aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

 

 

Makaleler ;

<<<Makaleleri

BEDENSEL ENGELLİLERE YÖNELİK TUTUMLAR  İLE  DİNİ TUTUMLAR ARASINDAKİ İLİŞKİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA[1]

 

M. Naci Kula*

 

 

a survey on the relatıonshıp between the attıtudes towards dısabled persons and relıgıous attıtudes

                                                                                                        

                                                        

Özet

Bu araştırmada  doğuştan gelen bazı sebepler veya kaza, hastalık, doğal afet gibi nedenlerle engelli olan bireylere yönelik tutumlarla bireyin hayatında önemli ve geniş bir referans çerçevesi sunan dinin etkisiyle oluşan dini tutumlar arasındaki ilişki incelenmiştir. Lise ve Üniversite eğitimi alan öğrenciler üzerinde yapılan araştırma sonucu dini tutumlar ile engellilere yönelik  tutumlar arsında olumlu bir ilişki olduğu gözlenmiştir. Ayrıca araştırmadan elde edilen veriler, yaş, cinsiyet, sosyo- ekonomik düzey gibi bazı değişkenler açısından da değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler

Engelli, Tutum, Dini Tutum

 

Abstract

This study analyzed the relationships between the attitudes towards the people disabled from birth or from other factors such as illness, accidents or natural disasters and religious attitudes which provide a broad reference framework in the life of individulas. Drawing on the data obtained from a survey on high school and university graduates, it is found that there is a positive relationship between religious attitudes and the attitudes towards tha handicapped people. The findings of the study were analyzed in respect to some other variables such as age, gender and socio-economic status.

 

Keywords

Disabled, Attitude, Religious Attitude.

 

 

 

Giriş

Toplum, farklı özelliklere sahip bireylerin biraraya gelmesiyle oluşan sosyal bir olgudur. Yetenek, düşünce, inanç, ilgi, meslek vb. yönden değişik özelliklere sahip bireylerin oluşturduğu toplumda bireyler arasındaki ilişkilerde ve iletişimde de sahip olunan fiziksel ve ruhsal farklılıklar  önemli bir rol oynar. Zira bireyler hayatlarını sürdürecek fiziki ihtiyaçlarını  karşılarken farklı yetenek ve ilgi sahibi diğer bireylerin ortaya koydukları ürün, mal ve hizmetlerden yararlanarak kendileri dışındaki kişilerle bir sosyal ilişkiyi gerçekleştirirler. Fiziki ihtiyaçların karşılanmasından başlayan değişik özelliklere sahip bireylerle gerçekleştirilen ilişki ve iletişim psiko-sosyal etkenlerle daha geniş bir çerçevede devam eder. Ekonomik, dini, sosyal, hukuki birtakım nedenlere bağlı olarak farklı özellikteki bireyler arası ilişkiler toplumsal hayatın bir gerçeği olarak dikkatimizi çeker.

Toplum içinde doğuştan ya da  sonradan kaza, hastalık, doğal afet vb. nedenlerle engelli olan bireylerle sağlam olanlar arasındaki ilişki ve iletişimde mevcut yetersizlik halini algılayış önemli bir rol oynar. Her ne kadar yaşadığımız toplum engelli bireylerin varlığı ile de tam olan ve onları da içine alan toplumsal kurum ve çevre düzenlemeleri ile toplum olma özelliğini gösteren bir durumu yaşaması gerekirken engellilere yönelik basmakalıp, önyargılı ve rededici nitelikleri ihtiva eden düşünce, inanç ve duygularla yoğrulmuş tutumların önemli ölçüde varolduğunu da gözlemlemek mümkündür. Son otuz yılda yapılan çalışmalarda engelli bireylere yönelik olumsuz tutumların varlığı belgelenmiştir.[2] Toplumda engellilere yönelik tutum ve davranışlarda bireyin sahip olduğu yetersizlikten ziyade ona atfedilen anlam ve değerin önemli bir yeri bulunmaktadır. Aileden başlayan ve toplumun genelinde engelliye bakış, engellinin algılanışı ona karşı tutum ve davranışların oluşmasında etkili olmaktadır. Nitekim engellilere yönelik olumsuz tutumların aile ve toplumda öğrenilmeye başladığı yılların dört yaş sonrasına rastladığı görülmüştür.

Yapılan bir araştırmada yaşları iki altı arasında olan 250 çocuğa ortopedik engelli bir çocuğun resmi gösterilmiş ve “onunla oynar mısın? “ sorusu yöneltilmiştir. Çocuklardan yaşları beş ve altı olanların, ortopedik engelli çocukla oynamayı yaşları iki dört arasında olan çocuklara göre daha fazla redettikleri bulunmuştur.  Çocukların bu tutumlarında anne babanın engelli çocukların yanlarına gitmemeleri, oynamamaları ve uzak durmalarını söylemelerinin, okulda  ise öğretmen ve arkadaşlarının düşünce ve davranışlarının etkisi büyüktür.[3]

Engellilerin görünümleri, yetersizlikleri nedeniyle oluşturulan ön yargılar, basmakalıp değerlendirmeler ve olumsuz tutumlar sebebiyle onların sosyal uyumları ve günlük yaşamlarını sürdürmeleri zorlaşmaktadır. Toplumda az da olsa belli ölçüde engellilere yönelik olumlu tutum ve davranışa rastlanmakla birlikte bugün sokakta, pazarda, okulda, camide, otobüste, parkta vb. yerde ülkemizdeki 8.5 milyona yakın engelliden kaç kişiye rastlamaktayız sorusuna verilecek cevabın büyük ölçüde “çok az sayıda kişiyle karşılaşıldığı”   şeklinde olması onlara karşı oluşan tutum ve davranışların çoğunlukla olumsuz yönde olduğunu göstermektedir. Zira büyük iller başta olmak üzere ülkemizin köy ve kasabalarında  sokakta, çarşıda sosyal hayata katılan  engelli sayısının yüzleri bile bulmadığını söylemek yanlış olmasa gerektir. Çünkü  gözlemler bunu doğrulamaktadır. Bu noktada engellilerin günlük hayata ve sosyal ortama katılmalarını sağlayacak şekilde onlarla ilgili fiziki ve sosyal açıdan birtakım imkanların oluşturulması ile birlikte engellilere yönelik olumlu tutumların toplumda daha fazla oluşmasını sağlayacak çabaların artırılması gerektiği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle insanın hayatında geniş tecrübe alanına uygulanabilen, önemli ve geniş bir referans çerçevesi sunan dinin de engellilere yönelik olumlu tutum ve davranışların oluşmasında etkisi düşünebilir. Çünkü din, bireye ferdi ve sosyal uzlaşma, uyum ve sosyal bütünleşme çerçevesinde hareket etmesini sağlayacak birtakım değerler ve ilkeleri sunar, onları kazandırmaya çalışır.[4] Bundan dolayı engellilere yönelik olumlu tutumların oluşmasında dini tutumlar etkili midir veya engellilere yönelik tutumlarda dini tutumların bir rolü var mıdır, dini tutumlarla engellilere yönelik tutumlar arasında nasıl bir ilişki vardır? vb. sorular, araştırılması gereken sorular olarak karşımıza çıkmaktadır. Biz de dini tutumlarla ülkemizde nüfusun % 12.9’ unu oluşturan engellilere yönelik tutumlar arasında bir ilişkinin olup olmadığını ve nasıl bir ilişkinin olduğunu araştırma konusu olarak belirledik.

