet; sosyal tarih). 4.) Bir toplumda farklı düzeylerde ve şartlarda kullanılan dillerin özellikleri (Örn. Meslek dili; Halk dili; Aydınların dili; Yazılı dil; Sözlü dil; Şiveli dil; Mahallî dil).

Dil veya Lisan Nedir?

Dil (Lisan) [Language; // Sprache], bir milletin duygu ve düşünce hazinesi, bir başka ifadeyle bir milletin kültürünün temel unsuru olan lisan, insanlık tarihî ve sosyal hayattan ayrılmaz sesli görüşme ve anlaşma vasıtasıdır. Sosyal bir kurum olarak geliştirilmiş olan lisan, kaide ve geleneklerden oluşmuş, konuşmamızı veya iletişimde bulunmamızı sağlayan sözlü bir vasıtadır.
“En eski insan toplulukları arasında, tarihî bilinmeyen çok eski bir devirde doğmuş, insanların düşünce, duygu ve isteklerini birbirine aktarıp anlaşmalarını sağlayan, kendine mahsus bir takım kanunları bulunan ve ancak bu kanunların belirlediği çerçeve içinde, zaman zaman değişip gelişen canlı bir varlık, seslerden ürülmüş, çok yönlü toplumsal bir kuruluştur” (İskender Pala).

Dilin Şekilleri-Türleri

1.) Yazı (kültür-edebiyat) dili: Eserlerde, kitaplarda kullanılan lisan.

2.) Konuşma dili: İnsanların karşı karşıya geldiklerinde sesli olarak kullandıkları tabiî lisan. Burada kelimelerin söyleyişi ile ses ve şekil ayrılıkları bakımından farklı şekiller ortaya çıkabilir. Konuşma dili ayrıca hareketler, jestler ve mimiklerle zenginleşir).

3.) Ana Dil: Bir toplumun en küçük birimi olan aile içerisinde sözlü olarak, yani anne ve babadan veya sosyal çevreden duyarak filizlenmeye başlayan, o millete bağlı insanlar arasında gelişen kelime ve bu kelimelerden oluşmuş cümleleri meydana getiren kelime hazinesinin bütünüdür.

Sosyal Antropoloji’ye Yakın Bilim Dalları, Doktrinler ve Yöntemler

Antropometri: [Anthropometric // Anthrometrie]: İnsan bedenini ve kafasını ölçen, buradan değişik ırklarla ilgili anatomik bilgileri bir araya getiren ve bunları sınıflandırmaya uğraşan (fizikî) antropolojinin bir dalıdır.

Antrometri: [Anthrometric // Anthrometrie]: İnsan vücudunun ve organlarının ölçümü ve organlarının birbirleriyle olan bağı-oranı ile ilgilenen bir bilim dalıdır. // Toplum antrometrisi terimi ise, ilk kez Alman bilim adamı Max Bartels tarafından kullanılmıştır. Bu terim, geçmiş ve bugünün toplumlarının âdetlerini, geleneklerini, hak veya batıl olarak kabul edilen inançlarını, kısacası toplumların bütün sosyo-kültürel ve dinî olgularını, matematiksel ve majik bağlamda ele alan bir bilim dalıdır. Örn.: 1.) Halk tababeti (Sağlık Folkloru) çerçevesinde beden yapısının özelliklerinden belirli hastalıkların teşhisini koymak. 2.) Eski Alman batıl inançlarına göre, yeni doğan bebeğin kilosunu veya boyunu tespit etmemek, çocuğun sağlığı için elzemdi. Aksi takdirde bu durum, hastalık veya ölüm gibi değişik uğursuzluklara sebebiyet verebilirdi. 3.) İki bayram arasında düğün yapmamak. 4.) Uğur getirmediği zannedilen günler, rakamlar, hayvanlar vb.

Antropocoğrafya: [Anthropogeography // Anthtopogeographie]: İnsanların dünya ve kâinat ile karşılıklı ilişkilerini ele alan coğrafyanın bir dalıdır.

Antropojeni: [Anhropogenesis // Anthropogenie]: İnsanın ilk defa ortaya çıkışını ve yaratılışını konu eden bilim dalıdır.

Antropolijizm (İnsan Bilimcilik; İlmî Beşercilik): [Anthropologism // Anthropologismus]: İnsanı, tabiatın bir parçası olarak inceleyen doktrinlerin genel adıdır.

