KÜRESELLEŞMENİN İKİ
YÜZÜ: İSTENMEYEN "KAÇAK GÖÇMENLER'- "DAVETLİ BİLGİ İŞÇİLERİ" (*)
(Prof. Dr. Nusret EKİN)
l. YOKSULLUKTAN KAÇIŞ : "YABANCI KAÇAK İŞÇİLER"
A. ÜMİDE KOŞAN KAÇAK GÖÇMENLER
Günümüz küresel dünya iş piyasalarını ilgilendiren önemli
konulardan en Önde geleni, kuşkusuz insanlık-dışı bir şekilde para
kazanmanın bir vasıtası olarak yapılan "insan ticareti"dir. Birçok insanın
ya tek başına, ya da altesi ile birlikte, daha rahat yaşama olanaklarına
kavuşabilmek amacıyla, kendi ülkesinden, daha yüksek gelir elde etme olanağı
gördüğü gelişmiş zengin ülkelere doğru bir göçe karar verdiği ve bunu
gerçekleştirmek için de "İnsan tacirleri" olarak adlandırılan aracılarla
yasadışı olarak anlaşmada bulunduğu görülmektedir. Bu aracılar, kişi başına
belirli bir ücret karşılığında, karayolu veya çoğunlukla denizyolu ile bu
kişileri belirlenen ülkenin sınırından yasal olmayan bir şekilde
geçirmektedirler.
Bu şekilde Türkiye'ye de sokulmuş çok sayıda kaçak
yabancı insan mevcuttur. Bazı iddialara göre, Türkiye aynı zamanda, fakir
Doğu ile zengin Batı arasında bir geçiş noktası olması dolayısıyla, insan
tüccarlarının AB'ye yönelik uluslararası yasadışı insan ticaretinde bir
köprü vazifesi görmektedir.
Öyle ki, yetkililerin yaptığı açıklamalara göre, Türkiye
üzerinden gerçekleştirilen bu faaliyetler sonucunda, fakirlikten veya baskı
rejimlerinden kurtulmak amacıyla yüz binlerce Doğu (Asya, Ortadoğu, Afrika)
kökenli kişi zengin ve özgür dünyaya doğru çileli bir yolculuğa
yönelmektedir.
Bu kaçak göçmenlerden bir kısmı deniz yolu ile,
genellikte ya Yunanistan veya İtalya sahillerinde kaderleriyle baş başa
bırakılmakta veya Türkiye - Yunanistan -Bulgaristan kara sınırının herhangi
bir noktasından AB'ye giriş yapmaya çalışmaktadır. Bu durum öyle yaygın bir
hal almıştır ki, bu kaçak yabancıların, sınır geçrne girişimleri sırasında
civar Türk köylerinde çiftçilerin tarlalarına verdikleri hasar, çiftçilerin
geceleri nöbet tutmalarına dahi yol açmıştır.
İşin acı tarafı, bu yolculuğun bir kısmının hatta ölüm
ile sonuçlanmasıdır, insan tüccarlarının para kazanma hırsı, aşırı yüklü,
eski ve teknik donanımı yetersiz deniz araçlarıyla başlayan yolculuğun
hedefe ulaşamadan, denizin ortasında büyük bir felaketle sonuçlanmasıyla
bitmektedir. Her sene yüzlerce kişi bu kaçak insan trafiğinde can
vermektedir. Bir kısmı ise hedeflediği ülkelere varamadan güvenlik
kuvvetleri tarafından yakalanmakta ve ülkesine geri gönderilmektedir.
Kuşkusuz New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan terörist saldırı, bu
yasadışı insan ticaretine yeni, tartışmalar ve boyutlar getirecektir.
B. TÜRKİYE'YE
YÖNELİK "KAYIT - DIŞI KAÇAKLAR"
Türkiye'de de çok sayıda kaçak yabancı işçinin varlığı
bilinmektedir. Yapılan tahminlere göre, bunların sayısı l milyonu aşmış
durumdadır. Bunların önemli bir kısmı, insan tüccarları marifetiyle ülkemize
gelmiş ve kayıt-dışı sektörde çalışmaya başlamıştır. Bir yandan Sovyetler
Birliği, Balkanlar ve Doğu Avrupa'daki gelişmeler, diğer yandan İran'da dini
- siyasi bir rejimin kurulması, Irak, İran, Afganistan ve Suriye'de yaşanan
baskıcı rejimler, siyasi krizler, nihayet Kafkaslar'da ortaya çıkan bölgesel
çatışmalar Balkanlardan, Kafkaslardan ve Orta - Doğu'dan çok sayıda insanın
Türkiye'ye yasal ve yasadışı yollardan gelmesine yol açmıştır.
