Öğrencilerim İçin Sınav Soruları ve Duyurular




aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

 

Engelliler ve Engelli Ailelere Yönelik Hizmetler

 

Yrd. Doç. Dr. M. Naci Kula

 

Giriş

İnsanın hayatında beklenmedik ve istenmedik bir şekilde gerek doğum öncesi kalıtımsal nedenlere bağlı olarak gerekse doğum sonrasında hastalık, kaza vb. sebeplerle engellilik yer alabilir. Engelli birey ve ailesi için mevcut durumu kabul etmek oldukça zordur Çünkü engellilik durumuyla karşılaşan birey ve ailesi önce şaşkınlık, çaresizlik ve duygusal karmaşıklık yaşayarak yoğun bir şok durumuyla karşı karşıya kalır. Bunu aşırı üzüntü, hayal kırıklığı, kaygı, red, suçluluk duygusunun yaşandığı tepkisel aşama izler. Daha sonra bu konuda neler yapılabileceğinin sorgulandığı uyum ve duruma alışma süreci gelir. Birey ve ailesi, yaşanan sorunları aşmaya, kendileri için planlar yapmaya ve geleceği düşünmeye başlarlar. Yaşanan istenmedik ve beklenmedik duruma alışma ve uyum, karşılaşılan sorunları aşma süreci elbetteki engelli birey ve ailesine yönelik yapılacak birtakım hizmetler ile daha kolay mümkün olabilecektir. Bu nedenle engelli birey ve ailesine yönelik yapılabilecek hizmetleri engelliliği kabullenmeyi sağlayıcı ve engellinin sosyal uyumunu gerçekleştirmeye yardımcı olacak hizmetler şeklinde 2 alt başlıkta ele almak mümkündür. Engelliliği kabullenme sürecini sağlayıcı şekilde engelli bireye ve ailesine verilebilecek din hizmeti özellikle engelliliği doğru ve sağlıklı bir şekilde anlamlandırmaya yardımcı olacak nitelikte olmalıdır. Bu çerçevede engelliliğin bir sınanma olduğu ve engelli birey ve ailesinin Allah'2 la ilişkisi açısından engelliliğin nasıl algılalanabileceği ve yaşanan durumun öğrenme merkezli ele alınarak daha anlamlı hale getirebileceği üzerinde durulabilir ve manevi destek sağlanabilir.Engelli birey ve ailesinin sosyal uyumunu sağlayıcı şekilde de dini sosyalleşme ve sağlıklı dini bilgi verilmesi, engellinin özelliğine türüne göre din hizmeti sağlama gibi manevi desteklerle birtakım hizmetler gerçekleştirebilir.Tebliğimizde engelli birey ve ailelerine verilebilecek hizmetleri ele alırken aynı zamanda nitelikli araştırma yöntemi kullanarak Çorum ve Bursa'da 65 engelli yetişkin birey ve 70 engelli çocuğa sahip aile ile (toplam 135 kişi) gerçekleştirdiğimiz araştırma sonuçlarından yararlanacağız.

 

1. Engelliliği Kabullenme Sürecini Sağlayıcı Hizmetler.

Ailede engelli bir çocuğun varlığı, aile üyelerinin hayatlarını, duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyen bir durumdur. Çocuğun engeli nedeniyle suçluluk ve keder duymak,(Kauffman 1994, s. 496) özrün çeşitli yönleriyle baş etmede yetersizlik duygusu yaşamak, uzmanların yönlendirmelerine aşırı derecede bağımlı olmak, çocuğu aşırı koruyup kollamak ya da özrü inkar etmek gibi olumsuz yaşantılar ailenin alışılmış gelişimini bozabilir.( Küçüker 1993; s. 23) Aileler için engelli bir çocuğa sahip olmak yaşamlarının en zorlu deneyimidir. Engelli bir çocuğa sahip olduklarında anne babalar ilk olarak hayal kırıklığı yaşarlar. Çocuklarına ne olduğunu bilemediklerinden hayal kırıklığına uğrarlar. Büyük endişe içindedirler. ( Gökcan 2005; s.56) Aşağıda yer alan örnekler engelli çocuğa sahip ailelerin neler hissettiklerini ve ilk anda verdikleri tepkileri kendi ifadeleri ile ortaya koyucu niteliktedir.

"Doktor çocuğumda zeka geriliği olabileceğini söyleyip bir takım testler yaptırmak üzere bize doktor adresi verdiğinde hayatımın ilk şokunu yaşadım... Daha ilk günden çok sarsıldım, büyük bir panik yaşadım. Durumu sadece anneme anlattım.Büyük bir ayıpmış gibi bütün akrabalarımdan sakladım.Daha sonraki günlerde tek çözüm yolunun çocuğun ölmesi olduğunu düşündüm.Bunun için dualar ettim.Ancak yine de çocuk ağladıkça emzirmeyi ihmal etmiyordum. Eşim bu konuda daha kötüydü. Çocuğu emzirmememi istiyordu. Bu olayı kabul etmesi çok zordu ve benim de durumu kabullenmemi zorlaştırıyordu..." ( Akkök 1997; s. 23) şeklindeki ifadelerde zihinsel engelli çocuğu olan bir annenin durumu kabullenmede zorlanma, şok ve çocuğa ilişkin olumsuz tutumunu yansıtan bazı davranışları görmek mümkündür.

 

Aynı şekilde anket uyguladığımız ailelerin de çocuklarının engelliliği sebebiyle üzüntü, acı, endişe vb şekilde birtakım duygu ve düşünceleri yaşadıkları ve çocuklarının engelliliğini kabullenmede zorlandıkları görülmektedir.

