aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

 

 

Makaleler ;

<<<Makaleleri

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ENGELLİLERE VERİLECEK TEBĞ ve İRŞAD ZME

 

 

M.Naci KULA*

 

 

ÖZET

Hastalık, kaza, doğal afet gibi bazı sebeplere bağlı olarak yaşanabi- len engellilik hali, bireyin yaşamında istenmedik ve beklenmedik bir durumdur. Bununla birlikte. engelli birey, içinde bulunduğu duru- mu anlamak, kavramak ister ve karşılaştığı sorunlar ile d baş et- meye  çalışır. Engelli birey için engellilik halini makul bir şekilde an- lama ve kabul etmesinde, sorunlarını mada olumlu katkıda bulu- nabilecek kaynaklardan biri de din olabilir.Çünkü din, bireyin ken- dini ve dış dünyasını tanıma, anlama ve buna bağlı olarak da bir ya- şam felsefesi oluşturması açısından ona birtakım bilgiler sunar. Bu nedenle  engelli  birey,  hem  dinin  olumlu  katkılarından  yararlanma hem de dinini öğrenme açısından kendisine verilecek tebliğ ve irşad hizmetlerinden yararlanmak isteyebilir. Engelli bireye verilecek tebliğ ve irşad hizmetlerinde onun psikolojisi göz önüne alınmalı, dini so- rumluluk ve yükümlülüklerinin neler olduğu öğretilmeli ve dini teb- liğ ve irşad faaliyetlerinde engellinin yararlanabileceği yazılı ve görsel teknik imkanlar da sunulmadır

 

 

ABSTRACT

THE SERVİCE OF TABLİG AND IRSHAD FOR DİSABLED PEOPLES

 

People dıslıke beıng dısabled resultıng from varıous  reasons such as ıllness,  accıdents,and  naturaldısasters.  ın  spıte  of  thıs,  dısabled people  want  to  understand  hıs  sıtuatıon  and  strıve  to  handle  the problems  they  encounter.  relıgıon  may  be  a  source  ın  helpıng dısabled person to evaluate and adjust to hıs sıtuatıon and to solve the  resultıng  problems.  The  reason  ıs  that  relıgıon  provıdes  the dısabled  person  some  ınformatıon  to  understand  hımself  and  hıs envıronment,  and  consequently  to  form  an  helpful  lıfe  perspectıve. therefore, dısabled person may wısh to utılıze the tablıg and ırshad servıces to benefıt from the contrıbutıons of the relıgıon as well as learnıng ıt.ın prodıng tablıg and ırshad servıce to dıasbled person, hıs  psycholgy  must  be  taken  ınto  consıderatıon  and  he  must  be tought about hıs relıgıous

responsıbılıtıes and prınted and sual technıques should be used

ın these serces.

Key Words: Disability, tablıg and Irshad

 

 

 

 

 

*      Yrd.Doç.Dr., Gazi Ünv. Çorum İlahiyat Fak. Din Psikolojisi Öğretim Üyesi.

nkula@yahoo.com


 

Giriş

Sosyal bir varlık olan insan, etkileme ve etkilenme özelliğine sa- hiptir. Toplum içinde yaşamını sürdürürken birey, çevresinden etki- lenmekte,  etrafında  meydana  gelen  olaylar  karşısında  kimi  zaman sevinmekte  kimi  zaman da üzülmektedir. Bununla birlikte  yadığı ortamı etkileyerek değtirmekte, bozmakta, tahrip etmekte veya gü- zelleştirmekte ve imar etmektedir. Bu etkilim reci erisinde in- sanın davranışlarına n veren, anlam katan, motive eden veya kont- rol etmesine yardımcı olan beşeri ve beşer üstü birtakım unsurlar da bireyin hayatında yer almaktadır. Örf, adetler, kanunlar, ideolojiler, ahlak, din vb. sayesinde birey sosyal ilişkilerini zenlemekte, top- lumsal  rev  ve  sorumluluklarını  yerine  getirmeye  çalışmakta,  bu sayede  de sosyal uyumunu geekleştirmektedir.

Birey, kendisini kuşatan bu unsurların olumlu katkılarıyla çev- resiyle uyumlu bir şekilde günlük yaşamını sürdürebilmesi için onla-

rı iyi, doğru bir şekilde tanıması, anlaması ve yaşamında uygulaması gerekir. İnsanın yaşamında önemli bir rol oynayan dinin de birey ta- rafından doğru bir şekilde öğrenilip yaşanması, dinin olumlu katkıla- rını arttıracaktır. Bundan dolayıdır ki dini insanlara ultırmak vazi- fesi  olan  peygamberler1   Allah  tarafından  tebliğ  ve  iad  vazifesiyle görevlendirilmişler2  ve bu görevi yerine getirmek için birçok sıkıntı ve zorluklara da katlanmışlar, her şeye rağmen tebliğ ve iad vazifesini sürdürmüşlerdir. Peygamberimiz de kendisine vahiy geldikten sonra kendisinden önceki peygamberler gibi insanlara dini tebliğ etmek için biran evvel revini yerine getirmesi istenmiş ve “Ey örtüsüne bürü- nen, kalk ve uyar 3  buyrulmuştur. Peygamberimiz bu emir üzerine Mekke  halkını  Safa  tepesine  toplayarak  ilk  tebliğ  ve  irşad  revine blamış, daha sonra şahıslarla tek tek rüşerek toplu bir şekilde hitap  ederek, çarşı, pazar, mabed  ve  meclisleri  dolaşarak  onları İs- lam’a davet etmiştir. Müslümanların sayısı çoğalıp onlarla görüşme imkanı azalınca hem yeni mü’minlerin dini hayatıyla ilgilenmek, hem de müslüman olmayanları islama davet etmek için birtakım kişileri görevlendirmeye başlamıştır.4  Peygamberlerin bizzat kendilerinin yü- rüttükleri, daha sonra da görevlendirdikleri kişilerce gerçekleştirilen tebliğ ve irşad hizmeti günümüze kadar öncelikle dini konularda ih- tisas  yapmış  alimler  başta  olmak  üzere  bilgi  sahibi  her  müslüman tarafından  yürütülmüştür.  nümüzde  ise  başta  müslümanların

 

 

1     “Biz her milletin içinden o milleti Allah’a ibadete davet eden Peygamberler nder-

dik” (Nahl, 36) ayetiyle toplumları Allah’ın emirlerine davet eden Peygamberler gön- derildiği ifade edilmektedir.

2     “Bizim görevimiz açık bir şekilde Allahın emirlerini size tebliğ etmekten başka bir

şey değildir, dediler.” (Yasin 17) ayetiyle peygamberlerin görevleri ifade edilmiştir.

3     Müdessir,1-2

4     Süleyman Uludağ, İslamda İrşad,s.16-17


dini doğru ve güzel bir şekilde öğrenip yaşamaları, müslüman olma- yanlara da dini tebliğ etmek üzere tebliğ ve irşad hizmetleri ilim a- damları,  din  görevlileri  ve  doğru  yeterli  bilgi  sahibi  her  müslüman tarafından da gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Toplumumuzda her müslümanın dinini doğru bir şekilde öğrenip yaşama için daha ge- niş kitlelere ulaşacak tarzda camilerde hutbe ve vaazlarla halka yö- nelik konferans, panel ve sempozyumlarla da tebliğ ve irşad hizmeti sürdürülmekte,  çocuk, genç,  yaşlı, kadın,  erkek,  şehirli,  köylü,  en- gelli, engelsiz vatandaşlarımız aydınlatılmaya çalışılmaktadır.

1-Engelli ve Tebliğ İrşad Hizmeti

Toplum  fark özelliklere  sahip  bireylerden  oluşur.  Fark yaş, kabiliyet ve özelliklere sahip kadın ve erkeklerin oluşturduğu toplum, zengin  ve  çeşitli  bir  sosyal  yaşa bünyesinde  barındırır.  Bundan dolayı bireyler arasındaki farklılıklar da insanların birbirlerinden ya- rarlanmalana,  sosyal  dayanışmaya  ve  sosyal  rollerin  oluşmasına neden olmaktadır.

Ülkemizde yaklaşık olarak 8.5 milyon civarında bulunan engelli- lerin5     bireyse farklılıkları   baze doğuştan   gelen   özelliklerle   – kalıtımsal hastalıklar- meydana gelirken bazen de hastalık, kaza, sa- vaş, çevresel imkansızlıklar gibi nedenlerle daha sonra ortaya çıkar.

Engelliğe neden olan bir sebepten dolayı yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak oynanması gereken rollerin yetersiz- likten dolayı yerine getirilememesi şeklinde yanan özür-engel hali

6bireyin yaşamında istenmeyen beklenmedik bir durumdur. Böyle bir

durumla karşılaşan birey ve ailesi engel haline karşı değişik tepkiler- de bulunabilir.7  Özellikle doğumla ilgili beklentinin aksine doğan ço- cuğun özürlü olma aile içinde çok karmaşık psikolojik duyguların yaşanmasına neden olabilir. Yapılan çalışmalarda yaşanan bu duy- guların doğal ve evrensel olduğu belirtilmektedir. 8

 

 

 

5     Aralık  2003  de  devlet  planlama  teşkilatı  koordinasyonluğunda  Devlet  İstatistik

Enstitüsü   ve   Özürlüle İdaresi   Başkanlığınca   rütüle Türkiye   özürlüler araştırması sonuçları özürlülerden sorumlu devlet bakanı tarafından açıklanmış ve ülkemizde  toplam  8  milyon  431  bin  937  özür oldu  ve  bu  oranın  fusun  %

12.29  nu  oluşturduğu  belirtilmiştir.  Özürlülerin  %  1.25  ini  de  ortopedik,  binde

60’nı görme, binde 37sini işitme, binde 38’ini dil ve konuşma, binde 48’ini zihinsel özür grupları oluşturmaktar. (http: sabah.com.tr/2003/12/03/god 122 html)

6     Yahya Özsoy,Mehmet Özyürek, Süleyman Eripek, Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar,

Özel Eğitime Giriş, s.5; 1. Özürlüler Şurası, s.74.

7     Engellilik  durumuyla  ilgili  ailelerin  tepkilerini  açıklayan  modeller,  aşama,  sürekli üzüntü,kisel yapılanma modeli ve çaresizlik, güçsüzlük ve anlamsızlık modeli ol- mak  üzere  rt  kategoride  toplanabilir.  Bkz  Fusun  Akkök,  Bayan  Perşembeler, s.17-18

8     Bkz. Latife Bıyıklı, Bedensel Özürlü Çocukların Benlik Kavramı  (Aile Kabul Dü-

zeyleri Açısından) s.5


 

Çocuk özürlü olarak nyaya gelmiş veya beklenmedik bir du- rumla engellilik haliyle karşılaşmış ise önce şok yaşanır. Bu ama- da  anne-baba  veya  özürlü  birey  inançsızlık  ve  çaresizlik  duyguları içerisinde  olayı  bir  tür kabullenemez,  şaşırmış  bir  durumla  karşı karşıya kalır. Şok halinin akabinde çocukda veya yetişkinde meyda- na  gelen  bu  farklılık  ve  yetersizliği  kabul  etmeyerek  uzmandan  uz- mana dolaşma ve çare arama safhası olan red duygusu yaşanabilir. Bunu  aşırı  üzüntü,  depresyon,  karşıt  duygular  yaşama,  suçluluk, kızgınlık,  utanma,  sıkılma,  uzlma,  uyum,  yeniden  düzenleme  ve kabul aşamaları izleyebilir. Ulaşılması çok güç olan, fakat engelli bi- rey üzerinde en olumlu etkiyi bırakan son ama kabul aşamadır. Bu aşamaya gelen anne-babalar çocuklarını olduğu gibi kabul etme- ye ve onları ailenin bir ferdi olarak görmeye hazırdırlar.9

Aynı zamanda bu aşamayı yaşayan aileler ev dışı sosyal etkinlik- lerini  rdürmekte  ve  normal  çocuklarının  ihtiyaçlarıyla  da  engelli çocuğunun  ihtiyaçları  kadar  ilgilenebilmektedir.  Engelli  yetişkin  bi- rey de kabul amasında kendini olduğu gibi görme ve ev dışına çı- karak sosyal yaşama katılma cesaretini kendinde daha rahat hisse- debilmekte ve toplumsal ilişkilerini sürdürebilmektedir.10

Engelli  bireyin  bu  şekilde  yaşamı rdürebilmesinde,  kendi durumunu  algılamasında  başta  ailesinin  ve  toplumun  tutum  ve davranışları   önemli   ölçüde   rol   oynar.   Olumlu   benli kavramı geliştirme ve kendini kabul zeyinin yüksek olması, öncelikli olarak bireyin          engel durumuyla           ilgili        sağlıklı            tutum  ve               davranışlar gerçekleştirebilmesiyle mkün olabilecektir. Bunun için de aile ve toplumun engelli bireye olumlu katkılarının olması gerekir. 11

