Aynı şekilde anket
uyguladığımız ailelerin de çocuklarının engelliliği sebebiyle üzüntü,
acı, endişe vb şekilde birtakım duygu ve düşünceleri yaşadıkları ve
çocuklarının engelliliğini kabullenmede zorlandıkları görülmektedir.
" Çocuğumun ortopedik
engelli olarak dünyaya geldiğini öğrenince dünyam yıkıldı, çok
üzüldüm, günlerce ağladım. Neden benim çocuğum, ben ne yaptım, ne
kusurum oldu, günahım neydi diye kendi kendime zordum. Ama o benim
yavrumdu, ne yapabilirdim. Bir anne olarak onunla yaşamak zorundaydım"
( 36 yaşında ortopedik engelli çocuğu olan ilkokul mezunu anne)
"Arkadaşımın
dikkatsizliğinden kaynaklanan bir durum sonucu gözüme batan bir dal
sebebiyle 10 yaşında iken bir gözümü kaybettim.Sürekli ağladım,
arkadaşımı suçluyordum, aynaya bakıp kör olan gözümü gördükçe içimde
isyan duygusu uyanıyordu. Neden ben diyordum, durumumu kabullenmem çok
zordu". ( 25 yaşında görme engelli ilkokul mezunu genç)
Bu örneklerden de
anlaşılacağı gibi engelli birey ve engelli çocuğa sahip olan ailelerde
şok, red, aşırı üzüntü ve deprasyon, karşıt duygular yaşama, suçluluk,
kızgınlık, utanma-sıkılma davranışları gözlenmekte, eğer aile
rehabilite hizmetlerinden yararlanır, çevresindekilerin desteğini
alır, olumlu tutum ve davranışlarla karşılaşırsa uyum ve yeniden
düzenleme ile özürlülük halini kabullenme durumunu daha rahat
gerçekleştirebilir. Ailelerin yaşadıkları bu durumlar engelli çocuğa
sahip ailelerin tepkilerini açıklayan ve en bilineni olan "Aşama
Modeli"dir. Buna göre farklı özelliği olan çocuğu olduğunu öğrenen
anne babalar, ilk aşama olarak duygusal bir karmaşıklık içine
girerler, davranışları ve düşünceleri karmaşıktır, yaşanan yoğun bir
şok, karmaşıklık ve şaşkınlıktır. Daha sonra yas, aşırı üzüntü, hayal
kırıklığı kaygı, red, suçluluk ve savunma mekanizmalarının yoğun
yaşandığı tepkisel aşama gelir. Bunu ise, "Ne yapılabilir?" "Neler
Yapabilirim?" sorularının sorulmaya başlandığı uyum ve duruma alışma
şaması takip eder. Aileler daha sonra bu konuda bilgi ve becerilerini
geliştirmeye, çocukları ve kendileri için planlar yapmaya ve geleceği
düşünmeye başlarlar. (Bkz. Akkök 1997; 17-18)
Engelli birey ve
ailesinin engelliliği kabullenmesinde etkili olabilecek önemli
adımlardan birisi "neden ben" ya da "neden biz" şeklinde engelliliği
anlama çabasına yönelik sorulara tutarlı cevapların bulunmasıdır. Zira
İnsan, hayatı ve yaşadıklarını anlamak ve anlamlandırmak ister.
Anlamlandırma çabası ile meydana gelen olayların neler ifade ettiği
kavranır. Bunun sonucunda ise, insan kendi hayatını kontrol etme,
olaylara yön verme veya en azından olacakları tahmin edebilme becerisi
kazanır Bütün bunlar aynı zamanda kişinin öz güvenini ve öz saygısını
koruyup güçlendirmesine yardımcı olan mekanizmalardır. İnsanların çoğu
bilmedikleri ve anlamını çözemedikleri bir durumla karşılaşınca
genellikle "bunun anlamı ne?" sorusunu sorarlar Bu sorunun amacı
bilinmezliğin yol açtığı belirsizlikten kurtulmak ve olayları
çözümleyip muhtemel gelişmeleri tahmin ederek denetim altına almaktır.
Karşılaştığımız ve yaşadığımız olayları anlamlandırma çabası son
derece doğal bir davranıştır. Bu çaba kontrolü kendi dışımızda olan
olayların nedenlerini anlama söz konusu olunca daha yoğundur.