" Çocuğumun ortopedik engelli olarak dünyaya geldiğini öğrenince dünyam yıkıldı, çok üzüldüm, günlerce ağladım. Neden benim çocuğum, ben ne yaptım, ne kusurum oldu, günahım neydi diye kendi kendime zordum. Ama o benim yavrumdu, ne yapabilirdim. Bir anne olarak onunla yaşamak zorundaydım" ( 36 yaşında ortopedik engelli çocuğu olan ilkokul mezunu anne)

"Arkadaşımın dikkatsizliğinden kaynaklanan bir durum sonucu gözüme batan bir dal sebebiyle 10 yaşında iken bir gözümü kaybettim.Sürekli ağladım, arkadaşımı suçluyordum, aynaya bakıp kör olan gözümü gördükçe içimde isyan duygusu uyanıyordu. Neden ben diyordum, durumumu kabullenmem çok zordu". ( 25 yaşında görme engelli ilkokul mezunu genç)

Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi engelli birey ve engelli çocuğa sahip olan ailelerde şok, red, aşırı üzüntü ve deprasyon, karşıt duygular yaşama, suçluluk, kızgınlık, utanma-sıkılma davranışları gözlenmekte, eğer aile rehabilite hizmetlerinden yararlanır, çevresindekilerin desteğini alır, olumlu tutum ve davranışlarla karşılaşırsa uyum ve yeniden düzenleme ile özürlülük halini kabullenme durumunu daha rahat gerçekleştirebilir. Ailelerin yaşadıkları bu durumlar engelli çocuğa sahip ailelerin tepkilerini açıklayan ve en bilineni olan "Aşama Modeli"dir. Buna göre farklı özelliği olan çocuğu olduğunu öğrenen anne babalar, ilk aşama olarak duygusal bir karmaşıklık içine girerler, davranışları ve düşünceleri karmaşıktır, yaşanan yoğun bir şok, karmaşıklık ve şaşkınlıktır. Daha sonra yas, aşırı üzüntü, hayal kırıklığı kaygı, red, suçluluk ve savunma mekanizmalarının yoğun yaşandığı tepkisel aşama gelir. Bunu ise, "Ne yapılabilir?" "Neler Yapabilirim?" sorularının sorulmaya başlandığı uyum ve duruma alışma şaması takip eder. Aileler daha sonra bu konuda bilgi ve becerilerini geliştirmeye, çocukları ve kendileri için planlar yapmaya ve geleceği düşünmeye başlarlar. (Bkz. Akkök 1997; 17-18)

Engelli birey ve ailesinin engelliliği kabullenmesinde etkili olabilecek önemli adımlardan birisi "neden ben" ya da "neden biz" şeklinde engelliliği anlama çabasına yönelik sorulara tutarlı cevapların bulunmasıdır. Zira İnsan, hayatı ve yaşadıklarını anlamak ve anlamlandırmak ister. Anlamlandırma çabası ile meydana gelen olayların neler ifade ettiği kavranır. Bunun sonucunda ise, insan kendi hayatını kontrol etme, olaylara yön verme veya en azından olacakları tahmin edebilme becerisi kazanır Bütün bunlar aynı zamanda kişinin öz güvenini ve öz saygısını koruyup güçlendirmesine yardımcı olan mekanizmalardır. İnsanların çoğu bilmedikleri ve anlamını çözemedikleri bir durumla karşılaşınca genellikle "bunun anlamı ne?" sorusunu sorarlar Bu sorunun amacı bilinmezliğin yol açtığı belirsizlikten kurtulmak ve olayları çözümleyip muhtemel gelişmeleri tahmin ederek denetim altına almaktır. Karşılaştığımız ve yaşadığımız olayları anlamlandırma çabası son derece doğal bir davranıştır. Bu çaba kontrolü kendi dışımızda olan olayların nedenlerini anlama söz konusu olunca daha yoğundur.

Beklenmedik olaylarla karşılaştığımız zaman bunların nedenlerini, kaynaklarını ve sorumlularını anlamak için bir dizi "niçin ve "nasıl" sorusunu sorarız. İşte bu sorulara verdiğimiz cevaplarla olayları bazı sebeplere dayandırarak açıklamaya ve anlamaya çalışırız. (Küçükcan &Köse 2000)

Bu nedenle insan hayatında beklenmedik bir şekilde kritik ve zorlu bir yaşam olayı ile karşılaşınca genellikle ilk önce "bu olayın benim için anlamı nedir? " sorusunu kendine sorar. Yaşanan olayın ne anlama geldiğini, hayatını nasıl değiştirdiğini/ değiştireceğini ve kendisinden neler götürdüğünü / götüreceğini anlamaya çalışır.(Köse & Küçükcan 2006) Nitekim oğlu Down sendromlu olan Elçin Tapan, bilgi sahibi olmadıkları ve ne yapacaklarına ilişkin bilgilerinin olmadığı bu durum karşısında olayı anlamaya yönelik şu soruları sormuştur. "Yürüyebilecek mi acaba?, Evlenebilecek mi?, Neye benzeyecek?, Bizleri tanıyacak mı?, Okula gidecek mi?, Bütün bunlarla baş edebilecek miyiz?, Nerelerden yardım alabilirim?" Buna benzer soruları yaklaşık üç sayfa olarak belirlediğini bu durumun da kendisinde bilinmeyenlerin yarattığı korkunun bir ifadesi olarak değerlendirilebileceğini ibelitmiştirfade etmektedir. (Bk. Tapan 1996: 55-56)

İşte insandaki yaşadığı olay sebebiyle ortaya çıkan bu anlama çabası engelli bireyler için son derece yoğun ve öncelikli olarak gerçekleşir Çünkü engelli bireyin yaşadığı durumu anlama ve anlamlandırma çabası, aynı zamanda onun bu durumu kabullenmesine yardımcı olacaktır. Olay karşısında ne yapması gerektiğini belirleme, dayanma, çözüm yolları oluşturma ve hayatını sürdürme davranışlarını gösterecektir. (Köse &Küçükcan 2000; 65) Bu nedenle engellinin zihninde yaşadığı durumla ilgili "niçin ben?", "neden böyle bir durumla karşılaştım?",sorularının cevabını bulmada yardımcı olacak nitelikte manevî desteğe ihtiyacı bulunmaktadır. Bu itibarla öncelikle yaşanan olayın bireyin hayatında ne anlam taşıdığı/taşıyabileceği konusunda durarak "niçin ben?", "neden böyle bir durumla karşılaştım" sorularına cevap bulmasına yardımcı olunmalı, daha sonra yaşanan olay karşısında nasıl bir tutum takınması ve neler yapabileceği ile ilgili konular ele alınarak engelli bireye manevî destek sağlanabilir. Bu nedenle yaşadığı olayı anlama ve anlamlandırma açısından dinî referanslı anlatım birey için önemli bir bilgi kaynağı olabilir. Dinî inançlar, en azından sorunlarının üzerine gitmenin en büyük engeli olan belirsizlikleri ve kuşkuları ortadan kaldırır. Kısaca dinî inançlar insanlara hayatın sorunlarının çözümlenebileceğini anlatır. Çünkü anlama, bilgi sahibi olma ve farkındalık insanda bir şeyler yapılabileceği duygusunu uyandırır. (Köse ve Küçükcan 2000: 17) Engellilik sebebiyle yaşadığı durumu anlama ve anlamlandırma çabası içersinde olan ve "niçin ben?" sorusunu soran kişiye özellikle - engelliliğin sınanma olduğu, Allah'la ilişki biçiminin ve sağlıklı dini bilginin önemi konuları üzerinde durularak moral ve manevî destek sağlanabilir ve anlama çabasına yardımcı olunabilir.( Bkz.Kula 2008; s.883-895)