Engelli  birey  ve  ailesi  açısından  engel  durumunu  kabul  etme, olumlu  benlik  kavramı  oluşturma  ve  engel  durumundan  kaynakla- nabilecek  sorunları  mada  olumlu  katda  bulunabilecek  kaynak- lardan biri de din olabilir. Çünkü din bireyin kendini ve dış dünyası-

tanıma, anlama ve buna bağlı olarak da bir yaşam felsefesi oluş-

turması açısından ona birtakım bilgiler sunar.12

Engelli  bireyin  de  engel  durumunu  anlama,  kavrama  ve  yaşa- dıklarını makul bir şekilde anlamlandırmaya çalışarak engellilik ha- lini kabul etmesine katkı sağlayacak bir takım bilgileri elde etmesin- de dinden yararlanması mkün olabilir. Zira engelli, öncelikle ya- şadığı durumu anlayacak bazı soruları kendine sorabilir. Neden ben, yaşadıklarım Tanrı’nın bir cezası mı yoksa bir imtihanı mı, Tanrı bu-

 

 

9     Akkök,a.g.e, s .17,Bıyıklı,a.g.e.s.5

10   Bıyık,ag.e.s.6

11   nül  Erkan,Ortopedik  Özürlü  Çocukların  Kendini  Kabul  Düzeyi  Üzerine  Bir

Araştırma, s.18-19

12   Şerif Mardin,Din ve İdeoloji, s.24


nunla ne murad ediyor vb. sorulara cevap arayacaktır.13  Ayrıca kar- şılaşabileceği kıntıları aşmada dünyasında sığınabileceği bir var- lığı  hissetmesinde  manen  kendini  iyi  hissedebileceği  ve  moralinin yüksek  olmasını  sağlayabileceği  durumları  yaşayabilmesinde  dini inancın önemli bir rolü olabilecektir. Çünkü aşkın bir varlığa inan- mak, bireyde bir güven duygusu oluşturur. Birey Allah’a iman duy- gusuyla  birtakım  değerlere  bağlanmakta,  kendini  yalnız  hissetme- mekte ve ay değerlere inanan der insanlarla birlikte olma duygu- suyla da inde bulunduğu toplumda kendisinin bir yerinin ve anla- mının olduğunu kavramakta, sorunlarını abilecek bir gücü kendi- sinde hissederek güven duygusunu kazanabilmektedir.14

İşte engelli bireyin durumunu kabul etme ve mevcut durumun- dan kaynaklanabilecek sorunlarını aşmada, dinin olumlu katkılarını sağlamak üzere onlara dini tebliğ ve irşad hizmetini nasıl sunmalıyız, dini anlatırken nelere dikkat etmeliyiz, aynı zamanda engelli bireyler arasında dini ilgi ve istek sonucunda dinini öğrenmek isteyenlere di-

ni anlatır ve öğretirken mevcut bireysel farklılıklarını göz önünde bu- lunduracak  şekilde  nelere  dikkat  etmeliyiz,  dini  onlara  nasıl  anlat- malıyız ve öğretmeliyiz şeklinde bazı sorular önem kazanmaktadır.

Bu sorular ışığında gerek engelli bireyin kendi ilgi ve isteği so- nucu  ona  verilebilecek  dini  bilgilerde,  gerekse  sorunlarını  aşmada dinin katkısını sağlamak üzere kendisine ulaştırılacak olan tebliğ ve irşad  faaliyetlerinde  engellinin  mevcut  durumunu  göz  önünde  bu- lundurarak bunun nasıl geekleştirilebileceğini ele almak bu tebli- ğin konusunu oluşturmaktadır. Bu çalışmazda 2000-2001 yaz ve kış döneminde İstanbul ve Çorum’da engelliler üzerinde ankete daya-

yaptığımız Bedensel Özürlülük ve Dini Başa Çıkma” konulu araş- tırmada15  yer alan 16-22 yaş arası gençten mülakata nüllü katılan

50  kişi  ve  aynı  araştırma  örneklemindeki  yetişkinlerden  mülakata katılan 35 kişi ile buna ilaveten Çorum’da ankete dayalı çalışmamız dışında 2001 yılında tesadüfi örneklem yöntemiyle seçilen 30 beden- sel özürlü genç ve 2001 yılı yazında da Bursada aynı şekilde belirle- nen 22 bedensel engelli genç ile yaptığımız lakatlardan16  elde etti- ğimiz verilerden de yararlanarak konuyu ele almak istiyoruz.

 

 

13   Bkz.Elçin  Tapan, Devam Eden Hikayemiz, Ben Mutlu Bir Down Annesiyim   2

,s.23

14   Hüseyin Peker, Din Psikolojisi, s.71

15   Zikredile araştırma,İstanbul’da   İstanbul    şehir   Özürlüle Merkezi   ve Beyazay Görmezler Derneği ile Fiziksel Engelliler Vakfı, Çorumda ise Çorum Sakat- lar derneği’nin katkılarıyla tesadüfi örneklem yöntemiyle seçilen bedensel özürlüler üzerinde yapılmış olup, yayına hazırlanmaktadır.

16   Artırmamızda mülakat için örneklem grubunu olturan bedensel engelliler, or-

topedik ve görme engellilerle sınır tutulmuştur. Çünkü bedensel engelli grubunu oluşturan işitme, konuşma, sürekli bakım gerektiren ve zihinsel engellilere ulaşma ve onlarla iletişim kurma zorlukları göz önüne alınarak örneklem grubu ortopedik


 

2-Engelli Bireyle Sağlıklı İletişimin Tebliğ ve İrşad Hizmeti

Açsından Önemi

Tebliğ, “Bel-le-ğa” fiilinin mastarı olup bir şeyi veya bir işi ulaş- tırmak, iletmek, bildirmek, nakletmek, götürmek, taşımak, bir bilgiyi ulaştırmak manalarına gelmektedir.17  Buna göre tebliğ bilgilendirme olarak da tarif edebiliriz. Ayrıca tebliğ başkasına bilgi ulaştırmak ve onunla  iletişim  kurmaktır  tarzında  da  belirtilmiştir.18   Zira  iletişim, bir  etki  oluşturmaya  ve  davranış  nedeni  olmaya  yarayan  bilgi,  dü- şünce  ve  duyguların  her  türlü  yolla  aktarılması  recidir.19   Terim olarak ise “ilahi vahyi, yani Allah’ın emirlerini kullarına duyurmak- tan ibarettir şeklinde tarif edebileceğimiz20  tebliğin muhatabı insan- dır. Allah’ın emirlerini insanlara iletirken onlarla iletişim kurmak ge- rekir. Sağlık ve doğru bir iletişim, muhataba verilmek istenen mesa- jın doğru ulaşmasına yardımcı olur. Bu nedenle karşımızdaki kişiyle iletişimi engelleyecek veya zorlaştıracak tutum ve davranışlardan ka- çındığımız  oranda  o  kişiye  iletmek  istediğimiz  mesajı  ulaştırma  im- kanımız artar.

Engelli  bireyin  de  başta  engel  durumundan  kaynaklanabilecek sorunlarını     aşmada                      katkı        sağlayacak          dini    inanç         ve   bilginin ulaştırılması  veya  dinini  öğrenmek  isteyen  engelliye  istediği  dini bilgilerin   verilebilmesi   için   doğr v sağlıklı   iletişim   kurmamız gerektiği  engelliye  verilecek  tebliğ  ve  irşad  hizmetlerinde  dikkat etmemiz  gereken  hususların  başında  yer  almaktadır.  Zira  mesajın hedefe  yani  muhataba  ulaşabilmesi  ve  etkili  olabilmesi  in  sağlıklı iletişim  kurmak  mesajın  eriği  kadar  önemlidir.21  Nitekim  Kur’an’ı Kerimde peygamberimize Allah “Eğer onlara kaba, sert, katı tutum v davranışla sergileseydin onların   etrafından   dağılı gittiğini görürdün!22                                   buyurarak           tebliğ       ve      irşad       faaliyetlerinde peygamberimizin  de  öncelikli  olarak  sağlık iletişim  kurmasının önemi  vurgulanmıştır.  Bu  itibarla  engelli  bireye  verilecek  tebliğ  ve irşad  hizmetlerinde  sağk iletişim  kurmaya  özen  göstermek  aynı zamanda  ona  verilecek  tebliğin  temel  amaçlarından  biri  olarak  da sayılabilir.  Ancak  toplumumuzda  bu  konunun  yeterince  dikkate alınmadığı   vey alınamadığı   d bir   gerçektir Niteki mülakat yaptığımız  engelli  bireylerden  cemaatle  namaz  kılmak  in  camiye gittiğini  belirten  40  engellinin  yaşadığı  bazı  olaylar  bu  noktadaki

 

 

ve görme engellilerle sınırlandırılmıştır. Diğer engelli grupları üzerinde de konu ile

ilgili araştırmaların ekip çalışması halinde yapılarak detaylı bilgilerin elde edilmesi mümkün olabilir.

17   Ferid Develioğlu,Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lugat, s.1254

18   Bkz. Mehmet Şanver, Kuran’da Tebliğ ve Eğitim Psikolojisi, s.26

19   Feyzullah Eroğlu, Davranış Bilimleri, s.207

20   Uludağ, a.g.e.s.19: Şanver, a.g.e, s. 24

21   Bkz. Özcan Köknel, İnsaAnlamak, s.31-34

22   Al-i İmran, 119.


olaylar bu noktadaki toplumsal eksikliklerimizi ortaya koyan bir ta- kım verileri oluşturmaktadır.

15 görme engelli ve 25 ortopedik engelli birey zaman zaman ca- miye gittiklerinde aşağıda belirtilen bazı olumsuz tutum ve davranış- larla karşılaştıklarını ve bu durumdan rahatsızlık duyduklarını ifade etmişlerdir.

Tablo-1

Camiye Giden Engellilerin Kendileriyle Sağlık İletişimi Engelle- yici Nitelikte Karşılaştığı Bazı Olumsuz Tutum ve Davranışlarla İlgili Bulgular

 

 

Seçenekler

Görme Engelli

Sayı          %

Ortopedik Engelli

Sayı               %

1-Caminin  avlusundayken  kendisine  para verilmesi

13            87

22                88

2-Cami  avlusundan  kovma  yada  gitmesini isteme

2             13

3                  12

3-Abdest  alma  yerine  doğru  gidilirken  he- men koluna girmeye  çalışmak veya yardım etmek*

8             53

-                   -

4-Hafız   olup   olmadığının   sorulması   veya Kur’an  okunması  istenerek  para  verilmeye çalışılması

6             46

-                   -

 

Not: 3 ve 4 nolu seçenekler camiye giden görme engelli bireyler-

den bir kısmının diğer davranışlarla birlikte fark zamanlarda ya- dıkları tutum ve davranışlar olarak zikredilmiştir.

Tablo-1’den de anlaşılacağı gibi camiye namaz kılmak için giden görme ve ortopedik engelli bireylerin cami avlusundayken ya da na- maz sonrasında karşılaştıkları olumsuz tutum ve davraşlar onlarla sağlık iletişim  kurmayı  engelleyecek, zorltıracak  davranışlardan- dır. Zira bireyler arasındaki ilişki temel iletişim varsayımlarının be- şincisine göre23  eşit ve it olmayan ilişki tarnda geekleşir. Kişiler birbirlerini denk görürlerse eşit ilişki erisinde iletişimlerini rdü- rürler. Bu  tür iletişim  içinde  olanlar  “Ben çalışkanım, konuştuğum

 

 

*      Bu durumu değişik zamanlarda yaşayan rme engelli bireyler, kollarına girilmesi

ya  da  hemen  yardım  etme  istenilmesinin  kendi  başlarına  hareket  etme  imkanını engellediğini ve bu durumun kendilerine güveni olumsuz yönde etkilediğini, ancak toplumumuzda hissettiklerinin yeterince anlaşılmadığını ifade etmişlerdir.

23   İnsanlar arası iletişimin dinamiğini ıklamak üzere beş iletişim varsayı bulun- maktadır. Bu varsayımlardan birincisi, her an iletişim içersinde olduğumuzu, ikin- cisi, iletişimin ilişki ve içerik düzeylerinin olduğunu, üçünsü, mesaj alışverişin- deki dizisel yapının kendi başına bir anlamının olduğunu, dördüncüsü, mesajların sözlü ve sözsüz olarak iki grup oldunu, beşincisi de iletişim kuranların eşit ve e- şit olmayan ilişkiler içinde olduğunu ele alır. (Bkz. Doğan Cüceloğlu, Yeniden İn- san İnsana, s.19-32)


 

da  çalışkan”,  Ben  istediğimi  söylemekte  özrüm,  konuştuğumun da  istediğini  söyleme  özgürlüğü  var gibi  düşünürler.  Eşit  olmayan ilişki  erisinde  olanlar  ise  “Ben  çalışkanım,  konuştuğum  tembel”, “Ben istedimi söylemekte  özgürüm, konuştuğum kişinin istediğini söyleme  özgürlüğü  olmamalı”  gibi  düşünürler.  İletişimde  bulunan kişiler bu ilişki içinde kendilerini rekli tanımlama içindedirler. İliş-

ki içinde benliğin tanımlanması da iletişim recinin temel dinamiği-

ni oluşturur. Bireyler kendilerini ilişki içinde tanımlamaya başlarlar. İlişki  içinde  bireylerin  kendini  tanımlamaları  üç  türlü  tepkide  bu- lunmalarına  neden  olur  ve  bu  tepkiler  it  veya  eşit  olmayan  ilki biçimini oluşturur. 24  İlişki erisinde bireyler bazen birbirlerini ileti- şimi rdürecek şekilde dikkate alır, kendine yakın hisseder, ancak çoğu kere de ilişki içinde kişinin kendini tanımlaması kabul edilmez, reddedilir. Bu ilişki içinde bireyler arasında sınırlar konur, farklılık öne çıkar ve resmi bir tanımlama sözkonusudur. Birbirlerinin ben- lik  tanımlarını”  iletişim  içinde  reddeden  kişiler  aralarında  kafa  ve gönlü zenginleştirecek bir iletişim kuramazlar.