1.      Tutum ve Dini Tutum

Sosyal psikolojinin merkezi kavramlarından biri olan tutum kavramı, farklı yaklaşımlardan hareketle çeşitli şekillerde tanımlanmakla birlikte[5] genel kabul görmüş olan tanımı şöyledir; “Bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan bir eğilimdir.”[6] Bir başka ifadeyle tutum, “Belirli bir sosyal obje konusunda bireylerde mevcut olan ve bilişsel, duygusal ve davranışsal yanlar taşıyan gizil eğilimleri ifade etmektedir”.[7] Dolayısıyla tutumlarla ilgili tanım ve açıklamalara bakıldığında bir tutumun üç öğeden meydana geldiği görülmektedir. Bu üç unsur biliş (zihni) , duygu ve davranış unsurudur.[8] Bir tutumun zihni unsurunu bir ferdin tutumuna konu teşkil eden obje ile ilgili bilgi ve inançları oluşturur. Bu bilgiler ve inançlar, tutum objesine karşı “ lehte veya aleyhte” arzu edilen veya arzu edilmeyen”, “iyi veya kötü” gibi bazı vasıfların izafe edilmesini sağlar. Bir tutumun duygu unsuru ise, bireyin o objeden hoşlanması veya hoşlanmaması, sevip sevmemesi durumunu ifade eder. Bu unsur, tutuma devamlılık, iticilik veya yönlendiricilik özelliği kazandırır. Tutumun davranış unsuru da tutumla ilgili her türlü davranış eğilimini içine alır. Eğer birey, herhangi bir objeye karşı olumlu bir tutuma sahipse ona yardım etmeye, onu desteklemeye hazır bir eğilimde, eğer ona karşı olumsuz bir tutuma sahipse, ona zarar vermeye onu cezalandırmaya hazır bir eğilimde olacaktır. Böylece tutumlar, insanın duygu, düşünce ve davranışlarını birbirleriyle uyumlu hale getirerek etki yapar. Tutumlardaki zihin, duygu ve davranış unsurları yerleşmiş ve güçlü tutumlarda tam olarak bulunur. Zayıf ve belirginlik kazanmamış tutumlarda ise özellikle davranış unsuru çok zayıf olabilir. Aslında tutumlar, doğrudan doğruya gözlenebilen bir davranış değil, davranışa hazırlayıcı bir eğilimdir. Bu nedenle tutum, gözle görülmez, fakat gözle görülebilen bazı davranışlara yol açtığından bu davranışın gözlenmesi sonucu herhangi bir tutumun varlığından bahsedilebilir.[9]

Tutum, bireyin doğrudan gözlenebilen davranışlarından hareketle dolaylı olarak anlaşılabilen ve davranışa hazırlayıcı bir eğilim olduğundan dini tutumu da  doğrudan gözlemek mümkün değildir. Ferdin dine karşı olan tutumu, din lehinde veya aleyhinde davranışlar göstermesiyle anlaşılabilir. Dinin gereklerini yapıyor, dini davranışları yapmaktan haz duyuyorsa, bu kişinin dine karşı olumlu bir tutum geliştirdiği söylenebilir. Dine karşı uzak duruyor, din aleyhtarı davranışlar gösteriyorsa, dine karşı olumsuz bir dini tutuma sahip olduğu düşünebilir.

Dini tutumun objesi din ve dini öğelerdir. Bir kişinin dine karşı duygu, düşünce ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturması, onun dini tutumunu ortaya çıkarır. Dine karşı beslediği duyguların, olumlu ya da olumsuz olması, hoşlanıp hoşlanmaması, dini bilgileri öğrenmeyi isteyip istememesi, ferdin dini tutumunun yönünü gösterir. Böylece dini tutum dine ait devamlı ve düzenli duygu, bilgi ve davranış eğilimlerinin tamamı olarak görülmektedir. Din kavramının kişide uyandırmış olduğu duygu, düşünce ve davranış eğilimleri zamanla uyumlu ve devamlı bir bütün meydana getirebilir.[10] Bu itibarla dini tutum şu şekilde tanımlanabilir: “Dini tutum, kişinin dinle ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını belirleme tarzıdır.”[11] Dini tutumların da tüm tutumlarda olduğu gibi bilişsel (zihni), duygusal ve davranışsal olmak üzere üç unsuru vardır. Dini tutumun bilişsel unsuru, dini inanç, dini düşünce ve dini bilgilerden oluşur. Dini inançlar, dini tutumlarla ilgili olmakla birlikte farklı kavramlardır. Bilişsel unsur, bireyin dini tutumunun içine yerleşmiş inançlarıdır. Ayrıca birey, örgün ya da yaygın din eğitimi yoluyla edindiği dini bilgilerinin üzerine dini tutumunu oluşturur. Dini tutumun bilişsel unsurunu oluşturan dini bilgiler, doğrudan geçirilen yaşantılar veya öğretimle, kitap okunarak dolaylı yaşantılarla kazanılır. Bu nedenle bireyin dini tutumunun olumlu ya da olumsuz yönde  olmasını belirleyen en önemli faktörlerden birisi, kişinin o konuda sahip olduğu bilginin mahiyetidir. Din konusundaki bilgiler ne kadar sağlıklı ve doğru ise  dinle ilgili tutumlar da o kadar gerçekçi ve ön yargıdan uzak olur.

Din hakkında kişinin iç dünyasında uyanan izlenimler, heyecan ve duygular da dini tutumun duygusal yönünü oluşturur. Din ve dinle ilgili konulara ilgi duyma ya da duymama, hoşlanma ya da hoşlanmama, sevme ya da sevmeme gibi duygular dini tutumun duygusal yönüdür. Dini tutumun duygusal unsuru, dine karşı gösterilen duygusal tepkilerdir. Duygusal unsur, bilişsel unsura göre daha durağan ve süreklidir. Çünkü bireyin dine karşı olan duyguları çabuk değişmemekle birlikte dini bilgileri her an değişebilmekte ve yeni dini bilgileri birey televizyon, kitap ve çevresindekilerden öğrenmektedir. Dolayısıyla duygusal yönü ağır basan bir dini tutumun değişmesi de güç olmaktadır.[12]

Dini tutumun davranış unsurunu ise dini ibadetler, pratikler, faaliyetler, hareket ve işler oluşturmaktadır. Bireyin namaz, oruç, hac gibi birtakım ibadetleri yapması, camiye gitmesi, dua etmesi, dini yayınlar okuması, dini sohbetlere katılması, dini proğramlar izlemesi gibi bazı davranışlar dini tutumun davranış unsurunu oluşturur. Davranışsal unsur dini davranış eğilimi olarak görülür. Dini davranışın yönü ve eğilimini dini tutumlar belirler. Bireyin dini tutumu olumlu ise, dini davranışları yapma eğilimi olumlu, dini tutum olumsuz ise dine karşı olumsuz davranış eğilimi görülür. Bireyin dini davranışları da onun dini tutumunu yansıtır.  Bireyde dini davranışların görülmesi öncelikle dini bilgileri öğrenmesine bağlıdır. Din eğitimi almamış, dini bilgileri yeterince öğrenememiş kişinin olumlu bir dini tutum geliştirmesi zordur. Bu itibarla bireyin dine karşı beslediği duyguları, öğrendiği dini bilgileri ve dini davranışları yani dini tutumu devamlılık gösterir. Kişinin dine karşı duygu, düşünce, inanç ve davranış eğilimlerinin bütünü olan dini tutum onda sürekli olarak dine karşı olumlu ya da olumsuz duygular, lehte ve aleyhte davranışlar meydana getirir.Dolayısıyla dini bilgi, dini düşünce, dini inanç, dini duygu ve dini davranış dini tutumun bir fonksiyonudur.[13]

 