 

1.a Engelliği Anlama Çabasında Manevî Destek Olarak Olayın Sınanma Özelliği Taşıdığı Olgusu

Birey yaşadığı olay ya da durumlarla ilgili onları anlama çabası çerçevesinde "bunun anlamı nedir?" sorusunu sorarak yaşanan olay ya da durumun nasıl bir özelliğinin olduğunu kavramaya çalışır. Çünkü yaşanan olayın oluş biçimi, sebepleri olayın yapısı ile ilgili bilgileri ihtiva ederken olayın birey açısından taşıdığı önem ve değeri üzerinde durmak da, bireyin kendi varlığının anlamı, varoluş amacı ile yüz yüze gelmesinde etkili olabilir. İstenmedik ve beklenmedik olayların oluş ve etki durumuna göre bireyin varolma amacını anlama çabası daha fazla önem kazanabilir. Özellikle sonradan engelli olan bireyler engellilik durumunu hayatın anlamını yeniden gözden geçirmeye imkan sağlayıcı bir dönüm noktası olarak değerlendirmiştir (Kula 2009 10) Zira normal şartlar altında insan, hayatının anlamlı olup olmadığını sorgulamaz. Ancak günlük yaşamın akışını bozan ve ya değiştiren beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan hastalık, aile krizleri, işsizlik vb. birtakım olaylar bireyi anlam sorunuyla yüz yüze getirir. Hayat akışını altüst eden beklenmedik bir durumla karşılaşan kişi yaşadığı olayın sarsıcı etkileri ile birlikte bütün yapıp ettiklerinin boşa gittiği hissine kapılabilir, her şeyin kendisi için anlamsızlaştığına inanabilir. (Bahadır 2002: 128) Birey hayatı yanlış anlamlandırır, sadece hayatın anlamını maddî, geçici amaçlara bağlarsa onlara ulaşıldığında veya onlar yitirildiğinde bireyin psikolojik dünyasında bir anlamsızlık oluşur bu da onda Frankl'ın deyimiyle "Varoluşsal boşluk"un (Frankl199: 103) oluşması ya da derinlik kazanması anlamına gelir.(Bahadır 2002: 132-133) Bu itibarla bireyin hayatı ve yaşadıklarını anlamlandırmasında "yaşamın temel amacı"nı kuşatacak şekilde anlama çabası onu varoluşsal boşluğa düşmekten de kurtarabilecektir.

Bireyin anlam arayışında bireysel amaç, istek, arzu, aile, toplum, ideoloji ve din gibi yol gösterici bireysel ve çevresel birtakım imkânlar söz konusudur. Birey, hayatını anlamlandırma sürecinde bu referans/imkânların hepsinden ya da sadece birini merkeze almak suretiyle yararlanabilir. (Bahadır 2002:137) Bu referans noktalarından biri olan din, insana hayatın gayesi, ıstırap ve ölüm gibi hayatın kabul edilmesi çok zor olan yönleri, engellenme ve mağdur olmanın özel şekilleri karşısında nasıl davranılacağı vb. konularla ile ilgili önemli bilgiler, açıklamalar sunar. (Hökelekli 1998: 117) İşte din, bu özellikleri çerçevesinde dünya hayatının ve yaşanan olayların bir "sınanma" özelliğine sahip olduğunu belirtmektedir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de de insanın biraz korku, açlık, candan ve maldan eksiltme ile sınandığı ve sabredenlere müjdelerin olduğuna dikkat çekilmekte, hayatın bir "imtihan" hayatı olduğu vurgulanmaktadır. (2/155)

 

1b. Engelliliği Anlama Çabasında Manevî Destek Olarak Olayın Allah'la ilişki Biçimini Belirleyiciliği Yönü ve Sağlıklı Dini Bilginin Önemi