İletişim içinde tanımlanan benliği kabul etmeme, reddetme, za- rarlı, yıpratıcı bir ortam yaratır. Kişiler arası ilişki zeyinde psikolo- jik  bakımdan  en  yıpratıcı,  ölrücü  ortamı  oluşturan  ilişki  biçimi “umursamama” dır. Bu ilişki içinde karşısındakini dikkate almama, insan  olarak  orada  varlığının  umurunda  olmadığını  ifade  etme  söz konusudur.

Kabullenme ve reddetme kişinin o an içinde kurmaya çaştığı i- lişkinin  benimsenip  benimsenmediğine  işaret  ederken,  umursama- ma,  kişinin  kendinin  önemsenmediğini,  değersiz  olduğunu,  yok  ol- duğunu belirtir. 25  İlişki içinde olan kişiler, ilişkileri süresince birbir- lerini her üç türden tanımlama içine sokarlar. iyle çoğunlukla ka- bullenme türünden bir tanımlama içinde olan koca, bazen reddetme ara ra da umursamamama davranışı erisinde olabilirler. Bir iliş- kinin  tamamen  kabullenici  yada  reddedici  olması  geeğe  uymaz. Kabullenme,  reddetme  ve  umursamamanın  frekansı  ilişkiye  temel özelliğini  kazandırır  .  Bireyler  arasındaki  ilişkilerde  sağlık ilişkiler kurulabilmesi  için  mümkün  olduğunca  reddetme  ve  umursamama şeklindeki ilişki türlerinden kaçınmak yada bu ilişki türlerini “kabul- lenme”  ilişki  türüne  dönüştürülmek,  eşit  olan  bir  ilişki  zeyinin oluşmasına katkı sağlayacaktır.26  Bu itibarla tablo-1’deki sonuçlara baktığımızda camiye giden engelli bireylerin karşılaştıkları davranış- lar,  engelli  bireyle  iletişimi  zorlaştıran,  sağlık iletişimi  engelleyen, eşit olmayan türde reddedici özelliğe sahip ilki rü olarak nitelen-

 

 

 

24   Cüceloğlu,a.g.e.s.26

25   Cüceloğlu, a.g.e, s.27-28

26   Cüceloğlu,a.g.e. s.29


dirilebilir. Engelliye karşı takınılan tutum ve davranışlarda engelliye belli  düşünce  ve  inançlar  çeevesinde  davranmanın  öne  çıktığını söylemek mümkündür. Engelli ile sağlık iletişimi zorlaştıran ve bir iletişimsizlik  becerisini  ifade  eden  bu  davranışlarda  ortak  noktanın engellinin dilenmek, için camiye gelen muhtaç, kendi başına yetme- yen, zavallı, çaresiz vb. tarzda algılanmasının önemli bir rolünün o- labileceği  ifade  edilebilir.  Zira  rme  engellilerde  %87  ile  ortopedik engellilerde  %88  ile  ilk  sırada  yer  alan  cami  avlusunda  iken  – muhtemelen dilenmek in geldiği şüncesiyle- para verilme davra- nışı, genelde cami avlularında veya sokakta insanların merhametini mürmek amacıyla engelliliğini, hastalığını, kucağındaki çocuğunu öne  sürerek dilenen insanların olması nedeniyle toplumda yer alan genel bir durumun yansıması tarzında yapılan bir davranıştır. Ancak camiye namaz kılmak için gelen engelli bireye sağlık iletimi zorlaş- tıracak  ve  iletimsizlik  becerisinde  etkili  olacak  olan  yaklaşım  dü- şüncelerin otomatik pilota bağlanmasıdır. Yani yapılan davranışın yetirince farkına varmadan bildik, alışılmış, kalıplaşmış biçimleriyle gerçekleştirilmesidir. 27

Aynı şekilde sadece dilenmek için  geldiği veya camiye engellile- rin  genelde   gelmediği/gelemeyeceği  düşüncesinin  etkisiyle de  cami avlusundan  kovma  ve  gitmesini  isteme  davranışıyla  özellikle  görme engellilerin  karşılaştığı  (%46),  hafız  olup  olmadığının  sorulması  ve Kur’an okumasını isteyerek para vermeye çalışma, -genelde toplum- da görme engellilerin hafız, mevlüthan gibi yönlerinin olabileceği dü- şüncesi  de  vardır  28-  davranışlanın  gerçekleştiğini  görmekteyiz. Peygamberimiz  döneminde  de  sağlık iletişimi  engelleyecek  tarzda yaşanan mescitte çük tuvaletini yapan kişiye saldırılmak istenme-

si 29  ile zina etmek için izin isteyen gence kaı orada bulunanların onu susturmak istemeleri ve kızmaları, 30  tebliğ ve irşad hizmetinde sağlık iletişimi engelleyen toplumsal düşünme ve davranma biçimi çerçevesindeki alışılş, kalıplaşmış  şekilde ve tek yönlü bakış ı- sıyla  olayın  değerlendirilmesini  gösteren  örneklerdendir.  Çünkü  bu yaklaşımlara re mescidde küçük tuvaletini yapmak ayıptır ve ya- pan hemen engellenmelidir. Aynı şekilde peygamberimizin huzurun- da terbiye sınırlarını acak şekilde bir konuyu konuşmak da doğru değildir  ve  hemen  engellenmelidir.     Halbuki  her  iki  olayda  da  pey- gamberimiz  sağlık iletim  açısından  önem  taşıyan  çok  yönlü  dü- şünme, karşısındakinin durumunu dikkate alma vb. hususları yeri- ne getirmiş, böylece tebl ve irşad hizmeti ısından da sağk ileti- şimin önemini ortaya koymuştur. Nitekim peygamberimizin “Zorlaştı-

 

27   Bkz. Kadir Özer, İletişimsizlik Becerisi, s.28-31

28   Bkz. Gültekin Yazgan, Kör Uçuş, s.56

29   Geniş bilgi için bkz. Ahmet Önkal, Resulullahın İslama Davet Metodu, s.140

30   Bkz. Önkal, a.g.e, s. 157


 

rıcı değil, kolaylaştırıcı, nefret ettirici değil sevdirici olun.” 31uyarısı- nın da tebliğcinin nasıl davranması gerektiğini ve tebliğ faaliyetinde sağlık iletişimin  tebliğin  bel  kemiğini  oluşturabileceğini  gösteren önemli  bir  hatırlatma  olduğu  söylenebilir.  Bu  hususlar  göz  önüne alınarak engelliye verilecek tebliğ ve irşad hizmetinde öncelikli olarak engelliyle iletişimi zorlaştıran tutum ve davranışlardan kaçınmak en- gellinin  tebl ve  irşad  hizmetinden  yararlanma  imkanını  artırmak, aynı zamanda sağlıklı iletimle tebliğin ana maksadının bu olduğu- nu  göstermek  mümküolmalıdır.  Zira  Kur’an-ı  Kerim’de  Allahın Peygamberimize  Abese  Suresinde  Mekkenin  ileri  gelenlerini  İslama kazandırma  çabasındayken  o  esnada  sadece  dinini  öğrenmek  için gelen  görme  engelli  Üm Mektum’a  yünü  ekşitmesi  üzere,  ona böyle  davranmama şeklinde  uyarması32   sağlıklı  iletişimin  tebliğin ana unsuru olduğunu gösteren önemli bir örnektir. Aynı şekilde Ta- ha  suresinde  Allah  Hz.  Musa  ve  kardeşi  Harun’a  Firavun’a  birlikte giderek ona yumuşak bir dille konuşmalarını emretmiş ve böylesi bir davranışın  da  tebliğ  revi  erisinde  yer  aldığını  “O  zaman  belki aklını başına toplar, yahut olur ki korkar 33  buyurarak Hz. Musa ve Harun’a hatırlatmıştır.

3-Engelliyi Tanımanın Tebliğ ve İrşad Hizmeti Açısından

Anlam ve Önemi

Çok yönlü ve karmaşık bir yapıya sahip olan insanı tanımadan ona yönelik bir faaliyette başarılı olmak mümkün değildir. Her insa- nın kavrayış derecesi ve kültür seviyesi aynı olmadığı gibi, sosyolojik, psikolojik  ve  ekonomik  şartlar  açısından  da  herkes  aynı  durumda değildir. tün bu faktörler insanı birçok yönden etkilediği gibi inanç ve davranışlarının değişmesini de önemli ölçüde etkilemektedir. Teb- liğ  ve  iad  hizmeti  verilecek  fert  ve  toplumun  yapısı,  özellikleri  iyi bilinirse ulaştırılmak istenilen mesajın ne zaman, nasıl ulaştırılacağı, nasıl bir uslüp ve metod takip edileceği de belirlenmiş olur.34  Böylece olumlu  netice  alma  imkanı  da  doğmuş  olur.  Bu  nedenle  tebliğde muhatabı   tanımanın   önemini   vurgulam ısından   Peygamberi- miz’de  “Herkese  derecesine  göre  davranın”  buyurmuştur.35   Ayrıca Abdullah b. Mes’ud’un Rasulullah bize bıkkınlık vermesinden endişe ederek vaaz ve sohbet için günleri kollardı” şeklindeki rivayeti, pey- gamberimizin muhata tanıyarak duruma göre tebliğde bulunduğu- na ve uygulamalarında bu hususa önem verdiğine işaret etmektedir.

36

 

 

31   Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercümesi, C 1,s.77.

32   Bkz. Abese süresi, 1-11 ayetler

33   Ta-ha, 44.

34   Şevki Saka Kur’an-ı Kerimin Davet Metodu, s.102

35   Ebu Davud, leyman B.Eşas,  Sünen-i Ebu Davud,  Edep, 20.

36   Bkz. Önal, a.g.e.  s.131-132


Bu itibarla engelli bireye verilecek tebliğ ve irşad hizmetinde de onu tanımak, ne tür özelliklere sahip olduğunu bilmek, engeli nede- niyle  ne  tür  sorunlarla  karşılaştığını  dikkate  almak, ona  hangi  hu- suslarda nasıl tebliğ hizmeti götürmek gerektiğinin bilinmesini sağ- layacağı gibi, engelliye verilecek tebliğ ve irşad hizmetinden en iyi şe- kilde yararlanmasına da neden olacakr.37  Bundan dolayı engelli bi- reyi  daha  iyi  tanımamızı  sağlayacak  bazı  bilgileri  ana  hatlarıyla  ele aldıktan  sonra  bu  bilgiler  ışığında  onlara  nasıl  bir  tebliğ  ve  irşad hizmeti  verebilme  imkanımızın  olabileceğini  incelemek  daha  uygun olacaktır.

Bedensel, zihinsel,ve sosyal özelliklerinde belirgin bir oranda ve sürekli olarak fonksiyonel kaybı veya bozukluğu sonucu normal ya- şamın  gerekliliğine  uyamama  durumuna  engellilik,bu  durumdaki kişiye de engelli denir.38

Engelli bireyler sahip oldukları engel durumuna göre fark şe- killerde gruplandırılmışlardır. Ancak herkes tarafından kabul edilebi- lecek  bir  sınıflama  bulunmamakla  birlikte39  genelde  kolaylık  ve  ta- nıma  açısından  özel  eğitim  gerektiren  bireyler  bedensel,  zihinsel  ve uyum  özellikleri  ile  birlikte  birden fazla  özürlü  olanlar olmak üzere dört kategoriye ayrılmaktadır.40

Engelli olan bireyleri dikkate alarak bedensel ve zihinsel engelli- ler hakkında kısaca bilgi vermek istiyoruz.

Bedensel  engelliler  içerisinde  yer  alan  rme  engelliler,  çeşitli sebepler  sonucu  görme  duyusunu  kısmen  veya  tamamen  yitiren

 

 

37   Engelliye tebliğ ve  irşad hizmetleri çerçevesinde  verilecek dini bilgilerin onun-yaş,

cinsiyet vb. –özellikleri dikkate alınarak verilmesinin önemi açısından bkz.Alan, S. Brown;Religious Education and Pubil with Learning Diffuculties, s.150-151.