Beklenmedik olaylarla
karşılaştığımız zaman bunların nedenlerini, kaynaklarını ve
sorumlularını anlamak için bir dizi "niçin ve "nasıl" sorusunu
sorarız. İşte bu sorulara verdiğimiz cevaplarla olayları bazı
sebeplere dayandırarak açıklamaya ve anlamaya çalışırız. (Küçükcan
&Köse 2000)
Bu nedenle insan
hayatında beklenmedik bir şekilde kritik ve zorlu bir yaşam olayı ile
karşılaşınca genellikle ilk önce "bu olayın benim için anlamı nedir? "
sorusunu kendine sorar. Yaşanan olayın ne anlama geldiğini, hayatını
nasıl değiştirdiğini/ değiştireceğini ve kendisinden neler götürdüğünü
/ götüreceğini anlamaya çalışır.(Köse & Küçükcan 2006) Nitekim oğlu
Down sendromlu olan Elçin Tapan, bilgi sahibi olmadıkları ve ne
yapacaklarına ilişkin bilgilerinin olmadığı bu durum karşısında olayı
anlamaya yönelik şu soruları sormuştur. "Yürüyebilecek mi acaba?,
Evlenebilecek mi?, Neye benzeyecek?, Bizleri tanıyacak mı?, Okula
gidecek mi?, Bütün bunlarla baş edebilecek miyiz?, Nerelerden yardım
alabilirim?" Buna benzer soruları yaklaşık üç sayfa olarak
belirlediğini bu durumun da kendisinde bilinmeyenlerin yarattığı
korkunun bir ifadesi olarak değerlendirilebileceğini ibelitmiştirfade
etmektedir. (Bk. Tapan 1996: 55-56)
İşte insandaki yaşadığı
olay sebebiyle ortaya çıkan bu anlama çabası engelli bireyler için son
derece yoğun ve öncelikli olarak gerçekleşir Çünkü engelli bireyin
yaşadığı durumu anlama ve anlamlandırma çabası, aynı zamanda onun bu
durumu kabullenmesine yardımcı olacaktır. Olay karşısında ne yapması
gerektiğini belirleme, dayanma, çözüm yolları oluşturma ve hayatını
sürdürme davranışlarını gösterecektir. (Köse &Küçükcan 2000; 65) Bu
nedenle engellinin zihninde yaşadığı durumla ilgili "niçin ben?",
"neden böyle bir durumla karşılaştım?",sorularının cevabını bulmada
yardımcı olacak nitelikte manevî desteğe ihtiyacı bulunmaktadır. Bu
itibarla öncelikle yaşanan olayın bireyin hayatında ne anlam
taşıdığı/taşıyabileceği konusunda durarak "niçin ben?", "neden böyle
bir durumla karşılaştım" sorularına cevap bulmasına yardımcı olunmalı,
daha sonra yaşanan olay karşısında nasıl bir tutum takınması ve neler
yapabileceği ile ilgili konular ele alınarak engelli bireye manevî
destek sağlanabilir. Bu nedenle yaşadığı olayı anlama ve anlamlandırma
açısından dinî referanslı anlatım birey için önemli bir bilgi kaynağı
olabilir. Dinî inançlar, en azından sorunlarının üzerine gitmenin en
büyük engeli olan belirsizlikleri ve kuşkuları ortadan kaldırır.
Kısaca dinî inançlar insanlara hayatın sorunlarının
çözümlenebileceğini anlatır. Çünkü anlama, bilgi sahibi olma ve
farkındalık insanda bir şeyler yapılabileceği duygusunu uyandırır.
(Köse ve Küçükcan 2000: 17) Engellilik sebebiyle yaşadığı durumu
anlama ve anlamlandırma çabası içersinde olan ve "niçin ben?" sorusunu
soran kişiye özellikle - engelliliğin sınanma olduğu, Allah'la ilişki
biçiminin ve sağlıklı dini bilginin önemi konuları üzerinde durularak
moral ve manevî destek sağlanabilir ve anlama çabasına yardımcı
olunabilir.( Bkz.Kula 2008; s.883-895)
1.a Engelliği
Anlama Çabasında
Manevî Destek Olarak Olayın
Sınanma
Özelliği
Taşıdığı
Olgusu
Birey yaşadığı olay ya
da durumlarla ilgili onları anlama çabası çerçevesinde "bunun anlamı
nedir?" sorusunu sorarak yaşanan olay ya da durumun nasıl bir
özelliğinin olduğunu kavramaya çalışır. Çünkü yaşanan olayın oluş
biçimi, sebepleri olayın yapısı ile ilgili bilgileri ihtiva ederken
olayın birey açısından taşıdığı önem ve değeri üzerinde durmak da,
bireyin kendi varlığının anlamı, varoluş amacı ile yüz yüze gelmesinde
etkili olabilir. İstenmedik ve beklenmedik olayların oluş ve etki
durumuna göre bireyin varolma amacını anlama çabası daha fazla önem
kazanabilir. Özellikle sonradan engelli olan bireyler engellilik
durumunu hayatın anlamını yeniden gözden geçirmeye imkan sağlayıcı bir
dönüm noktası olarak değerlendirmiştir (Kula 2009 10) Zira normal
şartlar altında insan, hayatının anlamlı olup olmadığını sorgulamaz.
Ancak günlük yaşamın akışını bozan ve ya değiştiren beklenmedik bir
şekilde ortaya çıkan hastalık, aile krizleri, işsizlik vb. birtakım
olaylar bireyi anlam sorunuyla yüz yüze getirir. Hayat akışını altüst
eden beklenmedik bir durumla karşılaşan kişi yaşadığı olayın sarsıcı
etkileri ile birlikte bütün yapıp ettiklerinin boşa gittiği hissine
kapılabilir, her şeyin kendisi için anlamsızlaştığına inanabilir.
(Bahadır 2002: 128) Birey hayatı yanlış anlamlandırır, sadece hayatın
anlamını maddî, geçici amaçlara bağlarsa onlara ulaşıldığında veya
onlar yitirildiğinde bireyin psikolojik dünyasında bir anlamsızlık
oluşur bu da onda Frankl'ın deyimiyle "Varoluşsal boşluk"un
(Frankl199: 103) oluşması ya da derinlik kazanması anlamına
gelir.(Bahadır 2002: 132-133) Bu itibarla bireyin hayatı ve
yaşadıklarını anlamlandırmasında "yaşamın temel amacı"nı kuşatacak
şekilde anlama çabası onu varoluşsal boşluğa düşmekten de
kurtarabilecektir.
