aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

 

 

Röportajlar;

 

 

 

 

Özürlüleri Anlayamamak Gibi Önemli Bir Özrümüz Var

Soran: H. Salih ZENGİN

Cevap veren: DR. MEHMET AYSOY (TC Başbakanlık; Özürlüler İdaresi Başkanı)

 

Öncelikle şu tespiti yapalım. Özürlüler bizlerden farklı ve normal dışı insanlar mı?


Özürlüler bizlerden farklı yani “ötekiler” değildir. Sadece özel ihtiyaçları olan insanlardır. İhtiyaçları açısından değerlendirildiğinde dahi bu durum onların “farklılığının” altını çizmemize izin vermez.

Bildiğimiz kadarıyla özürlüler sizi çok seviyor ve onlarla ilişkileriniz gayet iyi. Sadece onları sevmekle kurulacak bir ilişki değil bu galiba?


Ben özürlü kardeşe sahibim, dolayısıyla özürlülük dünyamın bir parçası. Böyle bir durum insana birçok insanın fark edemeyeceği zorluklar yanında belli donanımlar da getiriyor. Bu durumu basit düzeyde şöyle somutlaştırabilirim. Çocukluğunda kardeşim zihinsel özürlü olduğu ve konuşamadığı için hırçın bir yapıya sahipti. Bu yönü en fazla toplum içinde bakışların ona yöneldiği dönemlerde ortaya çıkardı. Ben kardeşimle bir yere giderken insanların onu fark etmemeleri için çok hızlı hareket ettiğimi bilirim. Daha sonraki dönemde özürlüleri fark ettiğimde onlara dikkatli bakmamaya, rahatsız etmemeye özen gösterdim. Bu durumun olduk olmadık her yerde şefkat gösterme gayreti içinde geçerli olduğunu söyleyebilirim.

Bu yakınlık ve tecrübeler olmasa onları bu kadar anlamak mümkün değil miydi?

Özürlüleri anlamak için yakınlık zorunluluğu yok; ancak bu durum biraz bilgi ve tecrübe ilişkisine benziyor. Bir durumun bilgisine sahip olmakla o konuda tecrübeli olmak arasında fark var. Şu an uzun bir süredir özürlülük konusunda çalışmamdan dolayı çevremde önemli bir yoğunluk oluştu. Hemen her özür türünden arkadaşlarım ve dostlarım var. En iyi arkadaşlarım arasında özürlü olanlar çoğunlukta diyebiliriz.

Özürlülerle arkadaşlık kurmak nasıl bir duygu? Sizi ne gibi ortak şeyler güldürür ya da hüzünlendirir?

Özürlülerle arkadaşlık kurmanın ilk koşulunun samimiyet olduğunu düşünüyorum. Biraz daha duygusal yönleri var bunun içinde, daha bir özen gerektiriyor. Özellikle otist ve zihinsel engelli çocuklar onlara karşı duygularınızı çok çabuk fark ederler ve size bu doğrultuda yaklaşırlar. İkincisi onların kendilerini ifade etmelerine imkan vermeniz gerekiyor. Belki de en önemlisi onlar adına konuşmamaya dikkat etmek gerekiyor. Ülkemizde bu durum çok fazla. Bir kesim bu konuda duyarlı olduğunu göstermek gayretiyle özürlü değil, engelli diyelim türünden basit tartışmalar yürütürler ve bu tartışmayı özürlüler adına yürütürler. Şimdi size ilginç gelecek ama özürlülüğün kendi içinde gelişmiş bir fıkra literatürü ve belli özür türleriyle ilgili yaygın espriler vardır. Ancak bunlar özürlülerle ilgili aşağılayıcı, onların eksiklikleri üzerine değil kabiliyetleri ile ilgilidir.

Görme özürlülerin, işitme, bedensel ve zihinsel engellilerin kendi içlerinde en başarılı oldukları alanlar nelerdir sizce?