38   Bkz. Yahya Özsoy,Mehmet Özyürek,leyman Eripek, a.g.e., s.6

39   Özsoy ve ark, a.g.e., s. 8

40   Bu dört grup kendi içinde şu şekilde sıralanmaktadır.

I-Bedensel Özellikleri Yönünden

A-Görme Özür olanlar  1-Körler 2-Az görenler

B- İşitme özürlü olanlar  1-Sağırlar  2-Ağır işitenler

C- Konuşma özürlü olanlar

D-  Ortopedik özürlü olanlar

E-Sürekli Hastalığı olanlar

II-Zihinsel  Özellikleri Olanlar

A-    Geri Olanlar  1- Eğitilebilir  2- Öğretilebilir zihinsel özürlüler

B-   Üstün olanlar  1-Üstün zekalılar 2-Üstün Özel yetenekliler

C-   Özel Öğrenme Güçlüğü Olanlar

III- Uyum Özellikleri Yönünden

A-    Duygusal Güçlüğü olanlar

B-   Sosyal uyumsuzluğu olanlar 1- Suçlu ,  2-Korunmaya muhtaç, 3- Otistik 4- İs- tismar Edilen Çocuklar

IV-  Birden  Fazla  Özürlü Olanlar         (Bkz.  Latife  Bıyık Özel Eğitime Gereksinim

Duyan Çoçuklar” Milli Eğitim Dergisi ,1997, sayı,136 s.30.


 

kimselere denir. tün zeltmelere rağmen iki gözün  görmesi 1/10 ile 3/10 arasında olan ve özel birtakım araç ve yöntemler kullanma- dan  eğitim  öğretim  çalışmalarında  görme  gücünden  yararlanması mümkün olmayanlar az gören; tün düzeltmelere rağmen iki gözle görmesi 1/10’dan aşağı olan ve eğitim öğretim çalışmalarında görme gücünden yararlanma imkanı olmayanlar rleri oluşturmaktadır.41

Görme yetersizliğinden etkilenme durumu birtakım sınırlılıklara yol  açabilmektedir.  Görme  yetersizliğinden  etkilenen  kişinin  sosyal, kişilik gelişimi ve eğitimden yararlanma özellikleri olumsuz bir şekil- de etkilenmektedir.42  fakat uzmanların çoğu görme yetersizliğinin dili kullanma  ve  anlama  yeteneğini  değiştirmediğine  inanmaktadır.  Bu inançlarını  ze  dayalı  zeka  testlerinde  görme  yetersizliği  olanlan görenlerden  farklılık  göstermemiş  olmalarıyla  desteklemektedirler. Bununla birlikte kavramsal gelişimde veya bilişsel yeteneklerde gör- me engelli çocukların görenlerin gerisinde oldukları gözlenmektedir. Özellikle  de  soyut  düşünmeyi  gerektiren  becerilerde  daha  başarısız olmaktadırlar.43

Görme  gücünden  yoksunluğun  ağılık  duygusu,  güvensizlik, kaygı, gerginlik, korku, zetlenme duygusu gibi kendine özgü bazı kişilik  ve  uyum  sorunları  yarattığı  ileri  sürülmekle  birlikte,  görme engellilerin  biyolojik,  psiko-sosyal  gereksinimleri  görenlerden  farklı değildir.  Bu  nedenle           eğitim  ortamının  görme  engelli  çocukların özelliklerine uygun hazırlanması gerekmektedir.

Çeşitli sebepler sonucu işitme duyusunu kısmen veya tamamen yitiren kimselere işitme engelli denir. İşitme engelliler işitme kaybına re Milli Eğitim Bakanlığı Özel Okullar netmeliğinin 6. Maddesin- de sağır ve ağır işitenler diye gruplandırılmaktadır. tün zeltme- lere rağmen işitme kay 70 db’den fazla olan ve eğitim öğretim ça- lışmalarında işitme gücünden yararlanamayanlara sağır; işitme kay-

bı  25-70  db  arasında  olan  ve  yardımcı  araçlarla  eğitim-öğretim  ça- lışmalarından yararlanabilen kimselere de ağır işiten denir.44

2-6 yaş arasında işitmesini kaybedenler en azından sesi tanırlar ve çıkartabilirler. Çünkü 2 yından çok daha sonra sağır olan ço- cuklarda dil ve kelime hazinesi oldukça gelişmiştir. İşitme kaybı art- tıkça çocuğun konuşma ve dil gelimine etkisi de artar. Çünkü dilin gelişimi işitmeyle mümndür.

İşitme engeli bireyi değişik yönlerden olumsuz olarak etkilemek- tedir.  İletim  ve  doğal  konuşma  en  belirgin  etkisi  olmaktadır.  Bu yüzden  işitme  engellilerin  eğitimlerinde  iletişim  becerileri  kazandır-

 

 

41   Hasan Usta, Bedensel Olmanın Sebebleri., s. 19

42   Özsoy ve ark. a.g.e  s.29

43   Özsoy ve ark., a.g.e. s. 29-31.

44   Usta, a.g.e., s. 21.


mak önemlidir. İşitme eğitimi dudaktan anlama, konuşma ve işaret eğitimi bunlardan bazılarıdır.45

Konuşma özürüyle ilgili çok değişik tanımlamalar bulunmakta- dır.  Milli  itim  Bakanlığının  konuya  ilişkin  yönetmeliğinde  konuş- ma özrü “konuşmanın akışında, ritminde, titizliğinde, vurgularında, ses birimlerinin çıkarılışında, eklemlenişinde, artikulasyonunda, an- lamında  bozukluğu  bulunana  konma  özürlü  denir şeklinde  ta- nımlanmaktadır.46

Konuşma öz çok hafiften ağıra gidecek biçimde dereceli olarak görülebilir. Konuşmanın kendisi bireyin yaşamında en çok kullanılan bir araç olduğu için bunun özürlü olması da bireyi en çok olumsuz yönde etki altında bırakan bir özür olarak karşımıza çıkmaktadır.47

Ortopedik  engelli,  bütün  zeltmelere  rağmen  iskelet  sistemi, kas sistemi, kas ve eklemlerdeki özürlerinden dolayı normal eğitim- öğretim çalışmalarından yeteri kadar yararlanamayan olarak tam- lanmaktadır.48

Ortopedik  özürlü  çocuklar  görünümleriyle  yetersizlikleri  sebe- biyle genellikle aşağılık duygusuna sahip olabilirler, yamaktan haz duymayabilirler.  Bu  çocuklara  hayatın  yaşanılır  olduğunu,  kendini ve başkalanı sevmeyi öğretmek gerekir.49

rekli  hastalığı  olanlar  da  Milli  Eğitim  Bakanlığının  ilgili  yö- netmeliğinde rekli bakım ve tedavi gerektiren hastalıklar sebebiyle eğitim-öğretim çalışmalarından yeteri kadar yararlanamayanlar ola- rak tanımlanmaktadır.50

Zihinsel ıdan engeli bulunan geri zekalı çocukların herkes ta- rafından kabul edilen bir tanımı yoktur. Ancak günümüzde geri ze- kalı çocuklar genellikle gelişim reci erisinde genel zihinsel lev- lerinde normallerden önemli derecede geridir, bunun yanında uyum- sal                       davranışlarda                     yetersizlik  gösterme          durumu           olarak” tanımlanmaktadır.51

Geri zekalı çocuklar psikolojik ve itsel yaklaşımlara göre sınıf- landırılmaktadır.  Ülkemizde  zeka  özürlü  çocuklar  Milli  itim  Ba- kanlığına bağlı Özel Okullar Yönetmeliğine göre klinik bakıma muh-

 

 

 

 

45   Özsoy ve ark., a.g.e., s. 44.

46   Özsoy ve ark., a.g.e., s. 79.

47   Özsoy ve ark., a.g.e. s. 81.

48   Usta, a.g.e., s. 22.

49   Doğan Çağlar, Ortopedik Özürlü Çocuklar ve Eğitimi, s. 166.

50   Özlem Ersoy, Neslihan Arcı, Özel Gereksinimi Olan Çocuklar ve Eğitimleri, Özel

Eğitim, s. 103.

51   Özsoy ve ark., a.g.e. s. 153.


 

taç (0-25 zeka bölümü olan), öğretilebilir (25-44 zeka bölümü olan), eğitilebilir (45-75 zeka bölümü olan) şeklinde sınıflandırılmıştır.52

Zeka özürlü çocuklar g ve güç öğrenirler, dikkatleri dağınıktır, kısa  reli  belleklerind problemleri  vardır,  akademik  başarıları normallerden geridir, kişilik ve sosyal özelliklerde klıkla tipik bazı problemler gösterirler, dil ve konuşma bozuklukları yaygındır, beden ve devim özellikleri normallere oldukça benzerlik göstermektedir. Ze- ka özürü olan çocuklan eğitimlerinin temel amacı bağımsız yaşama becerilerini kapasiteleri ölçüsünde geliştirmek olmalıdır. Buna yöne- lik eğitimleri de normal ve özel sınıflarda eğitimleri sağlanmaktadır.53

Yukarıda verilen bilgiler ışığında engelli bireyin psikolojik, fizyo- lojik, anatomik özelliklerinde geçici ya da ka türden meydana ge- len bir kayıp, yada işleyiş bozukluğu onun nyasında anlam ve ö- nem  kazanır.  Engelli  yadığı  bu  durumu  anlamaya  ve  anlamlan- dırmaya  çalışır.  Özellikle  neden  ben  sorusunu  sorar  54ve  engellilik durumuna sahip olmanın nedenlerini kavramaya, anlamaya ve ık- lamaya gayret eder. Çünkü insan yadığı olayları etrafında olup bi- tenleri  anlamak  ve  izah  etmek  ister.  Genel  bir  anlama  sisteminin herhangi bir  şesini  boş  bırakmamak, dünyada  karşılaştığı  tün olayları anlatabilecek bir zihinsel sisteme de sahip olma isteği insa- nın  temel  güdülerinden  birisi  olarak  karşımıza  çıkar.55  Bu  nedenle mülakat  yaptığımız  ortopedik  ve  görme  engelli  bireylerin  %77’si  de engellilik  durumlarını  öncelikle  acı  ve  ızdırap  verici  bir  olay  olarak nitelendirmişlerdir. (16-22 yaş fiziksel engelli birey oranı %76, 23-40 yaş ara fiziksel engelli oranı %77. Genel toplam %77) Engellilik du- rumunu acı ve ızdırap verici bir olay olarak nitelendirenlerin yanında

%23’lik bir kısım engelli de aynı zamanda tedbirsizlik ve kişisel ih- mallerin sonucu bu ızdırap verici olayı yaşadığı belirtmiştir. (16-22 yaş  fiziksel  engelli  birey  oranı  %23,  23-40  yaş  arası  fiziksel  engelli oranı %23. Genel toplam %23)

Tablo-2

Engellinin Yaşadığı Durumu Nasıl İzah Ettiğine İlişkin Bulgular

Seçenekler

16-22 Yaş

Sayı      %

23-40 Yaş

Sayı     %

Genel Toplam

Sayı       %

1-Tanrı’nın bir cezası olarak görme.

76        75

23        66

99        73

2-Yaşanan   olayın  kendi  içerisinde   işleyen

kuralları  olduğunu  ve  onu  bu  özellikleriyle görme.

 

26        25

 

12        34

 

39        29

3-Yaşan  olayı  acı  ve  ızdırap  verici  bir  olay

olarak görme.

78        76

27        77

105      77

4-A ve  ızdırap  verici  olayı  tedbirsizlik  ve

kişisel ihmalleri sonucu olarak görme.

24        23

8        23

32        23

 

 

52   İlgili kanun ve yönetmelik, s. 4.

53   Özsoy ve ark., a.g.e. s. 150.

54   Akkök,a.g.e, s.50

55   Hayati Hökelekli,  Din Psikolojisi,  s.115


Not: Şıklarda yeralan 1-2 ile 3-4 nolu ifadeler engelliler tarafın- dan birbirine bağlı olarak ifade edilmiştir. Bunlar daha sonra müsta- kil olarak ele alınmış ve %’lik oranı tesbit edilmiştir. Tablo 2- ve 3 de yaşa göre genel toplam; 16-22 y arası; 102 kişi, 23-40 yaş arası,

35 kidir.

Tablo-3

Yaşanan Olayın Tanrı İnancıyla İlgisine İlişkin Bulgular

Seçenekler

16-22 Yaş

Sayı       %

23-40 Yaş

Sayı      %

Genel Toplam

Sayı        %

1-Olaya rağmen Tanrı’ya inanma.

58         57

18        51

76          55

2-Tanrı’nın varlığından şüphe etme.

25         25

4       11

29          21

3-Tanrı’nın  merhamet  ve  adaletiyle yaşanan olayı bdaştıramama.

42         41

11        31

53          39

4-Fikir belirtmeyenler

7          6

2          6

9             6

 

Not: Şıklardan 1 ve 3 nolu şıkları ifade edenlerden bir kıs 2

nolu şıkkı da belirtmiştir. Bunlar daha sonra müstakil olarak ele a- lınmış ve %’likleri hesaplanmıştır.