Yabancı kaçak işçilerin istihdamı esas itibariyle kayıt -
dışı ekonomide, kayıt - dışı istihdam olarak ortaya çıkmaktadır. Yabancı
kaçak işçiler kayıt - dışı işçi istihdamının önemli bir parçasını
oluşturmakta, kayıt - dışı sektör işçiliğini yaygınlaştırmakta, yerli
işçilerin çalışma koşullarını ve ücretlerini düşürmekte ve
sendikasızlaştırma ve "Endüstri İlişkileri'nden kaçış" süreçlerini
hızlandırmaktadır.
Bir taraftan eski Sovyet Cumhuriyetleri'nden, diğer
taraftan Doğu -Avrupa ülkelerinden, özellikle Romanya, Moldavya'dan, hatta
Filipinler'den gelerek Türkiye'de ev İşlerinde ve hizmet sektörlerinde çok
sayıda işçinin çalıştığı tespit edilmiştir. Filipinli işçilerin özellikle
dokuma sanayiinde çalıştıkları gözlenmiştir. Bazı kaynaklara göre Romen
işçilerin bilhassa inşaat sektöründe çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Bazı denizcilik işletmelerinde Ukraynalı, Endonezyalı
işçilerin ve Doğu Karadeniz'de Rus işçilerin çay fabrikalarında çalıştığı
ifade edilmiştir. Bir diğer İddiaya göre, "Bulgar, Romen ve Polonyalı
işçiler turist vizesi ile gelmekte ve kaçak olarak inşaat, dokuma, dericilik
ve otel işyerlerinde istihdam edilmektedir. İnşaatlarda genellikle Romen
işçiler çalışmaktadır." Kuşkusuz, tam üyelik müzakereleri devam eden bazı
Balkan ülkelerinin, gelişmelerini hızlandırmaları ve "serbest dolaşım"
hakkını elde etmeleri, yabancı kaçak göçmen akımını keskin bir şekilde
azaltacaktır. Buna örnek olarak özellikle Bulgaristan verilebilir.
1994 yılından bugüne ise Romanya, Bulgaristan, Rusya ve
Azerbaycan'dan gelen yabancı kaçak işçilere Cezayir, Filistin ve bazı Orta -
Doğu ülkelerinden, hatta Afrika'nın bazı ülkelerinden sayıları gittikçe
artan yabancı kaçak işçinin ilave olduğu araştırmalarda özellikle
vurgulanmaktadır. Bu kaçak işçilerin hizmetler, yapı, tekstil, metal ve
plastik işkollarında yaygın bir biçimde istihdam edildikleri
belirtilmektedir.
Bu konuda yapılmış birkaç İnceleme dışında elimizde resmi
ve bilimsel verilere dayanan başka bir araştırma da bulunmamaktadır. Hatta
kamu organlarının bile bu konudaki bilgileri sınırlıdır. Bu son gelişmelerle
ülkemizin adeta bir "kaçak işçi cenneti - emek piyasasına dönüştüğü
anlaşılmaktadır.
C. KARMAŞIK
SORUNA GENEL BAKIŞ
Sonuçta, bu süreçle ilgili olarak bazı temel noktalar
aşağıdaki gibi belirlenebilir:
AB ülkelerine yönelik deniz ve kara yolu ile yapılan
yasadışı göçte Hindistan, Pakistan, Afganistan, Bangladeş, Filistin, Irak,
İran'dan gelenler önemli bir yer tutmaktadır,
Karayolu ile yasadışı göç, Türkiye üzerinden özellikle
Yunanistan ve kısmen de Bulgaristan'a yönelirken, deniz yolu ile göç, "köle
gemileri" ile Fransa'ya kadar uzanmaktadır. Bu arada, ağırlıklı olarak
Yunanistan, İtalya, Malta, Güney Kıbrıs, özellikle de Avrupa sahilleri
hedeflenmektedir,
Doğu'dan gelenler, fakirlik yanında, otoriter
sistemlerden, dinî rejimlerin siyasi baskılarından kaçarken; Batı'dan,
Balkanlar'dan gelenler, daha ziyade çalışma ve para kazanma amaçlan ile
Türkiye'ye yönelmektedir,
Doğu'dan gelenlerin bir kısmı, Türkiye üzerinden
Avrupa'ya geçerken, bir kısmı Türkiye'de kalmakta, Batı'dan gelenler ise,
daha ziyade kısa süreli çalışma sonucunda "hedefli işçi" (target workers)
olarak belirli bir parayı kazandıktan sonra ülkesine geri dönmektedir,
Kafkaslar'dan ve Türk Cumhuriyetleri'nden de kısmi bir
nüfus ve işgücü hareketi görülmekte, bazı ülke ve bölgelerin yasadışı göç
hareketinde dikkati çekici nitelikler kazandığı anlaşılmaktadır. Özellikle,
Moldovya'lı "Gagavuz Türkleri"nin ev işlerinde, Ukraynalı ve Rusya'lı
kadınların "bavul ticaretinde", Kafkaslar'dan gelenlerin çay üretiminde,
Balkanlar'dan gelenlerin ise yapı, tekstil sektörlerinde çalıştıkları
gözlenmektedir,
Bu yasadışı göçler sonucunda, siyasi iltica
taleplerinden, yakalananların tekrar baskıcı siyasi rejimlere yollanmasından
doğacak çok sayıda insani sorun ile de karşılaşılmaktadır. Bu açıdan,
özellikle AB'nin, Türkiye'nin daha fazla sınır kontrollerini
gerçekleştirmesini, resmi bir göç politikası oluşturmasını istediği
görülmektedir,
Türkiye'nin "göç cenneti" olmaktan çıkarılması, kuşkusuz
Türkiye'nin tam üyeliği ve serbest dolaşımı hakkının gerçekleşmesi açısından
da fevkalade önemlidir,
Bu açıdan "Türkiye'de yabancıların çalışması ve
çalıştırılması ile ilgili sorunlar" öncelikli ele alınarak tartışılmalı ve
Ulusal Program'da öngörülen Yasa Tasarıları en kısa zamanda
gerçekleştirilmelidir.