Bireyin anlam arayışında
bireysel amaç, istek, arzu, aile, toplum, ideoloji ve din gibi yol
gösterici bireysel ve çevresel birtakım imkânlar söz konusudur. Birey,
hayatını anlamlandırma sürecinde bu referans/imkânların hepsinden ya
da sadece birini merkeze almak suretiyle yararlanabilir. (Bahadır
2002:137) Bu referans noktalarından biri olan din, insana hayatın
gayesi, ıstırap ve ölüm gibi hayatın kabul edilmesi çok zor olan
yönleri, engellenme ve mağdur olmanın özel şekilleri karşısında nasıl
davranılacağı vb. konularla ile ilgili önemli bilgiler, açıklamalar
sunar. (Hökelekli 1998: 117) İşte din, bu özellikleri çerçevesinde
dünya hayatının ve yaşanan olayların bir "sınanma" özelliğine sahip
olduğunu belirtmektedir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de de insanın biraz
korku, açlık, candan ve maldan eksiltme ile sınandığı ve sabredenlere
müjdelerin olduğuna dikkat çekilmekte, hayatın bir "imtihan" hayatı
olduğu vurgulanmaktadır. (2/155)
1b. Engelliliği
Anlama Çabasında
Manevî Destek Olarak Olayın
Allah'la ilişki
Biçimini Belirleyiciliği
Yönü ve Sağlıklı
Dini
Bilginin Önemi
Engelli bireyin
psikolojik, fizyolojik, anatomik özelliklerinde geçici ya da kalıcı
türden meydana gelen bir kayıp, ya da işleyiş bozukluğu onun ve
ailesinin dünyasında önemli bir yer tutar Zira.yaşanılan çeşitli
acılar ve sıkıntılar, onu ve ailesini ister istemez birtakım duygu ve
düşüncelere de sevketmektedir. Bu duygu ve düşünceler içerisinde zaman
zaman din ve Tanrı inancı açısından bazı değerlendirmeler ve
sorgulamalar da yer alabilir. Yaşanılan veya karşılaşılan sıkıntılar,
inanan insanların bile aklına zaman zaman "acaba Rabbim bu dayanılmaz
belaya beni neden dücar etti" vb. soruları getirebilmektedir. Bu
sorulara cevap ararken veya yeterli, tatmin edici cevap bulamama
durumlarında, olayların olumsuz etkileri sebebiyle de bazı bunalımlar,
şüpheler yaşanmakta hatta Tanrı'nın varlığı, kudreti sorgulanmaktadır.
Bu itibarla bedensel engelliler ile ilgili yaptığımız araştırmada da
ızdırap tecrübesine bağlı olarak kötülük problemi eksenli Tanrı'nın
merhameti ve adaletiyle yaşanan acı olayı uzlaştırmada zorlanma ve
buna bağlı olarak Tanrı'nın varlığından bile şüpheye düşme şeklinde
bazı dini şüphe ve bunalımların yer aldığı gözlenmiştir. ( Kula 2003;
118) Bu gözlemler yaşanan ızdırap tecrübesinin bireyin Allah'la ilişki
biçimini belirleyici bir yönünü oluşturduğu, bir başka ifadeyle
yaşanan olayın bir iman testi özelliği taşıdığı söylenebilir.
(Black1996;.25-26) Zira insanın denenmesi noktasında önemli olan bir
diğer husus da, insan-Allah ilişkisi açısından iman ile denenmesidir.
İmtihan olunacak şeylerin başında "iman" gelmektedir Örneğin, Ayoub'a
göre acı çekme ile ilgili Kur'andaki en aşikar cevap, çekilen acıların
bir iman imtihanı (the test of faith) olduğudur bu nedenle engelli
birey "neden ben" sorusunu sorarak yaşadığı olayı anlama ve
anlamlandırmaya çalışırken aynı zamanda zihninde oluşabilecek dini
inanca dayalı soru ve sorgulamalarla da yüzleşme durumunu
yaşayabilmektedir. Dolayısıyla imanda imtihanın, insanın Allah'ın
kudretine, ilmine, adaletine, merhametine, sevgisine güveniyle
ilişkilidir. Kur'an acı bir müsibetle karşılaştıklarında insanların
"Biz Allah'a aidiz ve elbette O'na döneceğiz" (Bakara 156) demelerini
ister. Felaket ya da ölüm vb. gibi durumlarda Allah'a imanın bu
şekilde bir tasdiki, insanın O'na itimat ve güveninin bir imtihanıdır.
Kur'an'a göre imtihana tabi tutulmak, imanın doğasına aittir. İman
için imtihan olmalıdır, geçmiştekiler için böyle olmuştur ve her zaman
da böyle olacaktır. Dolayısıyla çekilen acılar, dertler ve sıkıntılar
karşısında, Allah' ın kudreti, ilmi, adaleti, merhameti ve hatta ileri
boyutlarda varlığına iman konusu, bir içsel tereddüt ve kuşkuya ya da
bir dinsel itiraz ve eleştiriye maruz kaldığında, bu iman açısından
olumsuz duygu ve düşüncelere kapılmak ya da kapılmamak, onlara yenik
düşmek ya da onları bir türlü başarıyla atlatmak şeklinde olan iman
imtihanıdır.
Bu noktada engelli
bireye verilebilecek din hizmetinde yaşanan olayın ızdırap tecrübesi
çerçevesinde bir iman testi özelliği taşıyabileceği belirtilebilir ve
sağlıklı dini bilgilenmenin üzerinde durulabilir, aynı zamanda dini
inanca dayalı oluşabilecek şüphe ve bunalımları aşmasına da yardımcı
olunabilir.