Engellilik halini acı ve ızdırap verici bir olay olarak nitelendirdik- ten sonra bu olayı ayrıca Tanrı’nın bir cezası olarak görenlerin oranı ise  %73’tür.  (16-22  yaş  fiziksel  engelli  birey  oranı  %75,  23-40  yaş arası fiziksel engelli oranı %66. Genel toplam %73) Yaşakları olayı kendi erisinde leyen genetik faktörler, beklenmedik kaza, hasta- lık vb.- durumların olduğunu ve olayı bu özellikleriyle görenlerin o- ranının ise %29 olduğu gözlenmiştir. (16-22 yaş fiziksel engelli birey oranı %25, 23-40 yaş arası fiziksel engelli oranı %34. Genel toplam

%29)

Bu veriler ışığında engelli bireylerin k bir kısmı yaşadıkları durumu  acı  ve  ızdırap  verici  bir  olay  ve  Tanrı’nın  bir  cezası  olarak görmektedirler.56  Yaşanılan  bir  olay  bireyde  acı,  üzüntü,  ızdırap  u- yandırıyorsa bu onun ruhunda derin izler bırakır. Duygu ve düşün- celerin alt üst olmasına, sorunu kabullenmede zorlanmana vb. sı- kıntı ve karmaşık bir ruh halinin oluşmasına yol açar. Bu ruh hali aynı zamanda bireyi daha önceki yaşadıkları, yaptıklarıyla şu andaki durumu  arasında  bir  değerlendirme  yapmasına  neden  olur.  Birey kendini sorgular, geçmişte yapılan bir hatanın yada nahın bedeli olarak bu durumla kaılaştığını düşünebilir. Ayrıca birey bir otorite- ye bağlı olmanın etkisiyle57, otoritenin kendisine yaptıkları karşısın-

 

 

56   Engelli birey yaşadığı durumu anlamlanrırken engellilik halini Tanrının bir cezası

olara d değerlendirebilmektedir.(Bkz;   Black,   Kathy,    Healin Homeletic

Preaching and Disability, s.23-25.

57   Artırmamızda engellilik durumunun Tanrı inancıyla bir ilişkisinin olup olmağı sorulduğunda  da  engellilerin  çoğunluğu  Tanrı’ya  inandıklarını  belirtmiştir.  Bkz; Tablo-2. Bununla birlikte yaşadıkları durum ile Tanrı’nın merhameti ve adaleti ara- sında bir bağ kurmada zorlandıklarını ifade edenler (%57 olup) bunlardan birkısmı


 

da ceza veya ödül verme beklentisini özellikle ızdırap verici bir olay yaşanırken   yü ölçüde   hissedebilir.   Genellikl haksız   olarak ızdırap tecrübesi çeken kimseler şu soruyu sormayı sürdürmektedir- ler  “Niçin  ben veya  “bun  haketmek  için  ben  ne  yaptım”.  Aynı  za- manda onlar bu sorulara ahlâk yararını ihlal etmekten, ibadette ku- sur işlemeye kadar uzanan her türden cevapla ortaya çıkarlar. Tanrı bana  yaptığımı  ödetiyor”,  ylece  yaptıklarının  karşılığını  Tanrı’nın ödettiğine  inanan  birey  güçlü  bir  suçluluk  duygusunun  etkisiyle Tanrı tarafından cezalandırıldığını düşünebilir.58

Yaptığı hata ve suçları aldığı eğitimin59  etkisiyle çoğunlukla Tan- rı’nın kendisini cezalandırdığı ya da anne babasını cezalandırmasıy- la60    ilişkilendiren bireyde aşırı suçluluk ve nahkarlık duygusuyla birlikte  olacak  olan  otoriteden  korkma,  onun  61dini  haya da olumsuz yönde etkileyebilir. Çünkü suçluluk ve günahkarlık duygu- sunun çift yönlü etkisini hesaba katmak gerekir. Bunların dini haya-

tı  olumlu  yönde  etkiledikleri  gibi  olumsuz  etkileri  de  olabilir.  Çok

şiddetli, dayanılmaz bir hal alan suçluluk ve günahkarlık duygusu, tövbe ve pmanlığa karşı duygusuzluğa, ilgisizliğe hatta buna sahip olan ahlâki ve dini değerleri hiçe sayıp bunlara saldırmaya bile sevk edebilir. Fakat normal bir seyir izleyen suçluluk ve nahkarlık duy- gusu bir şahsiyet oluşumu safhasında kendinden razı olamama, ge- çici heveslerine değer vermeme, dini ve ahlaki görevlerini üstlenme ve

 

da (%71) zihinsel karmaşa ve sorgulama sebebiyle Tanrı’nın varlığından şüphe du-

yanlar olturmaktadır. Böylesi bir durum karşısında engellinin zihnindeki tered- dütleri ortadan kaldırıcı tarzda dini irşad ısından şu şekilde bir katkı sağlanabi- lir.

58   Randolp  Crump  Miller,  Kötülük  Problemi  ve  Din  Eğitimi,  (Çev.  Hasan  Dam)

O.M.Ü.İlahiyat Fak. Dergisi,s.10, 1998, s.508-509

59   Ülkemizde  genelde  anne-babanın  ve  çevrenin  çocuğun  eğitiminde  gereksiz  dayak, korkutma ve  ayıplama yöntemlerine  başvurduğu  bilinen bir gerçektir. (Bkz; Aysel Ekşi, Çocuk, Genç, Anne Babalar, s. 97). Ayrıca Ay tarafından yapılan araştırmada da  din  eğitimi  açısından  ailede  cezalandırmanın  önemli  ölçüde  kullanıldığı  tespit edilmiştir. (Bkz; Mehmet Emin Ay, Din Eğitimi ve Öğretiminde Mükafat ve Ceza,

s. 104 vd.) Çocuğun eğitiminde başvurulan korkutma ve cezalandırma yönteminde önemli  ölçüde  kullanılan  bir  davranış  biçimi  de  Tanrı’nın  cezalandırıcı  şeklindeki yaklaşımdır.  Nitekim  çocuklara  “Yalan  söylersen  Allah  seni  cehenneminde  yakar, Allah seni sevmez, yada Allah seni taş yapar” şeklindeki korkutmalarla çocuklara yanlış tutum ve davranışlarda bulunulmaktadır. (Bkz.; Halis Ayhan, Din Eğitimi ve Öğretimi, s. 108-109; Hüseyin Peker, Din ve Ahlâk Eğitiminin Psikolojik ve Metodik Esasları, s. 41.)

60   1996 yılında tarafımızdan yapılan anket çalışmasında bedensel engellilik durumu- nun ailesinin bir hatası veya suçu nedeniyle cezalandırma olarak algılanmasıyla il- gili bir veri elde edilmiş olup (%70) duştan engelli olan rme ve ortopedik engelli- lerde bu oranın biraz yüksek olduğu da gözlenmiştir. Her iki grup da doğuştan en- gelli  olanlarda  bu  oran  %78  iken  sonradan  engelli  olanlarda  %62  olarak  ortaya çıkmıştır. (Bkz; Naci Kula, “Bedeni Özürlü  Gelerin Din Eğitiminde  Dikkat Edil- mesi Gereken Psikolojik Hususlar”, Tarşmalı Toplantılar Dizisi, Gençlik ne- mi ve Eğitimi, s. 193-199.)

61   Hayati Hökelekli, Din Psikolojisi, s. 106.


 

 

 

 

 

Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi  IV (2004), Sayı: 4

 

33

 

sonuçta  kendini  aşmanın  yollarını  öğretebilir.62   Bu

 

itibarla

 

engelli

olma durumundan dolayı kendisinin ve ailesinin bir hatası, suçu ve- ya  nahı  sebebiyle  Tan tarafından  cezalanrıldığını  düşünen  ve buna bağlı olarak da ırı suçluluk ve günahkarlık duygusunu yaşa- yabilecek olan engelli bireye dini tebliğ ve irşad açısından öncelikle Tanrı’nın merhameti ve sevgisinin ön planda tutulduğu bir Tanrı ta- savvurunun63  önemi  üzerinde  durulması,  cezalandırıcı  bir  tanrı  ta- savvuru yerine seven, merhamet eden, nimet veren, affeden bir Tanrı anlayışının oluşumuna katkı sağlayarak, engel durumunu daha ko- lay  kabul  etme,  maneviyat  ve  moral  nüyle  sorunların  abilecek bir 64  kendisinde hissedebilmesine yardımcı olabilecektir. Ayrıca engellinin yadığı durumu daha iyi kavratacak şekilde bilsel tarz- da izahını yapmasına katkı sağlayabilecek bazı dini bilgiler sunulabi- lir. Bunların erisinde farklılıklan yaşamın bir olgusu olduğunu65 ve  bu  farklılıklar  çerçevesinde  hayata  zenginlik  katmanın  mümkün olabileceği  ifade  edilebilir.  Nitekim  peygamberimizin  de  yaşamdaki farklılık  ve  çeşitlilikten  hareketle  bireylerin  kendi  seviyelerine  bağlı katkılarının  olabilecine  ilişkin  şu  örneği  manidardır.  Peygamberi- mize, sadakanın hangisi üstündür diye soran Ebu Hureyre’ye “Fakir olanın  güç  ve  kuvvetiyle  yardımda  bulunmadır”  derken  benzer soruyu soran Sad b. Ubâde’ye Kuyu kazarak su çıkartıp dağıtmak- tır” demiştir.66  Ebu Hureyre’nin son derece fakir, diğerinin ise bir ka- bile reisi ve zengin bir kişi olmasını dikkate alarak, peygamberimizin şahısların özelliklerine uygun cevaplar verdiği ve herkesin kendi se- viyesine göre hayata katkı sağlayabileceğini gösterdiği söylenebilir.67

Ayrıca engellinin olayı daha makul kavrayabilmesi ısından hayır ve

şerrin nisbi olduğu ve hayrın içinde şerri, şerrin içinde de hayır ola-

 

 

62   Hökelekli, a.g.e., s.106

63   Nitekim Kelptekin tarafından yapılan çalışmada da Esmaül-Hüsna ve Kur’an-ı Ke- rim’de  Allah’ın  sıfatları  açısından  daha  çok  sevgi  ifade  eden  bir  Allah  anlayışının öne çıktığı belirtilmektedir. (Bkz; Hatice Kelptekin, İman Hayatı ından Kur’an-

ı Kerim’de Sevgi ve Korku, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, s. 93.) Ayrıca Al-

lah  inancının  öğretiminde  Allah’ın  sevgi  ve  merhameti,  koruyucu niteliklerini  öne çıkarmayla ilgili olarak bakınız; Ayhan, a.g.e., s. 112-113; Peker, a.g.e., s. 43.

64   Ayrıca  bkz;  Naci  Kula,  “Gençlerde  Izdırap  Tecrübesine  Bağlı  Dini  Krizle  Başa Çıkmaya Yönelik Öneriler Gençlik Dönemi ve Eğitimi II. Tartışmalı Toplantılar Di- zisi, Ensar Neşriyat,İst.2003, s. 118-120

65   Kur’an-ı  Kerimde  hayatın  erisinde  psiko-sosyal,  kültürel  ve  ekonomik  ıdan fark özelliklere sahip insanların ve durumların olacağına işaret eden ayetler içeri- sinde  Allahın  insanı  erkek-kadın  ve  topluluk  halinde  yarattığına  aret  eden Hucurat 13, ekonomik açıdan zengin-fakir şekilde farklı stütüde insanların olabile- ceğine değinen Tevbe 60, Kasas 79; inanç açısından da mü’min, kafir, münafık ola- rak fark inanç düzeyinde insanların olacağına işaret eden Müminun 1; Kafirün 1; Münafıkun 1, ; çocuk sahibi olan ile çocuğu olmayan şeklinde farklı durumlara sa- hip olanlara aret eden En’am 165, Şuara 49, 50 ayetleri sayılabilir.