2.Bedensel Engellilere Yönelik Tutumlar ve Özellikleri

Bedensel engellilere yönelik tutumlar denildiğinde, görme, işitme ve ortopedik engellilerle ilgili düşünce, inanç ve duyguların bütünü kast edilir. Sahip olunan düşünce, inanç ve duygular, bedensel engellilere yönelik yaklaşımlarımızı, davranışlarımızı ve onlar için yapılacak düzenlemeleri etkiler.[14]

Engellilere yönelik düşünce, inanç ve duygular, onları önce insan ve sonra da ihtiyaçları farklı olan insan olarak görme şeklinde olduğunda, onlara yönelik tutumların olumlu olduğunu işaret eder. Buna karşılık engellilere yönelik düşünce, inanç ve duygular onları yetersizlikleriyle, davranış ve kişilik özellikleriyle ilişkilendirildiğinde, onlara yönelik tutumların olumsuz olduğunu gösterir. Örneğin engelliler, engelli olmayan diğer kişiler gibi insan olarak görüldüğünde, toplumda bağımsız şekilde üretici ve tüketici olarak yaşayabilmeleri için  toplumsal düzenlemeler, engelli olmayanlar için düşünüldüğü gibi düşünülür ve hazırlanır. Engelliler, diğer insanlar gibi, önce insan olarak görülmediğinde, yetersizlikleriyle görüldüğünde ise toplumda bağımsız bir şekilde yaşayabilmeleri için gerekli olan düzenlemeler ihmal edilir. Ayrıca “sağlamlara hizmetler sağlandı da engelliler mi kaldı?” şeklindeki düşünce ve inançlar da , engeli olanların engeli olmayanlarla eşit kabul edilmediği yani onlara yönelik tutumların olumsuz olduğunu gösterir.[15] Dolayısıyla engelli olmayanların engellilere yönelik tutumları, onların toplumla uyum sağlama veya duygusal davranışlarını oluşturmada önemli ölçüde belirleyici bir özelliğe sahiptir. Zira engelli olanların kendilerini değerli ya da değersiz görmeleri, engelli olmayan kişilerle olan sosyal etkileşimlerinin niteliğine bağlıdır. Engelli olan bireylerin kendilerini yetersiz değerlendirmemeleri  ancak engelli olmayanların onları kabul etme ve varlıklarını onayladıkları toplumsal etkileşimlerle mümkündür. Engelli olanların uyumlu sosyal etkileşimlerini üstlenecekleri toplumsal rollerde engelli olmayan çoğunluğun tutumları belirleyicidir.[16] Toplumlarda engellilere yönelik olumlu tutumlar olmakla beraber olumsuz tutumların varlığı ise geçmişten günümüze kadar devam ede gelmiş ve büyük ölçüde de gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerde gelişmiş ülkelere nazaran daha sık ve fazla olduğu gözlenmiştir.[17] Engellilere yönelik tutumların oluşmasında ailede ve toplumda engellilere ilişkin varolan düşünce duygu ve inançların önemli bir yeri vardır. Anne ve baba sokakta oynamakta olan çocuğuna engelli bir çocukla oynamaması için bazı telkinlerde bulunuyor veya engelli çocuğun yetersizliği ile ilgili yanlış, önyargılı bilgiler veriyorsa çocuğun engelli çocuğa karşı olumsuz tutum geliştirmesi mümkün olacaktır. Engellilere yönelik olumlu tutumların oluşmasında aile ve toplumun engelli bireyi yeterince tanıması, gereksinimlerinin farkına varması, engelli bireylerin topluma katılımını sağlayıcı sosyal sorumlulukları üstlenmesi vb. hususlar son derece önemlidir.

Bireylerin sahip oldukları bazı özellikler ya da farklılıklar her zaman yetersizlik olarak görülmeyebilir. Toplumsal anlayışlar, bireylerdeki farklılıkların yeterlilik veya yetersizlik şeklinde değerlendirilmesinde önemli bir rol oynar. Örneğin Afrika’da yaşayan Pigmeler, kısa boylu oldukları için uzun boylu kişilere göre düzenlenmiş toplumda verimli ve yeterli bir yaşam sürdürmede sınırlı kalabileceklerinden yetersizlikten etkilenmiş olarak görülebilirler. Buna karşılık kültürümüze göre normal boy uzunluğuna sahip olan bir kişinin, Pigmelerin yaşadıkları yerlerde kısa otların arasından görülmeden avını izlemesi beklediğinden boyu beklenen işlevi yerine getirmeyi engellediğinden yetersizlikten etkilenmiş olarak görülebilir.[18]Aynı şekilde toplumun çoğunluğunun hoş karşılamadığı veya uygun görmediği durumlarda da bireylerin sahip olduğu bazı özellikler farklılık olarak  görülebilir ve o bireye ilişkin tutumların oluşumunda etkili olabilir. Sosyal bakımdan kabul edilebilir bedensel özelliklere sahip olan kişilere sosyal bakımdan kabul edilebilir beden yapısına sahip olmayan kişilerden farklı davranılır. Kişiye farklı davranıldığında kendisini algılaması değişir. Kişinin davranışları diğer kişilerin kendisini nasıl gördükleriyle oluşur. Dolayısıyla engelli bireye verilen toplumsal roller ve beklentiler de onun kendisini farklı görmesine veya toplumun onu farklı görmesine neden olur.[19] Örneğin geleneksel Yahudi anlayışına göre sakatlar din adamı olamazlar [20] İslam inancına göre ise kör olan imam olabilir[21]. Bu örnekte de görüldüğü gibi yetersizlikten etkilenenlere verilen roller ve beklentiler kültür ve toplumsal beklentilere göre sınırlandırılmakta veya bazı imkanlar sağlanmaktadır. Kişilerin nasıl davranacağını ve onların neler yapacağını bedensel özelliklerden daha çok toplum ve toplumun beklentileri de belirlemektedir. Örneğin, “okullara normal gelişime sahip çocuklar kabul edilebilir” şeklinde bir ölçüt ve sınırlama yerine “yedi yaşındaki her çocuk kabul edilebilir” şeklinde bir ölçüt getirilmesi eğitim bakımından özürlülüğü ortadan kaldırır. Böylece engelli bireyin kendisini algılamasını kendisini diğerleriyle karşılaştırma ve başkalarının kendisinden beklentileri etkiler.[22]

3. Araştırma Problemi

Bireyler arası ilişkilerde veya bazı olayları değerlendirmelerde belirleyicili olma açısından bazı tutumların merkeziliği önemli bir rol oynar. Merkezi tutum, kişinin hayata bakış açısını ve diğer tutumlarını belirler. Dini tutumun merkezi bir tutum olması, bireyin diğer tutumları arasında en önemli tutum haline gelmesidir. Bireyin dini tutumları güçlü ve karmaşık olarak merkezi bir tutum haline gelmiş ise diğer tutumlarını büyük ölçüde etkiler. Bu nedenle bireyin geliştirdiği güçlü ve merkezi bir dini tutum onun eğitim, politik, ekonomik ve sosyal tutumlarını da etkilemektedir.  Böyle bir tutuma sahip bir kişi, çocuğuna daha fazla din eğitimi vermek ister, ekonomik faaliyetlerinde dinin gereklerine göre davranmaya ve sosyal ilişkilerinde de dini kuralları uygulamaya çalışır. Böylece bireyin dini tutumu ile diğer tutumları arasında bir tutarlılık görülür. Örneğin, olumlu bir dini tutum geliştiren bir kimse, sosyo- kültürel, ekonomik ve politik vb. tutumları arasında bir benzerlik görülür.