Özellikle New York teröründen sonra yasadışı insan
ticaretine Türkiye'nin daha fazla önem vermesi, hudutların güvenliğini hızla
artırması gereklidir.
II. YENİ ÇAĞDA FABRİKADAN BİLGİSAYARA
A. "ALTIN YAKALI" "BİLGİ İŞÇİLERİ"
Yeni teknolojiler ve
iletişimdeki göz kamaştıran gelişmelerin sonucunda içinde yaşadığımız yeni
çağda, bilgi en önemli stratejik unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilgi
toplumu yeni bir işçi kavramını da gündeme getirmiştir. Bu yeni işçilerin
özelliği, yaptıkları her işte yoğun şekilde bilgiye dayanan nitelikli
çalışanlar olmalarıdır.
Bilginin kullanılması ve geliştirilmesi olarak
vasıflandırılabilecek işlerde çalışan kişiler için "Bilgi İşçisi" (Knowledge
Worker) tabiri kullanılmaktadır. Örneğin, günümüzde herhangi bir planlama,
tasanın, araştırma, analiz, organizasyon, depolama, programlama, dağıtım,
pazarlama gibi görevlerden birisini yerine getiren bir işçi bilgi işçisi
olabilir. Yine, bilginin aktarılmasına ve alınıp-satılmasına herhangi bir
şekilde katkıda bulunan veya bilgiyi kendi işinde etkin olarak kullanan bir
kişi, günümüz dünyasında bilgi işçisi olarak nitelendirilmektedir.
1996'dan sonra karşımıza çıkan bir kavram olarak bilgi
işçisi, programcılar, sistem analistleri, teknik yazarlar, akademisyenler,
araştırmacılar ve benzerleri gibi çok sayıda enformasyon teknolojisi
sahasında çalışan kişiyi de içermektedir. Bu kavram, ayrıca, bilgi
teknolojisi alanı dışında kalan insanları da Kavramaktadır. Örneğin
avukatlar, öğretmenler, her çeşit bilim adamları ve her çeşit
öğrenciler bu guruba girmektedir.
Günümüz toplumunda her alanda olduğu gibi, istihdam
alanında da hızlı bir değişim yaşanmaktadır. Fordist-Taylorist yapılarla iki
asır üretim yapan endüstri toplumunda, sanayi sektöründe mal ve hizmet
üreten, genelde yarı-vasıflı mavi yakalıların egemen olduğu istihdam
yapılarının hızla değiştiğini görüyoruz. Gerçekten, işgücünün % 70'ine
tırmanan "bilgi toplumu"nun hizmet ekonomilerinde, "bilgi işçilerinin de
hızla yükselişine tanıklık ediyoruz.
Böyle bîr yapıda "bilgi üreticileri (bilim adamı,
mühendis, doktor, istatistikçi, araştırma uzmanları, hukukçu vb.), bilgi
taşıyıcıları (öğretmenler, profesyonel iletişim işçileri, kütüphaneciler
vb.), bilgi işlemcileri (idari işler ve sekreterlik vb.), altyapı personeli
(makina operatörleri, bakım personeli vb.) biçiminde yaygın bir bilgi
işçisinin istihdam edildiği ve bunların hizmet sektörü ekonomileri içindeki
oranının hızla yükseldiği gözlenmektedir."
Bilgi işçisi kavramının iyi anlaşılabilmesi için onun
sanayi işçisi ile karşılaştırılması yapılmalıdır. Bu yeni işçi türü,
geçmişin "mavi yakalı" ve "beyaz yakalı" işçisinin yerini almaktadır. Bilgi
işçisinin yaptığı işte kalite, elde edilen ürün miktarından daha önemlidir.
Bilgi işçisi özerktir, sürekli bir öğrenme süreci içindedir ve üretim
sisteminin önemli bir unsurudur.
