ÖZÜRLÜLER ŞURASI'NIN
ARDINDAN
Reyhan Gazel
Yürekten yüreğe konan
dillerin buluşmasıdır şuralar. Ortak akılla masaya yatırılanların yine ortak
akılla masadan sağ salim kaldırılmasıdır. En azından niyetler böyledir.
Masaya yatırılan engelliler olunca masadan sağ kaldırmak da takdirlerinizle
oldukça zordur. Yıllardır biriken tüm sorunların, beklentilerin 5 günde
ortak akılla bile çözülebilmesini beklemek, istemek akılcı bir yaklaşım
olmaz.
Elbette ki sorunların, beklentilerin çözümüne küçücük de olsa adım
atabilmenin huzuru tüm katılımcıları sarar derinlerden. 3. Özürlüler Şurası
da böyle geçti. Tüm katılımcıların, üyelerin yüreklerinin birbirlerini
sardığı sıcacık bir ortamda. Gecelere kadar başka hiçbir konunun gündeme
gelmemesi de bundandı.
Geçmişleri, yaşantıları, eğitim seviyeleri ne olursa olsun çözümü kucaklama
gayretinde olanların tümü, bekleyen, gözleyen tüm yürekleri rahatlatabilmek
için didindi durdu. Ne de iyi oldu. Emeği geçenlere sonsuz teşekkürler.
Engellilerle ilgili tüm toplantılarda öncelikle başlayan bir diyalog vardır.
Engelli mi diyelim, özürlü mü, sakat mı….Başlangıçta yine bu konu gündeme
gelecek diye tedirgin oldum itiraf edeyim ki. Ama ne güzel kimse bu sorundan
uzak söylemi, soruyu gündemine taşımadı. Rahatladım. Konu çok özel bir
konuydu. “ BAKIM HİZMETLERİ” Muhtaç durumda olan, yoksullukla da mücadele
etmek durumunda kalan engellilerimiz için toplandığımızın baştan kabulü
rahatlattı.
“Bakım Hizmet Türleri”, “Eğitici ve Bakım Personelinin Eğitimi”, “Bakım ve
Rehabilite Edici Destek Teknolojileri” ve “Bakım Güvence Sistemleri ve
Finansmanı" başlıklarında katılımcılar bilgilerini, paylaşımları,
çözümlerini herkesle paylaştı. Küçük küçük tartışmalar yaşanmadı değil
tabii. Doğaldır. Ama çözüme kavuşturulacak o kadar sıkıntının ve tüm
çalışmaların yanında yaşananların yüreklerdeki yeri büyük olmadı.
Prof. Dr. Ali Seyyar hocamız
şuraya damgasını vurgu beklendiği gibi. Yıllarını “bakım” ve “bakıma muhtaç”
lara adamış bir bilim adamı olduğundan bazen söylemleri sertleşti bazen
herkesi rahatlattı. Kolay değil, evinde yaşamış ve bilim adamı olarak bu
işleri kendine dert edinmiş ve Türkiye’de pek de yerini dolduracak
olmadığından, herkes onun sözlerini dinledi. Hocamızın son döneme damgasını
vuran “ Manevi Bakım” düşüncesinin
önümüzdeki dönemlerde daha çok tartışılmaya açılmasını ve dile gelmesini
bekliyoruz.
Şurayla ilgili ayrıntılı bilgileri vermeye devam edeceğim bundan sonra da.
Oradaki dostluklar, paylaşımların büyüklüğü, birbirini tanımaya
çalışanlar…Böylesine anlamlı bir konuyu gündeme taşıyan Özürlüler İdaresi’ne
içten teşekkürlerini sunuyorum. Başkanımız Abdullah Güven’e ve tüm çalışma
arkadaşlarına…
Yüreği bizlerin yanında olan tüm engellilerimize ve ailelerine de temiz
duaları için teşekkür etmek de boynumun borcu.