Dini tutum ile diğer tutumlar arasında tutarlılık her zaman görülmeyebilir. Bazen bireyin dini tutumu diğer tutumlarından bağımsız da olabilir. Diğer konulardaki tutumlarını etkilemeyebilir. Dini tutum merkezileşmemiş ise diğer tutumlarla ilişkisi zayıftır. Dolayısıyla diğer konulardaki günlük davranışlarını dini tutumu fazla etkilemez. Bireyin dini tutumu güçlü değilse, diğer tutumları üzerindeki etkisi de düşüktür.[23] İşte bu noktada toplumda engelli olmayanların bedensel engellilere yönelik tutumlarında dini tutumların bir etkisinin olup olmadığını araştırmak incelenmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira bireyin yaşamında din önemli bir yer tutuyor ise veya birey, aile ve toplumdan öğrenme yoluyla dini inanç ve değerlere sahip ise oluşan dini tutumların onun engellilere yönelik davranışlarını, ilişkilerini nasıl etkilediği ya da etkileyip etkilemediği üzerinde durulacak bir konudur. Bu nedenle biz de araştırma problemi olarak engelli olmayan lise ve üniversite eğitimi alan 18- 25 yaş arası bireylerin engellilere yönelik tutumlarıyla dini tutumları arasında nasıl bir ilişki olduğunu incelemek istedik. Aynı zamanda dini tutumlarla engellilere yönelik tutumlar arasındaki ilişkide yaş, cinsiyet, sosyo- ekonomik düzey, eğitim durumu, uzun süre yaşanılan yer ve bireyin ailesinde engelli olup olmamanın  nasıl bir etkisinin olduğu hususu da araştırmanın alt problemi olarak  yer almaktadır.

4. Araştırmanın Amacı ve Önemi

Doğuştan veya daha sonra herhangi bir sebeple engelli olan bireylere karşı toplum olarak nasıl davranıldığı veya nasıl davranılması gerektiği onların sosyal uyumları ve kendilerini ifade etmeleri açısından son derece önemlidir. Çünkü engelli birey kendini değerli veya değersiz olarak görmede, benlik kavramının gelişiminde çevresindekilerin, toplumun kendisine yönelik tutum ve davranışlardan etkilenir. Dolayısıyla engelli olmayanların engelli olanlara yönelik tutumlarında bireyin yaşamında önemli bir etkiye sahip olan din ve dini ilginin sonucu oluşan dini tutumların nasıl bir etkisinin olabileceğini araştırmak, bu konuda engellilere yönelik sağlıklı ve doğru tutumların oluşması açısından da neler yapılması gerektiğini daha iyi tespit etmede etkili olabilir. Zira bireyin hayatı anlama çabasında ve sosyal ilişkilerini düzenlemede ona birtakım açıklama ve ilkeler sunan dinin bireyin engellilerle olan ilişkilerinde de nasıl bir ilişki oluşturması gerektiğine ilişkin ona neler sunduğu ya da sunması gerektiği daha iyi anlaşılmış olur. Bu nedenle dini tutumların netleşme yaşı olan 18 yaş ve üstü[24] göz önüne alınarak Çorum ili merkezinde bulunan 2 Lise ve 2 Fakülte ile dört yıllık bir yüksek okul öğrencileri örneklem olarak belirlenmiştir. Ayrıca araştırma örneklemi olarak Lise ve Üniversite öğrencileri seçilerek orta öğretin düzeyindeki ve üniversite düzeyindeki eğitimin engellilere yönelik tutumlarda farklılık oluşturup oluşturmama durumunu da gözlemlemeyi amaçladık.

Araştırma, ülkemizdeki din psikolojisi alanında yapılan çalışmalar açısından tespit edebildiğimiz kadarıyla bu konuda ilk olma özelliği ile önem taşımaktadır.[25] 

4 Araştırma Metodu ve Verilerin Çözümlenmesi

Araştırmamızda din psikolojisi çalışmalarında en çok kullanılan metotlardan olan anket metodu kullanılmıştır. Engellilere yönelik tutumların belirlenmesi amacıyla geçerlilik ve güvenirliliği yapılmış olan Mehmet Özyürek tarafından uygulanan tutum ölçeği[26] ile Dini Tutumların belirlenmesi amacıyla da Mevlüt Kaya’nın geçerlilik ve güvenirliliğini yaptığı Dini tutum ölçeği[27] kullanılmıştır. Araştırma için belirlenen ölçeklerde yer alan sorular araştırmanın güvenilir olabilmesi açısından karışık bir şekilde düzenlenerek oluşturulan anket formu uzmanlar tarafından da değerlendirildikten sonra 20 lise 20 üniversite öğrencisi üzerinde pilot uygulama çerçevesinde uygulanmış, yapılan değerlendirme sonucunda soruların öğrenciler tarafından anlaşılır olduğu tespit edilmiştir. Çorumda liseler arasında heterojen yapıya sahip ve öğrenci sayısı fazla olan  genel liseler arasındaki Atatürk Lisesi[28]  ile lise düzeyinde mesleki din eğitimi veren İmam-Hatip Lisesinin son sınıflarından tesadüfi yöntemle belirlenen iki’şer şubede, Yüksek öğrenim açısından da Çorumda bulunan Gazi Üniversitesine bağlı olan ve son sınıfı bulunan İktisat Fakültesi ile İlahiyat Fakültesi ve dört yıllık statüdeki Sağlık Yüksek Okulunda  tek şubelik son sınıf öğrencisi olduğundan grup örneklem yöntemi kullanılarak tamamında anket uygulanmıştır. Anket uygulaması gerekli izinler alındıktan sonra araştırmacı tarafından sınıflarda uygulanmış ve ortalama 40- 50 dakikada soruların cevaplandığı gözlenmiştir. Toplam 220 adet uygulanan anketlerden eksik ya da cevaplanmayanlar ile birlikte 18 yaşın altında olanlar çıkartılarak 202 anket formu değerlendirmeye alınmıştır.

Değerlendirmeye tabi tutulan anketlerdeki sorulara verilen cevaplar tek tek ve dikkatli bir şekilde bilgisayara aktarılmıştır. Ankete verilen cevaplar SPSS programına aktarılmış ve gerekli işlemler yapılmıştır. Cümleler halindeki sorular likert tipi 5 ölçekli olarak hazırlandığından olumsuz ifade taşıyan cümlelerdeki puanlar tersine çevrilerek bilgisayara aktarılmıştır. .

Sorulara verilen cevaplar bilgisayara aktarıldıktan sonra ikinci işlem olarak dini tutum ve engellilere yönelik tutum  düzeyini belirlemek amacıyla her öğrencinin aldığı toplam dini tutum ve engelliye yönelik tutum puanı hesaplanmıştır.[29]

Dini tutum ve engellilere yönelik tutum ölçeğinden alınan puanlara göre araştırmaya katılanların dini tutum düzeylerinin belirlenmesi amaçlandığından önce 202 öğrencinin dini tutum puanlarının genel ortalaması, ayrıca minimum ve maksimum seviyeleri bulunmuş, daha sonra istatistik metodlarından normal dağılım eğrisine[30] göre ortalamaların standart kaymaları esas alınarak ortalamadan 2 standart derece ordinant uzaklıktaki puanlar tespit edilmiştir. Sonuçta dini tutum puanı itibarıyla araştırmaya katılanların tutum düzeyleri “düşük”, “orta”,”yüksek” diye 3 gruba ayrılmıştır Böylece dini tutum ölçeğinden “düşük” puan olanların dini tutumları zayıf ya da düşük, “yüksek” puan olanların güçlü ya da yüksek, orta puan alanların ise orta düzeyde olduğu düşünülmüştür. Dolayısıyla grupların bu şekilde tespit edilmesinin sebebi ise, dini tutum düzeyi ile engellilere yönelik tutum arasında nasıl bir ilişki olduğunun ve bu ilişkinin  anlamlı olup olmadığının  anlaşılmasının amaçlanmasıdır.