Bazı yazarlar ise, bu işçilere "altın yakalı" (gold
collar) demektedirler. Bunlar özellikle problem çözme kabiliyetleri,
yaratıcılıkları, zekaları ve yetenekleri nedeniyle istihdam edilmektedir. Bu
kavramlar, endüstri toplumundan bilgi toplumuna geçen dünyamızda, işgücünün
yapısal değişim biçimlerini de açık bir şekilde göstermektedir. "Mavi
yakalı", "beyaz yakalı", "pembe yakalı" yanında, şimdi de "altın yakalı"
işçilerden bahsedilmektedir.
Bilgi işçileri, bilgiyi
kullanan, yorumlayan, ileten insanlardır. "Bilgisayar kullanımı" (okur -
yazarlığı), böyle bir görevi etkin ve uygun bir biçimde yürütmek İçin
vazgeçilmezdir. Bilgi işçisi, ya bilgiyi kullanır veya bilgiyi sağlar.
Kuşkusuz bu bilginin ortaya çıkması bilgi teknolojilerine bağlıdır. Böyle
bir bilginin avantajları, hızlı, güvenilir olması, saklanabilmesi,
iletilebilmesi, karmaşayı azaltması, analiz esnekliği getirmesi,
erişilebilir olmasıdır.
İşyerinin bilgisayar kullanımındaki becerisi,
küreselleşen ve gittikçe rekabete açık dünya piyasalarında şirketi başarılı
bir duruma sokar. Küresel olarak bilgisayar
gerekli rekabet avantajlarının kazanılmasında vazgeçilmez bir araçtır.
B. BOLLUK VE
KITLIK BİR ARADA : ARTAN BİLGİ İŞÇİSİ TALEBİ
1. Bir arada Giden Yüksek İşsizlik ve Bilgi İşçisi
Açıkları
Özellikle ABD'de yeni çağa doğru son 30 yılın en düşük
işsizlik oranları, işverenlerin yeterli sayıda işçi bulmasını
zorlaştırırken, ortaya çıkan temel sorunun, uygun vasıflarda yetiştirilmiş
işçi bulmada ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Hızlı teknolojik değişmeler,
devam eden küreselleşme, çok iyi yetişmiş bilgili tüketici ve satıcılar,
yoğun rekabet, ekonomileri belirleyen temel özellikler haline gelmiştir. Bu
gelişim sonucunda temel sorun, sayısal olarak değil, özellikle nitelik
açısından işçi bulmaktaki güçlüklerin ortadan kaldırılmasına yönelmiştir.
Günümüzde bütün Batı toplumlarında, işgücünde bulunan
işçiler ve işgücüne yeni katılan genç çalışanlar açısından en ciddi sorun,
davranış, bilgi ve vasıf itibariyle bilgi teknolojisine dönüşmüş ekonomide
bu işçilerin hızla ortaya çıkan işlere uygun işçiler olmayışlarıdır.
Ekonomideki bütün bu değişim ve gelişimlere karşılık
istihdamın yeterli ölçüde artmayışı, bu açıdan akla iki temel sorunu
getirmektedir. "Acaba emek talebi mi azalmaktadır, yoksa istenen vasıflarda
işçi temin etmede bir yetersizlik mi vardır?"
Diğer bir deyişle, eğer işsizler yeterli vasıflarla donatılmış bilgi
işçileri olsaydı, istihdam seviyesi artmayacak, acaba işsizlik oranları bu
yükseklikte devam edip gidecek miydi?
Kuşkusuz, vasıf seviyeleri bir ölçüde çağa uymayan bilgi
ve beceri ile donatılmış işçilerin, bilgi çağının iş piyasalarında istihdama
sokulmasında güçlükler yaşanırken, diğer yandan ilginç bir çelişki olarak,
bilgi işçisi sunumunda da büyük yetersizliklerle karşılaşılmakta ve Kara
Avrupa'sına yurtdışından bilgi göçüne olanak verecek uygulamalar hızla
genişlemektedir. Bir diğer deyişle, adeta yüksek işsizlik oranlarıyla bilgi
işçisi açıkları birarada gitmekte ve günümüzde dikkati çekici böyle bir
ilginç çelişki yaşanmaktadır.
2. "Mavi Yakalı" Türk İşçisinden, Asya'lı "Bilgi
İşçisine"
1960'lardan itibaren geleneksel Sanayi Devrimi'nin
getirdiği iş piyasalarında işgücü açıkları, milyonlara varan Türk ve diğer
gelişmekte olan ülke işçileri tarafından karşılanırken, 2000'lerde yepyeni
başka açıklar ortaya çıkmış, bu açıklar artık geleneksel mavi yakalı Türk,
İtalyan, Yunan, İspanyol, Yugoslav İşçilerin yerine bilgi çağının
vasıflarına sahip Hintli işçiler tarafından karşılanmak durumunda
kalınmıştır. Bu çelişki aslında, bilgi çağının bütün dönüşümlerini açıkça
göstermektedir.