66   Ebu Davud,  Sünen,  C.2, s.131-132.

67   Bkz; Abdullah Özbek, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, s. 153.


 

bileceği  hususu  üzerinde  de  durulabilir.  Kur’an Kerim’de  Bakara suresi 216. ayette “Sizin hayır zannettiğiniz şeylerde şer, şer zannet- tiğiniz şeylerde de hayır olabilir” ayeti vb. ayetler çerçevesinde bu ko- nuda dini bilgiler verilebilir.68

Engelli  bireye  verilecek  dini  bilgi  ve  eğitim  açısından  da  onun mevcut  dini  inanç,  tutum  ve  davranışlarının  bilinmesi  önem  taşı- maktadır. Engellinin içinde bulunduğu durum itibariyle mevcut dini inanç  ve  bilgi  zeyinin  bilinmesi  ona  verilecek  dini  tebliğ  ve  irşad hizmetini daha etkili kılabilecektir. Nitekim peygamberimizin muha- tabın dini inanç ve bilgi zeyini dikkate alarak geekleştirdiği dini tebliğ  faaliyetinde  karşısındakinin  müslüman  olmasıyla  ilgili  şu  ör- nek bu hususun önemini anlamamıza yardımcı olabilecek örnekler- dendir. Bir keresinde Tayy kabilesinden Adî b. tem eman dilemek üzere Hz. Muhammed’in huzuruna gelir. Hz. Muhammed ona üç ke- re, “Ey Adî, müslüman ol ki, selamette olasın der. Adî ise, “Benim dinim  var diye  karşılık  verir.  Hz.  Muhammed,  “Ben  senin  dinini senden  daha  iyi  bilirim demesi  üzerine, Adî,  “Dinimi benden  daha iyi biliyorsun, öyle mi? diye hayrete düşer. Bunun üzerine Hz. Mu- hammed Sen Er-Rakûsiyye (Hristiyanlık ile Sabilik arası bir din) di- ninde değil misin ve sen kavminin elde ettiği ganimetin dörtte birini almıyor musun?” diye sorunca, “Evet öyle!” der. Sonra Hz. Muham- med  Halbuki  bu  yaptığın  senin  dininde  caiz  değildir”  şeklinde  bir açıklama  yapar.  Bu  sorular  ve  cevaplar  karşısında  Adî  ikna  olmak üzeredir. Yalnız içinde bir ukde daha vardır. İslâm’a kavmin hep zayıf ve kuvvetsiz kimselerin girine akıl erdiremez. Sonra bu itirazına da, makul cevaplar alınca, derhal müslüman olur.69

Aynı  şekilde  Peygamberimiz  Yemene  tebliğci  olarak  nderdiği Muaz b. Cebele şöyle tavsiyede bulunmuştur; “Sen Ehl-i Kitab olan bir  topluma  gidiyorsun.  (Bunun  farkında  olarak)  onları  önce,  Al- lah’tan  başka  ilâh  olmadığına,  benim  de  Allah’ın  Rasulü  olduğuma şehadet getirmeye  davet et. Eğer bunu kabul ederlerse, kendilerine bildir ki, Allah onlara her gün ve gecede beş vakit namaz farz kılmış- tır. Bunu da kabul ederlerse, onlara bildir ki, Allah kendilerine, zen- ginlerinden alınıp fakirlerine verilecek bir zekat farz kılmıştır. Şayet bunu  da  kabul  ederlerse,  sakın  mallarının  en  kıymetlilerini  alma! Mazlumun bedduasından da korun. Çünkü bu dua ile Allah arasın- da perde yoktur.”70

 

 

 

 

68   Ayrıca bkz.; Kula, Bedeni Özürlülerin Din Eğitiminde Dikkat Edilmesi Gereken

Psikolojik Hususlar, s. 197,

69   Ahmed b. Hanbel, el Müsned, C 4, s.257; Ayrıca Bkz. Abdullah Özbek, Bir Eğitim- ci Olarak Hz. Muhammed, s. 153-154.

70   Müslim , Sahih-i Müslim, C 1, s.50;Bkz. Özbek, a.g.e ; s.153-154.


Bu örneklerden de anlaşıldığı üzere dini tebliğ ve irşad faaliye- tinde bireyin mevcut dini inanç ve bilgi durumunu göz önüne alma- nın ona verilecek tebliğ ve irşad hizmeti ısından önemi çerçevesin- de engelli bireye sunulacak olan dini tebliğ ve irşad etkinliklerinde de onun mevcut dini hayat durumunu yansıtacak bazı bilgileri dikkate almanın  gerekli  olduğunu  söylemek  mümkündür.  Bu  nedenle  orto- pedik  ve  görme  engelliler  üzerinde  yaptığımız  anket  çalışmasındaki bu konuyla ilgili bazı bilgilerden yararlanarak engelli bireye daha iyi tebliğ ve irşad hizmetini verebilme imkanı üzerinde durmak istiyoruz.

 

 

Tablo-4

Ortopedik ve Görme Engellilerin Dini Hayat Boyutlarına*  İlişkin

Bulgular

Seçenekler

Düşük

Sayı       %

Orta

Sayı      %

Yüksek*

Sayı       %

1-İnanç Boyutu

13       7

26     13

161  85

2-İbadet Boyutu

65     33

74     37

6 31

3-Bilgi Boyutu

63     32

71     36

66   33

4-Duygu Boyutu

78     39

60     30

6 31

5-Etki Boyutu

92     46

36     18

7 36

 

Genel Toplam; 200

Artırma  yaptığımız  engelli  bireylerden  dini  hayatın  inanç  bo- yutunda %85’inin puanının yüksek, %13’unun orta, %7’sinin düşük olduğu; dini bilgi boyutunda ise %36’sının puanının orta, %32’sinin düşük,  %33ünün  ise  ksek  olduğu  görülmektedir.  Dini  hayatın duygu ve etki boyutunda puanı düşük düzeyde olanların çoğunluğu oluşturduğu (duygu %39, etki %46) ibadet boyutunda ise puanı orta olanların çoğunluğu  (%37) olturduğu  tespit edilmiştir. İbadet bo- yutunda puanı yüksek olanların %31 olmasına kaın düşük olanla- rın oranının ise %33 gibi önemli bir oranda olması dikkatimizi çek- mektedir.(Bkz. Tablo-4)

Böylece araştırma örneklemini oluşturan ortopedik ve görme en- gellilerin dini hayat puanlarının genel olarak inanç boyutunda yük- sek, duygu ve etki boyutunda düşük, bilgi ve ibadet boyutunda ise orta  olduğu  görülmektedir.  Dini  hayatın  bilgi  ve  ibadet  boyutunda

 

 

 

*      Ortopedik ve görme engellilerin dini hayat durumlarının tesbitinde Glock ve Stark

tarafından  geliştirilen  5  boyutlu  dindarlık  öeği  eksen  alınarak  hazırladığımız  ve doktora tezimizde de kullanğımız anket formu kullanılştır.

*      Dini  hayat  boyutlarında  engellilerin  seviye  tesbiti  her  boyuttan  aldıkları  toplam puanların  belirlenmesinden  sonra  minumum  ve  maksimum  seviyeler  bulunmuş istatistik  metotlarından  normal  dağılım  eğrisi  metotuna  göre  standart  kaymaları esas alınarak engelliler dindarlık düzeyleri düşük,orta ve ksek şeklinde 3 gruba ayrılmıştır.


 

düşük puanda olanların belli bir oranda olması da anlamlı bir veri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu  sonuçlar  ışığında  engelli  bireylerin  mevcut  dini  hayat  du- rumları göz önüne alınarak onlara verilecek dini tebliğ ve irşad hiz- metinde ana hatlarıyla şu hususlara dikkat etmek gerekir.

1.Dini hayatın inanç boyutundan ksek puan alanların çoğun- lukta  olması  engellilerin,  engel  durumlarından  kaynaklanabilecek sorunlarını, kıntılarını mada dini inancın önemli ölçüde katkısı- nın olabileceğini onlara anlatmak uygun olabilir.71  Özellikle karşılaş- tığı zorluklar, kıntılar karşısında engellinin kendisini çaresiz, güç- süz hissettiği zamanlarda sahip olduğu imanın kendisine güç, kuvvet vereceği Kur’an-ı Kerim’den bazı ayetler ışığında da anlatılabilir. Ör- neğin; Lokman resi 23. ayette Allahın insanı zetip kolladığına ve ona yardımcı olduğuna vurgu yapılarak Allah’a imanın insan üzerin- deki olumlu etkisine dikkat çekilebilir. Bu vesile ile Bedir savaşında da inananların karşı taraftan daha az sayıda olmalarına karşın sava-

şı kazanmalarında inancın rolü vurgulanabilir.

2.Dini hayatın erisinde önemli bir yeri olan dini duygu, dindar bireyin  tecrübe  ettiği  veya  Tanrı  ile  olan  ilişkilerini  ihtiva  eden  du- yumlar, algılar ve duyguları içine almaktadır72. Araştırma yaptığımız engellilerin  dini  inanç  zeylerindeki  puanlarının  yüksek  olmasına karşın  dini  duygu  ile  ilgili  puanları  düşük  olanların  çoğunlukta  ol- ması  engellinin  duygu  dünyasında  bazı  karmaşaların,  çatışmaların olabileceğini  şündürebilir.  Burada  dini  inanca  bağlı  olarak  dini duygularda da belli bir oranda olumlu bir durumun olması beklenir- ken, dini duygu durumundaki bu farklılık engellide takdir, beğenilme duygusunun73   yeterince  oluşamamasının  etkisini  gösterebilir.  Nite- kim lakat yaptığımız engellilerden k bir çoğunluğu toplumda engellinin genelde acıma duygusu ile zavallı, muhtaç, korunması ge- reken bir kişi olarak göründüğünün bazen de fiziki rüşleri sebe- biyle  alay  konusu  bile  edildiklerini,  bu  zden  sokağa  bile  çıkmak istemediklerini  belirtmişlerdir.  Engellilere  yönelik  yapılan  bu  yakla- şımlar,  onların  kendilerine  güven  duymalarını  ve  beğenilme,  takdir edilme duygularını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durum aynı za- manda  onların  duygu  dünyalarında  çatışmaların,  karmaşaların  o- luşmasına neden olabilir ve bu duygusal gerginlikler onların sosyal ilişkilerine ve çevresiyle olan uyumlarına olumsuz nde etkileyebilir. Bundan  dolayıdır  ki  artırmamızda  dini  duygu  boyutunda  puanı

 

 

 

71   Peker, Din Psikolojisi, s. 70.

72   Peker,a.g.e. s 105

73   Kişinin duygusal gelişimi açısından önemli bir yeri olan takdir ve beğenilme duygu- su,sağlıklı   geliştiği   takdirde   bire duygusal   olgunluğa   ulaşır (bkz.   Doğan Cüceloğlu, İletişim Donanımları, s.103-106


düşük olanların çoğunlukta oluşu ile dini etki boyutunda düşük pu- anı olanlan aynı olma dini duygunun bireyin diğer insanlarla iliş- kilerini günlük yaşamı üzerindeki etkilerini ihtiva eden dini etki bo- yutuna da olumsuz yansıması olarak değerlendirilebilir.

Bu nedenle engelli bireyin dini duygularının da gelişimine katkı sağlayacak şekilde onun takdir ve  kabul görme duygusunu arttıra- cak davranışlara özen göstermek dini tebliğin önemli bir parçası ola- rak görülebilir. Zira Kur’an-ı Kerim hristiyan ve yahudilerden ehl-i kitap diye bahsederken onların kitabullaha ehil olduklarına işaretle kendilerine  değer  verildiğini  belirtmekte,  insandaki  “değer  verilme” duygusuna hitap ederek onların kalplerini kazanma metodunu uygu- lamaktadır.74  Aynı metotdan hareketle Peygamberimizin komşu dev- letlere  gönderdiği  islam’a  davet  mektuplarında  devlet  bkanlarına “Rûm’un  Ulusu,  Kıptilerin  yüğü”,  şeklinde  hitap  etmiş,  Bizans Hükümdarı  veya  Kıptilerin  Reisi”  şeklinde  hitap  etmem;  böylece aslında           izzet,    azamet,     büklük,            yücelik,               Allah    resulüne ve müslümanlara ait olduğu halde Peygamberimiz onlara değer vererek kalplerini kazanmak üzere ta’zimde bulunmuş onlara yücelik ve bü- yükk nispet etmiştir.75

Bireydeki dini duyguların yoğunlması açısından bireye verile- cek değeri anlatması yönüyle peygamberimizin şu örnek davranışı da manidardır.  Ebû  Rifa’a  rivayet  ediyor:  Resulullah  hutbe  okurken yanına vardım ve hutbe esnasında dedim ki; Ya Rasulallah (kendimi kastederek) garip, yabancı bir adam geldi, dini hakkında bilgi sahibi olmak istiyor, dinini iyice bilmiyor” bunun üzerine Rasulullah bana ndü, hemen hutbesini yarım bırakarak indi ve yanıma geldi. Ken- disinin oturması için bir sandalye getirildi, oraya oturdu ve Allah’ın kendisine öğrettiğinden bana öğretmeye bladı. Sözü bitince döndü, hutbeye çıktı ve kaldığı yerden devam ederek hutbesini tamamladı.76

3.Dinin esa iman olmakla birlikte mümin Allah’a olan inancını ve blılığını bir takım söz ve hareketlerle göstermeye çalışır. 77  İba- det, Allah’la kurulan tabiat üstü ilişkinin görünür varlığı belli sözler, jestler ve davranışlar sistemi şeklinde tezahürüdür.78  Bu ıdan an- ket uyguladığımız engelli bireylerin ibadet durumlarına baktığımızda çoğunluğu orta seviyede puan alanların oluşturduğu görülmekle bir- likte önemli ölçüde % 33  oranında şük puan alanların olduğu da görülmektedir. (Bkz. Tablo 4)

 

 

 

74   Ahmet Önkal, Resulullah’ın İslam’a Davet Metodu, s. 152.

75   Önkal, a.g.e., s.153.