Engelli bireyin psikolojik, fizyolojik, anatomik özelliklerinde geçici ya da kalıcı türden meydana gelen bir kayıp, ya da işleyiş bozukluğu onun ve ailesinin dünyasında önemli bir yer tutar Zira.yaşanılan çeşitli acılar ve sıkıntılar, onu ve ailesini ister istemez birtakım duygu ve düşüncelere de sevketmektedir. Bu duygu ve düşünceler içerisinde zaman zaman din ve Tanrı inancı açısından bazı değerlendirmeler ve sorgulamalar da yer alabilir. Yaşanılan veya karşılaşılan sıkıntılar, inanan insanların bile aklına zaman zaman "acaba Rabbim bu dayanılmaz belaya beni neden dücar etti" vb. soruları getirebilmektedir. Bu sorulara cevap ararken veya yeterli, tatmin edici cevap bulamama durumlarında, olayların olumsuz etkileri sebebiyle de bazı bunalımlar, şüpheler yaşanmakta hatta Tanrı'nın varlığı, kudreti sorgulanmaktadır. Bu itibarla bedensel engelliler ile ilgili yaptığımız araştırmada da ızdırap tecrübesine bağlı olarak kötülük problemi eksenli Tanrı'nın merhameti ve adaletiyle yaşanan acı olayı uzlaştırmada zorlanma ve buna bağlı olarak Tanrı'nın varlığından bile şüpheye düşme şeklinde bazı dini şüphe ve bunalımların yer aldığı gözlenmiştir. ( Kula 2003; 118) Bu gözlemler yaşanan ızdırap tecrübesinin bireyin Allah'la ilişki biçimini belirleyici bir yönünü oluşturduğu, bir başka ifadeyle yaşanan olayın bir iman testi özelliği taşıdığı söylenebilir. (Black1996;.25-26) Zira insanın denenmesi noktasında önemli olan bir diğer husus da, insan-Allah ilişkisi açısından iman ile denenmesidir. İmtihan olunacak şeylerin başında "iman" gelmektedir Örneğin, Ayoub'a göre acı çekme ile ilgili Kur'andaki en aşikar cevap, çekilen acıların bir iman imtihanı (the test of faith) olduğudur bu nedenle engelli birey "neden ben" sorusunu sorarak yaşadığı olayı anlama ve anlamlandırmaya çalışırken aynı zamanda zihninde oluşabilecek dini inanca dayalı soru ve sorgulamalarla da yüzleşme durumunu yaşayabilmektedir. Dolayısıyla imanda imtihanın, insanın Allah'ın kudretine, ilmine, adaletine, merhametine, sevgisine güveniyle ilişkilidir. Kur'an acı bir müsibetle karşılaştıklarında insanların "Biz Allah'a aidiz ve elbette O'na döneceğiz" (Bakara 156) demelerini ister. Felaket ya da ölüm vb. gibi durumlarda Allah'a imanın bu şekilde bir tasdiki, insanın O'na itimat ve güveninin bir imtihanıdır. Kur'an'a göre imtihana tabi tutulmak, imanın doğasına aittir. İman için imtihan olmalıdır, geçmiştekiler için böyle olmuştur ve her zaman da böyle olacaktır. Dolayısıyla çekilen acılar, dertler ve sıkıntılar karşısında, Allah' ın kudreti, ilmi, adaleti, merhameti ve hatta ileri boyutlarda varlığına iman konusu, bir içsel tereddüt ve kuşkuya ya da bir dinsel itiraz ve eleştiriye maruz kaldığında, bu iman açısından olumsuz duygu ve düşüncelere kapılmak ya da kapılmamak, onlara yenik düşmek ya da onları bir türlü başarıyla atlatmak şeklinde olan iman imtihanıdır.

Bu noktada engelli bireye verilebilecek din hizmetinde yaşanan olayın ızdırap tecrübesi çerçevesinde bir iman testi özelliği taşıyabileceği belirtilebilir ve sağlıklı dini bilgilenmenin üzerinde durulabilir, aynı zamanda dini inanca dayalı oluşabilecek şüphe ve bunalımları aşmasına da yardımcı olunabilir.

Ayrıca engellinin yaşadığı durumu daha iyi kavratacak şekilde bilişsel tarzda bazı dini bilgiler sunulabilir. Bunların içerisinde Allah'ın yaratmasında farklılıkların yaşamsal bir olgu olduğu ve bu farklılıklar çerçevesinde tanışmanın gerçekleşmesi ( Bkz. Hucurat/ 13) bazı görev ve sorumlukları yerine getirme tarzında hayata zenginlik katmanın mümkün olabileceği ifade edilebilir.

 

1.c Engelliliğe ve Olumsuz Etkilerine Odaklanmak Yerine Olaydan Öğreneceklerimize Odaklanmak:
(Olaya Hay
ırlı- iyi- Yönde Bakmak)

Yaşanılan bir olay ya da durum, ilk anlarda oluş biçimi ve etkilerine göre psikolojik olarak bireyi kuşatır. Öncelikle duygusal açıdan yoğun bir etki söz konusudur. Olayın etkisinden kimi zaman kurtulmak mümkün olamayabilir. Olayın ilk zamanların- da yaşanan yoğun duygusal farklılık normal olarak değerlendirilebilir. Çünkü olay esnasında yaşananlar zihnimizde yer etmiştir. Onları düşünmek ve hatırlamak olayla ilgili duygularımızı harekete geçirir. Düşüncelerimiz ile duygularımız arasında sıkı bir ilişki vardır. Düşüncelerimiz olumlu ya da olumsuz duygulara yol açarken duygularımız da düşüncelerimizi şekillendirebilmektedir.

(Aktaş 2004: 70-71; Dökmen 2000: 112) Bu nedenle olayın beklenmedik bir şekilde yaşanması ve oluş biçimi, ilk anlarda bireyi yoğun bir şekilde etkileyebilir. Ancak olay sonucu oluşan olumsuz duygu ve düşünceler uzun süreli olarak bireyi etkiliyorsa bu duygu ve düşünceleri aşmada bireyin olayla ilgili tutumu önem kazanmaktadır. Bu noktada bireye yaşanan olayın olumsuz etkilerini aşmasını sağlayıcı bir destek gerekmektedir. Çünkü yaşam tarzımız seçimlerimize bağlıdır. Olaylar karşısında yaptığımız seçimler, olayların seçimimize bağlı gelişmesini sağlar. Bundan dolayı bir olay karşısındaki seçimimiz önemlidir. (Helmsletter1996: 20-21)

Engelli bireye sağlanabilecek moral ve manevî destek olarak olay ve onun etkilerine odaklanmak yerine olaydan öğrenilmesi gerekenlere odaklanmanın olması gereken bir tutum olduğu anlatılmalıdır.

Çünkü insanın yaşadığı her olay ya da durum, onun hayatına değer katmak, yaşamını zenginleştirmek, tecrübesini artırmak, insanî özelliklerini geliştirmek ve manevî açıdan ilerlemesini sağlamak amacını taşımaktadır. Bu nedenle bizi diğer varlıklardan ayıran "öğrenme" özelliğimiz yaşamımızın sonuna kadar devam ettirdiğimiz bir yönümüzdür. (Bk. Millman 1996:24 vd)

Hayvanlar doğuştan yaşama adapte olacak ve hayatlarını sürdürecek bir programlama çerçevesinde dünyaya gelirler ve hayvanlara insanlar tarafından öğretilen bazı davranışlar ise onların yaşamını değiştirici nitelikte olmayıp genelde şartlanma yoluyla öğretilmiş sınırlı davranışlar olma özelliğine sahiptir. (Bk. Arık 1991: 5) Bu itibarla istenmedik ve beklenmedik bir olayla karşılaşan birey, yaşanan durumu kabullenmeyi sağlayıcı ve olay sonucu oluşan sorunlara çözümler üreten aktiviteyi gerçekleştirici şekilde ilgisini olaydan ne öğrenmesi gerektiğine odaklamalıdır. Burada bireyin kendisine sorması gereken temel soru, "Bu olay bana ne öğrenmemi sağlamaktadır?" olmalıdır. (Sharma 2006:60-61) Olay karşısında takınılacak tavır, yapılacak seçim bu çerçevede olursa kişi, olayın oluşturduğu olumsuz duyguları ve belirsizlik, güvensizlik duygularını aşması kolaylaşacaktır. Aynı zamanda olayla ilgili yaşanan bazı sorunlarla ilgili çözümler de daha belirgin hâle gelebilecektir.