Özellikle, bilgi teknolojisi nedeniyle ABD ekonomisinde
GSYİH 1995 - 98 arasında % 11,7 oranında artmıştır. Bu sektör, toplam GSYİH
büyümesine % 35 oranında katkıda bulunmaktadır. Bu nitelikli bir teknolojik
gelişme, yüksek vasıflı, iyi eğitim görmüş işçilere gereksinme
göstermektedir. ABD'de yapılan araştırmalara göre, 2020'ye kadar,
Amerika'daki büyüyen mesleklerin % 40'ı orta ve yüksek seviyeli dil bilgisi
talep edecektir. Büyüyen işlerin % 35'i orta ve yüksek seviyeli matematik
bilgisi gerektirecektir. Büyüyen işlerin % 33'ü problem çözme ve ileri
seviyede analitik düşünme vasıflarına sahip olanlara ihtiyaç duyacaktır.
3. Hızla Genişleyen Bilgi ve İletişim İşçisi
Yapılan bir araştırmaya göre, "işgünlerini enformasyon ve
fikirler dünyasında geçiren insanların sayısı her geçen gün artmaktadır.
Stanford Üniversitesi'nde endüstri mühendisliği ve endüstri yönetimi
profesörü olan Stephen R. Barley'in yaptığı hesaplara göre, genel olarak
alındığında, işleri nesneler üstünde çalışmaya (tarım işçileri, operatörler
ve düz işçiler, zanaatçılar) ya da meslek gerektirmeyen hizmetler vermeye
(otel ve lokanta işçileri, dağıtım işçileri, mağaza tezgahtarları, ev
hizmetçileri, berberler ve güzellik uzmanları, sağlık müstahdemleri vb.)
dayanan kişilerin Amerikan işgücü içindeki payı yüzyılın sonunda yandan daha
fazla bir oranda düşmüş olacak, yani 1900'de yüzde 83 olan düzeyden tahminen
yüzde 41'e inmiş olacak; buna karşılık büyük ölçüde enformasyon alanında
(satış, yönetim ve idare, mesleki ve teknik ya da kırtasiye işlerinde)
çalışan ve 1900'de işgücünün yüzde 17'sini oluşturan kesimin oranı, yeni
yüzyıla girildiğinde yüzde 59'a yükselecektir."
XXI. yüzyılda, her işçinin belli başlı sekiz temel
vasıfta yetişmiş olması beklenmektedir. Bu vasıflar; yazma, dinleme,
gözlemleme, uygulamalı matematik, yazılı bilgileri okuma ve anlama yeteneği,
uygulamalı teknoloji, bilgiyi anlama ve kullanma, ekip çalışması
olarak sıralanmaktadır.
4. Değişen İşçi - Değişen İş Bulma
Bir yazarın deyişiyle, gelecek, "kendisini ona
hazırlayanlara ait olacaktır." Bu sloganla ortaya çıkan "Bilgi İşçileri
İstihdam Servisi" özellikle işverenlerin ihtiyacına en iyi biçimde cevap
verecek beş ana dalda bilgi işçisi ihtiyacını karşılamaktadır. Bunlar; "dış
kaynak kullanımı" (outsourcing), çağrı üzerine çalışma, sözleşmeli danışman,
üniversitelerden eleman bulma, geçici eleman bulma hizmetleridir. Böylece,
işgücünün yapısal dönüşümüne uygun olarak, işçi bulma hizmetleri de değişim
göstermektedir.
Günümüzde işverenler, gittikçe "bilgiyle yönetilen
örgütleri" yürütmek zorunda kalmaktadırlar. Bu da kuşkusuz beraberinde bilgi
işçilerini getirmektedir. Basit olarak ifade etmek gerekirse, bilgi işçileri
üç alanda bilgi teknolojilerini kullanmak zorundadırlar.
Bunlardan birincisi, verilerin toplanması; ikincisi,
bilginin analiz edilmesi ve hesaplanması; nihayet sonuncusu, bilginin
iletilmesidir.
Günümüzde çalışanlar, gittikçe keskin bir biçimde
eğitimli, vasıflı ve vasıfsız işçiler olarak birbirinden ayrılmaktadır,
ikinci gurup işçiler için geleceğin, özellikle küresel bir ekonomide, hiç de
aydınlık olmadığı anlaşılmaktadır. Vasıfsız işçiler, sadece kendi
ülkelerinde değil, gelişen ülkelerdeki düşük ücretli işçiler de dahil olmak
üzere, bütün dünyadaki vasıfsız işçilerin rekabeti altında kalacaklardır.