            Engellilere yönelik tutumlarda da puanlar  dini tutum düzeyi yükseldikçe yükseliyorsa ve anlamlılık taşıyorsa, dini tutumlar ile  engellilere yönelik tutumlar arasında   olumlu  bir ilişki olabileceği görüleceğinden  araştırmaya katılan öğrenciler, dini tutum puanlarına göre 3 gruba ayrılmış ve iki tutum arasındaki ilişki net bir şekilde gözlenmek istenmiştir.  İki tutum arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığının ve ilişkinin olumlu ya da olumsuz bir özellik taşıyıp taşımadığının anlaşılması için de istatistiki metotlardan Basit Korelasyon; Pearson korelasyon katsayısı ( Simple/ Bivariete Pearson Correlation Coefficient) yöntemi kullanılmıştır.[31]

 

5. Araştırma Hipotezleri

            Bilimsel araştırmalar bazı temel varsayımlar üzerine temellendirilirler. Zira varsayım, bilim adamının neyi araştıracağı hususunda ilk önermeyi oluşturur ve geçerliliğini denetleyebilmek için onu teste tabi tutar. Bunun sonucunda hipotez kabul edilir veya kabul edilmez. Dolaysıyla hipotezler, araştırmamız için birer rehber olacaktır. Bu çerçevede araştırmamızda şu hipotezlerin test edilmesi amaçlanmıştır

            1. Engelli olmayanların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyon vardır.

            2. Engelli olmayan kadınların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyon vardır.

            3. 18- 21 yaş grubu engelli olmayanların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında  olumlu bir korelasyon vardır.

            4. Sosyo- ekonomik düzeyi orta olan engelli olmayan bireylerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyon vardır.   

5. Geleneksel değerlere sahip kırsal kesimde yaşamış engelli olmayan bireylerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında anlamlı olumlu bir korelasyon vardır.

.           6. İleri düzeyde din eğitimi almış engelli olmayan bireylerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyon vardır.

            7.Ailesinde engelli olan bireylerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında  anlamlı olumlu bir korelasyon vardır.

           

6. Sınırlılıklar

            Bu araştırmada engelli olmayanların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları  arasındaki ilişki ele alınırken bazı sınırlılıklar getirilmiştir.

            1.Bireyin dini gelişimi açısından dini tutumların netleşmesi genelde 18- 21 yaş arası gerçekleştiğinden dini tutum ve engellilere yönelik tutum ölçeklerinin kullanımı 18 yaş üstündeki bireylerle sınırlıdır.

            2.Araştırmaya katılan denekler 18 yaş  ve üstü gençlerin yer alması açısından lise son sınıf ve araştırmada eğitimin etkisinin daha iyi anlaşılması açısından fakülte ve dört yıllık yüksek okul son sınıf öğrencileri ile sınırlıdır.

            3. Araştırmacının da daha iyi gözlem yapma imkanı olması açısından görev yaptığı ildeki engelli oranının belli oranda olması[32] sebebiyle de engellilere yönelik tutumların daha iyi gözlenmesi açısından araştırma Çorum ili ile sınırlıdır.

4. Bu araştırma, ankete katılan deneklerin dini tutum ve engellilere yönelik tutum ölçeklerine verdikleri cevaplardan elde edilen verilerle sınırlıdır.

 

7. Örneklem Grubu İle İlgili Genel Bilgiler

 

Tablo 1 Cinsiyete Göre Dağılım

 

Cinsiyet

Sayı

%

Erkek

101

50

Kadın

101

50

Toplam

202

100

 

Tablo 1’ de görüldüğü gibi araştırmamıza katılan erkek ve kadın deneklerin  oranı aynıdır. (% 50)

 

 

 

Tablo 2 Yaşa Göre Dağılım

Cinsiyet

Sayı

%

18-21 yaş arası

107

53

22-25 yaş arası

  95

47

Toplam

202

100

 

Tablo 2 ‘ de görüldüğü gibi % 53 ile çoğunluğu 18- 21 yaş arası oluşturmaktadır.

Tablo 3 Sosyo- Ekonomik Seviyeye Göre Dağılım

Sosyo- ekonomik seviye

Sayı

%

Düşük

  29

14

Orta

170

84

Yüksek

    3

1

Toplam

202

100

 

Araştırmaya katılanların sosyo- ekonomik düzeye göre dağılımı tablo 3’te  incelendiğinde görüleceği gibi % 84 ile çoğunluğu sosyo- ekonomik seviyesi orta olanlar oluşturmaktadır. Bunu % 14 ile sosyo –ekonomik seviyesi düşük olanlar takip etmektedir. sosyo –ekonomik seviyesi yüksek  olanların oranı ise, % 1 dir.

Tablo 4 Okullara Göre Dağılım

Okul Türü

Sayı

%

İmam-Hatip Lisesi

50

25

Genel Lise

57

28

İlahiyat Fakültesi

30

15

İktisat Fakültesi

46

23

Sağlık Yüksekokulu

19

  9

Toplam

202

100

Tablonun incelenmesinde de görüleceği gibi araştırma örneklemini oluşturan öğrencilerin okullara göre dağılımında % 28 ile çoğunluğu genel lise öğrencileri oluştururken; % 25 ile İmam- hatip lisesi öğrencileri ikinci sırayı almakta, daha sonra % 23 ile İktisat Fakültesi öğrencileri, % 15 ile İlahiyat Fakültesi öğrencileri ve %  9 ile de sağlık yüksek okulu öğrencileri sıralanmaktadır.

Tablo 5 Uzun Süre Yaşadığı Yere Göre Dağılım

 

Yaşadığı Yer

Sayı

%

Köy

20

10

Kasaba

19

   9

Şehir

163

81

Toplam

202

100

Uzun süre yaşadığı yere göre örneklem grubunun dağılımında tablo 5’in  incelenmesinde de görüleceği gibi çoğunluğu % 81 ile şehirde yaşayanlar oluşturmakta, bunu % 10 ile köyde yaşayanlar takip etmekte; son sırayı ise % 9 ile kasabada yaşayanların oluşturduğu görülmektedir.

 

 

 

Tablo 6 Ailesinde  Engelli Olup Olmamasına Göre Dağılım

Ailesinde Engelli Olanlar

Sayı

%

Engelli Olmayan

177

88

Anne babası

  10

   5

Yakını

  15

   7

Toplam

202

100

 

Tablo 6 incelendiğinde görüleceği gibi araştırmaya katılan öğrencilerin ailelerinde engelli olmayanlar % 88 ile çoğunluğu oluşturmaktadır. Bunu % 7 ile ailesinde yakını ve % 5 ile de anne ve babası engelli olanlar takip etmektedir..

8. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Engelliye Yönelik Tutumlarıyla Dini Tutumları Arasındaki İlişkiye İlişkin  Bulgular.

Bu bölümde araştırmamızın örneklem grubunu oluşturan lise ve üniversite öğrencilerinin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasındaki ilişki, önce 202 öğrencinin genel olarak dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasındaki ilişkiyi ele alan sonuçları verilerek ortaya konacaktır. İki Tutum arasındaki ilişkiye ilişkin olan genel sonuçlar, tablolar halinde korelasyon sonuçları şeklinde verilecektir.Daha sonra cinsiyet, yaş, sosyo- ekonomik düzey, okul türü, uzun süre yaşanan yer ve ailesinde özürlü olup olmama durumuna göre öğrencilerin dini tutum ve engelliye yönelik tutum korelasyon sonuçları verilerek anlamlı bir ilişki olup olmadığı ortaya konacaktır

 

Tablo 7. Dini Tutumlar ile Engelliye Yönelik Tutumlar Arasındaki Korelasyona İlişkin  Bulgular

 

 

Dini Tutum Puan Seviyeleri

Engelli Tutum

Korelas.

