aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

 

 

Makaleler ;

Ali Seyyar’ın Makaleleri

 

Federal Almanya’da Ailenin Sosyal Güvenliği

Giriş

Sağlıklı bir nesil yetiştirilmesini temin etmek bütün sosyal devletlerin başta gelen görevleri arasına girmektedir. Bu itibarla sosyal devlet, ailenin sağlık, huzur ve refah içinde yaşaması ve özellikle annenin ve çocukların özel olarak korunması için gerekli olan her türlü tedbiri almakla yükümlüdür.

Günümüzde, devlet ve milletlerin gelişmişliği sosyal refah ve sosyal güvenlik olanaklarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması ile ölçülmektedir. Şüphesiz, F. Almanya bu çerçevede gösterdiği performansı ile modern sosyal devletler içinde önemli bir yer almaktadır.

Konuya bu açıdan yaklaşırsak, F. Almanya' da ailenin sosyal güvenliği ile ilgili aile politikalarının çok yönlü olduğunu ve aile fertlerine de bir çok hak ve imkanın sunulduğunu söyleyebiliriz. Ancak, özellikle son yıllarda aileye yönelik geliştirilen yeni politikaların Alman nüfus yapısının değişen demografik trendi ile yakından ilgili olduğu da gözden kaçmamaktadır.

Makalemizde ailelere yönelik politikalar belirlenirken bu faktör, yaşlı nüfustan kaynaklanan bakıma muhtaçlara ve daha fazla çocuklu ailelerin oluşumu için yapılan yeni düzenlemelerle kendisini açık bir şekilde göstermektedir.

 

1.      Aileye Yönelik Politikalar

1.1.            Çocuk Parası

 

Çocuk parası ödemeleri hangi çocuktan itibaren hangi miktarlar üzerinden verilmeye başlanacağı hususu, ülkelerin nüfus politikası ile yakından ilgilidir. Doğum oranının düşük olduğu gelişmiş ülkelerde, nüfus artışını sağlamak ve geniş ailelerin ihtiyaçlarını karşılamak için, çocuk parası ödemeleri ilk çocuktan başlamak suretiyle çocuk sayısıyla doğru orantılı olarak artmaktadır.F. Almanya’da da buna benzer bir uygulama ile 1975 'ten beri çocuklu ailelere, her bir çocuk için ayrı ayrı ve çocukların sayısına göre artan miktarlarla çocuk parası verilmektedir (Bundeskindergeldgesetz- BK Gü).

Tablo 1 'de çocuklu ailelere ödenen çocuk parası miktarı son yıllardaki değişikliklerle beraber görülmektedir. Buna göre, 1997' den beri örneğin 1 çocuklu bir aileye ayda 220 DM, 2 çocuklu ise 440 DM, 3 çocuklu ise 740 DM, 4 çocuklu ise 1090 DM ve 5 çocuklu ise 1440 DM çocuk parası verilmektedir.

Tablo 1: Yıllar İtibariyle Çocuk Sayısına Göre Ödenen Aylık Çocuk Parası Miktarı (DM ).

 

Çocuk sayısı

1992-1995

1996

1997

1

70

200

220

2

130

200

220

3

220

300

300

4 ve daha fazla

240

350

350

 

Kaynak: Der Sozialversicherungs-fachangestellte; Nr. 95; 01.04.1996; s.21.

 

 

16 yaşın bitimine kadar her aile bu haktan yararlanabilirken çocuğun mesleki eğitim veya yüksek tahsil görmesi halinde çocuk parasın ödenmesi 27 yaşına kadar devam etmektedir (BKGG, m.2). Sosyal sigortalı olsun veya olmasın gelir seviyesi düşük olan ailelere her bir çocuk için belirlenen çocuk parasına ilaveten çocuk parası zammı (Kindergeldzuschlag) adı altında azami 6S DM verilmektedir (BKGG, m.ll a). Bu para aile bütçesi zayıf olup çocuklardan kaynaklanan gider artışlarının, kısmen de olsa telafisi için ödenen ek bir sosyal gelirdir. Özellikle her hangi bir sosyal güvencesi veya geliri olmayan ve bundan dolayı da kamusal sosyal yardıma muhtaç olan çocuklu ailelere vergi muafiyeti yapılamayacağından dolayı bunun yerine bu ek yardım yapılmaktadır.