Engellilik, "öğrenme merkezli" bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde bireyin ve ailesinin ilk öğrenebileceği şey olayla ilgili"farkındalık düzeyi"nin artacağıdır. Olayla ilgili yargılama, acele karar verme veya sorunlardan kaçma gibi davranışlar yerine farkındalık gerçekleşecektir. İlk farkına varılabilecek husus, yaşanılan duygu ve düşünceler ve bunların engelli ve ailesinin kendi yaşantısındaki değeri ile ilgili olabilecektir. Bu çerçevede bir olayın olumsuz etkileriyle baş etmede etkili olan kabullenme süreci de yaşadıklarımızın farkına varılması ve onlarla yüzleşilmesi ile mümkündür. (Dalai Lama 2000: 150-151) İnkâr, utanç kızgınlık, saldırganlık, çaresizlik gibi durumlar kabullenme sürecini zorlaştıran durumlardır. Bu duyguları aşarak kabullenmenin gerçekleşebilmesi için olay ile ilgili olumlu düşünme de etkili bir tavırdır.

Olumlu düşünmede dinî inançların da önemli ölçüde etkisi söz konusudur. Çünkü dinî inanç, öncelikle yaşanan olayla ilgili oluşan stresli ve gerilimli durumlarla baş etmede insanlara dayanma ve direnme gücü kazandırmaktadır. Bu durum bireyi rahatlatmakta ve olayı daha mâkul bir şekilde değerlendirme imkânı oluşturmaktadır. Nitekim anket uyguladığımız engelli bireylerde dinî inancın bu olumlu etkisi gözlenmiştir. 35 yaşındaki ortopedik engelli ilkokul mezunu erkek bedensel engelli de yaşadığı durum karşısındaki tavrını belirlemede inancının etkisini şu ifadeler ortaya koymaktadır."Peygamberimizin hayatını okudum. Gördüm ki; Peygamberimizin işkence ve eziyetlere dayanması imanı sayesindedir. Ben de sokakta yürürken, ihtiyaçlarımı karşılarken Allah'ın bana kolaylık vereceğine inandığımdan kendimi rahat hissederim ve Allah'a dayanıp yapacağım işlere koyulurum." (Bk. Kula 2009: 24) Ayrıca engellinin yaratıcısına zorlukları aşmasında yardım etmesi için yalvarması ve bu isteğinin kabul edileceğine inanması onun rahatlamasına ve olumlu düşünmesine neden olmaktadır.(Peale 1997: 5)

Öğrenme merkezli olayı değerlendirmeye çalışan bireyin yaşadıklarından öğreneceği bir diğer husus da; olayın görünürdeki olumsuz etkilerine rağmen yaşama uyum sağlayıcı yönleri de oluşturabilecek imkânları barındırdığıdır. Örneğin sadece sol ayağını oynatabilen beyin felçli olan İrlandalı yazar Christy Brown annesi tarafından sol ayağı ile tebeşir tutması öğretilerek sol aya- ğının parmağı ile daktilo kullanmak suretiyle eserler yazmasını sağlamıştır. (Brown 1996: 13 vd) Aynı şekilde denizde başını bir cisme vurarak vücudu felç olan ve daha sonra dinî telkin ve inancı sayesinde "Tanrı'm bu olayla bana ne öğretmek istedi?" sorusunu sorarak olayı farklı değerlendirmek suretiyle ağzıyla kalem tutmasını öğrenen ve yaptığı resimlerle sergi açan Jonatha'nın hikâyesi bu konudaki bir diğer örnektir. (Eareckson1988: 181) Bu çerçevede batılı Teolog Black da, Tanrı'nın engellilere yaşadıkları olayla ilgili murat ettiği hususlardan biri olarak karakter gelişimlerini sağlayıcı imkânları onlara bahşetmesini zikreder ve engellilerin yaşama uyum sağlayıcı şekilde farklı özelliklerini geliştirdiklerini ve bunu öğrendiklerini vurgular. (Black1997: 27-28)

Engelliliğe öğrenme merkezli yaklaşan bireyin öğreneceği bir başka nokta da, kendisi gibi olan ya da kendisinden daha kötü durumda olanları daha iyi anlayarak onlara empatik yaklaşma becerisini kazanmasıdır. (Dalai Lama2000: 223) Bu durum insanlara karşı olan sevecenliği artırır ve diğerkamlık duygularını güçlendirir. (Kübler & Kessler 2002: 94)

Böylece yaşanılan duruma üzülmek, kahretmek ve belirsizlik ve güvensizlik duyguları yerine, kendisi gibi olanlar ya da kendisinden daha kötü durumda olanlarla birlikte olumlu şeyler yap- ma, yardımlaşma vb. birtakım davranışlar gerçekleştirilir. Örneğin bedensel Engelli olan Dilek Sabancı Türkiye Özel olimpiyatların Yönetim kurulu başkanı olarak engellilere yönelik sportif ekinlikler yanında sosyo- kültürelk yönde katkı sağlayanlardan biri olarak zikredilebilir.

