|
SOSYAL HİZMETLERDE ÇOCUK ve GENÇLERİN EĞİTİM
HAKLARI BAĞLAMINDA DİN EĞİTİMİ
Saadettin ÖZDEMİR
İnsan dünyaya hiçbir şey bilmez bir şekilde
gelmektedir. Her şeyi dünyada öğrenmeye muhtaçtır ve öğrenmek
istemektedir. Yemeyi, içmeyi, anlamayı, düşünmeyi, davranışları, tüm
bedeni ve zihni ihtiyaçlarını yanlışı ve doğrusuyla bu dünyada
öğrenecek, uygulayacak ve çevresiyle her zaman etkileşim ve iletişim
içerisinde olacaktır.
Eğitim olmaksızın insanların doğru tutum ve
davranışları öğrenmesi,geliştirmesi, sağlıklı bir hayat sürdürmesi,
kendisine ve ailesine yararlı olabilmesi imkansızdır. Eğitim,
başkalarıyla iyi ilişkiler içerisinde hoşgörülü olmayı, toplumun
menfaati doğrultusunda hareket etmeyi öğretmektedir. Her açıdan sağlıklı
ve mutlu bir toplum hayatına ulaşmamızda eğitimin sağlayacağı avantajlar
hiç kuşkusuz tartışılmayacak kadar çoktur.
İyi bir dünya ve iyi bir gelecek için, toplumun
fertleri eğitilmelidir. Eğitimli kişiler sayesinde insan hak ve
hürriyetleri korunabilir. Eğitim düzeyinin yükselmesiyle haklar ve
hürriyetler teminat altına alınabilir. İnsan eğitimin bu derece önemli
olması hasebiyle ilk olarak 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde,
müteakiben yapılan tüm Uluslar arası sözleşmelerde çocuğun eğitimi
konusu ele alınmış ve konu tartışılmıştır.
Yapılan bu çalışmalar sonucu Birleşmiş Milletler öncülüğünde bu hakları
teminat altına almak amacıyla 20 Kasım 1989’da Çocuk Haklarına Dair
Sözleşme kabul edilmiştir.
Ülkemizde de Uluslar arası sözleşmelerde kabul edilen hakların kabul
edilmesi yanında Anayasamızda, yasalarımızda, kanun ve yönetmeliklerde
eğitim hakkı güvence altına alınmıştır.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 29/c,d maddesinde
“çocuğun ana-babasına, kültürüne, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı
veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı
uygulamalara saygının geliştirilmesi, çocuğun, anlayış, barış, hoşgörü,
cinsler arası eşitlik ve ister etnik, ister ulusal, ister dini
gruplardan, ister yerli halktan olsun, tüm insanlara arasında dostluk
ruhuyla, özgür bir toplumda, yaşantıyı, sorumlulukta üstlenecek şekilde
hazırlanması”nı çocuğun eğitiminin hedefleri olarak açıklamaktadır. Bu
madde de açıklanan hususlar çerçevesinde kültürel kimlik, dil ve
değerler çocuğun geldiği ülkenin ulusal değerleri, anlayış, barış,
hoşgörü, dostluk ruhunun bir arada yaşama bilincinin gelişmesi
önemsenmekte ve önemli oldukları için de bu hususa dikkatler çekilmek
istenmektedir. İşte bu önemsenen, dikkat çekilen hususların oluşması,
gerçekleşmesi ve toplumda yerleşmesinde sağlıklı bir din eğitiminin
katkısından yararlanmanın doğru bir tercih olacağı kanaatini
taşımaktayız. Çünkü dinin, belirtilen hususlarda Kur’an ve hadis
kaynaklı olarak insanlara önemli mesajlar verdiği bilinen bir gerçektir.
Bununla ilgili çok sayıda örnek verebilmek mümkündür.
Yine Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 14. maddesinde
şöyle denilmektedir.
1.
Taraf Devletler, çocuğun düşünce, din ve
vicdan özgürlükleri hakkına saygı gösterir,
2.
Taraf Devletler, ana babanın ve gerekiyorsa
yasal vasilerin; çocuğun yetenekleriyle bağdaşır biçimde haklarının
kullanılmasında çocuğa yol gösterme konusundaki hak ve ödevlerine saygı
gösterir.