Ayrıca engellinin
yaşadığı durumu daha iyi kavratacak şekilde bilişsel tarzda bazı dini
bilgiler sunulabilir. Bunların içerisinde Allah'ın yaratmasında
farklılıkların yaşamsal bir olgu olduğu ve bu farklılıklar
çerçevesinde tanışmanın gerçekleşmesi ( Bkz. Hucurat/ 13) bazı görev
ve sorumlukları yerine getirme tarzında hayata zenginlik katmanın
mümkün olabileceği ifade edilebilir.
1.c Engelliliğe
ve Olumsuz Etkilerine Odaklanmak Yerine Olaydan Öğreneceklerimize
Odaklanmak:
(Olaya Hayırlı-
iyi- Yönde
Bakmak)
Yaşanılan bir olay ya da
durum, ilk anlarda oluş biçimi ve etkilerine göre psikolojik olarak
bireyi kuşatır. Öncelikle duygusal açıdan yoğun bir etki söz
konusudur. Olayın etkisinden kimi zaman kurtulmak mümkün olamayabilir.
Olayın ilk zamanların- da yaşanan yoğun duygusal farklılık normal
olarak değerlendirilebilir. Çünkü olay esnasında yaşananlar zihnimizde
yer etmiştir. Onları düşünmek ve hatırlamak olayla ilgili
duygularımızı harekete geçirir. Düşüncelerimiz ile duygularımız
arasında sıkı bir ilişki vardır. Düşüncelerimiz olumlu ya da olumsuz
duygulara yol açarken duygularımız da düşüncelerimizi
şekillendirebilmektedir.
(Aktaş 2004: 70-71;
Dökmen 2000: 112) Bu nedenle olayın beklenmedik bir şekilde yaşanması
ve oluş biçimi, ilk anlarda bireyi yoğun bir şekilde etkileyebilir.
Ancak olay sonucu oluşan olumsuz duygu ve düşünceler uzun süreli
olarak bireyi etkiliyorsa bu duygu ve düşünceleri aşmada bireyin
olayla ilgili tutumu önem kazanmaktadır. Bu noktada bireye yaşanan
olayın olumsuz etkilerini aşmasını sağlayıcı bir destek gerekmektedir.
Çünkü yaşam tarzımız seçimlerimize bağlıdır. Olaylar karşısında
yaptığımız seçimler, olayların seçimimize bağlı gelişmesini sağlar.
Bundan dolayı bir olay karşısındaki seçimimiz önemlidir.
(Helmsletter1996: 20-21)
Engelli bireye
sağlanabilecek moral ve manevî destek olarak olay ve onun etkilerine
odaklanmak yerine olaydan öğrenilmesi gerekenlere odaklanmanın olması
gereken bir tutum olduğu anlatılmalıdır.
Çünkü insanın yaşadığı
her olay ya da durum, onun hayatına değer katmak, yaşamını
zenginleştirmek, tecrübesini artırmak, insanî özelliklerini
geliştirmek ve manevî açıdan ilerlemesini sağlamak amacını
taşımaktadır. Bu nedenle bizi diğer varlıklardan ayıran "öğrenme"
özelliğimiz yaşamımızın sonuna kadar devam ettirdiğimiz bir
yönümüzdür. (Bk. Millman 1996:24 vd)
Hayvanlar doğuştan
yaşama adapte olacak ve hayatlarını sürdürecek bir programlama
çerçevesinde dünyaya gelirler ve hayvanlara insanlar tarafından
öğretilen bazı davranışlar ise onların yaşamını değiştirici nitelikte
olmayıp genelde şartlanma yoluyla öğretilmiş sınırlı davranışlar olma
özelliğine sahiptir. (Bk. Arık 1991: 5) Bu
itibarla istenmedik ve beklenmedik bir olayla karşılaşan birey,
yaşanan durumu kabullenmeyi sağlayıcı ve olay sonucu oluşan sorunlara
çözümler üreten aktiviteyi gerçekleştirici şekilde ilgisini olaydan ne
öğrenmesi gerektiğine odaklamalıdır. Burada bireyin kendisine sorması
gereken temel soru, "Bu olay bana ne öğrenmemi sağlamaktadır?"
olmalıdır. (Sharma 2006:60-61) Olay karşısında takınılacak tavır,
yapılacak seçim bu çerçevede olursa kişi, olayın oluşturduğu olumsuz
duyguları ve belirsizlik, güvensizlik duygularını aşması
kolaylaşacaktır. Aynı zamanda olayla ilgili yaşanan bazı sorunlarla
ilgili çözümler de daha belirgin hâle gelebilecektir.
Engellilik, "öğrenme
merkezli" bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde bireyin ve ailesinin
ilk öğrenebileceği şey olayla ilgili"farkındalık düzeyi"nin
artacağıdır. Olayla ilgili yargılama, acele karar verme veya
sorunlardan kaçma gibi davranışlar yerine farkındalık
gerçekleşecektir. İlk farkına varılabilecek husus, yaşanılan duygu ve
düşünceler ve bunların engelli ve ailesinin kendi yaşantısındaki
değeri ile ilgili olabilecektir. Bu çerçevede bir olayın olumsuz
etkileriyle baş etmede etkili olan kabullenme süreci de
yaşadıklarımızın farkına varılması ve onlarla yüzleşilmesi ile
mümkündür. (Dalai Lama 2000: 150-151) İnkâr, utanç kızgınlık,
saldırganlık, çaresizlik gibi durumlar kabullenme sürecini zorlaştıran
durumlardır. Bu duyguları aşarak kabullenmenin gerçekleşebilmesi için
olay ile ilgili olumlu düşünme de etkili bir tavırdır.