Diğer yandan, gelir. seviyesi yüksek olan ve 2'den fazla çocuğu olan ailelere 1983' den beri çocuk parası kesintili olarak ödenmektedir (Witterstaetter, s. 113).

İki Almanya'nın birleşmesinden sonra çocuk parasını almaya hak kazanan ailelere ortalama olarak 22 milyar DM verilmektedir (Arbeits-und Sozialstatistik, Bundesminİsterium fur Arbeit und Sozialordnung-B MAS; s.223 ;s.117).

 

1.2 Çocuk Bakımı Parası

 

Çocuk parası ödemelerinİn yamnda aİlelere çocuğun dünyaya gelmesinden itibaren çocuğun bakım.. yetiştirilmesi ve büyütülmesi amacıyla her ay 600 DM karşılıksiz olarak verilmektedir (Bundeserziehungsgeldgesetz-BErzGG;m.4,m.S).

1986 yılından beri yürürlükte olan ilgili yasanın düzenlemelerine göre çocuk bakımı parası alma hakkının süresi ıo aydan 24 aya çıkarılmıştır (Bkz. Tablo 2).

 İki yıllık ödeme zarfında bir annenin yeniden bir çocuk doğurması halinde yeni doğan bebek için yine bu para devletçe ödenmektedir. İkiz doğması durumunda her bir çocuk için ayrı ayrı olarak ödemede bulunulmaktadır. Nikahsız olarak doğan çocuklar için de çocuğun bakımını üstlenen çiftlerden birisine bu ödeme yapılmaktadır. Yasal düzenlemelere göre, bir bebeğin bakımını üstlenen anne veya baba bu ödeme zarfında ev dışı bir işyerinde haftada ancak 19 saate kadar çalışabilir.

Çocukların daha iyi şartlar altında büyütü1mesini amaçlayan bu yasal düzenlemelere göre, çocuk bakımı parası alabilmek için ailelerin yıllık net gelir durumlarına da bakılmaktadır. Genelde ilk 6 ay için bütün ailelere bu ödeme yapılırken yıllık ortalama net kazancı 29 bin DM'nin altında olan orta ve alt tabakaya mensup ailelere bu para bu süreden sonra da ödenmektedir (Grönert; ss.99-101). Devlet, 1986 yılından başlayarak ortalama olarak 1.6 milyar DM çocuk bakımı parası adı altında ailelere ek bir sosyal gelir transfer ederken (Arbeits-und Sozialstatistik; s.117) bu rakamı 1991'de 5.8, 1993'de 7 ve 1997'de de 8.6 milyar DM'ye çıkarmıştır (Witterstaetter, s.119~ Textor, s. 43).

 

 

Tablo 2: Yıllara Göre Çocuk Bakımı Parası ve İzni

 

Doğum Dönemi

SÜRE

Çocuk Bakımı Parası

Çocuk Bakımı İzni

1.01.1986-31.06.1989

10 AY

10 AY

1.01.1988-31.06.1989

12 AY

12 AY

1.07.1989-30.06.1990

15 AY

15 AY

1.07.1990-31.12.1991

18 AY

18 AY

1.01.1992-31.12.1992

18 AY

36 AY

1.01.1993-       ?

24 AY

36 AY

 

Kaynak: Kurt Witterstaetter; Soziale Sicherung; Berlin; s. 119.

 

Bunun yanında bazı Eyaletler, federal devletin tespit ettiği normal sürenin dışında da çocuk bakımı parası ödemesine devam etmektedir. Örneğin, Baden-Württemberg Eyaleti çocuklu ailelerin gelir seviyesine bağlı olarak 1 yıl boyunca 400 DM'lik bir ödemede bulunmaktadır. Bavyera Eyaleti ise, normal süreye 6 ay ekleyerek her ay 500 DM vermektedir

 

1.3  Bakıma Muhtaçlara Bakan _Aile Fertlerine Sosyal Güvenlik

 

Aile içinde çalışmanın daha adaletli değerlendirilmesi bir başka ifadeyle, aile içinde çalışma ile işyerinde çalışmanın eşit tutulması yolunda 1988 yılından beri önemli adımlar atılmaktadır.