3.
Bir kimsenin dinini ve inançlarını açıklama
özgürlüğü kanunla öngörülmek ve gerekli olmak kaydıyla yalnızca kamu
güvenliği, kamu düzeni, sağlık ve ahlakı, ya da başkalarının temel
hakları ve özgürlüklerini korumak gibi amaçlarla sınırlanabilir.
Bu madde de çocuğun temel hakkı olarak düşünce, din
ve vican özgürlüğünün olduğu görülmektedir. Çocuğun ailede bu ihtiyacını
karşılayacak olan anne babadır. Korunmaya Muhtaç Çocuk ve Gençler için
ise, yasal vasi SHÇEK’tir. Öyleyse SHÇEK’in çocukların Uluslar arası
sözleşmelerle çocuk ve gençlere verilen bu haklarını vermede üstüne
düşen görevi yapması gerekmektedir. Ayrıca bu maddede çocukların din
özgürlüğüyle ilgili kısımda yapılan yorumda ise şöyle denilmektedir.
“(Din Özgürlüğü)… Bu hak kendi tercihiylebir dini
kabul etme veya bir inanca sahip olma özgürlüğü ile tek başına veya
başkalarıyla birlikte toplu bir biçimde, aleni veya özel olarak, dinini
veya inancını ibadet, uygulama, öğretim şeklinde açığa vurma özgürlüğünü
de içerir.” İkinci parafta ise şöyle denmektedir: “Hiç kimse, kendi
tercihi olan bir dini kabul etme veya inanca sahip olma özgürlüğünü
zayıflatacak bir zorlamaya tabi tutulamaz…” denilmektedir.
Çocuğun dinini veya inancını , ibadet uygulama ,
öğretim şeklini açığa vurma bir dini özgürlük olarak nitelendirmektedir.
Bu özgürlüğün yerine getirilmesi için de yine SHÇEK gerekli önlemleri
almalı ve imkanları sağlamalıdır.
Korunmaya Muhtaç Çocuk ve Gençlerin Eğitim Hakları ve
bu eğitim haklarının bir bölümünü oluşturan Din Eğitimi Hakkı, Birleşmiş
Milletler, İnsan Hakları Everensel Bildirgesi (1948) Uluslar arası Çocuk
Haklarına Dair Sözleşme ve bu sözleşmeyi kabul eden çok sayıda devlet
tarafından kabul edilmekte ve hakların hak sahiplerine verilmesi
hususunda çalışmalar kesintisiz olarak devam etmektedir. Eğitim hakkının
bir bölümünü oluşturan Din Eğitimi hakkının (çocuk ve) gençlere
verilmesinin bir ihtiyaç olup olmadığıyla ilgili yapmış olduğumuz
Doktora Tez çalışması sonucu ortaya çıkan tabloyu sizlerle paylaşmak
istiyorum. Sizlerle paylaşacağım bu bilgilerde gençlerin büyük
çoğunluğunun sormuş olduğumuz ana başlıklardaki dini bilgileri öğrenmeye
ihtiyaçları olduğunu ve bunları uzman kişilerden öğrenmek istediklerini
kendi istek ve ifadelerinde belirtiklerini görmekteyiz.