“Bir insan kendisinden daha az şanslı olanlara nasıl davrandığı ile
değerlendirilir” sözünü de hatırlatarak izninizle…
Kaynak:
http://reyhangazel.blogspot.com/2007/11/3-zrller-urasnn-ardndan.html
* * *
III. ÖZÜRLÜLER ŞURASI PROGRAMI, KARARLARI VE
KOMİSYON RAPORLARI
PROGRAM
19 Kasım
2007 Pazartesi
-
09.00 - 10.30 Kayıt
-
10:30 - 10.45 Açılış
-
10.45 - 11.00 Saygı Duruşu Ve İstiklal
Marşı
-
11.00 - 11.10 Sinevizyon
-
11.10 - 12.00 Açılış Konuşmaları
-
12.00 - 14.00 Yemek Arası
-
14.00 - 15.30 Komisyon Çalışmaları
-
15.30 - 16.00 Ara
-
16.00 - 17.30 Komisyon Çalışmaları
20
Kasım 2007 Salı
-
09.30 - 11.00 Komisyon Çalışmaları
-
11.00 - 11.30 Ara
-
11.30 - 13.00 Komisyon Çalışmaları
-
13.00 - 14.00 Yemek Arası
-
14.00 - 15.30 Komisyon Çalışmaları
-
15.30 - 16.00 Ara
-
16.00 - 17.30 Komisyon Çalışmaları
21
Kasım 2007 Çarşamba
-
09.30 - 11.00 Komisyon Çalışmaları
-
11.00 - 11.30 Ara
-
11.30 - 13.00 Komisyon Çalışmaları
-
13.00 - 14.00 Yemek Arası
-
14.00 - 15.30 Komisyon Çalışmaları
-
15.30 - 16.00 Ara
-
16.00 - 17.30 Komisyon Çalışmaları
22
Kasım 2007 Perşembe
-
10.00 - 10.30 Genel Kurul Açılış
-
10.30 - 11.15 Divan Başkanlığının Oluşumu
-
11.15 - 11.30 Ara
-
11.30 - 13.00 Komisyon Rapor Ve
Kararlarının Görüşülmesi
-
13.00 - 14.00 Yemek Arası
-
14.00 - 15.30 Komisyon Rapor Ve
Kararlarının Görüşülmesi
-
15.30 - 16.00 Ara
-
16.00 - 17.30 Komisyon Rapor Ve
Kararlarının Görüşülmesi
23
Kasım 2007 Cuma
-
10.00 - 11.30 Komisyon Rapor Ve
Kararlarının Görüşülmesi
-
11.30 - 12.00 Ara
-
12.00 - 13.00 Komisyon Rapor Ve
Kararlarının Görüşülmesi
-
13.00 - 1400 Yemek Arası
-
14.00 - 15.00 Genel Değerlendirme Ve
Kapanış
AÇILIŞ KONUŞMALARI
III.
Özürlüler Şurasının değerli katılımcıları, değerli misafirler; hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Çağımızın devlet anlayışında, özürlülerin kendi kendine yetmesi, belli
bir bilgi ve kültür düzeyine ulaşması, meslek edinip üretken hale gelmesi ve
çevresiyle sağ-lıklı ilişkiler kurarak toplumsal hayata katılmasının
sağlanması devlete yüklenen anayasal bir görevdir. Devlet, özürlü
vatandaşlarının, eğitim, istihdam, sağlık, ulaşı-labilirlik ve bakım,
yönetim gibi tüm alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak suretiyle, başkalarına
en az muhtaç olarak yaşamalarını sağlamalıdır. Bedensel ve zihinsel özürleri
nedeniyle insanlar arasında ayırım yapılmasına izin verilmemelidir. Bu
ilkeler, hükümetimizin özürlülerle ilgili politikasının temelini
oluşturmaktadır.