Antropomorfizm (İnsan Şekilcilik): [Anthropomorphism // Anthropomorphismus]: “Antropo”, insan ve “morf”, şekil; antropomorfizm ise “insan şekilcilik” demektir. Felsefî, psikolojik ve dinî anlamda bu terim, Tanrıyı (Yaratanı), insan veya hayvan (yaratık) şeklinde düşünmek ve tasavvur etmektir. Allah’ı, insan şeklinde ve insan vasıflarına hâiz bir şahsiyet gibi tasavvur eden felsefî doktrindir. Hayvanların ve cansız nesnelerin, insanlar gibi hissî düşündüklerini ve değer taşıdıklarını ileri süren bir inançtır. Tabiat kuvvetlerini veya kanunlarını ayrı ayrı birer mabut (ilâh) edinen ve onlara muayyen birer şahsiyet addeden dinî inançlardır. Açıklama: Allah’ı, insana benzetenlere “mücessime” veya “müşebbihe” adı verilir. Beşerî dinlerin hemen hepsi ve özellikle mitoloji ile beslenmiş olan Yunan dinleri ve itikatları tamamen antropomorfiktir. Yunan mitolojisinin etkileri, Hıristiyan felsefesine de yansımış ve önceleri mücerret ve bir tek Allah’a inanan Hıristiyanlar, zamanla üçlü ve tamamen antropomorfik bir Tanrıya inanır olmuşlardır. İslâm dini, Hıristiyanlık dini gibi, ilâhî bir din olmakla beraber, tevhit (Allah’ın birliği esası) akidesini koruyabilmiş en son ve tek dindir. Sosyal Pedagojide Antropomorfizm: Sosyal Pedagojide antropomorfizm, çocuk eğitiminde önemli bir rol teşkil etmektedir; Şöyle ki, çocuklar, mücerret (soyut) ve mecazî konuları yeterince idrak edemedikleri için, her şeyi, müşahhas (somut) olarak düşünürler. Kendilerine Allah’ın varlığı anlatılınca, çocuklar, Allah’ı anlamaya yardımcı olacak tecrübe dünyasından en uygun malzeme olarak insanı seçerler ve Yüce Varlığı, insana benzeterek, anlamaya çalışırlar. Çünkü Yaratan, gören, işiten, duyan, şefkatli, merhametli, bağışlayıcı, affeden, her şeyi bilen Yüce bir Varlıktır ve bu sıfatlar da en çok insanı hatırlatmaktadır. Her ne kadar C. Hak’ta mutlak anlamda sadece kendisine mahsus özellikler bulunuyor ise de (Örn. Yaratılmamış olması; Yaratan; Büyüklük; Her şeye gücü yetmesi; Yoktan var eden gibi) çocuklar, O’nun belki insandan çok farklı bir varlık olduğunu hissederler, ama yine de insanla mukayese etme temayülünden hemen vazgeçemezler ve örn. “Allah, “Süpermen”den daha mı güçlü” gibi sorular sorarlar. Genelde sosyalizasyon sürecini tamamlayamamış küçük çocuklara mahsus olan antropomorfik düşünce, çocukların idrak seviyesi ve soyut algılama yeteneği geliştikçe zamanla kendiliğinden ortadan kalkar.

Antroposantrizm (Lilbeşeriyye): [Anthropocentrism // Anthropozentrismus], her şeyin insanlık için yaratıldığını ileri süren doktrindir. İnsanı, kâinatın eşrefi mahlûku (en şerefli varlığı) sayan, bütün diğer yaratıkların insan için yaratılmış olduklarını dile getiren dinî nitelikli dünya görüşüdür.

Etnometodoloji: [Ethnomethodology // Ethnomethodologie]: İnsanların gerçekliği (realiteyi-hakikati) kavrarken veya zihinlerinde yeniden kurarken, çok sıradan ve rutin hâle gelmiş günlük münasebetlerde bile sorgulamadan, çoğunlukla da şuursuz olarak kabul ettikleri kaide, inanç ve değerleri çözümlemeyi mevzu edinen disiplindir. Fertlerin, günlük sosyal etkileşimler sırasında, başkalarının söylediklerine veya yaptıklarına nasıl mana verdiklerinin tahlilidir. Sosyal hayat içinde manaların üretilme biçimlerini ampirik (deneye dayalı) olarak inceleme teşebbüsüdür. Açıklama: Sembolik Etkileşimcilik ve Fenomenoloj’nin yanında, Etnometodoloji, Mikro kuramlar (küçük boy teoriler veya bakışlar) içinde değerlendirilmektedir.