Çocuk ve gençlerin eğitim, dolayısıyla Din Eğitimi
haklarından söz ederken bir hususa açıklık getirmemizde yarar olduğu
kanaatindeyim. Korunmaya Muhtaç Çocuk ve Gençler aileleriyle birlikte
yaşayan emsallerinden farklı ortam ve şartlarda barınma imkanlarına
sahiplerdir. Aileleriyle birlikte kalan çocuk ve gençlerin bir takım
istekleri, sorunları, karşılaştıkları veya tüm problemlerin çözümünde
ilk danışmanlık görevi aileleri tarafından yapılmaktadır. Çocuklarından
gelen talebi ilk olarak kendileri çözmeye çalışacaklar, şayet
çözemiyorlarsa mutlaka konunun uzmanı bir kişiye ulaşarak sorunu
gidermeye çalışacaklardır. Bu problem ister bedeni, ister zihni veya
dini içerikli bir sorun olsun ailenin yaklaşımı değişmeyecektir. İşte
Korunmaya Muhtaç çocuk ve gençlerin bu noktada bir eksikliklerinin
olduğu görülmektedir. Yurtlarda ve yuvalarda çocuk ve gençlerle her
zaman ilgilenen problemlerin çözümünde yardımcı olan idareciler, rehber
uzmanlar, grup sorumlusu öğretmenler ve diğer yardımcı personel var ise
de, din gibi özel uzmanlığı gerektiren bir alanda, çocuk ve gençlere
konunun uzmanı olmayan kişilerin rehberlik yapmaları imkansızdır. Onun
için yuva ve yurtlarda çocuk ve gençlerin karşılaşmış oldukları dini
içerikli bilgi öğrenme isteği gibi hususlarda onlara yardımcı olacak ve
rehber uzman statüsünde, Dini Danışmanlık ve Rehberlik görevi yapacak
kişiler olmalıdır. Yuva ve yurtlarda bulunması düşünülen Dini
Danışmanlık ve Rehberlik uzmanlarının bulunması, çocuk ve gençlerin
ihtiyaçlarını karşılama, eğitim (din eğitimi) hakları, Anayasa ve İnsan
hakları çerçevesinde önemli bir boşluğu dolduracağı muhakkaktır
Yapmış olduğumuz araştırma sonucu gençlerin Din
Öğretimiyle ilgili ihtiyaçlarını beş ana başlıkta topladık. Bunlar;
Dinin ne olduğun öğrenilmesi, İnanç, İbadet, Dini Bayramlar ve duayla
ilgili bilgilerin öğrenilmesi şeklinde sıralamamız mümkündür.
Tablo 1. Gençlerin. Dinin Ne Olduğunu Öğrenmeye
İlişkin Görüşlerinin ve
S Değerleri
Gençler
İstatistik
Maddeler |
N |
|
S |
Gençlerin “Dinin muhtevasını” öğrenmeye
ihtiyaçları vardır |
697 |
4.20 |
1.19 |
Tablo 1 incelendiğinde “dinin muhtevasını öğrenmeye
ilişkin görüş puanları ortalamasının gençlerde 4.20 olduğu
görülmektedir. Bu bulgu gençlerin dinin muhtevasına ilişkin bilgileri
öğrenmeye “çok” ihtiyaçları olduğu kanaatini taşıdıklarını
göstermektedir.
Din olgusu her devirde insanları sürekli meşgul
etmiş, onların hayatlarını olumlu veya olumsuz yönde etkilemiştir.
Büyük, küçük hangi yaşta olursa olsun insanların zihinlerinde yer edinen
bu konu, onların hayat felsefelerine, düşünce sistemlerine,
ideolojilerine, kültürlerine, ilmî ve teknolojik olarak ilerlemelerine
veya geri kalmalarına neden olabilmiştir. Din, kendisi hakkında fikir
yürütülen kişilerce bazen acımasızca eleştirilere maruz kalmış, bazen de
ulaşılması mümkün olmayan kutsallar bütünü olarak algılanabilmiştir.
Dine karşı eleştiriler, ona karşı olduğunu söyleyen, dini kabul etmeyen
kişiler tarafından gelmektedir. Dinin abartılarak yüceltilmesi, onun
kutsallar bütünü olarak kabul edilmesi ise, ona bağlı olduğunu kabul
eden fakat dinin özünü anlamayan kişilerin kanaatlerinden ibarettir.
Dinin doğru ve objektif olarak algılanması, yaşanması
önemlidir. Dinin saf olarak öğrenilmesi ve öğretilmesi, yapılan
yanlışlıkların en aza indirgenmesine yardımcı olacaktır. Çünkü yanlış
öğretilen din, kişiyi yanlış yaptığı bir takım olumsuzlukları, kendi
arzu ve isteklerine göre yaptığı yorumları, dine dayandırma, din adına
konuşma, hareket etme gibi sorumsuzluklara, bağnazlıklara
sürükleyebilmektedir. Dinin doğru olarak öğrenilmesi ve öğretilmesi ise,
insanları hoşgörüye, kardeşliğe, sevecenliğe, toplumda birlikte
yaşamanın gerekli olduğu düşüncesine götürür.
