Hükümetin Engellilik Testi
İbrahim Veli
5 Ekim 2009
Memleketimizde sosyal sorunları ele alan, akademik anlamda çözüm
üretmeye dönük çalışmaların çok yetersiz olduğu bir dönemde, sosyal
sorumlu bir sosyal bilimci olarak, toplumun bütün temel sorunlarına
azami derecede ilgi gösterecek ve toplumun huzuru için katkılarını
esirgemeyecek insanlara olan ihtiyaç had safhadadır. Geleceğimiz, ancak
devletin sosyal hizmet ve eğitim kurumlarının öncülüğünde ve bu değerli
insanların katkılarıyla yürütebileceği toplum destekli stratejik bir
plan ve programlarla aydınlanabilir.
Bu
gerçekler bilinirken ve sosyal bir devlet olmamızın anayasal dayanağı
mevcut iken, insanımızın sosyal hayata tam olarak kaynaşmasına yönelik
yeni aktif sosyal politikalar tespit etmek ve en önemlisi uygulamaya
dönük hamleler başlatmak elzem iken, nitelikli insanların dışlanması ve
yalnız bırakılması, hükümetin engelli bir bakış açısına sahip olduğunu
göstermeye yeterlidir. 30 Ekim 2003 tarihinden beri özürlülerle ilgili
konularda temayüz etmiş bir üniversite öğretim üyesi sıfatıyla Özürlüler
Yüksek Kurulu'nda görev alan Prof. Dr. Ali Seyyar'ın istifası, bu
engelli bakışa tepkinin bir neticesi olmuştur.
Henüz tasarı halinde iken Özürlüler Kanunu'na sosyal politika boyutu
kazandırabilmek maksadıyla Özürlüler İdaresi Başkanlığı (ÖZİDA)'nın
Başkan Vekili Dr. Mehmet Aysoy'un talebi üzerine 30.10.2003 tarihinde
hem Özürlüler Yüksek Kurulu üyeliğine, hem de ÖZİDA Kurum danışmanlığına
getirilen Profesör Seyyar, danışmanlığı döneminde 2005 tarihinde kabul
edilen Özürlüler Kanunu'nda özellikle bakıma muhtaç özürlüler için bakım
ödeneği de içeren sosyal bakım güvence modelinin ilk adımını atmıştır.
Uzmanlık alanı olan sosyal bakım güvence modelinin içeriğini
zenginleştirmek ve daha geniş kitlelere ulaştırabilmek için, III.
Özürlüler Şurası'nın ana konusunu "Bakım" olarak belirleyen ve bu
süreçte Aysoy'un görevinden alınmasına rağmen Bakım Şurasının etkin ve
verimli olabilmesi için çabalayan Seyyar, bu alana yıllarını vermiş
bilim adamı kimliğine gösterilmiş olan saygısızlık nedeniyle istifa
ettiğini açıklamıştır.
Dezavantajlı sosyal kesimler alanında Cumhuriyet tarihinin en önemli
kazanımı olan Özürlüler Kanunu'nun çıkmasından sonra sosyal güvenlik
sistemimize Bakım Sigortası'nın ihdasına ve sosyal hizmetler alanında
manevî bakım uygulamalarına yönelik olarak sürdürdüğü çalışmalarla devam
eden Seyyar'ın bu manalı istifası, aslında sosyal alanda hükümetin uygun
dinamik iklimini giderek kaybetmesi ve icraatlarıyla milletimizi derin
hayal kırıklığı içersinde bırakmasını da açıklamaya yeterli olmuştur.
Siyasetçi ve yöneticiler, kendi kariyerleri için, kamu kaynaklarıyla
sosyal faydası çok az olan sözde özürlü dostu projeler üretip, yoğun
medyatik reklam yapmakta olsalar da, bu istifa hükümetin sosyal
uygulamalarında engel çok olduğuna da vurgu yapmıştır. Ülkemizde
özürlülüğün istismarının önlenmesi için, daha etkin denetim
mekanizmaları oluşturması gereken Özürlüler İdaresi Başkanlığı,
nitelikli insanları buluşturmadığı sürece, memnuniyet değil şikâyet
makamı olmaya aday bir kurum olarak tarihte yerini alacaktır.
Biliyoruz ki, hükümet engelli olsa da özürlü dostu aktif sosyal
politikalarla her engel ortadan kaldırılabilir. Bütün gelişmiş ülkelerde
uygulanan SOSYAL ve MANEVÎ BAKIM yaklaşımlarının öncüsü olan Profesör
Ali Seyyar'ın haklılığı, Devlet Denetleme Kurulu'nun 2009 tarihli
raporunda manevî bakımın bir model olarak uygulanabilmesi konusunda
çalışmaların yapılması yönündeki önerisi ile bir kez daha
ispatlanmıştır. Çalışanlar ve iyiler her zaman kazanır.
|