Günümüzde, ülkelerin sosyal gelişmişliği; toplumun dayanışma toplumu
olmasıyla, devletin de çocuk, özürlü ve yaşlıları sosyal haklardan, sosyal
hizmet ve sosyal güvenlik imkânlarından kişinin talebine ve ihtiyacına göre
en üst düzeyde yarar-landırması ile ölçülmektedir. Sosyal gelişmişlik
açısından ileri noktada olan ülkeler, sağlık hizmetleri, sosyal hizmetler ve
sosyal güvenlik ilkeleri doğrultusunda ve bir bütünlük içinde, özürlülerin
tıbbî, mesleki ve sosyal rehabilitasyonunu ve bakıma muhtaçların bakımını
sağlayacak sosyal sistemler oluşturmuşlardır.
Hükümet olarak göreve geldiğimiz ilk günden bu yana milletimizin bizden
beklediği ciddiyet ve duyarlılık içinde özürlülük konusunda gerek mevzuat
gerekse uygulama açısından önemli bir değişim sürecinden geçtik. Bu
doğrultuda ülkemizde özürlülerin bakım hizmetlerine ulaşmış olmasının yanı
sıra III.Özürlüler Şurasının bu amaçla düzenlenmiş olmasını memnuniyetle
karşılıyorum. Bakım Hizmetleri Şurasının özürlülerimiz ve ülkemiz için son
derece önemli bir şura olduğunu değerlendirmekteyim.
Ülkemiz nüfusunun 1/8’ini oluşturan yaklaşık 8.5 milyon özürlü insanımız,
sorunlarının çözümüne yönelik yasal mevzuattan yoksun iken, Hükümetimiz
tarafından oluşturulan 5378 sayılı Özürlüler Kanunu,Türkiye’nin ilk
Özürlüler Kanunu olarak 07.07.2005 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir.
Özürlülerle ilgili yasal düzenlemeleri yaptık, ancak bu alanda sadece
yasal düzenleme yapmak; kanun, yönetmelik çıkartmak yeterli değildir. Kanun
ve yönetmeliklerle birlikte kurumsal düzenlemelerin de yapılması
gerekmektedir.
Bugün Türkiye olarak genç bir nüfusa sahibiz. Ancak gelecek yıllarda,
bugün Avrupa ülkelerinde yaşanan kronik hastalıklara ve yaşlılığa bağlı
özürlülük sorunuyla ülkemiz de karşılaşacaktır. Bugünden, sorun olmadan
yapısal düzenlemelerle, gerekli sistematik yapılanmayı ve düzenlemeleri
oluşturmalıyız.
Günümüzde de diğer ülkelerde olduğu gibi, memleketimizde de, günlük
zarurî ihtiyaçlarını bağımsız olarak karşılayamayan, dolayısıyla değişik
derecelerde de olsa aile bireylerinin yardımına ve bakımına sürekli muhtaç
olan özürlü, yatağa bağımlı veya yaşlı insanlar bulunmaktadır. Bakıma muhtaç
vatandaşlarımıza, bir sosyal sistem içinde plânlı ve programlı bakım
hizmetleri götürmek, sosyal yönüyle de hızlı bir gelişme sergilemesi gereken
bir Türkiye için, ertelenemez ve vazgeçilmez bir unsurdur.
Özürlüler ve bakıma muhtaçlar bizden fiziksel olarak uzakta oldukları
için, bu sorunlara karşı artık ne gözlerimizi kapatabilir, ne de
kulaklarımızı tıkayabiliriz. Ülkemizde de, özürlülerin korunması, bakılması
ve rehabilitasyonları ile ilgili hizmetlerin sosyal hizmetler ve sosyal
güvenlik uygulamaları kapsamında gerçek-leştirilmeye çalışıldığı
görülmektedir. Ancak, bu hizmetlerin nitelik, nicelik ve ülke çapındaki
yaygınlığı bakımından üzerinde durulması ve yeni uygulama yollarının
araştırılması Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde giderek önem kazanmaktadır.