Aynı zamanda istenmedik ve beklenmedik bir olay yaşayan bireyin bireyselliğini aşarak kendisinden daha kötü durumda olanları daha iyi anlayarak kendi durumunu, acı ve sıkıntılarını o durumda olanlara karşılaştırmak suretiyle göreceli olarak moral bulur ve rahatlar. Bu itibarla bakıma muhtaç kişi sağlık noktasında aşağı derecede bulunan çaresiz hastalara ve ileri derecede bakıma muhtaçlara bakıp haline şükretmelidir. Bir bacağı olmayan bakıma muhtaç kişi iki bacağını kaybetmiş kişiye bakmalıdır. Bir gözü olmayan da iki gözünü yitirmiş görme engelli insana bakmalıdır ve haline şükretmelidir. Aynı zamanda bakıma muhtaç kişi yitirdiği beden fonksiyonlarından ziyade sahip olduğu bütün diğer nimetleri işleyen diğer bedeni fonksiyonlarını göz önünde bulundurarak bunlar için şükürde bulunmalıdır. Böyle davranıldığında ise başta psikolojik rahatlama, iç huzuru , mevcut kazanımlarını daha iyi kullanma becerisi vb imkanlara kavuşulmuş olur. ( Bkz. Kula 2006: 81-84)

 

2. Engelli Birey ve Ailesine Sosyal Uyumu Sağlayıcı Hizmet Olarak Kendine Güven Sağlayıcı Kazandırıcı Davranışlar Gerçekleştirme ve Dinî Sosyalleşme:

Engelli birey, yaşanabilecek zorlanma ve sıkıntılar sonucu yaşadığı bazı olumsuz duygularla birlikte olaydaki birtakım belirsizlikler sebebiyle kendine güvenini yitirebilir, bir güvensizlik duygusu yaşayabilir. Engellinin bu duygularla baş edebilmesi açısından ve kendine güvenini kazandırmada etkili olabilecek bazı sosyal etkinliklere onu katmak ve dinî sos- yalleşmesini sağlayıcı şekilde birtakım görev ve sorumluluklar vermek suretiyle manevî destek sağlanabilir. Zira engelli yaşadığı zorluk ve sıkıntılara bağlı olarak kendini sorunların altında ezilmiş, çaresiz hissedebilir. Bu duyguları aşmada ve kendini sorunlarını çözebilecek şekilde güçlü ve yeterli hissedebilmesi için engelliye sosyal destek sağlanmalıdır. Bu nedenle gerçekleştirebileceği bazı görev ve sorumluluklarla birlikte topluma uyum sağlayıcı imkânlar oluşturmak kişinin yeniden kendine güvenini kazandırabilir. Örneğin bedensel engelli bireylerin eğitici ve öğretici yabancı dil, bilgisayar operatörlüğü gibi kurslarla toplumda fonksiyonel hale gelmesi sağlanabilir, kendilerine güvenleri artar, aynı zamanda diğer kişilerle birlikte sosyal hayatın içinde yer alarak sosyalleşmeleri sağlanabilir Nitekim bedensel engelliler üzerinde yaptığımız araştırmada engelliler tarafından gerçekleştirilen iyi davranışlarda bulunma tarzı, dinî başa çıkma davranışının sorunlarını aşmada etkili olduğu gözlenmiştir. (Bk. Kula 20065: 85-87222)

Ayrıca din, insanın güven, sığınma gibi ihtiyaçlarına cevap verdiği kadar hayatı çekilir kılan umut, iyimserlik gibi temel dinamikleri, fedakârlık, sorumluluk, üretkenlik gibi insanı insan yapan psiko-sosyal unsurları da destekleyici mahiyette dinî sosyalleşmenin önemi üzerinde durur. (Bahadır 2002: 157) Bu çerçevede İslâm dininde ibadetlerin bireyin dinî sosyalleşmesindeki rolü açısından cemaatle namaz, yoksula, fakire sadaka verme, ramazan ayında mukabele vb. dinî davranışlar örnek olarak sayılabilir. Bireyin dinî görev ve sorumluluklarını sosyalleşmesini sağlayıcı nitelikte gerçekleştirmesi veya istenmedik ve beklenmedik olay sonucu sosyalleşme düzeyi azalmış bireye sahip olduğu özellikler çerçevesinde birtakım dinî görev ve sorumluluklar vererek dinî sosyalleşmesinin sağlanması dinin bireye kazandırdığı psiko-sosyal özelliklerdir. Bu çerçevede Peygamberimizin doğuştan görme engelli Abdullah ibn Ümmi Mektum'a imamlık ve müezzinlik görevi vermesi ile 13 defa yerine yönetici olarak vekil bırakması, (Bk. Certel 2005: 259) dinî sosyalleşme açısından manidar örneklerden olup istenmedik ve beklenmedik bir olay yaşayan bireyin kendine güvenini sağlayıcı, sorunlarını aşma cesaretini oluşturucu ve topluma uyumunu kolaylaştırıcı şekilde manevî destek özelliğini taşımaktadır

Engelli ailesi açısından da çocukları ile birlikte bayram günleri, kandil geceleri gibi bazı önemli günlere katılımları sağlanarak onların da toplum içinde yer almaları sağlanabilir ve çocukları sebebiyle toplum içinde utanmadan dini merasimlerde yer alarak dini sosyalleşmeleri gerçekleştirilebilir. Ayrıca başta görme engelliler olmak üzere brail alfabesi ile yazılmış Kur'anı- Kerimlerle Kur'an öğrenmeleri sağlanabilir, kurslar açılabilir bu alfabe ile onların temel dini bilgilerini kazandıracak bazı dini kitaplar hazırlanabilir. İşaret dili öğrenmiş din görevlileri vasıtasıyla da işitme engelli bireylere dini bilgiler verilebilir, ayrıca onların sosyalleşmelerine katkı sağlayıcı şekilde illerde bir camide cuma günleri başta olmak üzere kutsal gecelerde vaaz ve sohbetler düzenlenebilir.

Engelli birey ve ailelerine yönelik din hizmetleri açısından onların sorunlarını ele alan sorunlarını çözmeye yardımcı nitelikte eğitici, rehberlik sağlayıcı film, dizi, web sayfası hazırlama gibi günümüz teknolojilerinden yararlanılabilir. Toplumun engelliye bakışının sağlıklı ve doğru bir şekilde oluşması için de Diyanet İşleri başkanlığınca eğitici konferans, sempozyum, panel gibi etkinlikler yanı sıra broşür, poster, cd vb dökümanlar hazırlatılatarak halka dağıtılabilir.