Tablo 2 Gençlerin, İnanç Konularını Öğrenmeye
İlişkin Maddelere Ait Görüş Puanlarının
ve
S Değerleri
Gençler
İstatistik
Maddeler |
N |
|
S |
1.Gençlerin Allah’ın sıfatlarıyla ilgili
bilgileri öğrenmeye ihtiyaçları vardır |
697 |
4.42 |
1.19 |
2.Meleklerle ilgili ilgili bilgileri
öğrenmeye ihtiyaçları vardır |
697 |
4.32 |
1.09 |
3.Peygamberlerle ilgili bilgileri öğrenmeye
ihtiyaçları vardır |
697 |
4.38 |
1.09 |
4.Hz. Muhammed’in hayatıyla ilgili bilgileri
öğrenmeye ihtiyaçları vardır |
697 |
4.44 |
1.04 |
5.Kaza ve Kaderle ilgili bilgileri öğrenmeye
ihtiyaçları vardır |
697 |
4.18 |
1.22 |
6.Tevekkülle ilgili bilgileri öğrenmeye
ihtiyaçları vardır |
697 |
4.05 |
1.28 |
7.Öldükten sonraki hayatla ilgili bilgileri
öğrenmeye ihtiyaçları vardır |
697 |
4.37 |
1.14 |
Tablo 2 incelendiğinde gençlerin, 1, 2, 3, 4 ve 7
maddelere ilişkin din öğretimi ihtiyaçlarının “çok” yüksek düzeyde, 5 ve
6. maddelerde de “oldukça” düzeyinde olduğu görülmektedir. Ayrıca
öğretmenlerin 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 maddelere ilişkin gençlerin din
öğretimi ihtiyaçlarının “çok” yüksek düzeyde 1. maddeye ilişkin ise
“oldukça” düzeyinde ihtiyaç belirttikleri anlaşılmaktadır.
Gençlere Allah’ın varlığı, birliği ve sıfatlarıyla
ilgili bilgilerin verilişinde öncelik Allah sevgisine ayrılmalıdır.
Allah’a sevgiyle, ümitle bağlanmanın önemi üzerinde durulmalıdır.
Korkutucu ve cezalandırıcı bir Allah tasavvurunun gençte oluşmasının,
onun ruh dünyasına olumlu hiç bir katkısının olmayacağı gibi, genci bir
takım sıkıntı ve bunalımlara da götürebileceği unutulmamalıdır. Onun
için Allah’ın varlığı, birliği ve sıfatlarıyla ilgili bilgilerin
verilişinde sevgi penceresinden ayrılmamalıdır. Allah’ın
cezalandırmasından çok rahmetinin, hoşgörüsünün, affediciliğinin,
şefkatinin, ödüllendirmesinin üzerinde durulmalıdır. Böyle bir metodun
takip edilmesi gencin yaşantısına olumlu katkılar sağlayacağı bir
gerçektir.
Meleklerle ilgili bilgilerin öğrenilmek istenmesinde
konunun esrarengiz oluşu ve merak önemli bir motivdir. Çünkü merak
öğrenmeyi etkileyen güdülerdendir.
Meleklerin görülmemesi, seslerinin işitilmemesi, varlıklarıyla ilgili
bilgilerin somut olmaması, konunun öğrenilmesine olan merakı
artırmaktadır. Melek, ruh, cin vb. ruhanî varlıklarla ilgili olan
bilgiler gizemli bilgilerdir. İnsan tabiatı icabı bu tür esrarengiz
konuları öğrenmek ister. Dolayısıyla bu hususlar yetiştirme yurdu
gençlerinin de ilgisini çektiği için onlar da, öğrenmek istemektedirler.
Bilindiği gibi peygamberlerin hayatları, insanlar
için örneklerle dolu bir hayattır. Bizzat onların da bizim gibi insan
olması sebebiyle yapmış oldukları davranışlar, bizim için de yapılması
zor olmayacak olan davranışlardandır. Gençlerin örnek almaları, ders
almaları, olgun davranışlara sahip olmaları için peygamberlerin
hayatları hakkında bilgi sahibi olmalarının önemi daha da artmaktadır
Tablo 2 de ortaya çıkan sonuçlarda görüldüğü gibi,
gençlerin Hz. Muhammed’in hayatını öğrenmek istedikleri anlaşılmaktadır.