Bakım hizmetlerinde sağlayacağımız niteliksel ve niceliksel gelişme Avrupa
Birliği ülkelerine yönelik yeni bir ihracat kapısını açacaktır. Hızla
yaşlanan Avrupa ülkelerindeki bakıma muhtaç kişilere verilecek bakım
hizmetlerine genç Türkiye nüfusu talip olacaktır.
Özürlüler ve bakıma muhtaçlar bizden fiziksel olarak uzakta oldukları için,
bu sorunlara karşı artık ne gözlerimizi kapatabilir, ne de kulaklarımızı
tıkayabiliriz. Ülkemizde de, özürlülerin korunması, bakılması ve
rehabilitasyonları ile ilgili hizmetlerin sosyal hizmetler ve sosyal
güvenlik uygulamaları kapsamında gerçekleştirilmeye çalışıldığı
görülmektedir. Ancak, bu hizmetlerin nitelik, nicelik ve ülke çapındaki
yaygınlığı bakımından üzerinde durulması ve yeni uygulama yollarının
araştırılması Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde giderek önem kazanmaktadır.
Ba-kım hizmetlerinde sağlayacağımız niteliksel ve niceliksel gelişme Avrupa
Birliği ülkelerine yönelik yeni bir ihracat kapısını açacaktır. Hızla
yaşlanan Avrupa ülkelerindeki bakıma muhtaç kişilere verilecek bakım
hizmetlerine genç Türkiye nüfusu talip olacaktır.
Temel özellikleri itibariyle sosyal hizmetler kapsamında yer alan bakım
hizmetleri açısından ülkemizde sosyal güvenlik yönünden de yeni uygulamalara
geçilmelidir. Bu uygulamalardan birinin de bakım sigortası olabileceği
düşünülebilir. Bunun için ülkemizde sosyal güvenlikte sağlık sigortası
olduğu gibi bakım sigorta-sının da yer alması gerekmektedir
Türkiye demokratikleşme, adalet, yoksullukla mücadele ve kalkınma yolunda
hızla sorunları çözerken hepimize büyük sorumluluklar düşüyor. Bizim
hükümetimizle birlikte bu ülkenin kaynakları yine bu ülkenin menfaati
için-bu milletin menfaati için, özürlüsü için kullanılmaya başlanmıştır.
2000
yılında toplam sosyal yardım harcamalarının GSYİH’ye oranı yüzde 0,48 iken,
bu oranın 2005 yılında yüzde 0,86’ya yükseldiği, yani kamu maliyesinde
harcamaların kısıldığı bir dönemde özürlülerin yararlandığı hizmetler ve
desteklerin artırıldığı gözlenmektedir. Üstelik bu rakamlara yaklaşık 1
milyar dolara ulaşacağı tahmin edilen bakım hizmetlerinin maliyeti dahil
değildir. Bu özürlüler politikasında özürlülere hizmet götürme anlayışında,
özürlülerden yana bir kırılma noktasını oluşturmaktadır. Aynı zamanda son
yıllarda özürlülere verilen önemin de göstergesidir. Bu önem sadece bakım
hizmetlerinde değil, aynı zamanda Eylül ayı itibarıyla “aylık” 62 buçuk
trilyon liraya ulaşan özel özel eğitim kurumlarına ödenen meblağda da, ve
bir önceki yılla bile kıyaslandığında %100 artış göstererek yarım katrilyonu
aşmasını beklenilen 2022 sayılı Yasa kapsamında ödenen yardımlarda da
kendisini göstermektedir.
Özürlüler için yapılan ve yapılacakların lütuf olmadığı düşüncesi
içerisindeyim. Bu Şûranın özürlülere olduğu kadar kronik hastalığı olan
hasta ve yaşlılarımızı da kapsayan çok geniş bir halk kitlesinin
sorunlarının çözümüne derman olacağına inanıyorum.