 

Sonuç ve Öneriler

Engellilik insanoğlunun yaşadığı bir olgu olarak bazen doğuştan bazen de sonradan olabilmektedir. Böylesi bir durumla karşılaşan bireylerin de hayatlarını sürdürebilmeleri için hem kendilerine ve ailelerine hem de içinde yaşadığı topluma bazı sorumluluklar ve ödevler düşmektedir. Bu sorumlulukları kısaca özetlersek;

Engelli bireyin ve ailelerinin engellilik durumunu kabul etmesini sağlayıcı bazı destek ve yardımların gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede engeli birey ve ailesinin engelliliği kabullenme konusunda dini bilginin ve bilgilendirmenin öne çıkarılması, hayata daha olumlu ve katılımcı bakmasını sağlamak amacıyla din hizmetleri açısından dini pratiklerin gerçekleştirildiği mekanların gerekli şekilde düzenlenmesi, engelliliği ele alan görsel yayınlara ve sözel bilgilendirilmelere sıkça yer verilmesi, engellilerin dini duygularını güçlendirici ve yaşama sevincini artırıcı şekilde müftülükler bünyesinde başta irşat ve tebliğ olmak üzere hizmet sağlayıcı özel bir birim kurulması yapılabilecek ilk adımlar olarak zikredilebilir.

 

Ayrıca engelli birey ve ailelerine engelliliği kabullenme sürecini sağlayıcı zikredilen manevi destek yanında şu hususlarda da hizmet verilebilir.

1.        Fiziki/ Mimari Açıdan Yapılabilecek Hizmetler: Cami girişleri engellilere yönelik tarzda düzenlenmelidir. Bu çerçevede ortopedik engellilerin camilere kolayca girebilmesini sağlayıcı rampalar yapılabilir. Daha önce inşa edilmiş çok ve yüksek merdivenli camiler için dışardan asansör ya da uygun rampalar ilave edilebilir. Görme engelliler için başta tarihi ve merkezi camiler olmak üzere cami girişlerine sesli, yönlendirici elektronik sistem kurulabilir. Örneğin görme engellinin cami girişine yaklaştığında onu yönlendirecek şekilde seslendirici bir sistem konabiilir. Ayrıca gerek ortopedik gerekse görme engellilerin rahat abdest alacakları ve tuvalet ihtiyaçlarını giderici engelliler için bir yer yapılabilir. Standartlara uygun ortopedik engelliler tuvaleti yapılabilir. Görme engelliler için de varsa kullandıkları baston vb eşyalarını rahat koyabilecekleri ve tutunarak yönlerini bulabilecekleri bir ortamın olduğu abdest alma ve tuvalet yeri yapılabilir. Aynı şekilde Kur'an Kursları için de engellilerin yararlanabileceği şekilde fiziki düzenleme yapılabilir.

2.        Psikolojik destek sağlayıcı Hizmetler: Her mahalle camiindeki din görevlileri mahalle muhtarlarından da yardım alarak görev yaptığı mahalledeki engelli birey ve ailelerini tespit ederek, engellilerin evlerini ziyaret edebilir, hal hatırlarını sorarak moral destek sağlayabilir, tekerlekli sandalye, tıbbi cihaz gibi ihtiyaçları olan engelli ve ailelerin durumları müftülükler kanalıyla sosyal ve yardımlaşma kurumlarına bildirilerek onlara yardımcı olunabilir. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığınca ( engelli,yaşlı, sokak çocuklarını da kapsayan) Manevi Sosyal Hizmetler birimi oluşturulabilir ve bu birim tarafından engellileri bilgilendirici, rehberlik sağlayıcı broşür, cep kitabı tarzında yayınlar hazırlanabilir. Bu yayınlarda engelliliğin tanımı, nedenleri, özellikleri, engellilerin yaşadıkları sorunlar, çözüm yolları, topluma düşen görev ve sorumlukları ihtiva eden bilgilere yer verilebilir. Bu çerçevede illerde de müftülükler tarafından engelliler hizmet verecek birim oluşturularak konferans, panel, seminerler düzenlenebilir ve engelli birey ve ailelerinin katılımı sağlanarak onlara moral ve manevi destek sağlanabilir.Ayrıca engellilere yönelik Diyanet saati proğramında ya da Diyanet İşleri Başkanlığınca kurulabilecek özel Tv de engellileri, ailelerini ve toplumu bilgilendirici bazı eğitim proğramları yapılabilir. Engelli birey ve ailelerin yaşamlarını sorunlarını ve çözümlerini işleyen manevi destek niteliğini içerici dizi, film vb proğramlara yer verilebilir

3.        Engelli ve Ailesine Dini Bilgi Yönelikli Hizmetler: Engelli ve ailelerine yönelik bir ilmihal yazılmalıdır. Engelli türlerine göre engellilerin fıkhi açıdan yükümlülükleri ve karşılaştıkları sorunları ihtiva eden "engellilere yönelik ilmihal" hazırlanabilir. Örneğin, eğitilebilir, öğretilebilir engelliler dinen yükümlü müdür,? ortopedik engelli organ noksanlığı sebebiyle nasıl namaz kılacak ve abdest alacak? ,anne karnında engelli çocuğu olan anne onu aldırabilir mi? Engelli çocuğu olan aile çocuğuna bakmada karşılığını sadece ahirette mi alacaktır vb sorular engelli birey ve ailelerin sordukları sorulardan bir kısmı olup bu vb hususları ihtiva eden engellilere yönelik özel ilmihal hazırlanmalıdır. Ayrıca engelli birey ve ailesine yönelik kötülük prtoblemi, kaza ve kader açısından engellilik, engelliliğin kabullenilmesinde sabır, tevekkül, şükür, rıza, teslimiyet gibi dini değerlerin anlam ve önemini ele alan özel eserler hazırlanmalıdır. Bu çerçevede görme engellilere sesli yayınlar hazırlanabilir. Ayrıca Diyanet İşleri başkanlığınca engellilere yönelik bir web sayfası da hazırlanabilir. Bu web sayfasında engellileri tanıtan, onların sorularına cevap veren, onların bilmeleri gereken temel dini bilgileri ihtiva eden bir web sayfası oluşturulabilir. Görme engellilere yönelik sesli ya da brail alfabesince hazırlanmış dini bilgi verici yayınlar hazırlanabilir. Kur'an-ı Kerim ve meali, özlü bir ilmihal, kırk hadis, Peygamberimizin hayatı, engelli sahabi ve din büyüklerinin hayatı gibi eserler hazırlanabilir.Müftülüklerde konuşma ve işitme engellilere işaret dili dini bilgileri anlatabilecek, görme engellilere de brail alfabesi ile Kur'an okumayı öğretecek din görevlileri yetiştirilebilir ve hizmet vermeleri sağlanabilir.