Mesela, 1988 yılında yapılan sağlık reformu ile hastanın evde bakımı durumunda hastalık sandığınca ilgiliye, bakımı için belirli bir sosyal gelir tanınmaktadır. Çalışan bir kişinin evinde bakıma muhtaç birisinin bulunması halinde bu kişiye 1990 vergi reformu ile vergi kolaylıkları sağlanmaktadır (Dilik, s.5).

Mesela, gönüllü ve karşılıksız (ücret almaksızın) olarak aileden veya aileden olmayan bakıma muhtaç birisine bakan herkes, yıllık gelir beyannamesinde 1800 DM miktarında belge göstermeksizin bakım gideri gösterebilmektedir (Drühmel, s.278).

1992 yılında yapılan yaşlılık, malullük ve ölüm sigortası reformu ile evinde bakıma muhtaç birisine bakan kişinin bu bakım süresi emeklilik sigortasına dahil edilmektedir (Dilik, s.2).

Düzenli olarak haftada en az 10 saat, aileden bakıma muhtaç birisiyle ilgilenen bir insanın, bakım hizmetlerinde bulunduğu bakım süresini emeklilik sigortasına, 'prim ödenmeyen sigortalı süre' olarak bildirmesi hâlinde, emeklilik maaşında bir artış meydana gelmese de daha erken emeklilik hakkına kavuşması mümkündür (Seyyar, s. 50).

Böylece, yakınlarına bakmak mecburiyetinde kalan ve bundan dolayı da kısmen veya bütünüyle çalışamaz duruma gelen aile fertleri ve bilhassa kadınlar, yaşlılık ve diğer sosyal riskler için gerekli çalışma süresini doldurma ve prim ödeme gibi mükellefiyetlerini yerine getirememe ve bunlardan doğan haklarını  kaybetme gibi tehlikelerden korunmuş bulunmaktadırlar (Dilik,s. 51).

1995'te sosyal sigortalar sisteminde faaliyete başlayan bakım sigortası, evdeki bakıcılara sosyal güvenlik ve bilhassa emeklilik sigortası dalında daha geniş kapsamlı haklar tanımaktadır. Bu itibarla, sosyal bakım sigortası (SBS) evdeki bakıcıların bakım hizmetlerini bir iş olarak kabul etmekte ve bunların emeklilik primlerini emeklilik sandığına yatırmaktadır. Emeklilik primlerinin SBS tarafından ödenebilmesi için, bakımı üstlenen kişinin ev dışında düzenli olarak çalışmaması, çalışıyor ise çalışma saatinin haftada 30 saatten fazla olmaması gerekmektedir (Sozialgesetzbuch-SGB, XI,m.19).

Prim miktarının tespitine gelince, SBS burada iki unsuru dikkate almaktadır. Birincisi; bakıma muhtacın bakıma muhtaçlık derecesi. İkincisi; bakıcının bu görev için haftada ayırdığı hizmet saatidir. Ancak, bakıcının bu yeni sosyal haklardan yararlanabilmesi için bakıma muhtaç kişiye haftada en az 14 saat bakması zorunludur. Bu iki unsurun birleştirilerek ele alınmasından sonra bakıcıya fiktif olarak bir gelir tespit edilmektedir. Bu fiktif gelire endeksli olarak normal emeklilik prim oranı üzerinden prim miktarı saptanmaktadır (Soziale Pflegeversicherung, AOK-Bundesverband, s.33).

SBS'nin yürürlüğe girmesiyle evdeki bakıcılar hem daha kolay hem de daha erken emekli olabilmektedir. Ayrıca, emeklilik paralarında önemli bir artış sağlanmaktadır.  

Bunun yanında SBS, evdeki bakıcıları bakım hizmetlerinde bulundukları sürece prim ödemeksizin kanuni kaza sigortası kapsamına dahil etmektedir (SGB XI, m.44.2).

Evdeki bakım görevinin sona ermesi ile bakıcının çalışma hayatına dönmek istemesi halinde, İstihdamı Teşvik Yasası'nda yapılan bazı değişikliklerle bakıcıya mesleki kurslara katılmada veya iş bulmada öncelik tanınmaktadır (Jung, s.120).