Özürlü vatandaşlarımıza hizmet götüren bütün kurumlarımıza ve özürlüler
konusunda sağladığı gerek yasal düzenlemeler, gerekse kurumlar arası üstün
koordinasyon hizmetleri için Özürlüler İdaresi Başkanlığına ve bu vesileyle,
Şura’yı tertip edenlere ve katkı sağlayacak olan değerli katılımcılara
başarılar diliyor ve teşekkür ediyorum.
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
ÖNSÖZ
Bireylerin yaşadıkları toplumda sağlıklı, kaliteli ve mümkün olan en
uzun süre bağımsız yaşayabilmelerini sağlamak sosyal devlet anlayışının bir
gereğidir. Özürlü bireyler özür türüne ve derecesine göre günlük
yaşamlarında çeşitli oranlarda güçlüklerle karşılaşmakta ve destek
hizmetlerine ihtiyaç duymaktadır. Bu çerçevede bireysel ihtiyaçlarını bir
başkasının yardımı olmaksızın gideremeyen özürlü bireyin desteklenmesini
amaçlayan bakım hizmetleri önemli bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bakım hizmetlerinin önemine binaen özürlülük alanında yaşanan
eksikliklerin ve ihtiyaçların giderilmesi amacıyla 07.07.2005 tarihinde
yürürlüğe giren 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’la bakıma muhtaç özürlü
bireylere nitelikli ve sistemli bakım hizmetinin verilmesine yönelik
düzenlemeler yapılmıştır. Aynı zamanda 5579 sayılı Kanunla Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’nda yapılan değişiklikle söz konusu
düzenlemenin kapsamı genişletilerek daha fazla bireyin bu uygulamadan
yararlanması sağlanmıştır.
Bu
anlamda artan ihtiyaçları ve çeşitlenen talepleri karşılamak üzere yapılan
yasal düzenlemelerle birlikte; özürlü ve bakıma muhtaç olan birey ile
ailelerinin yaşam kalitelerini artırmak, ailelere destek vermek, sistemli ve
nitelikli hizmet sunabilmesi için uygun politikaların geliştirilmesi,
ülkemiz koşullarına uygun bakım hizmet türleri, bakım personeli ve
eğiticilerin eğitimi, bakım güvence sistemleri ve finansmanı ile destek
teknolojileri konularının tartışılması ve öneriler geliştirilmesine ihtiyaç
duyulmuştur.
Öncelikli hedeflerimizden biri olan özürlü bireylerin yaşam kalitesinin
yükseltilmesi için bakım hizmetlerinin geliştirilmesi ve ülke genelinde
sistemli bir şekilde yaygınlaştırılması amacına paralel olarak III.
Özürlüler Şûrası’nın ana teması “Bakım Hizmetleri” olarak belirlenmiştir.
Bakım hizmetlerinin dünü, bugünü ve yarınının analiz edilmesi, bu alanda
bilgi ve politikalar üretilmesi, yeterli nitelik ve nicelikte bakım hizmeti
sunulabilmesi, ihtiyaç duyan bireylerin bu hizmetlere kolayca ulaşabilmeleri
şüphesiz özürlü bireyler ve aileleri açısından büyük öneme sahiptir.
Bu
amaca yönelik olarak 19–23 Kasım 2007 tarihleri arasında üniversitelerimiz,
kamu kurum ve kuruluşları,sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve ilgili
diğer tarafların katılımı ile İstanbul’da gerçekleştirilen III. Özürlüler
Şûrası’nda ortaya çıkan çözüm önerilerinin ve alınan kararların bu alana
önemli katkılar sağlayacağını düşünmekteyim.
Geniş bir uzlaşma ve nitelikli katılımla alınan bu kararların özürlü
vatandaşlarımız ve milletimiz için hayırlı olmasını temenni eder,Şûra
organizasyonunun gerçekleştirilmesinde görev alan tüm katılımcılara ve
Özürlüler İdaresi Başkanlığı’na teşekkür ederim.
Nimet ÇUBUKÇU
Devlet Bakanı
|