 

P

Sayı

Düşük

.20

.089

72

Orta

.15

.193

77

Yüksek

.38**

.004

53

             ** P<.01 düzeyinde anlamlıdır.                                                                                   

 

Tablo 7  incelendiğinde görüleceği gibi elde edilen veriler dini tutum ile engelliye yönelik tutumlar arasında olumlu bir ilişkinin olabileceğini öngören hipotezimizi desteklemiştir. Bir başka ifadeyle engelli olmayanların dini tutum puanı yükseldikçe engellilere yönelik puanları da yükseldiğinden dini tutum ile engellilere yönelik tutumlar arasında olumlu bir ilişki ortaya çıkmıştır. Ayrıca dini tutum ile engellilere yönelik tutumlar arasındaki korelasyonun anlamlı olduğu görülmektedir.

 

 

 

 

Tablo 8. Cinsiyete Göre Dini Tutumlar ile Engelliye Yönelik Tutumlar Arasındaki Korelasyona İlişkin  Bulgular

 

Tablo 8’ de de görüleceği gibi cinsiyete göre erkek ve kız öğrencilerin dini tutum puanı yüksek olanlar dikkate alındığında dini tutum puanları ile engellilere yönelik tutum arasında olumlu bir ilişki söz konusudur. Dini tutum puanı yüksek olan erkek ve kadınlarda, kadınların dini tutum ile engellilere yönelik tutum arasındaki korelasyonun anlamlılık seviyesi ise oldukça yüksektir. Bu verilere göre kadınların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir ilişki olduğunu öngören hipotezimizin desteklendiği görülmektedir.

Tablodan anlaşılacağı üzere dini tutum puanı düşük olan kadınların da dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında anlamlı bir ilişki olduğu gözlenmektedir. Bu ilişkide korelasyon katsayısı 0.47 olarak bulunmuştur. Bu da ilişkinin aynı yönde olduğunu göstermektedir. Bir başka ifade ile dini tutum puanı düşük olan kadınların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında pozitif yönlü bir korelasyon olduğu görülmektedir.

 

Cinsiyet

Dini Tutum Puan Seviyeleri

Engelli Tutum

Korelas.

 

  P

Sayı

Erkek

Düşük

.-.04

.806

39

Orta

  .16

.297

41

Yüksek

  .24

.249

21

Kadın

Düşük

  .47**

.006

33

Orta

  .12

.121

36

Yüksek

. .40

.024

32

** P<.01 düzeyinde anlamlıdır

 

 

 

 

*Tablo 9. Yaşa Göre Dini Tutumlar ile Engelliye Yönelik Tutumlar Arasındaki Korelasyona İlişkin  Bulgular

Cinsiyet

Dini Tutum Puan Seviyeleri

Engelli Tutum

Korelas.

 

  P

Sayı

18-21 yaş

Düşük

. 16

.328

38

Orta

 .05

.734

42

Yüksek

 .55**

.003

27

22-25 yaş

Düşük

 .23

.190

35

Orta

 .29

.085

37

Yüksek

. 28

.166

23

** P<.01 düzeyinde anlamlıdır

            Yaşa göre dini tutum puanı yüksek olanlar dikkate alındığında 18-21 yaş grubu ve 22- 25 yaş grubu öğrencilerin dini tutumları ile  engellilere yönelik tutumları arasındaki ilişki olumludur.( sırasıyla..55, .28) Bu ilişki sadece 18- 21 yaş grubunda anlamlılık düzeyine ulaşmıştır. 18-21 yaş grubunda ise dini tutum ile engellilere yönelik tutum arasındaki korelasyon değeri P< 01 düzeyinde  anlamlıdır. Bu verilere göre, 18- 21 yaş grubu engelli olmayanların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında  olumlu bir korelasyon olduğunu öngören hipotezimizin desteklendiği görülmektedir

           

 

Tablo 10. Sosyo- Ekonomik Seviyeye Göre Dini Tutumlar ile Engelliye Yönelik Tutumlar Arasındaki Korelasyona İlişkin  Genel Bulgular

 

 

       Sosyo-EkonomikDüzey

Dini Tutum Puan Seviyeleri

Engelli Tutum

Korelas.

 

  P

Sayı

Düşük

Düşük

-.17

.803

7

Orta

 .07

.825

12

Yüksek

 .09

.803

10

Orta

 

 

Düşük

 .21

.190

62

Orta

 .20

.089

63

Yüksek

. 42**

.003

45

Yüksek

Düşük

 .-

.-

-

Orta

 .-

.-

-

Yüksek

. 90

.264

3

              ** P<.01 düzeyinde anlamlıdır

 

 

Tablo 10’ da da görüleceği gibi dini tutum puanı yüksek olanlarda  sosyo- ekonomik seviyesi orta olanların  dini tutumları ile  engellilere yönelik tutumları arasındaki korelasyon değeri P< 01 düzeyinde  anlamlıdır..Bu verilere göre sosyo- ekonomik seviyesi orta olanların  dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir ilişki olduğunu öngören hipotezimizin desteklendiği görülmektedir

 

Tablo 11. Okullara Göre Dini Tutumlar ile Engelliye Yönelik Tutumlar Arasındaki Korelasyona  İlişkin  Genel Bulgular

 

Okullar

Dini Tutum Puan Seviyeleri

Engelli Tutum

Korelas.

 

   P

Sayı

Genel Lise

Düşük

. 10

.618

24

Orta

-.04

.829

23

Yüksek

 .42

.226

10

İmam-hatip

Lisei

 

Düşük

 .37

.083

22

Orta

 .06

.794

17

Yüksek

. 40

.222

11

İlahiyat Fakültesi

Düşük

 .54

.164

8

Orta

 .21

.512

12

Yüksek

 .42

.218

10

İktisat Fakültesi

Düşük

-.02

.938

14

Orta

 .56*

.035

14

Yüksek

. 28

.246

18

Sağlık Yüksekokulu

Düşük

-.22

.776

4

Orta

 .23

.468

11

Yüksek

. 66

.264

4

               * P<.05 düzeyinde anlamlıdır

 

Tablo 11’ de görüleceği gibi okullara göre dini tutum puanı yüksek olanlar dikkate alındığında Lise öğrencileri arasında genel lise öğrencilerinin dini tutum ile engellilere yönelik tutum arasındaki olumlu korelasyon değeri İmam- Hatip lisesi öğrencilerine nazaran biraz yüksek olmasına rağmen anlamlılık düzeyine ulaşamamıştır. Üniversite öğrencileri arasında da dini tutum puanı orta olan iktisat fakültesi öğrencilerinin dini tutum ve engellilere yönelik tutumları arasındaki olumlu korelasyon  anlamlılık düzeyine ulaştığı görülmektedir.( P < 05 düzeyinde anlamlıdır) Diğer öğrencilerde ise korelasyon değeri anlamlılık düzeyine ulaşamamıştır.Bu verilere göre  “ileri düzeyde din eğitimi almış engelli olmayan bireylerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyon vardır” şeklinde ifade ettiğimiz hipotezimiz desteklenmemiştir

  

Tablo 12. Uzun süre Yaşanan Yere  Göre  Dini Tutumlar ile Engelliye Yönelik Tutumlar Arasındaki Korelasyona  İlişkin  Bulgular

 

Uzun süre Yaşanan Yer

Dini Tutum Puan Seviyeleri

Engelli Tutum

Korelas.