 

1.4  Bakıma Muhtaç Olanlara Sosyal Güvenlik

 

SBS kapsamına giren bağımlı işçilerin aile üyeleri de bakıma muhtaç olma riskine karşı korunma altına alınmışlardır. Aile fertlerinin, hangi sebepten dolayı olursa olsun bakıma muhtaç hale gelmeleri durumunda SBS tarafından sunulan bütün hizmetlerden yararlanabilmektedirler.

Evde yaşayan bakıma muhtaçlara daha sağlıklı ve aktif bir bakımın sürekli olarak sağlanması amacıyla SBS profesyonel bakım elemanları tarafından sunulan harici bakım yardımlarının giderlerini karşılamaktadır. SBS, temel bakım ve ev idaresine yönelik olan harici bakım hizmetlerinden yararlanmak isteyen bakıma muhtaçlara muhtaçlık derecelerine göre ayda 750 DM ile 3750 DM arasında bir yardım yapmaktadır (SGB,XI, m.36.3).

Bu hizmetlerden yararlanmak istemeyen veya gerekli görmeyen bakıma muhtaçlara diğer bakım giderlerini karşılayabilmeleri için 400 DM'den 1300 DM' ye kadar varan bakım yardımları yapılmaktadır (SGB,XI, m.37.l).

Evde bakımın tam yeterli olmaması veya geçici olarak sağlanamaması durumunda, sürekli veya geçici olarak kısmi (gece veya gündüz) ve yataklı bakım hizmetleri sunan bakım tesislerinden yararlanılabilir. Bu durumda da yine muhtaçlık derecesine göre ayni ve nakdi yardım yapılmaktadır (SGB,XI,m.4l.2).

Bakıma muhtaçların mümkün mertebe bağımsız olarak hayatlarını idame ettirebilmeleri için ücretsiz araç-gereç (özel hasta yatağı,çağrı cihazı, dezenfekte ürünleri vs.) yardımı yapılmaktadır (SGB,XI,m. 42.1).

Ayrıca, bakımı evde kolaylaştırmak ve evi bakıma uygun hale getirebilmek amacıyla yapılması gerekli olan yapısal iç ve dış çevrenin tamirat ve tadilat giderleri için SBS 5000 DM'ye kadar destek sağlamaktadır (SGB,XI.73.2).

Bakıma muhtaçların, mümkün olabildiğince sürekli olarak alışa geldikleri aile ortamında bakılmaları için hem bakıcı hem de bakılan aile fertlerine yönelik sosyo-ekonomik tedbirlerin yanında bakımın kaliteli ve verimli olması açısından da her türlü iyileştirici hizmetler sunulmaktadır.

 

 

1.5  Çocuk Eğitimine Maddi Katkı

 

Ailelerin, maddi problemler çekmeksizin çocuklarını okutabilmeleri için özellikle geliri düşük ailelere Eğitime Teşvik (Ausbildungsförderung) adıyla parasal yardımlar yapılmaktadır. Ailenin yıllık ortalama net gelir seviyesine göre r her yıl devlet bütçesinden çocukların eğitimi için kaynaklar aktarılmaktadır Her yıl takriben 2.5 milyar DM miktarında kamusal eğitim katkısı yapılmaktadır (Sozialbericht 1996, BMAS, 1997).

 

1.6 Sosyal Konutlar ve Kira Yardımı

 

F. Almanya'da kirası nispeten az olan kamusal sosyal konutların yapımına önem verilmektedir. Yapılan binalardaki daireler özellikle çok çocuklu aileler için hem yapısal çevre hem de maddi açıdan elverişlidir. Çocuklu ailelerin bulunduğu bölgelerde yeterince sosyal dairelerin bulunmaması halinde ailelere, ikamet parası (Wohnungsgeld) adı altında kira yardımı yapılmaktadır. Bu yardımlardan özellikle gelir seviyesi düşük veya sosyal gideri çok olan çocuklu aileler yararlanmaktadır. Kira yardımı 1992 yılında 3.6 milyar DM civarında seyrederken bu miktar 1997'de 5.3 milyara çıkmıştır (Textor, s.41).

 

1.7 Sosyal  Yardımlar

 

Sosyal sigortalar kapsamı dışında kalan veya sigortalı olduğu halde geliri az olan ailelere kamusal sosyal yardım aracılığıyla ayni ve nakdi yardımların dışında bilhassa hastalık sigortasına sahip olmayan aile fertlerine ücretsiz olarak sağlık hizmetleri verilmektedir.