Olumlu düşünmede dinî
inançların da önemli ölçüde etkisi söz konusudur. Çünkü dinî inanç,
öncelikle yaşanan olayla ilgili oluşan stresli ve gerilimli durumlarla
baş etmede insanlara dayanma ve direnme gücü kazandırmaktadır. Bu
durum bireyi rahatlatmakta ve olayı daha mâkul bir şekilde
değerlendirme imkânı oluşturmaktadır. Nitekim anket uyguladığımız
engelli bireylerde dinî inancın bu olumlu etkisi gözlenmiştir. 35
yaşındaki ortopedik engelli ilkokul mezunu erkek bedensel engelli de
yaşadığı durum karşısındaki tavrını belirlemede inancının etkisini şu
ifadeler ortaya koymaktadır."Peygamberimizin hayatını okudum. Gördüm
ki; Peygamberimizin işkence ve eziyetlere dayanması imanı
sayesindedir. Ben de sokakta yürürken, ihtiyaçlarımı karşılarken
Allah'ın bana kolaylık vereceğine inandığımdan kendimi rahat
hissederim ve Allah'a dayanıp yapacağım işlere koyulurum." (Bk. Kula
2009: 24) Ayrıca engellinin yaratıcısına zorlukları aşmasında yardım
etmesi için yalvarması ve bu isteğinin kabul edileceğine inanması onun
rahatlamasına ve olumlu düşünmesine neden olmaktadır.(Peale 1997: 5)
Öğrenme merkezli olayı
değerlendirmeye çalışan bireyin yaşadıklarından öğreneceği bir diğer
husus da; olayın görünürdeki olumsuz etkilerine rağmen yaşama uyum
sağlayıcı yönleri de oluşturabilecek imkânları barındırdığıdır.
Örneğin sadece sol ayağını oynatabilen beyin felçli olan İrlandalı
yazar Christy Brown annesi tarafından sol ayağı ile tebeşir tutması
öğretilerek sol aya- ğının parmağı ile daktilo kullanmak suretiyle
eserler yazmasını sağlamıştır. (Brown 1996: 13 vd) Aynı şekilde
denizde başını bir cisme vurarak vücudu felç olan ve daha sonra dinî
telkin ve inancı sayesinde "Tanrı'm bu olayla bana ne öğretmek
istedi?" sorusunu sorarak olayı farklı değerlendirmek suretiyle
ağzıyla kalem tutmasını öğrenen ve yaptığı resimlerle sergi açan
Jonatha'nın hikâyesi bu konudaki bir diğer örnektir. (Eareckson1988:
181) Bu çerçevede batılı Teolog Black da, Tanrı'nın engellilere
yaşadıkları olayla ilgili murat ettiği hususlardan biri olarak
karakter gelişimlerini sağlayıcı imkânları onlara bahşetmesini
zikreder ve engellilerin yaşama uyum sağlayıcı şekilde farklı
özelliklerini geliştirdiklerini ve bunu öğrendiklerini vurgular.
(Black1997: 27-28)
Engelliliğe öğrenme
merkezli yaklaşan bireyin öğreneceği bir başka nokta da, kendisi gibi
olan ya da kendisinden daha kötü durumda olanları daha iyi anlayarak
onlara empatik yaklaşma becerisini kazanmasıdır. (Dalai Lama2000: 223)
Bu durum insanlara karşı olan sevecenliği artırır ve diğerkamlık
duygularını güçlendirir. (Kübler & Kessler 2002: 94)
Böylece yaşanılan duruma
üzülmek, kahretmek ve belirsizlik ve güvensizlik duyguları yerine,
kendisi gibi olanlar ya da kendisinden daha kötü durumda olanlarla
birlikte olumlu şeyler yap- ma, yardımlaşma vb. birtakım davranışlar
gerçekleştirilir. Örneğin bedensel Engelli olan Dilek Sabancı Türkiye
Özel olimpiyatların Yönetim kurulu başkanı olarak engellilere yönelik
sportif ekinlikler yanında sosyo- kültürelk yönde katkı sağlayanlardan
biri olarak zikredilebilir.
Aynı zamanda istenmedik
ve beklenmedik bir olay yaşayan bireyin bireyselliğini aşarak
kendisinden daha kötü durumda olanları daha iyi anlayarak kendi
durumunu, acı ve sıkıntılarını o durumda olanlara karşılaştırmak
suretiyle göreceli olarak moral bulur ve rahatlar. Bu itibarla bakıma
muhtaç kişi sağlık noktasında aşağı derecede bulunan çaresiz hastalara
ve ileri derecede bakıma muhtaçlara bakıp haline şükretmelidir. Bir
bacağı olmayan bakıma muhtaç kişi iki bacağını kaybetmiş kişiye
bakmalıdır. Bir gözü olmayan da iki gözünü yitirmiş görme engelli
insana bakmalıdır ve haline şükretmelidir. Aynı zamanda bakıma muhtaç
kişi yitirdiği beden fonksiyonlarından ziyade sahip olduğu bütün diğer
nimetleri işleyen diğer bedeni fonksiyonlarını göz önünde bulundurarak
bunlar için şükürde bulunmalıdır. Böyle davranıldığında ise başta
psikolojik rahatlama, iç huzuru , mevcut
kazanımlarını daha iyi kullanma becerisi vb imkanlara kavuşulmuş olur.