 

   P

Sayı

Köy

Düşük

.27

.551

7

Orta

.28

.429

10

Yüksek

-.20

.870

3

Kasaba

 

 

Düşük

-71*

.013

11

Orta

-.65

.160

6

Yüksek

-57

.609

3

Şehir

Düşük

.31*

.023

53

Orta

.15

.236

60

Yüksek

.44**

.002

47

          *    P<.05 düzeyinde anlamlıdır  ** P<.01 düzeyinde anlamlıdır

        

 Tablo 12’ de de görüldüğü  gibi uzun süre yaşanan yere göre kasaba ve şehirde yaşayan öğrencilerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında korelasyon değerlerine göre anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir.( -.71, .31, .44)  Köyde yaşayanlarda ise anlamlı bir ilişkinin olmadığı gözlenmektedir. Dini tutum seviyesi yüksek olanlar karşılaştırıldığında ise  dini tutum ile engellilere yönelik tutum arasında olumlu korelasyon sadece şehirde yaşamış olan öğrencilerde gözlenmekte ve P<.01 düzeyinde anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir Bu verilere göre “geleneksel değerlere sahip kırsal kesimde yaşamış engelli olmayan bireylerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında anlamlı olumlu bir korelasyon vardır” şeklinde öngördüğümüz hipotezimiz desteklenmemiştir.

Tablo 13. Ailesinde Özürlü Olma Durumuna Göre Dini Tutumlar ile Engelliye Yönelik Tutumlar Arasındaki İlişkiye İlişkin  Genel Bulgular

 Ailesinde Özürlü Olma Durumu

Dini Tutum Puan Seviyeleri

Engelli Tutum

Korelas.

 

  P

Sayı

Ailesinde özürlü olmayan

Düşük

.14

.259

62

Orta

.17

.169

67

Yüksek

.31*

.029

48

Anne baba

 

 

Düşük

.92

.242

3

Orta

-.45

.545

4

Yüksek

.76

.447

3

Yakını (Akrabası)

Düşük

.60

.151

7

Orta

.58

.306

5

Yüksek

.99*

.045

3

                 * P<.05 düzeyinde anlamlıdır

Ailesinde özürlü olup olmama durumuna göre tablo 13’ de de görüleceği gibi dini tutumlar ile engellilere yönelik tutumlar arasındaki anlamlı ilişki, korelasyon değerlerine göre ailesinde özürlü olmayanlar ile ailesinde yakını özürlü olanlarda söz konusudur ( sırasıyla .31, .99). Ailesinde özürlü olmayan ve ailesinde yakını özürlü olanların dini tutum puanı yükseldikçe engellilere yönelik tutum puanının da yükseldiği görülmektedir. Ailesinde anne ve babası engelli olan öğrencilerin dini tutum puanı yüksek olanlarda ise dini tutum ile engellilere yönelik tutumları arasında olumsuz korelasyon vardır. Bir başka ifadeyle dini tutum puanları yükselmesine rağmen engellilere yönelik tutum puanları düşmüştür. Bu verilere göre “ailesinde engelli olan bireylerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında  anlamlı olumlu bir korelasyon vardır” şeklinde öngördüğümüz hipotezsimizin kısmen desteklendiği görülmektedir.

 9.Yorum  ve Tartışma

Araştırmada elde edilen sonuçlara göre , “Engelli olmayanların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyon vardır şeklinde kurulan temel hipotezin desteklendiği görülmektedir. Tablo 7 deki sonuçlara göre engellilere yönelik tutumlarla dini tutumlar arasında olumlu bir korelasyon olduğu görülmektedir. Bir başka ifadeyle  öğrencilerin dini tutum seviyesi yükseldikçe veya güçlü dini tutumlara sahip oldukça engellilere yönelik tutumlarında da olumlu yönde bir artış olduğu gözlenmiştir.. Bu durum, engelli olmayan lise ve üniversite öğrencilerinin dini tutumlarının engellileri kendilerinden farksız görmelerine yol açtığı şeklinde değerlendirilebilir. Zira İslam’ın insana verdiği değer[33] ve özellikle de engelli, [34] hasta, muhtaç, vb.zor durumda olan kişilere karşı yaklaşımlarda ortaya koyduğu bazı ilke ve değerlerin engellilere yönelik tutumlarda belli oranda olumlu tutumların oluşması açısından önemli etkisinin olabileceği düşünebilir.

Bununla birlikte dini tutum seviyesi düşük olan öğrencilerin engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyonun olduğu gözlemlenmesine karşın bu ilişkinin anlamlılık düzeyine ulaşamamasında  toplumdaki engellilere yönelik[35] var olan olumsuz tutum ve davranışlarının önemli ölçüde etkisinin olabileceğidir  Nitekim araştırmamızda engellilere yönelik tutum cümleleri arasında yer alan  engellilerin diğer insanlar gibi algılanıp algılanmadığını direkt olarak ölçmeyi amaçlayan “ Özürlü kişiler de diğer kişiler gibidir”  tutum cümlesine 202 öğrenciden  % 58’i hayır, % 38’i evet, % 14 ‘ü de kararsız[36] şeklinde   cevaplandırması da bu görüşümüzü destekler niteliktedir. Aynı şekilde engellilere yönelik tutumları ölçen ölçekte yer alan “Bedensel engelli kişiler, engelli olmayanlar gibi zekidir” tutum cümlesine 202 öğrenciden % 64 hayır, %23’ü evet, % 13'ü ise kararsız olduğuna ilişkin cevap vermiş[37], “ Özürlü bireyler özürlü olmayanlar kadar mutludur.” cümlesine de % 39 ‘ü hayır, %20 ‘si evet ve  % 51 kararsız şeklinde cevaplamıştır. Bu cevaplar, toplumumuzda engellilere yönelik yerleşmiş olan önyargı ve olumsuz tutumların varlığını hala sürdürdüğünü göstermektedir. Bu itibarla dinin engellilere yönelik olumlu davranma, onları gözetme ve gerekli kolaylıkları sağlama gibi yaklaşımlarının bireylerde daha etkili hale gelebilmesinde toplumdaki engellilere yönelik var olan ve hala etkisini sürdüren olumsuz tutum ve davranışların  değişmesinin  gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Cinsiyete ilişkin sonuçlara göre de, “Engelli olmayan kadınların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyon vardırşeklinde kurulan hipotezin desteklendiği görülmektedir. Tablo 8 deki sonuçlara göre erkek ve kız öğrencilerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasındaki ilişkinin olumlu olduğu görülmektedir.  Dini tutum seviyesi yüksek olan öğrenciler arasında  ise kız öğrencilerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasındaki korelasyonun anlamlılık düzeyine ulaştığı[38] erkeklerde ise ulaşmadığı gözlenmektedir. Bu sonuçlara göre dini tutum seviyesi yükseldikçe kızların erkeklere göre engellilere yönelik tutumlarının da daha olumlu yönde olduğu söylenebilir. Araştırmamıza göre kadınların erkeklere göre engellilere yönelik tutumlarının daha olumlu yönde olması ile Artale’nin araştırma sonuçları[39] arasında benzerlik bulunmaktadır.[40] Her ne kadar Artale’nin araştırmasında hıristiyan olanlarla olmayanlar arasında engellilere yönelik tutumlar arsında bir fark olmamakla birlikte[41] kadınların erkeklere göre engellilere daha olumlu tutumlara sahip olmasında kadın psikolojisi açısından sahip oldukları bazı özelliklerin  önemli bir etkisi olabilir. Zira kadınlar erkeklere göre şefkat ve acıma hisleri yönüyle daha belirgin farklara sahip olup empati yeteneği açısından da daha üstündürler.[42]