76   Bkz. Önkal, a.g.e. s.153-154

77   Peker , a.g.e, s.112

78   Hökelekli, a.g.e, s.233


 

Engellilerin ibadet  hayatında  düşük  puan olanların  belli  bir  o- randa olmasında hangi nedenlerin olduğu ayca araştırılması gere- ken  bir  husus  olmakla  birlikte  mülakat  yaptığımız  engellilerin  bu konuda  dile  getirdikleri  bazı  hususların  etkili  olduğunu  söylemek mümkündür. Özellikle namaz kılmak için camiye gittiğini ifade eden ortopedik engellilerin karşılaştığı temel kıntının, engellinin camiye rahat  girebilecekleri  tarzda  fiziki  düzenlemenin  olmadığıdır.  Çok  ve yüksek merdivenli cami avlusu veya camii girişlerinin olması bu ko- nudaki şikayetlerin bında gelmektedir. Ayrıca ibadet konusundaki

bazı dua ve releri eksik ya da yanlış bilme, namazın kılınışıyla ilgili birtakım yanlışlıklar, dini kümlükleri yeterince bilememe, vb- bazı bilgi eksiklerinin  olmasının bu konuda önemli bir rol oynadığını belirtmişlerdir. Dolaysıyla bu vb. nedenlerle ibadet hayatında düşük puan  olanların  belli  bir  oranda  olmasının  birtakım  sebeblere  bağlı olarak ortaya çıktığı ifade edilebilir. Bu açıdan engellilerin   ibadetle- rini  doğru  ve  tam  bir  şekilde  geekleştirebilmeleri  için  gerekli  ve doğru bilgilerle donatılması79  camilerde engellilerin rahat girebileceği şekilde gerekli fiziki zenlemelerin olması bu noktada onlara verile- cek tebliğ hizmetleri arasında önemli bir yeri oluşturur.

Aynı şekilde dini hayatın önemli bir parçasını  oluşturan ve iba- detlerin yerine getirilmesi açısından da önem taşıyan dini bilgi boyu- tunda da çoğunluğu orta seviyede puan alanlar oluşturmakla birlikte bu  boyutta  da  düşük  puan  alanların  önemli  bir  oranı  (%  32)  oluş- turması  dikkati  çekmektedir.  Bu  durumun  da  nedenleri  ve  hangi noktalarda eksikliklerin olduğu başka araştırmalarla ve der engelli grupları üzerinde yapılacak çalışmalarla da belirlenmesi gerekir. Bu- nunla birlikte mülakat yaptığımız engelli bireylerin ifade ettikleri bazı hususlar bu konuda da birtakım ipuçlarını olturmaktadır. Özellik-

le dini bilgi açısından görme engellilerin tamamına yakını kendileri- nin rahat okuyabileceği şekilde dini eserlerin olmamasından yakın- maktadırlar. Brialle ( kabartma alfabe) yazıyla ve sesli nitelikte dini bilgiler sunan eserlerin80  olmaması sebebiyle yeterince ve sağlık bir şekilde dini bilgi elde edemediklerini ifade  etmektedirler. Ayrıca eği- tebilir ve öğretilebilir zihin engelliler için de onların seviyelerine uy- gun  başta  dini  kavramların  öğretimi  ve  bütün  engellilerin  diğer  in- sanlarla  da  kaynmalarını  kolaylaştıracak  tarzda  sevgi,  kardeşlik, dayanışma, paylaşma, dinin insana verdiği değer vb konuları ihtiva

 

 

79   Başta hutbe ve vaazlarda olmak üzere din görevlilerinin   rev yaptıkları mahalle,

köy, kasabadaki engellilerin psiko-sosyal özelliklerini ve dini bilgi düzeylerini dikka-

te alarak onlara yönelik  dini bilgileri ele almaları bu noktada önemli bir adımı oluş- turabilir.

80   Diyanet  İşleri  Başkanlığı  ve  İstanbuldaki  Beyaz  Ay  görmezler  derneği  tarafından

Brialle alfabeyle yazılmış Kur’an-ı Kerimin olması sevindirici ve takdir edici önemli bir adım olmakla birlikte hadis, ilmihal, islam tarihi vb konularda da aynı zamanda sesli olarak ta birtakım yayınların oluşturulmasına ihtiyaç bulunmaktadır.


eden dini ve ahlaki konuların ele alınması onlara verilecek tebliğ ve irşad hizmetinin önemli bir parçasını oluşturacağı muhakkakr. Ay-

şekilde bütün engelli grupların kendilerinin ve ailelerinin yaşadık- ları  sorunları  aşmalarına  katkı  sağlayabilecek81   dini  konuların  ele alındığı  eserler, konuların  hikaye,  İslam  tarihinden  örnekler,  Mes- nevi, Bostan ve Gülistan gibi eserlerden örnekler alınarak işlenmesi de mümnr- hazırlanmalıdır.82

4-Engelliye verilecek dini tebliğ ve irşad hizmeti açısından önem taşıyan bir diğer husus da sahip oldukları batıl inançların giderilme- ye  çalışılmadır.  lakat  yaptığımız  engelli  bireylerin  bazı  batıl  i- nançlara  sahip  olduğunu  ve  engelliliğin  tedavisi  açısından  da83   bu inançlara başvurduklanı gözlemledik.

Tablo-5

Engelli  Bireylerin  Uğursuzluk  Olarak  İnandıkları  Mevcut  Batıl

İnançlarına İlişkin   Bulgular

Seçenekler

Sayı          %

1-Önünden Siyah Kedinin Geçmesi.

42            31

2-Baykuş Ötmesi

27            20

3-Köpek Uluma

35            26

4-Salı Günün Uğursuzluğu

25            18

5-Fikir Belirtmeyenler

8              5

 

Genel Toplam: 137

En yaygın batıl inançlar arasında siyah kedinin kişinin önünden geçmesinin uğursuzluk sayılması (% 31   ), baykuş öttüğünde uğur- suzluk getireceği (% 20 ), köpeğin başını yuka doğru kaldırıp ulu- masının (% 26), Salı günü yapmanın uğursuzluğu (% 18  ) sayıla- bilir.

 

 

81   lakat yaptığımız engellilerden bazıları zihinlerinde yeralan şu sorularla ilgili dini

açıdan bilgilenmelerini sağlayacak eser yada yazılara vb. bilgiye ihtiyaç duydukları- nı belirtmişlerdir. Sorulan sorular şunlardır: Gelişmiş toplumlardaki engellilerin o- ranının gelişmekte olan ülkelerdeki engellilerin oranından düşük olma kaderle a- çıklana bilir mi?, Doğuştan rme engelli olanlar Kur’anın kullandığı görsel nitelik- teki sembol ve  tasvirleri ne  kadar iyi anlayabilmektedirler? Kur’an’da  özellikle  Al- lah’ı inkar edenlerin bu durumlarını anlatırken kullanılan kör, sağır, dilsiz gibi sı- fatların görme, işitme, konuşma engelli bireylerin psikolojisine etkisi var mıdır?

82   Bu  tür  yayınlar,  engelliler  üzerine  yapılacak  çeşitli  araştırma  sonuçları,  onların deneyimleri,  bu  konuda  yazılmış  biyoğrafi  ve  otobiyoğrafiler  de  buna  örnek  Joni Eareckson’un  kaleme  aldığı  “Jonı’nin  İnanılmaz  Hikayesi”  isimli  Hristiyan  engelli gencin yaşadığı sorunları aşmada dini destek ve bilginin rolünü anlatan eser verile- bilir-  dikkate alınarak, İlahiyat fakültelerindeki din psikolojisi ve din eğitimcileriyle birlikte engellilerin eğitimi ile ilgilenen psikolog ve pedagogların işbirliği il hazır- lanmalıdır.

83   lakat yaptığımız137   engelliden 88 kişi, gerek kendisi, gerekse ailesi tarafından

engel durumunun tedavisi amacıyla bazı batıl inançlara başvurduklarını ifade et- mişler, bunlar arasında türbeye adak adama (%34 ), çaput bağlama (% 12), muska yazdırma (% 32). okunmuş su içme (%16) davranışlarını belirtmiştir.


 

Artırma yaptığımız engelliler arasında yer alan batıl inançlara neden  inanıldığı  sorulduğunda  ise                                 çoğunluğu  toplumda  böyle  bir inancın yaygın olmasıyla birlikte %28’inin de ya kendi bına gelen kaza, yaralanma gibi nedenlerle bir kıntı geldiğinden ya da böylesi durumlar sebebiyle çevresindekilerin başına bir kıntı geldiğine iliş- kin örnekler84  olduğunu ifade ederek daha çok uğursuzluk ile sıkın- tıyı ilişkilendirmek suretiyle batıl inançları önemsedikleri görülmüş- tür.

Dini tebliğ ve irşad hizmeti ısından dini ina ve esasların ö- züne aykırı olan engellilerin sahip oldu bu batıl inançlan ortadan kaldırılmasına nelik engellilere doğru dini bilgiler verilmeli, bunun-

la  birlikte  bu  batıl  inançlara  sahip  olma  ile  ilgili  nedenler üzerinde durulmalı,85  kişilerin çaresizlik durumlarında sorunlarını çözümleme açısından dinin temel bakış açısı olan kişinin tedbir alma, tıbbi teda-

vi ve Allah’a iman ile kendini psikolojik olarak rahat hissetmek sure- tiyle dini inancın sorunlarını çözmede manevi desteğinin olduğu be- lirtilmelidir.

4-Engelli Bireyin Dini Sorumluluk ve Yükümlülükleri Açından

Tebliğ ve İad Hizmetinin Önemi

Dindar  birey,  dini  açıdan  sorumlu  olduğu  hususları  bilmek  ve öğrenmek ister. Aynı zamanda bta ibadetler olmak üzere dini so- rumluluklarını doğru bir şekilde  yerine  getirmek dindar kişi için ö- nemli  revleri  arasındadır.  Bu  itibarla  engelli  birey  için  de  ne  tür dini                                sorumluluklarının   olduğu      özellikle       bireysel           özelliklerini gözönünde  bulundurarak  dini  görevlerini  yerine  getirirken  nelere dikkat etmesi gerektiği önem taşır.86

lakat yaptığımız engelli bireyler bu konuda bireysel farklılık- ları çerçevesinde dini kümlülükleri ile ilgili bazı hususlan kendi-

 

 

84   39 engelliden 10’unun, kendi başına gelen sıkıntılarla sahip olduğu batıl inançlar

arasında ilişki kurduğu gözlenmiş, bunlardan 4 tanesi önünden siyah bir kedi geç- tikten kısa bir zaman sonra başına bir sıkıntı geldiğini, 2 kişi ise  köpek uluması sonrası merdivenden düşerek yaralanma ve arabasının arkasından vurulma olayını yaşadıklarını ifade ederken, 3 kişi de Salı gününün uğursuzluğuna ilişkin işlerinin ters gitmesi, arkadaşıyla başladıkları işi zamanında bitirememe örneğiyle belirtmiş,

1 kişi de hamile iken annesinin önünden cenaze geçmesi sebebiyle buna bağlı ola-

rak engelli dünyaya geldiğini ifade etmiştir.

85   Bkz. Hayati kelekli, Dini Telkin ve Tebliğde Psikolojik Esaslar”  Diyanet der-

gisi, C.XIX, Sayı 1,1983, s.32-33

86   Piyasada rahat bulunabilen ve okuyucunun müracaat ettiği bazı ilmihal kitaplarına baktığımızda  özellikle  engellilere  nelik  şu  konuların  ele  alındığı  görülmektedir. Görme engellilerin imam olup olamayacağı, Nevzat Akaltun, İslam Fıkhı ve Huku- kuna ait 1099 fetva, s.109; Ömer Nasuhi Bilmen , yük İslam İlmihali, s.118; Süleyman  Ateş,Yeni  İslam  İlmihali  s.174;  Ahmet  Hamdi  Akseki  ,İslam  Dini, s.162;  Sağır  kimsenin  ve  eli  olmayanın  imam  olup  olamayacağı  ;  Akaltun,ag.e s.109-110;  iki  eli  çolak  olanın  abdest  almasının  mümn  olup  olamayacağı Akaltun, a.g.e. s.97


leri için önemli oldunu belirtmişlerdir. Bu çerçevede şu hususları öğrenmek istediklerini ve bu konularda dini bilgiye ihtiyaç duydukla- rını belirtmişlerdir. Engelli bireyin cemaatle namazda imam olup o- lamayacağını  soranların  oranı  %31  iken;      engellilerin  yönetici  olup olamayacı soranlar, % 8’dir. Engelli bireyin dini ıdan evlenme- sine  yönelik  bir  mahzur  olup  olmadığını  ve  evlilikte  denklik  konu- sunda nasıl bir yükümlüğün bulunduğunu öğrenmek isteyenlerin oranı  %  7,  Anne  karnında  engelli  olan  bir  çocuğu  aldırmanın  caiz olup  olmadığını  soranlar  %  9  iken  iki  eli  ve  ayağı  olmayan  kişinin nasıl  namaz  kılabileceğini  öğrenmek  isteyenlerin  oranı  ise  %15’dir. Kabartma  yazı  ile  Kur’an’ı  okumanın  hatim  olup  olamayacağını  öğ- renmek isteyenlerin   %10 olduğu gözlenirken, engellinin sava ka- tılma87  zorunluluğu olup olmadığını öğrenmek isteyenlerin oranı ise

% 3’dür. İki eli olmayan insanın nasıl abdest alacağını soranlar da

%12  oluşturmaktadır.  Ayrıca  engelliler  için  kullanılacak  genetik  a- rtırmalar sonucunda kök hücreleri kullanılarak organ üretilmesi- nin  dini  ıdan  hükmünün  ne  olduğunu  öğrenmek  isteyenler  %  5 oluşturmaktadır.