Etnosentrizm (Budun Bencilliği): [Ethnocentricism // Ethnozentrizismus]: Bir kimsenin, bağlı olduğu grubun değerlerini, hayat tarzını, kültürünü, diğer bütün gruplarınkinden üstün görmesi ve buna inanmasıdır. İçinde yaşanılan sosyo-kültürel ortamın referans merkezi kabul edilerek, diğer toplumlar ve onlara ait millî değerlerin bu referans sistemine olan yakınlık veya uzaklık, uyuşma veya çelişme durumuna göre sınıflandırılması, değerlendirilmesi veya anlamlandırılmasıdır. Kendi ırkının, toplumunun veya etnik grubunun ve bu ırka-topluma-gruba ait kültürün tüm diğerlerinden üstün olduğuna inanmak ve diğerlerini aşağı görerek kendininkine bağımlı kılmayı isteme tutumudur. Değerlendirme: Etnosentrizmde, bir grubun töreleri, dünya görüşü en üstün ve tek doğru olarak kabul edilir ve yüceltilir. Aynı zamanda, diğer gruplarınki küçümsenir, onaylanmaz, aşağılanır ve hatta suçlanır. Böyle bir tavır, çifte moral standardına yol açar. Nitekim sosyolog Sumner tarafından literatüre kazandırılan bu terimde, iki çeşit ahlâkî kod ve iki grup töre vardır. Biri içerdeki yoldaşlar (iç gruplar) ve diğerleri, yani dışardaki yabancılar (dış gruplar) içindir. Dışardakiler mevzu bahis olduğunda, gerekirse öldürmek, yağmalamak, kanlı biçimde dahî olsa intikam almak, köleleri ve kadınları çalmak hüner sayılır, fakat kendi iç grubun üyelerine yönelik bu gibi hiçte hoş olmayan hareketlerin yapılması tasvip edilmesi mümkün olmayacağından, bu gibi davranışlar kendi aralarında görülmez. Etnosentrizm, kendisini çeşitli şekillerde, değişik türlerde ve yoğunlukta ifade eder. Büyük-küçük, ilkel-medenî, geçmişteki veya şimdiki her grup az veya çok etnosentriktir. Her kabile veya millet, kaçınılmaz olarak, kendisine biraz övücü bir isim, ötekine ise biraz küçültücü ve aşağılayıcı bir isim vermeyi ihtiyat edinmiştir. (Örn. Zekî-aptal millet; zengin-fakir ülkeler; gelişmiş-gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkeler; medenî-vahşi veya ilkel topluluklar). Milletlerin birbirini anlamasını ve barışçıl bir şekilde yaşamasını zorlaştıran ve esas itibariyle "biz" ve "onlar" ayrımına dayanan etnosentrizm, muhteva bakımından asabiyet, kavmiyetçilik, milliyetçilik ve ırkçılık kavramları ile benzerlik taşımaktadır.

Sembolik Etkileşim (Simgesel Etkileşimcilik; Sosyal Davranışçılık): [Symbolic Interaction // Symbolische Wechselwirkung]: Simgelerle (sembollerle), lisanın rolünü ve önemini vurgulayan küçük boy teorisi (mikro bakışlar) çerçevesinde ortaya çıkan teorik bir yaklaşım biçimidir. Sosyoloji ile psikoloji arasında bir köprü vazifesi gören sembolik etkileşim, toplumun, insanları, insanlar da başka insanları ve bazen de toplumun bütününü değişik derecelerde ve boyutlarda etkilediğini ileri süren bir görüştür. Karşılıklı Etkileme Alanları ve Biçimleri: 1.) Duygu ve düşünce. 2.) Tutum ve davranışlar. 3.) Hayat tarzı. 4.) İnançlar. Etkileme Araçları: 1.) Semboller. 2.) Jest ve mimikler. 3.) İletişim yoluyla konuşmalar, sohbetler, ikna ve müzakereler. 4.) Görgü kuralları. Ortaya Çıkış Biçimi: Fizikî ifadelerin, sembollere dönüşmesi (Örn. Bir ev hanımının, eşini uğurlarken pencereden ona el sallaması fiili, sembolik bir jestin üstünde, aynı fiil ile karşılık verilmesini ve böylece olumlu olarak karşılıklı etkileşimi sağlamaktadır).

Fenomenoloji (Hadise-Olay Bilim; Görüngü Bilim): [Phenomenology // Phaenomenologie]: Şuur verilerinin direkt olarak incelenmesiyle elde edilen ve somut tecrübe konusu olan olaylara, sebep-netice izahlara dönük sosyal teorilerden ve tahlil edilmemiş ön kabullerden (varsayımlardan) bağımsız olarak yaklaşma yöntemidir. Somut biçimde ve ayrıntılı olarak incelenen ampirik hadise ve olgular vasıtasıyla her gerçekliğin üstün ilkesini sezmeye yönelik mikro bakışlar kapsamında meydana gelen bir araştırma tekniğidir.

Fenomenizm (Olaycılık; Hadisecilik): [Phenomenonism // Phaenomenismus]: Her türlü metafizik olgu ve varlığı (ruh, şeytan, melek vb.) inkâr eden, bilgiyi, olaylara, yani idrak edilenebilene bağlayan materyalist ve agnostik bir felsefî doktrindir.

Yararlanılan Ana Kaynak:

Seyyar, Ali; İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ TERİMLERİ (Ansiklopedik SOSYAL BİLİMLER Sözlüğü); Değişim Yayınları; İstanbul; Nisan 2007. (1.317 sayfa)

Diğer Kaynaklar

Pritchard, Evans E.E.; Sosyal Antropoloji (Social Anthropology: 1964); Birey Yayıncılık; İstanbul; 1998. (151 sayfa)

Stagl, Justin; Kulturanthropologie und Gesellschaft; List Taschenbücher der Wissenschaft: Sozialwissenschaften; München; 1974. (180 sayfa)