Sağlık sigortası olmayan hamile kadınlara ise, doğum sırasında ve sonrasında gerekli olan bütün tıbbi yardımlar sağlanmaktadır. Ayrıca, bebeğin temel ihtiyaçlarının giderilmesi için ayni yardımlar da yapılmaktadır (İlaç, bebek maması-bezi-elbisesi) (Bundessozialhilfegesetz-BSHG,m.79).

Çalışmayan ev hanımlarının doğum yapması halinde kendilerine bir kereye mahsus olmak üzere Analık Parası (Mutterschaftsgeld) yerini alan (bkz. Bölüm 2.2 ,b) 400 DM'lik bir yardım yapılmaktadır (BSHG,m.38).

Sosyal yardımların, temelde diğer sosyal güvenlik sistemlerinin boşluklarını dolduran ve genellikle sadece münferit hallerde devreye girmesi gereken tamamlayıcı bir sosyal güvenlik yöntemi olduğu düşünüIse de sosyal yardım kaynaklarından her yıl artan miktarlarda transfer yapılmaktadır (1990: 33.7; 1992: 45; 1993: 48; 1997: 62.9 milyar DM; bkz. Arbeits-und Sozialstatistik; Textor; s. 43).

Bunun ötesinde, sosyal yardımlardan geçinen aileler çocuk bakımı parası, zamlı çocuk parası ve kira yardım! ödeneklerinden yararlanmaktadırlar.

 

2. Çalışan Aile Fertlerine Yönelik Politikalar

2. 1 Aileye Vergi Muafiyeti

 

Başta gelir ve ücret vergisi yasalarında olmak üzere evli olanlara yarı yarıya kadar varan bir vergi indirimi hakkı tanınırken (Ehegatten-Splittting), çocuk sahibi ailelerin vergi yükü çocuk sayısına endeksli olarak (Kinderfreibetrag) oranlı bir muafiyet sistemi çerçevesinde azalmaktadır (Einkommenssteuergesetz-ESTG,m.32).

Dolayısıyla, bir taraftan çocuklu ailelere değişik isimlendirmeler altında direkt olarak sosyal nitelikli nakdi yardımlar yapılırken, diğer taraftan da çocuk sayısına göre daha az vergi alınarak dolaylı olarak mali imtiyazlar sağlanmaktadır.

Çocuk sahibi ailelerin ve tek başına çocuklarına bakıp çalışmakta olan annelerin vergi yükü, çocukları için gösterebilecekleri giderler sayesinde olağanüstü bir şekilde hafifletilirken, bu yük kısmen çocuksuz ailelere ve mutlak olarak çalışan bekarlara aktarılmaktadır. Böylece, gelir vergisi sisteminin yapısal özelliklerinden ötürü sosyal gruplar arasında bir gelir transferi yapılabilmektedir.

Bu itibarla, evli olanlar bu vergi sistemine tabi tutulan bekarlara nispeten dolaylı olarak (daha az vergi vermek suretiyle) yılda ortalama olarak 30 milyar DM tasarruf edebilmektedirler; bir başka ifadeyle, evli olanlara bekarların gelirlerinden 30 milyar DM aktarılmaktadır.

Çocuklu ailelere ise, değişik mali imtiyazlar çerçevesinde yılda ortalama olarak 25 milyar DM ayrıca bir vergi muafiyeti tanınmaktadır (Focus, Nr.25, 1994, s.44).

 

2.2. Çalışan Kadınların Korunması

 

Sigortalı olarak çalışan kadınların hamile olmaları halinde Alman sosyal güvenlik sistemi anne adaylarına çeşitli haklar tanımaktadır. Bunlara kısaca bir göz atalım:

 

a) Analık izni

Konu sigortalı olarak çalışan anne adayı olunca, sorunun bir ayağını da doğumdan önce ve sonra bebeğin sağlığı ile ilgili problemler teşkil etmektedir. Sigortalı anne adayı bu durumda doğum iznine ihtiyaç duymaktadır. F.Almanya'da kadın işçilerin ücretli doğum izinleri, doğumdan önce 6 ve doğumdan sonra 8 hafta olmak üzere toplam 14 haftadan ibarettir. Bu koruma müddeti (Schutzfrist) içinde kadınların çalıştırılmaları yasaktır (Mutterschutzgesetz- MutschG ,m.2).