C. "BİLGİ
GÖÇMENLERİNE AÇILAN KAPILAR
1. Yavaş Artan Hizmet, Hızla Artan Bilgi İşçisi
"Yeni ekonominin sıcaklığı" nedeniyle, işverenlerin
ulusal işgücü içinde yer almayan yeni istihdam kaynaklarına yönelmesi söz
konusu olabilir. Bu şahıslar kimler olabilir? Her şeyden Önce, "Silikon
Vadisi"ndeki (Silicon Valley) göçmenler bu arada sayılabilir Gerçekten
günümüzde 115,000 bilgisayar programcısı, mühendis, bilimadamı sağlanan
vizeyle Vadi'de çalışmaktadır. ABD Kongresi, bu limiti 2000 yılında
195,000'e yükseltmiştir. Bu göçmenlerin başında Hintli bilimadaınları
gelmektedir.
Bunun dışında, vasıfsız göçmen işçiler ise, bulaşıkçılık
yapanlar, bahçıvanlar, yapı işleri, ev temizliği vs. işlerde çalışanlardan
oluşmaktadır. Lokantalar 1,4 milyon göçmen işçi istihdam etmekte, bu da
işkolundaki toplam yerli işçinin % 14'ünü oluşturmaktadır.
İleri sürüldüğüne göre, bu İşkolunda 2 milyon yeni iş
açılacaktır. Bu da ancak göç yoluyla karşılanabilecektir. Bunun dışında şu
anda ABD'de 6 milyon yasadışı göçmen bulunduğu tahmin edilmektedir. Diğer
bir kaynak olarak, ev dışında çalışmaya başlayan kadınlar gösterilmektedir.
Ayrıca, gençler ve yaşlılar diğer bir potansiyel kaynak oluşturmaktadır.
Böylece, Amerikan ekonomisi % 4'ler civarındaki
işsizliğine rağmen, aynı zamanda yaşanan altın çağda bazı sektörlerde işgücü
açıklarıyla da karşılaşabilmektedir.
Gerçekten, "tüm sektörlerde nispeten yüksek işsizlikle karşılaşılmasına
rağmen, bilgi teknolojisi sektörlerinde iş piyasası koşullarının çok sıkı
olduğu gözlenmektedir.
ABD'de yapılan araştırmalara göre, 1993'den bu yana, bu
sektörde 1 milyondan fazla yeni iş yaratılmıştır ve bu işlerin ücretleri
ekonominin geri kalan sektörlerindeki ücretlerden % 75 daha yüksektir. Bilgi
teknolojisi işçilerinde işsizlik oranları elektrik mühendisleri, bilgisayar
uzmanları ve programcıları dahil olmak üzere % 2'nin altındadır ve birçok
bölgede işverenler bu vasıflarda eleman açıklarını doldurma sıkıntısı
içindedirler."
2. Yeni İş ve Büyüme Yaratan "Bilgi Göçmenleri"
Aslında, ekonominin bütününde bilgi işçilerine olan güçlü
talep, ekonominin çağa açılmadaki gerçek başarısını da göstermektedir.
Bilgisayar uzmanı, sistem analisti ve programcısı talebindeki artışın geçici
olduğunu düşünmek yanlıştır. Gerçekten, bilgi teknolojisine yapılan
yatırımlar 1992'den bu yana sürekli artmıştır.
Yeni bilgi teknolojileri işletmenin faaliyetlerini "arz
zinciri yönetiminden" (supply chain management), "insan kaynakları
yönetimine" ve oradan da "pazarlama stratejilerine" doğru
değiştirmektedir. ABD'de ticaret bakanlığı raporlarına göre, ülke çapında en
azından, bu yeni sistemin yaratılması için gelecek 10 yılda 1,3 milyon yeni
bilgi işçisine ihtiyaç olacaktır. Sistemin işletilmesinde de ayrıca bilgi
işçisi ihtiyacı doğacaktır. Bu nedenle, bilgi işçisi gereksinmesi nedeniyle
bu yıl çok sayıda vasıflı işçi vizesi verilmiştir. 1999 yılından bu yana,
115.000 vize sağlanmıştır".
Clinton yönetimi, başlangıçta, artan sayıda "H1B vizesi"
vermiş, göçmen işçiler yoluyla Amerikan İşçileri üzerinde olumsuz etkisi
olacağı düşüncesiyle bu vizeyi kullanmakta tereddüt etmiştir. Kaliforniya
Üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre, bilgi işçisi göçünün ekonomi
üzerinde olumlu etkiler yarattığı tespit edilmiştir.
Son 20 yılda Silikon Vadisi'nde yapılan ayrıntılı
araştırmalar, yeni iş ve refah yaratma bakımından bu göçün çok önemli
etkileri olduğunu göstermiştir. Bilgi göçü, bölgeye getirdiği vasıf,
yaratıcılık, sermaye ve küresel pazarlarla bölgenin bütünleştirilmesi
yoluyla çok olumlu etkiler yaratmıştır.