Gençler onun hayatını iki açıdan öğrenmek istemektedir. İlk olarak bir
peygamber oluşu, kendisine kitap verilmesi, ikincisi de onun tarihî
açıdan büyük bir şahsiyet oluşudur. Ayrıca kendisine Peygamber olarak
inanılan kişinin, onun peygamberliğini kabul edenler tarafından bilinmek
ve tanınmak istenmesi ve bu ihtiyacın ilgililerce karşılanması en doğal
bir sorumluluğun yerine getirilmesidir. Hz. Muhammed’i yaşantısıyla,
fiilleriyle, insanlarla olan ilişkileriyle, diğer din mensuplarına karşı
davranışlarıyla, savaşta esirlere yapmış olduğu iyi muamelelerle, evde
eşine ve çocuklarına karşı olan saygı ve şefkatiyle, kendisine düşmanlık
yapanlara karşı göstermiş olduğu sabır ve merhametiyle, üzüntüsü,
sevinci, kısaca hayatının tüm safhalarıyla bilinmesi ve bunun sonucu
O’na inanılması, bilinçli bir imanın ve olması gereken bir metodun takip
edildiğini gösterir. Yapılması gereken, gençlere Hz. Muhammed’in
hayatıyla ilgili tüm bilgileri vererek, üzerinde düşünmelerini
sağlamaktır. Daha sonra ise, karar verme ve inanma safhası gençlerin
kendilerine bırakılmalıdır.
Gözlemlerimiz ve anket sonucu ortaya çıkan bulgular,
yetiştirme yurdu gençlerinde kaza ve kaderle ilgili bilgi
eksikliklerinin olduğunu ortaya koymaktadır. Bilgi eksikliği yanında
gençlerde bilgi yanlışlığının da oldukça fazla olduğu gözlemlenmiştir.
Görüşmelerimizde gençler kaza ve kaderle ilgili kendilerine anlatılanlar
ile okulda, işyerinde, yurtta duyduklarının birbirinden farklı bilgiler
olduğunu söylemektedirler. Bu nedenle, hangisinin doğru veya yanlış
olduğu hakkında tereddütlerinin olduğunu, bu tereddüt ve şüpheyi ortadan
kaldıracak bilgilere ihtiyaç duyduklarını belirtmektedirler.
Gençlerin, tevekkülün ne olduğunu doğru olarak
anlamaları hâlinde hayata bakış açılarının daha farklı olacağını
söyleyebiliriz. Şöyle ki, uğraşı alanı ne olursa olsun gençlerin elinden
gelen bütün çabayı sarfederek, sonucu Allah’a bırakmaları en doğal bir
davranış şekli olacaktır. Genç bunu yaptığı zaman isyankârlık, tembellik
gibi kötü davranış ve hareketlerden de kendisini kurtarmış olacaktır.
Onun için tevekkül hakkındaki bilgilerin gençlere öğretilmesi, onların
yaşamlarının kötümser (pesimist) bir tablo olarak sürekli önlerinde
durmasını ortadan kaldırabilecek en önemli etken olabilecektir.
Tablo 3: Gençlerin, İbadetlerle İlgili Konuları
Öğrenmeye İlişkin Görüş Puanlarının
ve
S Değerleri
Gençler
İstatistik
Maddeler |
N |
|
S |
1.Namazın kılınışıyla ilgili bilgilere
ihtiyaçları vardır. |
697 |
4.14 |
1.27 |
2.Oruçla ilgili bilgilere ihtiyaçları vardır. |
697 |
4.07 |
1.40 |
3.Cuma namazıyla ilgili bilgilere ihtiyaçları
vardır. |
697 |
3.76 |
1.48 |
Tablo 3 incelendiğinde gençlerin 1, 2 ve 3 maddelere
ilişkin din öğretimi ihtiyaçlarının “oldukça” şeklinde ortaya çıktığı
görülmektedir. Ayrıca velilerin 1, 2 ve 3 maddelerde gençlerin ihtiyaç
düzeylerinin “çok” olduğu kanaatini taşımaktadırlar. Öğretmenler 1.
maddede “oldukça”, 2. maddede “normal”, 3. maddede ise gençlerin din
öğretimi ihtiyaçlarının “çok” yüksek düzeyde olduğu görüşündedirler.