Görme özürlülerin hafızaları rakipsizdir. Bundan dolayı da ülkemizde uzun yıllar telefon operatörü olarak istihdam edilmişlerdir; ama en başarılı oldukları alan avukatlıktır. İşitme engelliler gürültülü iş ortamlarında herkesten çok verimlidirler, dokuma ve tekstilde rakipsizdirler. Ortopedik özürlüler bilgisayar, mühendislik ve mimarlıkta oldukça başarılıdırlar. Zihinsel engelliler ise sportif alanlarda inanılmazdırlar.

Şu an Türkiye’deki özürlü sayısı ne kadardır?

Ülkemizde nüfusun % 12,29’u özürlü. Bu nüfus içinde 400.000 görme özürlü, 320.000 zihinsel özürlü, 250.000 işitme özürlü, 850.000 ortopedik özürlü, 260.000 konuşma özürlü insanımız bulunuyor. Kapsam içindeki diğer insanlarımız da kronik hastalık sebebiyle özürlü sınıflandırmasına giriyor.

Temmuz ayında çıkarılan Özürlüler Yasası’nı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özürlüler Yasası ülkemizde bir özürlüler politikasının kurumsallaşması açısından tartışmasız önemdedir. Sosyal politika açısından ise bir model olma niteliği taşıyor. Bu yasa geleneksel olarak sürdürdüğümüz sosyal hizmet sunumunu da değiştirmiş ve kamu idaresi merkezli ve kurum temelli bir yapıdan evde bakım gibi oldukça yeni hizmetleri başlatmıştır. Yasa ağır özürlülere bakım teminatı getirmiştir ki, bu özürlü çocuğu olan ailelerin en büyük endişesi olan ‘bizden sonra ne olacak’ sorununa tam bir çözüm anlamını taşıyor. Bu tür yasalar devletlerin imkanlarıyla sınırlanır. Sosyal sorunların çözümü öncelikle toplumsal alanda olmak zorundadır. Özürlüler Yasası ayrımcılıkla mücadele eksenli bir politikayı temellendirmiştir.

Hem bu yasanın duyurulması hem de özürlü bireylerin topluma katılımının sağlanmasına yönelik Gökkuşağı isimli bir kampanya başlattınız. Bu kampanyanın amacı nedir?

Gökkuşağı ülkemiz adına projelendirilmiş en kapsamlı sosyal sorumluluk kampanyasıdır. Bundan dolayı da lansmanını “Türkiye’nin Sosyal Sorumluluk Projesi” şeklinde yapıyoruz. Ülkemizde okul çağında 300 bin çocuğumuz bulunuyor ve bu çocuklarımızın sadece 24 binine özel eğitim verebiliyoruz. Gökkuşağı kampanyasının hedefi 300 bin çocuğumuz için eğitim kurumlarını oluşturmaktır. Söz konusu kurumlar halihazırda ülkemizde olmayan, dünyada ise yeni yeni yaygınlaşan modellere dayanıyor. Çok programlı eğitim merkezleri, her özür türüne hizmet verebilecek. Bu kampanya ile birlikte var olan okulların sistemi de değiştirilerek çok programlı hale getirilecek. Ülkemizde özürlülerimizin istihdamı konusunda temel sorun da vasıfsızlık... Henüz mesleki rehabilitasyon konusunda yeterli hizmet bulunmadığı için istihdamda zorlanıyoruz. Yasa ile “korumalı işyeri” kurumlaşması da gerçekleşecek. Bu bağlamda da Gökkuşağı kampanyasında 10 ilimize mesleki rehabilitasyon merkezi kurulacak. Projenin en kapsamlı bölümü ise yine ülkemizde ilk olacak olan “Bağımsız Yaşam Merkezleri”nin hayata geçecek olması. Ankara Gölbaşı’nda projelendirdiğimiz bağımsız yaşam merkezi, bu kampanya sürecinde gerçekleştirilecek. Ağrı, Ardahan, Artvin, Batman, Bingöl, Iğdır, Mardin, Şırnak gibi özürlülük açısından halen hiçbir kurumumuzun bulunmadığı illerimize yatırım yapılacak.