Günümüzde Vadi'de göçmenler, bilimsel ve mühendislik işgücünün en azından
üçte birini oluşturmaktadır ve yüksek yönetim pozisyonlarında
çalışmaktadırlar.
Zaman içinde bilgi teknolojilerindeki istihdam fırsatları
daha fazla Amerikalı öğrenciyi bu vasıfları elde etmeye teşvik etmektedir.
Böylece Amerikan yönetimi çok sayıda eğitim fırsatı yaratmaktadır. Ayrıca,
bilgi sektöründe birçok şirket, bilgi teknolojisi kaynaklı işler için kendi
elemanlarını yetiştirmek üzere çok sayıda eğitim programları
yürütmektedirler.
3. "Silikon Vadisi" İle Gelen Zenginlik
Silikon Vadisi, Amerikalılar ve göçmen işçiler için daha
yüksek gelirler ve daha fazla iş fırsatları gibi olumlu sonuçların canlı bir
örneğidir.
Bu duruma işaretle, P. Peters verdiği bir konferansta
şöyle demektedir: "30 yıldır Silikon Vadisi'nde yaşayan talihlilerden biri
olarak bizim oralarda yaş ortalaması çok düşüktür. Yanınızdan geçen 19
yaşındaki çocuk pekala bir milyarder olabilir. Ama sanayi toplumunun
milyarderlerinin aksine etrafında etten duvarlar gibi bodyguardlar
göremezsiniz. Silikon Vadisi'nde her gün 64 yeni milyoner doğmaktadır."
CISCO Systems tarafından yaptırılan, Çek Cumhuriyeti,
Mısır, Macaristan, İsrail, Ürdün, Polonya, Romanya, Rusya, Suudi Arabistan,
G. Afrika, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye'yi kapsayan bir araştırmada,
G. Afrika, Rusya'dan sonra Türkiye'nin en çok bilgi işçisi açığı yaşayacak
ülke olduğu belirlenmiştir.
İleri sürüldüğüne göre, "Türkiye'de internet ve network
alanında 2000 yılında yaklaşık 5,500 kişilik yetişmiş eleman sıkıntısı
yaşanırken, bu sayının 2003 yılında
20,500 seviyesine çıkacağı" hesaplanmaktadır:
Kuşkusuz, işsizlik sorunun çözümünde ve istihdam
politikalarının belirlenmesinde "değişen çağın aranan yeni bilgi işçisi
tipi"nin büyük bir önemle göz önünde bulundurulması, bir zorunluluk olarak
ortaya çıkmaktadır.
D. ÇAĞI
KESTİRMEDEN YAKALAMAK : ALMANYA
Günümüzde dikkati çeken çok önemli bir gelişme ise,
Avrupa'nın halihazırda yoğun işsizlik baskılarına rağmen yeniden göçmen işçi
alımını başlatmasıdır. Bu da, çağın çok önemli dikkati çeken bir
çelişkisidir. Özellikle Almanya, günümüzde mavi yakalı, yarı vasıflı işçi
yerine, bilgi teknolojisine dayalı sektörler için bilgisayar uzmanı
aramaktadır. Özellikle, "yer\\ ekonomide" ABD'nin gerisinde kalmamak için,
büyüyen işgücü açıklarını karşılamak amacıyla, ülke dışından eleman ithal
etme olanaklarını araştırmaktadır.
"Başbakan Schröder'in bu amaçla gündeme getirdiği öneri,
belirli sayıda yabancı bilgisayar uzmanına "özel çalışma vizesi" verilmesini
öngörmektedir. Bilgi teknolojisi sektörlerinden gelen talep, en az 30 bin
bilgisayar uzmanının ithalini gerektirirken, Schröder ilk partide 10 bin
özel vize verilmesini kabul etmiştir. Bilgi teknolojisi ile ilgili
sektörlerdeki toplam uzman eleman açığının ise, bu yıl 75 bini, iki yıl
içinde 350 bini bulacağı tahmin edilmektedir."
Böylece, 1960'larda işgücü açıkları yüzünden Türk
işçilerini ve Güney Avrupa İşçilerini istihdam eden Almanya'nın, günümüzde
yüksek işsizlik oranlarına rağmen yeni ekonomiyi yakalayabilmek için bilgi
işçilerine yönelmesi, ilginç bir tartışma haline gelmiştir. Bu yeni oluşum,
Almanya'da sendikal örgütlerden büyük direnişle karşılaşmakta ve Alman
toplumunun "Yeşil Kart ve özel vize"ye karşı olduğu ileri sürülmektedir.
Özellikle Almanya'da iş arayan ve şu an işsiz olan 30 bin bilgisayar uzmanı
bulunduğuna da ayrıca işaret edilmektedir.