( Bkz. Kula
2006: 81-84)
2. Engelli Birey ve
Ailesine Sosyal Uyumu Sağlayıcı
Hizmet
Olarak Kendine Güven Sağlayıcı
Kazandırıcı
Davranışlar
Gerçekleştirme
ve Dinî Sosyalleşme:
Engelli birey,
yaşanabilecek zorlanma ve sıkıntılar sonucu yaşadığı bazı olumsuz
duygularla birlikte olaydaki birtakım belirsizlikler sebebiyle kendine
güvenini yitirebilir, bir güvensizlik duygusu yaşayabilir. Engellinin
bu duygularla baş edebilmesi açısından ve kendine güvenini
kazandırmada etkili olabilecek bazı sosyal etkinliklere onu katmak ve
dinî sos- yalleşmesini sağlayıcı şekilde birtakım görev ve
sorumluluklar vermek suretiyle manevî destek sağlanabilir. Zira
engelli yaşadığı zorluk ve sıkıntılara bağlı olarak kendini sorunların
altında ezilmiş, çaresiz hissedebilir. Bu duyguları aşmada ve kendini
sorunlarını çözebilecek şekilde güçlü ve yeterli hissedebilmesi için
engelliye sosyal destek sağlanmalıdır. Bu nedenle
gerçekleştirebileceği bazı görev ve sorumluluklarla birlikte topluma
uyum sağlayıcı imkânlar oluşturmak kişinin yeniden kendine güvenini
kazandırabilir. Örneğin bedensel engelli bireylerin eğitici ve
öğretici yabancı dil, bilgisayar operatörlüğü gibi kurslarla toplumda
fonksiyonel hale gelmesi sağlanabilir, kendilerine güvenleri artar,
aynı zamanda diğer kişilerle birlikte sosyal hayatın içinde yer alarak
sosyalleşmeleri sağlanabilir Nitekim bedensel engelliler üzerinde
yaptığımız araştırmada engelliler tarafından gerçekleştirilen iyi
davranışlarda bulunma tarzı, dinî başa çıkma davranışının sorunlarını
aşmada etkili olduğu gözlenmiştir. (Bk. Kula 20065: 85-87222)
Ayrıca din, insanın
güven, sığınma gibi ihtiyaçlarına cevap verdiği kadar hayatı çekilir
kılan umut, iyimserlik gibi temel dinamikleri, fedakârlık, sorumluluk,
üretkenlik gibi insanı insan yapan psiko-sosyal unsurları da
destekleyici mahiyette dinî sosyalleşmenin önemi üzerinde durur.
(Bahadır 2002: 157) Bu çerçevede İslâm dininde ibadetlerin bireyin
dinî sosyalleşmesindeki rolü açısından cemaatle namaz, yoksula, fakire
sadaka verme, ramazan ayında mukabele vb. dinî davranışlar örnek
olarak sayılabilir. Bireyin dinî görev ve sorumluluklarını
sosyalleşmesini sağlayıcı nitelikte gerçekleştirmesi veya istenmedik
ve beklenmedik olay sonucu sosyalleşme düzeyi azalmış bireye sahip
olduğu özellikler çerçevesinde birtakım dinî görev ve sorumluluklar
vererek dinî sosyalleşmesinin sağlanması dinin bireye kazandırdığı
psiko-sosyal özelliklerdir. Bu çerçevede Peygamberimizin doğuştan
görme engelli Abdullah ibn Ümmi Mektum'a imamlık ve müezzinlik görevi
vermesi ile 13 defa yerine yönetici olarak vekil bırakması, (Bk.
Certel 2005: 259) dinî sosyalleşme açısından manidar örneklerden olup
istenmedik ve beklenmedik bir olay yaşayan bireyin kendine güvenini
sağlayıcı, sorunlarını aşma cesaretini oluşturucu ve topluma uyumunu
kolaylaştırıcı şekilde manevî destek özelliğini taşımaktadır
Engelli ailesi açısından
da çocukları ile birlikte bayram günleri, kandil geceleri gibi bazı
önemli günlere katılımları sağlanarak onların da toplum içinde yer
almaları sağlanabilir ve çocukları sebebiyle toplum içinde utanmadan
dini merasimlerde yer alarak dini sosyalleşmeleri
gerçekleştirilebilir. Ayrıca başta görme engelliler olmak üzere brail
alfabesi ile yazılmış Kur'anı- Kerimlerle Kur'an öğrenmeleri
sağlanabilir, kurslar açılabilir bu alfabe ile onların temel dini
bilgilerini kazandıracak bazı dini kitaplar hazırlanabilir. İşaret
dili öğrenmiş din görevlileri vasıtasıyla da işitme engelli bireylere
dini bilgiler verilebilir, ayrıca onların sosyalleşmelerine katkı
sağlayıcı şekilde illerde bir camide cuma günleri başta olmak üzere
kutsal gecelerde vaaz ve sohbetler düzenlenebilir.
Engelli birey ve
ailelerine yönelik din hizmetleri açısından onların sorunlarını ele
alan sorunlarını çözmeye yardımcı nitelikte eğitici, rehberlik
sağlayıcı film, dizi, web sayfası hazırlama gibi günümüz
teknolojilerinden yararlanılabilir. Toplumun engelliye bakışının
sağlıklı ve doğru bir şekilde oluşması için de Diyanet İşleri
başkanlığınca eğitici konferans, sempozyum, panel gibi etkinlikler
yanı sıra broşür, poster, cd vb dökümanlar hazırlatılatarak halka
dağıtılabilir.