Elde edilen sonuçlara göre gençlerin, ibadetler konusunda ihtiyaç
düzeylerinin her üç denek grubuna göre farklılıklar olduğu
anlaşılmaktadır. Bu da ibadetlerin yaygın olarak bilinmesinden
kaynaklandığını tahmin ediyoruz. Ama yine de öğrenilmelerinin veya
eksikliklerin giderilmesinin ihtiyaç olarak hissedildiği görülmektedir.
Tablo 4: Gençlerin, Dinî Bayramlarla İlgili Konuları
Öğrenmeye İlişkin Görüş Puanlarının
ve
S Değerleri
Gençler
İstatistik
Maddeler |
N |
|
S |
1.Bayram namazlarının kılınışını öğrenmeye
ihtiyaçları vardır. |
697 |
4.00 |
1.38 |
2.Dinî bayramların kutlanılmasıyla ilgili
bilgilere ihtiyaçları vardır. |
697 |
4.34 |
1.17 |
Bayram namazlarının toplumda ayrı bir yeri ve önemi
vardır. Erkekler dikkate alındığında çoğu kişinin hayatında ilk defa
kıldığı namaz, bayram namazı olduğu söylenebilir.. Evden sabahın erken
saatlerinde bu ibadeti yapmak için sevinç ve heyecanla yola çıkılır.
Yapılan bu ibadet, manevî yakınlaşma ve toplumsal barışın tesisine
yönelik bir ilk adımdır. Çünkü bayramlarda, bayramlaşma dediğimiz formal
ve informal davranış şekilleri, karşılıklı ilişkiler genelde bayram
namazının kılınışından sonra başlamaktadır. İnsanlar, günlük vakit
namazlarını kılmasalar, oruç tutmasalar, çeşitli dinî emirleri
yapmasalar bile, özellikle bayram namazına iştirak konusunda daha hassas
olmaları bu namazlara toplumun bakış açısını yansıtması açısından
önemlidir. İşte yetiştirme yurdu gençlerinin, bayram namazlarının
kılınışını bilmeleri ve bu namaza iştirak etmeleri onların, toplumsal
sevince, heyecana katılımları ve istifade etmeleri yönüyle önemli bir
fırsattır.
Gençlerle olan görüşmelerimizde, onların bayram
namazlarının kılınışlarını bilmek istedikleri hususunda isteklerinin
olduğunu gördük. Geleneksel Türk-İslâm Kültüründe de büyük yer tutan
bayram namazlarına karşı olan saygı, hürmet gençlerde de etkisini
göstermektedir. Dolayısıyla bayram günü erkenden kalkıp, eğer bayramlık
elbise alınmış ise onları giyip, temiz ve düzgün bir şekilde camiye
gitmek bilhassa çocukların ve gençlerin sabırsızlıkla bekledikleri
günlerdir. İşte yetiştirme yurdu gençlerinin, toplumla kaynaşmasına
vesile olacak olan bayram namazlarının kılınışlarının ve bayram
namazıyla ilgili diğer bilgilerin verilmesi gençler açısından önemli bir
ihtiyacın karşılanması olarak değerlendirilebilir.
Tablo 5: Gençlerin, Duayla İlgili Konuları Öğrenmeye
İlişkin Görüş Puanlarının ve
S Değerleri
Gençler
İstatistik
Maddeler |
N |
|
S |
Duayla ilgili bilgileri öğrenmeye ihtiyaçları
vardır. |
697 |
4.26 |
1.24 |
Yapılan duaların Psikolojik yönüne
inanmaktadırlar. |
697 |
4.35 |
1.10 |
Dua konusunda gençlerin bilgi sahibi olmaları,
konuyla ilgili yanlışlıklardan korunmalarında önemli bir rol
oynayabilecektir. Bazen duayla ilgisi olmayan, yarısı Arapça yarısı
Türkçe rast gele cümlelerden oluşan, hiç bir anlam ifade etmeyen dualar
elden ele dolaşmaktadır. Anlatılan bilgilere göre, okunduğunda ve yedi
kişiye veya bazen on kişiye verildiğinde duanın kabul olacağı,
istediğine kavuşacağı yoksa başına birtakım felaketlerin gelebileceği
söylenmektedir.