Yapılan diğer araştırmalar da, bilgi işçisi açığının
Almanya ile sınırlı kalmadığı, Avrupa çapında bu açığın 1999'da 850 bine
vardığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ortaya çıkan üretim kaybının 110 milyar
Euro'ya vardığı, 2003 yılı için ise, eleman açığının 1,2 milyonu bulacağı,
yıllık üretim kaybının 100 milyar Euro'ya varacağı belirtilmektedir.
Kuşkusuz, bu bilgi işçileri açığının kapatılmasında özellikle Hindistan ve
Doğu Avrupa önemli bir paya sahip bulunmaktadır.
E. ÇALIŞANLAR HERŞEYİ BİLMEK VE FARKLI OLMAK ZORUNDADIR
Yönetim danışmanlarından T. Peters'e göre, bütün dünyada
beyaz yakalı ofis çalışanlarının yarıdan fazlası işlerini kaybedecektir.
Çünkü, çağımızda "farklı olan kazanacaktır." "Kendini markalaştıran,
profesyonel bir hizmet şirketi gibi hareket eden, hayranlık uyandıran
projelerle uğraşanlara" istihdam kapıları sonuna kadar açık olacaktır. Bu
yeni Dünya'da, çalışan her
[i]şeyi
bilmek zorundadır.
Böylece yeni çağ, göçmen işçi konusunda ciddi sorunları
olan birçok AB ülkesini, bunca tecrübeden sonra çağın getirdiği zorluklarla
yeniden az gelişmiş birçok Asya ülkesine ve Hindistan'ın yetiştirdiği
yazılımcılara muhtaç etmiş ve onlara özel vize uygulamak zorunda bırakmıştır.
Gerçekten, günümüzde çok sayıda ülke, kendi ekonomik
gelişmişlik yapılarından doğan istihdam sorunlarına ilaveten, çağın
getirdiği yeni teknolojik yapılar içinde mavi ve beyaz yakalı endüstri
çağının işçilerini, yeni çalışma dünyasının "altın yakalı bilgi işçilerine"
dönüştürmek sorunuyla da baş başa bulunmaktadır.
Dipnotlar (Kaynaklar):
1.
Koç, Y (1999) "Türkiye'de Yabancı
Kaçak işçilik", Ankara : Türk- iş Yay., s. 5 vd.
2.
Koç, Y. (2001) "Türkiye'de Yabancı
Çalışanlar", F. Ebert Vakfı, 12.05.2001 Toplantısı, İstanbul, s. 1 16.
3.
Özdemir, S. (2000) "Yeni Çağın
Değişen işçi Tipi : Bilgi işçileri", İstanbul, s. 1, (Yayınlanmamış Makale)
4.
Tanrıverdi, H. (1997) "Yerel ve
Küresel Boyutlarıyla İstihdam", Mercek Dergisi, S: 6, Nisan 1997, s. 23.
5.
Kelley, R.E. (1990) "Managing The
New VVorkforce", Machine Design, May 10, 1990, p. 109.
6.
Cooper, J.C. - Madigan, K. (1999)
"Is Labor Demand VVeakening ör Is There A Shortage of Workers?", Business
Week, Issue: 3652, 10.25.99, p. 35
7.
Ekin, N. (2000) Türkiye'de Yapay
istihdam ve istihdam Politikaları İstanbul, İTO Yay., s. 67.
8.
Stewart, T.A. ( 1998) Entelektüel
Sermaye: Kuruluşların Yeni Zenginliği (Çev. Elhüseyni, N.), İstanbul, MESS
Yayını, s. 44. & Hoffman, C. (1998) "Bilgi işçilerinin Performansını
Değerlendirmek için Beş Yöntem", Power Dergisi Özel Eki: Harvard Business
Review, Temmuz 1998, s. 14 - 21.
9.
Judy, R. W. ( l 999} "Labor
Forecast : Gray Skies, VVorkeı- Drought Continues", HR Magazine, Vol: 44,
Issue: 11,Nov. 1999, p. 22.
10.
Ekin, Türkiye'de Yapay istihdam ve
istihdam Politikaları, öp.çit., s. 68 -69.
11.
Church, G.J. - Marchant, V. -
Rivera, E. - Baron, M. - Pitt, H. - Fowler, D. (2000) "To Work We Go", Time,
Vol: 155, Issue: 19, 05.08.00, p. 25.
12.
Tyson, L.D. (1999) "Öpen the Gaies
Wİde to High - Skill Immigrants", Business Week, Issue: 3636, 07.05.99, p.
16.
13.
Ibid, p. 16.
14.
Ibid, p. 17
15.
Tamer, M. (2000) "Tom Peters'in
Gözüyle Yeni Ekonomide Hayat". Milliyet, 03.06.00, s. 7.
16.
Ulagay, O. (2000) "Almanya 'Bilgi
işçisi' Arıyor", Milliyet, 21.03.00, s. 22.
17.
Ibid, s. 22.
18.
Ekin, Türkiye’de Yapay İstihdam ve
İstihdam Politikaları, op. Cilt., s. 74.
|