Sonuç ve Öneriler
Engellilik insanoğlunun
yaşadığı bir olgu olarak bazen doğuştan bazen de sonradan
olabilmektedir. Böylesi bir durumla karşılaşan bireylerin de
hayatlarını sürdürebilmeleri için hem kendilerine ve ailelerine hem de
içinde yaşadığı topluma bazı sorumluluklar ve ödevler düşmektedir. Bu
sorumlulukları kısaca özetlersek;
Engelli bireyin ve
ailelerinin engellilik durumunu kabul etmesini sağlayıcı bazı destek
ve yardımların gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede engeli
birey ve ailesinin engelliliği kabullenme konusunda dini bilginin ve
bilgilendirmenin öne çıkarılması, hayata daha olumlu ve katılımcı
bakmasını sağlamak amacıyla din hizmetleri açısından dini pratiklerin
gerçekleştirildiği mekanların gerekli şekilde düzenlenmesi,
engelliliği ele alan görsel yayınlara ve sözel bilgilendirilmelere
sıkça yer verilmesi, engellilerin dini duygularını güçlendirici ve
yaşama sevincini artırıcı şekilde müftülükler bünyesinde başta irşat
ve tebliğ olmak üzere hizmet sağlayıcı özel bir birim kurulması
yapılabilecek ilk adımlar olarak zikredilebilir.
Ayrıca engelli birey ve
ailelerine engelliliği kabullenme sürecini sağlayıcı zikredilen manevi
destek yanında şu hususlarda da hizmet verilebilir.
1.
Fiziki/ Mimari Açıdan Yapılabilecek Hizmetler: Cami girişleri
engellilere yönelik tarzda düzenlenmelidir. Bu çerçevede ortopedik
engellilerin camilere kolayca girebilmesini sağlayıcı rampalar
yapılabilir. Daha önce inşa edilmiş çok ve yüksek merdivenli camiler
için dışardan asansör ya da uygun rampalar ilave edilebilir. Görme
engelliler için başta tarihi ve merkezi camiler olmak üzere cami
girişlerine sesli, yönlendirici elektronik sistem kurulabilir. Örneğin
görme engellinin cami girişine yaklaştığında onu yönlendirecek şekilde
seslendirici bir sistem konabiilir. Ayrıca gerek ortopedik gerekse
görme engellilerin rahat abdest alacakları ve tuvalet ihtiyaçlarını
giderici engelliler için bir yer yapılabilir. Standartlara uygun
ortopedik engelliler tuvaleti yapılabilir. Görme engelliler için de
varsa kullandıkları baston vb eşyalarını rahat koyabilecekleri ve
tutunarak yönlerini bulabilecekleri bir ortamın olduğu abdest alma ve
tuvalet yeri yapılabilir. Aynı şekilde Kur'an Kursları için de
engellilerin yararlanabileceği şekilde fiziki düzenleme yapılabilir.
2.
Psikolojik
destek sağlayıcı Hizmetler: Her mahalle camiindeki din görevlileri
mahalle muhtarlarından da yardım alarak görev yaptığı mahalledeki
engelli birey ve ailelerini tespit ederek, engellilerin evlerini
ziyaret edebilir, hal hatırlarını sorarak moral destek sağlayabilir,
tekerlekli sandalye, tıbbi cihaz gibi ihtiyaçları olan engelli ve
ailelerin durumları müftülükler kanalıyla sosyal ve yardımlaşma
kurumlarına bildirilerek onlara yardımcı olunabilir. Ayrıca Diyanet
İşleri Başkanlığınca ( engelli,yaşlı, sokak çocuklarını da kapsayan)
Manevi Sosyal Hizmetler birimi oluşturulabilir ve bu birim tarafından
engellileri bilgilendirici, rehberlik sağlayıcı broşür, cep kitabı
tarzında yayınlar hazırlanabilir. Bu yayınlarda engelliliğin tanımı,
nedenleri, özellikleri, engellilerin yaşadıkları sorunlar, çözüm
yolları, topluma düşen görev ve sorumlukları ihtiva eden bilgilere yer
verilebilir. Bu çerçevede illerde de müftülükler tarafından engelliler
hizmet verecek birim oluşturularak konferans, panel, seminerler
düzenlenebilir ve engelli birey ve ailelerinin katılımı sağlanarak
onlara moral ve manevi destek sağlanabilir.Ayrıca engellilere yönelik
Diyanet saati proğramında ya da Diyanet İşleri Başkanlığınca
kurulabilecek özel Tv de engellileri, ailelerini ve toplumu
bilgilendirici bazı eğitim proğramları yapılabilir. Engelli birey ve
ailelerin yaşamlarını sorunlarını ve çözümlerini işleyen manevi destek
niteliğini içerici dizi, film vb proğramlara yer verilebilir
3.
Engelli ve Ailesine Dini Bilgi Yönelikli
Hizmetler: Engelli ve ailelerine yönelik bir ilmihal yazılmalıdır.