 

b) Analık Parası

14 haftalık (98 gün) koruma müddeti çerçevesinde sigortalı kadına her gün için en az 25 DM Analık Parası ödenmektedir. Buna göre, sigortalı çalışan kadın, doğum yapması halinde asgari olarak (25DM x 98 gün) 2646 DM tutarında Analık Parası alabilmektedir.

Bu para genellikle hastalık sandığı ve işveren tarafından ortaklaşa ödenmektedir. Çalışan kadının koruma müddetinden önceki son üç ayın ortalama net ücretinin 750 DM'nin altında olması durumunda günlük 25 DM olan Analık Parası hastalık sandığı ve işveren tarafından eşit payla ödenirken aylık ortalama net ücretin 750 DM sınırının üzerinde seyretmesi durumunda hastalık sandığı kadına 2646 DM'lik bir ödeme yaparken işverenin de buna ilaveten kendine düşen payı ödemesi gerekmektedir(Reichsversicherungsordnung-RWO; m.200)

Bir örnek vermek gerekirse; kadının doğumdan önceki ortalama aylığının r net olarak 2100 DM olduğunu düşünelim. Bu ücret 30 güne bölünürse kadın, çalıştırılmadığı 98 gün için günlük 70 DM Analık Parası alma hakkına sahip olmaktadır. Bu paranın 25 DM' lık bölümünü hastalık sandığının diğer bölümünü ise (45 DM) işverenin ödemesi gerekmektedir. Buna göre, bu örnek doğrultusunda doğum yapacak kadın, hastalık sandığından 2646 DM ve işverenden de (45 DM x 98 gün) 4410 DM olmak üzere toplam 7056 DM Analık Parası alabilmektedir.

 

c) Özel İş Güvenliği ve İş Güvencesi

Koruma müddetinin başlamasına kadar anne adaylarının çalıştıkları işyerinde her türlü tehlikelere karşı özel olarak korunmaları  gerekmektedir. işverenin, anne adayının kendi sağlık şartlarına uygun olarak elverişli ortamda çalışabilmesi için gerekli önlemleri alması zorunludur. Mesela, sürekli olarak ayakta çalışmak mecburiyetinde olan anne adaylarının kısa bile olsa ara sıra  oturup dinlenmelerini sağlayacak sandalyelerin uygun yerlere konulması şart koşulmaktadır (Soziale Sicherung, BMAS, 1998,s.39).

Doğacak bebeğin sağlığına zarar vermeyecek derecede iş güvenliğini temin edemeyen işverenin anne adayını çalıştırması yasaktır. Bunun için~ anne adayına, sağlık durumuna ve çalıştığı iş ortamına bakılarak koruma müddetinin başlamasından evvel izin hakkı doğar. Bu durumda, işveren anne adayının ücretini ödemeye devam eder (MutschG,m.3/1).

Müsait ortamda çalışan anne adaylarının iş akitlerinin tek taraflı feshi genel iş güvencesi hükümlerinin yanında daha da zorlaşmaktadır. Analık durumunun ortaya çıkmasından itibaren başlayarak koruma müddetine kadar çalışan hamile kadınlara özel olarak imtiyazlı iş güvencesi verilmektedir (MuschG, m.9).

 

d) Çocuk Bakımı İzni

Çalışan kadınlar, analık izninin dışında 1986' dan beri yeni doğan çocuklarının bakımı için ek izin hakkı talebinde bulunabilmektedirler. Çocuk bakımı izni ücretsiz olmakla beraber devletin, bu izin hakkından yararlanmak isteyen çalışan veya çalışmayan her anne veya babaya belirli bir süre için çocuk bakımı parası adı altında sosyal gelir sağladığını 1.2 bölümünde belirtmiştik.

Çalışan kadınlara sağlanan çocuk bakımı izninin süresi kanunun yürürlüğe girmesinden sonra sürekli olarak artırılmıştır (Bkz. Tablo 2). 10 ay ile başlayan bu .izin süresi 1993 'ten beri 36 ay olarak devam etmektedir (BerzGG, m. 1 S). Bu izin hakkını anne yerine baba da kullanabilmektedir.