Tablo-6

Metin Kutusu: Seçenekler
Sayı       %
1-Engellilerin cemaatle namazda imam olup olamayacağı meselesi
43         31
2-Engellinin yönetici olup olamayacağı
11         8
3-Engellinin  dini  açıdan  evlenmesinin  mümkün  olup  olmadığı  ve denklik meselesi
9          7
4-Anne karnındayken engelli çocuğu aldırmanın caiz olup olmadığı
13         9
5-İki eli-ayağı olmayanın nasıl namaz kılacağı
20         15
6-Kabartma yazıyla Kur’an okumanın hatim sayılıp sayılamayacağı
14         10
7-Engellinin savaşa katılma zorunluluğunun olup olmadığı
4          3
8-İki eli olmayanın nasıl abdest olacağı
16         12
9-Kök hücre üreterek yapay organ naklinin caiz olup olmadığı
7          5
 

 

Engellilerin Dini  Yükümlülükler  Çerçevesinde  Bilgilenmek  İste- diği Konularla İlişkili Bulgular

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Genel Toplam:137

Artırmamızda engellilerin öğrenmek istedikleri dini yükümlü- lükler  vb.  sorumlulukları  ile  ilgili  bazı  bilgileri  ilmihal  kitaplarında bulmak mkün olsa da okuyucunun rahat bulabileceği bu eserler- de engellilerle ilgili dini yükümlülüklerin özel bölüm şeklinde değil de namaz  konusu  ağırk olmak  üzere  ilgili  lümlerin  inde  birkaç cümle ile ele alındığını görmekteyiz.

 

 

 

87   Kuranı Kerimde bedensel engellilerin dini mükellefetiyle ilgili hükümlerin genelde

savaş bağlanda gündeme getirildiği rülmektedir. (Bkz. Tevbe 91, Fetih,17; Nur

61) Bu ayetlerde fiziki durumlar ı el vermediği için savaşa katılmayanlara sorumlu- luk terettüp etmediği ifade edilmiştir.  (Bkz. Ebu Muhammed b. Ahmed Kurtubi, el- Camiu li Ahkami’l Kur’an, C. XII  s.206)


 

nümüzde engelliler için önem tıyan dini muhtevalı soru ve sorunlarıyla ilgili detaylı tespitler yaparak başta ilmihal kitaplarında müstakil bölüm halinde engellinin dini sorumlulukları ele alınmalı- dır.

5-Engellilerin  Dini  Tebliğ  ve  İad  Hizmetinde  Bazı  Teknik  İm- kanların Kullanımı

Engelli  bireylere  verilecek  tebliğ  ve  irşad  hizmetinde  teknolojik birtakım imkanlardan yararlanarak onlara daha iyi hizmet sunulabi- lir. Bu çerçevede günüzde kullanımı gittikçe yaygınlaşan bilgisa- yar ve internetten yararlanılabilir. Bilgisayar ortamında kullanılabile- cek şekilde engelli bireylerin özellikleri dikkate alınarak hazırlanacak olan   dini  bilgi  öğretim  proğramları,  (sadece  bilgi  veren  değil,  oyun tarzında kişisel beceri gerektiren proğramlar olabilir) animasyon tek- nikleri kullanılarak ve sesli-görsel nitelikte -bta ibadet öğretimine yönelik- olabilir.  Ayrıca internet ortamında engellilerin oluşturabile- ceği dini bilgi öğretimini kazandıracak ve sorunlarını paylaşabilecek- leri sohbet grupları, web sayfaları, dini konularla   ile ilgili sanal or- tamda doküman elde edebilecekleri bir dökümantasyon merkezi   o- luşturulabilir.

SONUÇ

İnsanın hayatında gerek doğuştan gerekse daha sonra bazı ne- denlerle meydana gelen   engellilik durumu bireysel bir farklılık ola- rak  dikkate  alınması  gereken  bir  husustur.  Engelli  birey,  bireysel farklılığının gereği olarak bazı sorunlarla karşılabileceği gibi eğiti- minde ve sosyal yaşamında bireysel farklılıkları gözönünde bulundu- rularak sağlanacak katkılarla da sorunları aşmasına yardımcı olun- malıdır. Sorunlarını çözme ve sosyal uyumunu kolaylaştırmada ken- disine kat sağlayabilecek önemli kaynaklardan birisi de dindir. Zira din, bireye yaşamın anla ve değeri üzerine sunduğu bilgilerle bire- yin yaşamla ilgili amaçlarını ve  sorumlulukla daha iyi belirleme- sine  kat sağlamaktadır. Bunun gerçekleşebilmesi için de bireylere yönelik tebliğ ve iad faaliyetlerinin önemi kendiliğinden ortaya çı- kar.  Engelli  bireyin  de  sahip  olduğu  bireysel  farklılık  çerçevesinde yaşamının amacını belirlemesine ve sorunlarını aşmasına katkı sağ- layacak şekilde dinden istifade edebilmesi için ona nelik tebliğ ve irşad hizmeti sunulmalıdır. Bu çerçevede engelliye verilecek tebliğ ve irşad hizmeti, öncelikle engellinin özellikleri dikkate alınarak onunla sağlık bir iletişim kurmak süretiyle geekleştirilmelidir. Burada da peygamberimizin hayatında uyguladığı, kolaylaştırıcı ve sevdirici ol- ma  esasına  dayanan  temel  davranış  biçimi  örnek  alınmadır.  Aynı şekilde engelli bireyin sahip olduğu özellikler -bunların içinde mevcut dini inanç ve bilgi zeyinin tanınması da yer alır- çok iyi bilinerek bu  özelliklerine  yönelik  dini  bilgi  ve  yükümlülükleri  öğretilmelidir.


Bunlar yapılırken teknik imkanlar da kullanılarak sesli ve görüntülü yayınlar, bilgisayar programları hazırlanmalı ve internet imkanların- dan da yararlanmaları sağlanmalıdır.


 

 

BİBLİYOGRAFYA

 

Akaltun, Nevzat; İslam Fıkhı ve Hukukuna ait 1099 Fetva, Mevlana Kitabevi, trhsiz

Akkök, Fusun; Bayan Perşembeler, ODTU yay Ank.1997.

Akseki, Hamdi , Ahmed;  İslam Dini,  Diyanet İşleri Başkanlığı Yay.  Ank.1967

Ateş, Süleymen;  Yeni İslam İlmihali,  Yeni ufuklar Neşr. İst. Trhsiz.

Ay, Mehmet Emin; Din Eğitiminde Mükafat ve Ceza, Nil yay, İst. 1984

Ayhan, Halis; Din itimi ve Öğretimi, İman- İbadet , Diyanet İşleri Baş. Yay, Ank,

1985.

Bıyıklı,  Latife;  Bedensel  Özürlü  Çocukların  Benlik  Kavramı,  (Aile  Kabul  Düzeyi

Açısından), Ank. Ün. Eğitim Bilimleri Fak.Yay, Ank.1989

----------------------, Özel itime Gereksinim Duyan Çocuklar”, Milli Eğitim Dergisi

Say.136, 1997.

Black,  Kathy;  A  Healing  Homiletic  Preaching  and  Disability,  Abingdon  Press,

Nashville, 1996.

Brown,S. Alan;  Religious Education and Pubil with Learning Difficulties, Newyork

,1987.

Cüceloğlu, Doğan ,Yeniden İnsan İnsana, Remzi Yay, İst 1993

---------------------  İletişim Donanımları , Remzi Yay İst. 2002.

Çağlar,  Doğan,  Ortopedik  Çocuklar  ve  Eğitimi,  Ank.Ün  Eğitim  Bilimleri  Yay.  Ank.

1892

Develioğlu Ferid, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lugat, Doğuş Mat. Ank.1978

Ebu Davud, Süleyman b. Eş’as; Sünen-ü Ebu Davud, Çağrı yay.İst.1992. Ekşi, Aysel; Çocuk, Genç, Ana Babalar, Bilgi Yay. İst.1990

Erkan, Gönül; Ortopedik Özürlü Çocukların Kabul Düzeyi Üzerine Bir Araştırma,

İst.1990

Ersoy, Özlem; Avcı, Neslihan;  Özel Gereksinimi Olan Çocuklar Ve itimleri, Özel

Eğitim,  Yapa yay, İst.1981.

Eroğlu, Feyzullah; Davranış Bilimleri, Beta Basın yay,İst.1998

Hanbel, Ahmed b. El- Müsned,Çağrı Yay. İst.1982

Hökelekli, Hayati; Din Psikolojisi, Diyanet Vakfı Yay. Ank.1993.

-----------------------,  ”Dini  Telkin  ve  Tebliğde  Psikolojik  Esaslar”,  Diyanet  dergisi

C.XIX, S.1, 1983

Kelptekin, Hatice; İman Haya Açısından Kuran Kerimde Sevgi ve Korku, (Yayın- lanmamış Yüksek Lisans Tezi), İst. 1992

Köknel, Özcan; İnsaAnlamak, Altın yay . İst.1987.

Kula, Naci, M; “Bedeni Özürlülerin Din itiminde Dikkat Edilmesi Gereken Psi-

kolojik Hususlar”, Gençlik Dönemi ve Eğitimi, İsav Tartışmalı İlmi Toplantı- lar Dizisi, Ensar Neşriyat, İst.2000

----------------------, “Gençlerde Izdırap Tecrübesine Bağlı Dini Krizle Başa Çıkmaya

Yönelik Öneriler” , Gençlik Dönemi ve Eğitimi 2, Tartışmalı İlmi Toplantılar

Dizisi, Ensar Neşriyat, İst.2003

Kurtubi,  Ebu  Muhammed  b.  Ahmed,  el-Camiu  li  Ahkamil  Kur’an,    C.XII,  Darül

Kübul İlmiyye, Beyrut, 1987

Mardin, Şerif, Din ve İdeoloji, İletişim yay.Ank.1982.

Miller,Crump Randolp; “Kötülük Problemi ve Din Eğitimi,O.M.İlahiyat Fak. Der- gisi, Say 10,1998

Müslim, b. El Haccac, Sahih-i Müslim, İst. ts.

Okur, Nejla; Özürlülere nelik Örgütlenmenin İncelenmesi,  Başbakanlık Özürlü-

ler İdaresi Başkanlığı yay, Ank. 2001

Önkal, Ahmet;  Resullullahın İslama Davet Metodu, Esra yay, Konya 1992

Özbek, Abdullah;  Bir Eğitimci Olarak H.z. Muhammed, Selam yay, Konya 1988. Özer, Kadir;  İletişimsizlik Becerisi,  Varlık yay, İst 1995.


Özsoy, Yahya; Özyürek, Mehmet; Eripek , Süleyman;  Özel Eğitime Muht Çocuklar ve Özel Eğitime Giriş,  Karatepe yay, Ank.1994.

I. Özürlüler Şurası, Çagdaş Toplum Yaşam ve  Özürlüler, Komisyon Raporları Genel Kurul Görüşmeleri, 29 Kasım 02 Aralık 1999 Ankara, Başbakanlık Özürlü- ler İdaresi Yay.

Peker, Hüseyin;  Din Psikolojisi, Samsun 2000

----------------------,  Din ve Ahlak Eğitiminin Psikolojik ve Metodik Esasları-Ailede, Okulda, Camide-, Samsun 1991.

Saka, Şevki;  Kuran-ı Kerimin Davet metodu, Seha yay, İst.1991.

Tapan,  Elçin;   Devam  Eden  Hikayemiz,  Ben  Mutlu  Bir  Down  Annesiyim  2,  Yapı

Kredi Yay. İst.1995.

Şanver, Mehmet;  Kuranda Tebliğ ve Eğitim Psikolojisi,  Pınar yay, İst.2001.

Uludağ, Süleyman;  İslamda İrşad, Marifet yay, İst. Trhsiz.

Usta,Hasan; Bedensel Özür Olmanın Sebebleri, M.E.B. yay. İst,1992

Yazgan, Gültekin;  Kör Uçuş, İletişim yay. İst.2002.

Zebidi , Abdil Latif, Sahih-i Buhari Muhtasarı, Tecridi sarih tercümesi ve şerhi, (terc.

Ahmed Naim), C1, Diyanet İşleri Başkanlığı yay.Ank.1984

 

 

Google