Engelli türlerine göre engellilerin fıkhi açıdan yükümlülükleri ve
karşılaştıkları sorunları ihtiva eden "engellilere yönelik ilmihal"
hazırlanabilir. Örneğin, eğitilebilir, öğretilebilir engelliler dinen
yükümlü müdür,? ortopedik engelli organ noksanlığı sebebiyle nasıl
namaz kılacak ve abdest alacak? ,anne karnında engelli çocuğu olan
anne onu aldırabilir mi? Engelli çocuğu olan aile çocuğuna bakmada
karşılığını sadece ahirette mi alacaktır vb sorular engelli birey ve
ailelerin sordukları sorulardan bir kısmı olup bu vb hususları ihtiva
eden engellilere yönelik özel ilmihal hazırlanmalıdır. Ayrıca engelli
birey ve ailesine yönelik kötülük prtoblemi, kaza ve kader açısından
engellilik, engelliliğin kabullenilmesinde sabır, tevekkül, şükür,
rıza, teslimiyet gibi dini değerlerin anlam ve önemini ele alan özel
eserler hazırlanmalıdır. Bu çerçevede görme engellilere sesli yayınlar
hazırlanabilir. Ayrıca Diyanet İşleri başkanlığınca engellilere
yönelik bir web sayfası da hazırlanabilir. Bu web sayfasında
engellileri tanıtan, onların sorularına cevap veren, onların bilmeleri
gereken temel dini bilgileri ihtiva eden bir web sayfası
oluşturulabilir. Görme engellilere yönelik sesli ya da brail
alfabesince hazırlanmış dini bilgi verici yayınlar hazırlanabilir.
Kur'an-ı Kerim ve meali, özlü bir ilmihal, kırk hadis, Peygamberimizin
hayatı, engelli sahabi ve din büyüklerinin hayatı gibi eserler
hazırlanabilir.Müftülüklerde konuşma ve işitme engellilere işaret dili
dini bilgileri anlatabilecek, görme engellilere de brail alfabesi ile
Kur'an okumayı öğretecek din görevlileri yetiştirilebilir ve hizmet
vermeleri sağlanabilir.
4.
Toplumu Bilgilendirici
Hizmetler. Engellilik durumunun toplum tarafından doğru ve sağlıklı
bir şekilde algılanması için konunun dini açıdan ele alınması son
derece önemlidir. Bu çerçevede engelliliğin bir cezalandırma olmadığı,
Allah' ın merhameti ve adaletiyle çelişmediği, engellinin de Allah
katında bir kul olarak değer ve anlamının olduğu, toplum olarak
engellilere iş imkanı sağlama, onlarla ilgilenme, onlara eğitim imkanı
oluşturma gibi bazı görev ve sorumlulukların olduğu üzerinde
durulabilir. Bu hususlara yönelik yazılı , görsel yayınlar
hazırlanabilir, Vaaz, Konferans, seminer, panel gibi etkinlikler
düzenlenebilir.
Diyanet işleri
Başkanlığının destekleyebileceği Engellilik olgusunu ele alan
Araştırma Projeleri hazırlanabilir. Bu projelerle Ülkemizin % 12 sini
oluşturan engelli birey ve ailelerinin daha iyi tanınması sorunlarının
doğru ve sağlıklı bir şekilde tespiti yapılarak kaliteli hizmet
verilebilir. Bu çerçevede yapılabilecek araştırma projeleri arasında
şu konulara yer verilebilir.
" Engelli birey ve
ailelerinin dini hayatları, ( İnanç, İbadet, dini tutum vb Konular)",
Engelli birey ve Ailelerinin Karşılaştıkları Dini sorunlar", Engelli
Birey ve Ailelerine Yönelik Manevi Destek", "Engelli Çocuğa sahip Din
Görevlilerinin Karşılaştıkları Sorunlar ve Başvurdukları Çözümler",
Toplumun Engelliye İlişkin Tutum ve Davranışları ve Din Algısı ile
İlişkisi"
KAYNAKÇA
Akkök Füsun, Bayan
Perşembeler, ODTÜ Yay. Ankara 1997
Aydın Zeki Mehmet, . Dinî
Danışmanlık ve Rehberlik, Lider Olarak Din Görevlisi Diyanet İşleri
Başkanlığı, Elazığ Harput Eğitim Merkezinde, 6-10 Haziran 2005'te,
"İmam Hatipler Hizmetiçi Eğitim Semineri"nde sunulan seminer.
Basut Ebru,& Erden Gülsen
" Suça Yönelen ve Yönelmeyen Ergenlerin Stres Belirtileri ve Stresle
Başa Çıkma Örüntüleri Yönünden İncelenmesi" Çocuk ve Gelişim Ruh
Sağlığı Dergisi, 12, 2, 2005
Bayraktar Mustafa
Muhammed, Gençlik döneminde Görülen Bazı Psikolojik Belirtiler ve Din
Eğitimi İle İlişkisi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Yüzüncü Yıl
Ün. Sosyal Bilimler Enst. 2007
British Journal of
Guidance & Counselling Vol 29; 4, 2001
Ceyhun B, Ergin B, Duran
A; Krize Müdahale Merkezine Başvurularda Yaşam Olaylarının
Değerlendirilmesi, 27. Ulusal Psikiyatri Kongresi, 1991
Çiftçi Aişe;
Hastalıklarla Başa Çıkmada Dinin Rolü; Kanser Hastalığı Örneği,
(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Marmara Ün. Sosyal Bilimler Enst.
İstanbul 2007
Din ve Değerlerler
Psikolojisi (Edt. Hayati Hökelekli) Dem Yay. İstanbul 2006
Fromm Erich, Kendini
Savunan İnsan, çev; Necla Arat, Say Yay., İstanbul 1982.
Güler İlhami, Allah'ın
Ahlâkiliği Sorunu, Ankara Okulu Yay., Ankara 1998.
Hick John, Evil and The
God Love, The MacMillan Press, Second Edt., London 1977.
Hinsinger, Deusan van
Deborah; Theolgy and Pastoral Counselling, A New İnterdisciplinary
Approach, Mıchıgan 1995 Hökelekli Hayati, Din Psikolojisi, T.D.V.
Yay., Ankara 1983