Ayrıca, bu izin dönemi, 1992'den beri doğan her çocuk için 36 ay, emekli sigortasına sayılmaktadır (İşte Almanya, s 363).

Bunun yanında işveren, bu izin döneminde çocuk bakımını üstlenen anne veya babanın iş akdini, istisnalar hariç (işletmenin iflası, kapanışı veya yer değiştirmesi), feshedemez (BErzGG, m. 18).

Çocuk bakımı izni hakkının doğması ile 0-3 yaş grubundaki çocukların bakımı yüzde 80.9 anneler tarafından gerçekleştirilmektedir. Çocuğun 3 yaşını doldurması ile annelerin bir kısmı yeniden iş hayatına döndüğünden 4-6 yaş grubundaki çocuklara bakan annelerin oranı yüzde 66.9 düşmektedir.

Bir başka deyişle, bu çocukların yüzde 33.1'İ ya başka birileri tarafından ya da herhangi bir çocuk yuvasında bakılmaktadır. Ancak,anne dışında alternatif çocuk bakımı imkanlarının sınırlı olduğu belirtilmektedir. Bu nedenle, bir çok anne, istediği halde iş hayatına atılamamaktadır (Textor; s.101).

e) Kurumsal Çocuk Bakımı Hizmetleri

F. Almanya'da çocuk yuvalarının ancak %14'ü tam gün olarak faaliyet gösterdikleri ve çalışmak isteyen anneler de özellikle bu nitelikteki yuvalara ihtiyaç duydukları için 4-6 yaş grubuna hizmet veren çocuk yuvalarına daha fazla gereksinim duyulmaktadır.

F. Almanya Anayasa Mahkemesi doğum yapan annelerin çocuk bakımı izninin bitiminden sonra yeniden iş hayatına atılmalarını kolaylaştırmak amacıyla, 1 Ocak 1996'dan itibaren geçerli olmak üzere 3 yaşını doldurmuş çocuklar için mevcut kreşlerde daha fazla kontenjanın ayrılmasını ve bunun yanında tam ve yarım gün hizmet veren yeni çocuk bakım yurtlarının yapılmasını şart koşmaktadır.

F. Almanya'da takriben 2.6 milyon çocuğa özel, kamu ve dini örgütlerce  kurumsal bakım hizmetleri sağlandığı halde halen 400-600 bin çocuğun bu hizmetlerden, kapasite yetersizliğinden dolayı yararlanamadığı belirtilmektedir.

Anayasanın belirttiği sosyal hedefe 1998'in sonuna kadar ulaşabilmek için 1994 yılından beri gerek personel (çocuk bakıcısı, çocuk pedagogu vs.) ihtiyacının giderilmesi gerekse fiziki imkanların oluşturulması yönünde takriben 14 milyar DM'lik bir yatırımın yapıldığı tahmin edilmektedir (Brüning ss. 19- 21).

 

SONUÇ

 

F. Almanya'da ortalama hayat süresinin yükselmesi ve doğum hızındaki düşmeye bağlı olarak genç nüfus oranının azalması karşısında nüfus giderek yaşlanmaktadır.

Toplam nüfus içinde yer alan yaşlıların sağlık ve bakım hizmetleri gibi sosyal hizmetler üzerinde diğer yaş gruplarına kıyasla daha fazla talep baskısı yaptığı bilinmektedir. Dolayısıyla, F.Almanya giderek yaşlanmakta olan nüfusu için daha fazla kaynak tahsis etmek sorunu ile karşı karşıya gelmektedir. Büyük aile tipinin hemen hemen yok olması karşısında yaşlıların bakımı aile ortamı içinde gittikçe azaldığından geleneksel toplumlardan farklı olarak yaşlıların bakımı ev dışında değişik huzur ve yaşlı bakım evlerinde görülmektedir. Bu gidişatı frenlemek ve kurumsal bakım hizmetlerinin maliyetini düşürmek amacıyla bakıma muhtaç yaşlıların evde dolayısıyla aile ortamında bakılması için sosyal alanda bir çok reform niteliğinde yeniliklere gidilmiştir.