Ünlü isimlerin kampanyaya destek vereceği söylenmişti?

Kampanya Ocak 2006’da sayın Başbakan’ımızın katılacağı bir törenle başlayacak ve 14 aylık bir periyotta yoğun bir reklam ve organizasyonla süreç işletilecek. Kampanyanın belki de en önemli yönü özürlülüğün konu edilmesi ve sunumu ile ilgili. Bu kampanya toplumun özürlülük açısından bilinçlendirilmesi ve var olan duyarlılığın yönetilmesi açısından da bir ilk. Kampanya tanıtım filmlerini Sinan Çetin hazırladı ve filmlerde Hülya Avşar, Hakan Şükür gibi ünlüler yer alacak.

Medyada özürlülerin aldığı başarılar fazlasıyla abartılarak yer alıyor. Bu doğru mu?

Medya, özürlülüğü iki ayrı marjda konu ediyor; başarıları ya da trajedileri. Başarıların konu edilmesi onlardan beklenilmeyenin çarpıcılığının sunulmasıdır aslında. Trajik boyut ise olguyu tanımamız için yeterli bir gösterge değildir. Özürlülük gündelik hayat içinde konu edilmelidir. Özürlülüğün bir “durum” olarak konu edilmesi gerekiyor; ancak özürlülük daha çok yoksulluğun bir ürünüymüş ya da sadece bir sağlık sorunuymuş gibi sunulmamalı.

Yerel yönetimlere ne gibi sorumluluklar yüklüyor yasa?

Yerel yönetimler özürlülerle ilgili hizmetlerde en etkin kurumlar haline gelecek, yani “sosyal belediyecilik” gelişecek. Bugüne kadar daha çok yardım merkezli çalışmalar yapıyorlardı.
‘Dünyanın en eski işaret dili bizdeydi’

Görme özürlülerin bizleri genelde sesimizden tanıdığına inanırız. Öyle midir?

Bu genellikle doğrudur fakat siz daha ses vermeden de sizi tanıyabilirler, bunun izahı da her insanın ayak sesinin farklı olması.

Özürlülerle yaşadığınız en komik olay?

2003 yılında Roma’da Avrupa özürlüler yılı kapanış konferanslarına sivil toplum kuruluşları katılmıştı. Havaalanında konfederasyon başkanının tekerlekli sandalyesini görme özürlü bir arkadaşımız hızlı biçimde sürüyordu, ön tarafta da işitme engelli bir arkadaşımız ezilmemek için kaçıyordu. Bu sahneyi görüntüleyip “özürlü dayanışması” olarak sunmuşlardı.

Bizim neden bir işaret dilimiz bile yok?

Dünyanın en eski işaret dili bizdeydi; (Osmanlı sarayında işitme engelli görevlilerle saray erkânı bu dille iletişim kuruyordu) fakat bu alanda üniversite işaret diline karşı olduğu için önceki birikim aktarılamadı. Şimdi yasa ile işaret dili oluşturmaya çalışıyoruz.

İki işitme engelli cep telefonuyla nasıl konuşur?

Sadece mesaj hattını kullanır, ama telefon operatörleri işitme engellilere sadece konuşma indirimi yapıyor. Yani kullanmadıkları alanda indirim.

İşitme engelliler televizyonu nasıl izliyor?

Daha çok altyazılı filmleri tercih ediyorlar.

Özürlüler sizden en çok ne istiyor?

Özürlüler en çok kendilerini ifade etmelerine imkan verilmesini istiyorlar.

Özürlüler neden mizaha yatkın oluyor?

Özürlüler için mizah hem kendileriyle barışık olduklarını gösteren bir araç hem de hayatla baş etme stratejisidir.

Google