Bu tür bilgiler istismar için, bilgisiz kişilerce veya kasıtlı olarak
samimi dindar insanları suiistimal etmek amacıyla ortaya
atılabilmektedir. İşte gençlerin, yanlış bilgilerden korunmalarında veya
suiistimale uğramamaları için duayla ilgili doğru bir dinî kültüre sahip
olmaları gerekmektedir. Gençlerin yanlışlıklara düşmemeleri için, doğru
bilgilenmeye ve bilgilendirilmeye ihtiyaçlarının olduğunun bilinmesi ve
bu ihtiyacın karşılanması zorunludur.
Araştırmamızda elde edilen veriler ve sonuç
doğrultusunda şu önerilerde bulunabiliriz:
1-Yetiştirme yurdu gençlerinin din öğretimi
ihtiyaçlarına paralel olarak, gençlerin konuyla ilgili ihtiyaçlarına
cevap verecek kaynak kitaplar hazırlanmalı ve hazırlanan bu yayınlarda
yaş grupları ve cinsiyet gibi özellikler dikkate alınmalıdır. Ayrıca bu
yayınlar sosyolojik, psikolojik ve eğitim yönüyle değerlendirilerek,
uzmanların görüşü alındıktan sonra gençlerin hizmetine sunulmalıdır.
2-Gençlerin din öğretimi ihtiyaçlarını karşılamak
üzere yurtlarda İlâhiyat Fakültesi mezunu kişiler görevlendirilmeli ve
bu kişiler önce, gençlerin problemleri ve ihtiyaçlarıyla ilgili,
uzmanların vereceği hizmet içi eğitim kursuna tabi tutulmalıdır. Böylece
bu görevlilerin, gençleri daha yakından tanımalarına imkân sağlanmış
olur.
3-Yurtlarda din öğretimi hizmetini verecek olan
görevlilerin, Sosyal Hizmet Uzmanı statüsünde bir konumu olmalı ve
gençler, ihtiyaç gördükleri veya merak ettikleri konuları istedikleri
zaman bu görevlilerden öğrenebilmelidirler.
4-Gençlere istedikleri zaman dinî pratikleri
yapabilme imkânı sağlanmalıdır.
5-Gençlerin, dinî yaşayışlarının toplumsal boyutu
araştırılarak sonuçlar ortaya konulmalıdır.
6-Yetiştirme yurdu gençlerinin din öğretimi
ihtiyaçları, geniş katılımlı bir platformda tartışılarak, onların
ihtiyaçlarını giderecek uygun çözüm önerileri bulmak için araştırmalar
yapılmalıdır.
7-Toplumda yaygın olarak kabul gören, dinle ilgili
hurafe ve batıl inançlar gençlere tanıtılmalıdır.
8-Yurtlarda, gençlerin din öğretimiyle ilgili
ihtiyaçlarına ve ortaya çıkacak muhtemel sorunlarına yardımcı olacak,
gerektiğinde gençlerin müracaat edebilecekleri temel dinî kaynakları
ihtiva eden bir kütüphane bulunmalıdır.
9-Gençlere verilecek din eğitimi, siyaset ve siyasî
konularla hiç bir şekilde ilişkilendirilmemelidir.
10-Din öğretimi konusunda, talebin gençlerden gelmesi
beklenmeli, gençlere ihtiyaç duydukları hususlarda yardımcı olunmalıdır.
11-Aile ortamında yetişip büyüyen gençlerle,
yetiştirme yurdu gençlerinin dinî gelişimlerinin birbirinden farklı olup
olmadıkları araştırılmalıdır.
12-Yetiştirme yurdu gençlerinin din öğretimi
ihtiyaçlarıyla ilgili hazırlanacak olan programlar, program geliştirme
çalışmalarıyla, gençler açısından daha uygun hâle getirebilmek için
araştırmalar yapılmalıdır.
|