Yaşlılık sorununun dışında yine demografik değişimin bir sonucu olarak F. Almanya'nın karşı karşıya geldiği bir diğer önemli gelişme ise Alman nüfusunun -gittikçe azalmasıdır. Buna karşılık bir dizi yeni tedbirlerin alındığını söyleyebiliriz. Her ne kadar bu tedbirlerin çocukların aile için iktisadi bir yük olmaması için sosyo-ekonomik türden olduğu iddia edilebilirse de 'çocuk bakımı parası’uygulamalarında görüldüğü gibi bunların daha ziyade pro-natalist, yani doğurganlık hızını artıncı politikalar olduğunu vurgulayabiliriz.

Sosyal güvenlik alanında resmen 'aile politikası' diye adlandırılan fakat mahiyeti itibariyle 'nüfus politikası' olan bu programlar çerçevesinde çocuklu ailelere 1992 yılından beri her yıl ortalama olarak 130 milyar DM dolaylı-dolaysız olarak transfer edilmektedir (Heinsohn, s.136).

Kadınların daha fazla çocuk doğurmalarını teşvik etme çabaları 1970'li yıllardan beri yapıldığı ve çocuk yapmayanlar da ağır vergilerle cezalandırıldıkları halde -göçmen ve yabancılar politikasını dikkate almazsak- nüfusun yine de artmadığınI müşahede etmekteyiz.

Bir çok Alman sosyolog ve iktisatçı, aileler için sağlanan sosyal nitelikli olmayan maddi ödeneklerin en az seviyeye indirilmesi halinde dahi doğurganlık oranında ciddi bir gerilemenin yaşanmayacağını, uygulanmakta olan teşvik programlarına dayanarak belirtmektedirler.

Dolayısıyla, Alman halkının sosyo-psikolojik yapısı itibariyle aile politikasının nüfus sorunlarının çözümü için yeterli bir araç olamayacağı bunun yerine mali külfetler getirmeyecek basit bir yabancı göçmen politikasıyla genç işgücünün temini ile sosyal sistemin ayakta kalabileceği istikametinde düşünceler ağırlık kazanmaktadır.

 

Google

KAYNAKI.AR

 

Yazar Adı Olan Eser ve Makaleler

Ali Seyyar; Bakıma Muhtaçlann Sosyal Güvenliği; Sakarya Üniversitesi Basımevi; Yayın No: 35 Adapazan; 1999.

Axel Drühmel; 1997 Systematisch Steuem Sparen; Econ-Verlag 1996.

Gunnar Heinsobn; 'Das überfflüssige Ende der Sozialpolitik Focus; Nr.21; 1993.

Jochen Grönert; Geld vom Staat fur Eltem; Müchen; 1996.

Karl Jung; Die neue Pflegeversicherung~ Bonn~ 1995.

Kurt Wittentaetter; Soziale Sicherung; 4.Autlg.; Berıin 1995.

Martin R. Textor; Sozialpolitik; Hof; 1997.

Nicola Brüning; 'Familienpolilik'; Focus; Nr.39;1994.

Sait Dilik; 'Sosyal Güvenlikte Yeni Bir SoS}'al Sigorta Kolu:Bakım Sigortası'; KA\IIU-İş; Cilt: 4; Sayı: 3; Ocak 1988

 

Kurumların Neşriyatı

Arbeits-und Sozialstatistik; Hauptergebnisse 1994; Hrsg. BM.S; Bonn; 1995.

İşte Almanya~ Baskı: W estermann, Braunschweıg; 1994.

Sozialbericht 1996; Hrsg. B'IAS; Bonn; 1997.

Soziale Pflegeversicherung~ Lembrief 32; Hrsg. AOK- Bundesverband; Bonn;1996.

Soziale Sicherung, im Überblick; Hrsg. BMAS; Bonn; Januar 1998.

 

Yabancı Dergiler

Der Sozialversicherungs- Fachangesteııte; Nr.95; 01.04.1996.

Focus; Nr. 25; 1994.

 

Kanunlar

BerzGG (Federal Çocuk Bakımı Parası Yasası) 

BKGG (Federal Çocuk Parası Yasası)

BSHG (Federal Sosyal Yardım Yasası)

ESTG (Gelir Vergisi Yasası)

MutschG (Annenin Korunması Yasası)

RVO (Devlet Sigorta Düzeni)

SGB,XI (Sosyal Yasalar Kitabı XI. Bölüm)