4. Toplumu Bilgilendirici Hizmetler. Engellilik durumunun toplum tarafından doğru ve sağlıklı bir şekilde algılanması için konunun dini açıdan ele alınması son derece önemlidir. Bu çerçevede engelliliğin bir cezalandırma olmadığı, Allah' ın merhameti ve adaletiyle çelişmediği, engellinin de Allah katında bir kul olarak değer ve anlamının olduğu, toplum olarak engellilere iş imkanı sağlama, onlarla ilgilenme, onlara eğitim imkanı oluşturma gibi bazı görev ve sorumlulukların olduğu üzerinde durulabilir. Bu hususlara yönelik yazılı , görsel yayınlar hazırlanabilir, Vaaz, Konferans, seminer, panel gibi etkinlikler düzenlenebilir.

Diyanet işleri Başkanlığının destekleyebileceği Engellilik olgusunu ele alan Araştırma Projeleri hazırlanabilir. Bu projelerle Ülkemizin % 12 sini oluşturan engelli birey ve ailelerinin daha iyi tanınması sorunlarının doğru ve sağlıklı bir şekilde tespiti yapılarak kaliteli hizmet verilebilir. Bu çerçevede yapılabilecek araştırma projeleri arasında şu konulara yer verilebilir.

" Engelli birey ve ailelerinin dini hayatları, ( İnanç, İbadet, dini tutum vb Konular)", Engelli birey ve Ailelerinin Karşılaştıkları Dini sorunlar", Engelli Birey ve Ailelerine Yönelik Manevi Destek", "Engelli Çocuğa sahip Din Görevlilerinin Karşılaştıkları Sorunlar ve Başvurdukları Çözümler", Toplumun Engelliye İlişkin Tutum ve Davranışları ve Din Algısı ile İlişkisi"

 

 

KAYNAKÇA

Akkök Füsun, Bayan Perşembeler, ODTÜ Yay. Ankara 1997

Aydın Zeki Mehmet, . Dinî Danışmanlık ve Rehberlik, Lider Olarak Din Görevlisi Diyanet İşleri Başkanlığı, Elazığ Harput Eğitim Merkezinde, 6-10 Haziran 2005'te, "İmam Hatipler Hizmetiçi Eğitim Semineri"nde sunulan seminer.

Basut Ebru,& Erden Gülsen " Suça Yönelen ve Yönelmeyen Ergenlerin Stres Belirtileri ve Stresle Başa Çıkma Örüntüleri Yönünden İncelenmesi" Çocuk ve Gelişim Ruh Sağlığı Dergisi, 12, 2, 2005

Bayraktar Mustafa Muhammed, Gençlik döneminde Görülen Bazı Psikolojik Belirtiler ve Din Eğitimi İle İlişkisi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Yüzüncü Yıl Ün. Sosyal Bilimler Enst. 2007

British Journal of Guidance & Counselling Vol 29; 4, 2001

Ceyhun B, Ergin B, Duran A; Krize Müdahale Merkezine Başvurularda Yaşam Olaylarının Değerlendirilmesi, 27. Ulusal Psikiyatri Kongresi, 1991

Çiftçi Aişe; Hastalıklarla Başa Çıkmada Dinin Rolü; Kanser Hastalığı Örneği, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Marmara Ün. Sosyal Bilimler Enst. İstanbul 2007

Din ve Değerlerler Psikolojisi (Edt. Hayati Hökelekli) Dem Yay. İstanbul 2006

Fromm Erich, Kendini Savunan İnsan, çev; Necla Arat, Say Yay., İstanbul 1982.

Güler İlhami, Allah'ın Ahlâkiliği Sorunu, Ankara Okulu Yay., Ankara 1998.

Hick John, Evil and The God Love, The MacMillan Press, Second Edt., London 1977.

Hinsinger, Deusan van Deborah; Theolgy and Pastoral Counselling, A New İnterdisciplinary Approach, Mıchıgan 1995 Hökelekli Hayati, Din Psikolojisi, T.D.V. Yay., Ankara 1983


 

İştahlı Berk, Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetlerinin Eğitimdeki Önemi (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Semineri) , Yeditepe Ün. Eğitim Bilimleri Enst. 2005

Kula, Naci; "Gençlerde Izdırap Tecrübesine Bağlı Dini Krizle Başa Çıkmaya Yönelik Öneriler" Gençlik Dönemi ve Eğitimi 2 Tartışmalı Toplantılar Dizisi Ensar Yay. İstanbul 2003

---------- ; "Engelli Çocuğa Sahip Ailelere Yönelik Moral ve Manevi Destek ( Çorum Örneği), Uluslar arası

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Çorum Sempozyumu 2.cilt Çorum Belediyesi Kültür Yay. Çorum 2008

------------ "Engelli Birey ve ailelerinin H.z Muhammed'in hayatından Öğrendikleri Üzerine Bir Araştırma" Kültür

Coğrafyamızda H.z Muhammed, Uluslar arası Sempozyum, Sakarya üniversitesi İlahiyat Fakültesi 2009

------------ "İstenmedik ve Beklenmedik Olaylarla Karşılaşan Bireylere Yönelik Moral ve Manevi Desteğin Önemi"

Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, VI sayı: 2 , 2006,

Kuzgun, Yazgan "İlköğretimde Rehberlik", Hacettepe Ün.. Eğitim Fakültesi Dergisi, S. 8, 1992.

LidellG. Peter; A Handbook of Pastoral Counselling, London 1983,

Malony, Newton H. Psychology of Religion, Personalities, Problems, Possibilities; Mıchigan 1991

Miller Randolph Crump, "Kötülük Problemi ve Din Eğitimi", (çev; Hasan Dam), Ondokuz Mayıs Üni. İlahiyat Fak. Dergisi, 1998, S: 10.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Google