Araştırmamızda engellilere yönelik tutumlar açısından erkeklere göre kadınların daha fazla olumlu tutuma sahip olmasında kadınlık psikolojisinde yer alan duygusal zeka yönündeki farklılıkları ile birlikte tablo 8 incelendiğinde görüleceği gibi dini tutumlarının daha güçlü olmasının etkisi de göz önüne alınabilir.(Kadın % 32, n= 32, Erkek % 21 n=21) Zira olumlu dini tutum sayesinde birey, erdemli ve ahlaklı olmaya yönelir. Böylece diğer insanları da sevmeyi ve topluma uyum sağlamayı başarır, diğer insanlarla güzel ilişkiler kurar, huzurlu ve mutlu olur.[43]

Sosyo- ekonomik seviyeye göre öğrencilerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasındaki ilişki ile ilgili hipotezimiz  desteklenmiştir. Tablo 10 incelendiğinde görüleceği gibi sosyo- ekonomik seviyesi orta olan öğrencilerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyon olduğu ve bu ilişkinin anlamlılık düzeyine ulaştığı görülmektedir. ( r= .42) Ayrıca bu tabloda dikkati çeken bir sonuç ta sosyo- ekonomik seviyesi düşük olanların dini tutum puanları yükseldikçe engellilere yönelik tutumlarında da anlamlılık düzeyine ulaşmamakla birlikte bir yükselme olduğudur.( Sırasıyla , -.17, .07, .09) Bu durum, genelde sosyo- ekonomik seviyesi düşük olanların içinde bulundukları güçlükler, sıkıntılar sebebiyle dua etme, sabretme, Allah’ın kendilerini imtihan ettiğini düşünme gibi bazı dini ilkeler ve değerlere daha fazla önem verecekleri, dolayısıyla bedensel engellileri de yaşadıkları zorluklar sebebiyle daha iyi anlayacakları varsayılarak onlara karşı olumlu tutum geliştirebileceklerini gösterebilir. Nitekim Fırat’[44]ın araştırmasında ailenin gelir düzeyi düştükçe rasyonel inançlarında yükselme, gelir düzeyi yükseldikçe de agnostik inanç ve inançsızlıkta yükselme görülmüştür[45]. Aydın[46] tarafından yapılan araştırmada da sosyo- ekonomik seviyesi yüksek olanların sosyo- ekonomik seviyesi düşük olanlara göre dini inkar düzeylerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Onay[47]’ın yaptığı araştırmada gelir düzeyi yüksek olan ailelere mensup öğrencilerin dindarlık düzeylerinin düşük ve orta gelir düzeyine mensup ailelerden gelen öğrencilerden daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Kula[48] tarafından ergenler üzerinde yapılan araştırmada da sosyo- ekonomik seviyesi düşük olanların dindarlık puanlarının yüksek, sosyo- ekonomik seviyesi yüksek olanların ise dindarlık puanlarının düşük olduğu görülmüştür. Ayhan ve arkadaşlarınca[49] da yapılan araştırmada anlamlı bir ilişki gözükmemekle birlikte sosyo- ekonomik seviye arttıkça dine karşı olumsuz tutumun yükseldiği görülmüştür.[50]

Okullara ilişkin sonuçlara göre  “İleri düzeyde din eğitimi almış engelli olmayan bireylerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında olumlu bir korelasyon vardır.” şeklinde kurulan hipotezimizin desteklenmediği görülmektedir.

Tablo 11 deki veriler incelendiğinde görüleceği gibi Lise düzeyinde meslek dersleri açısından din eğitimi veren İmam- Hatip lisesi öğrencileri ile Yüksek öğrenim  düzeyinde din eğitimi veren İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin  dini tutum puanları yüksek olanlarının engellilere yönelik tutumları  ile dini tutumları arasında olumlu bir korelasyon olduğu gözlenmekle birlikte sonuçların anlamlılık düzeyine ulaşmadığı görülmektedir Bu veriler lise ve yüksek öğrenim düzeyindeki din eğitiminin daha çok “araştırma” merkezli bir dini tutum[51] oluşturduğu şeklinde değerlendirilebilir. Aldıkları din eğitimi sonucu daha çok sorgulama, araştırma nitelikli bir dini tutum benimseme özelliğini gösteren öğrencilerin aynı zamanda ailelerinden ve toplumdan edindikleri dini anlayışlar sebebiyle de bazı bocalamaları[52] yaşamakla birlikte eleştirel bir anlayışla hareket ettikleri söylenebilir. Nitekim Cengil[53] tarafından Çorum İlahiyat fakültesi öğrencileri üzerinde yapılan araştırmada dindarlık durumları ile iç odaklı denetim odağı arasındaki anlamlı ilişki de bu görüşümüzü destekler niteliktedir. Çünkü ilahiyat öğrencilerinin din eğitimi sayesinde bireyin karşılaştığı olayları ve sonuçları kendi davranışlarına bağlı olarak değerlendirmesini ortaya koyan iç denetim odaklı bir kişilik özelliği geliştirdiği tespit edilmiştir. Ayrıca sonuçların anlamlılık düzeyine ulaşamamasında ergenlik döneminin dini gelişim özellikleri çerçevesinde dini tutumlarda yeterince belirginleşememenin de etkisi olduğu düşünebilir. Her ne kadar ergenliğin son dönemi olan ortalama 18- 21 yaşları  arasında dini tutumlarda netleşme olmakla birlikte ergenlik döneminin dini gelişim özelliği olan dini bunalım ve şüphe döneminin[54] bazı özelliklerinin de halen devam ettiği düşünebilir. Tablo 9’ daki yaşlara göre dini tutumlarla engellilere yönelik tutumlar arasındaki ilişkiyle ilgili sonuçlara bakıldığında 18- 21 yaş grubu gençlerin dini tutum seviyeleri kendi içinde yüksek puanı olanlarla kıyaslandığında çoğunluğu düşük seviyede olanların oluşturması ve dini tutum seviyesi orta olanlarda ise bir kümeleşmenin olması bu görüşümüzü destekler gözükmektedir.[55]

Bununla birlikte dini tutum seviyesi yüksek olanlar arasında 18- 21 yaş grubu ile 22- 25 yaş grubu öğrencilerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasındaki ilişki olumlu olmasına rağmen bu ilişki 18-21 yaş grubunda  anlamlılık düzeyine ulaştığı görülmektedir. [56] Bu tespit, din psikolojisindeki gelişim dönemlerindeki dini gelişim özellikleri ile ilgili ergenlik döneminin son döneminde yaşanan dini tutumların netleşmesi tespiti ve sonuçları ile paralellik arzetmektedir. Çünkü 18- 21 yaş döneminde dini tutumlardaki netleşmeyle birlikte genç, yaşamında dinin etkilerini hissetmektedir. [57] Böylece   bu verilere göre yaşla ilgili hipotezimizin  desteklendiği görülmektedir.

Uzun süre yaşanan yere göre engelli olmayanların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasındaki ilişkiyi test eden hipotezimiz desteklenmemiştir. Tablo 12 deki sonuçlara göre uzun süre köyde yaşamış olan öğrencilerin dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmazken kasaba ve şehirde yaşayanlarda anlamlı bir ilişkinin olduğu görülmüştür. Dini tutum seviyesi yüksek olanlar içinde ise engellilere yönelik tutumu olumlu olanlar, sadece uzun süre şehirde yaşamış öğrencilerden oluşmaktadır Bununla birlikte yerleşim yeri ile ilgili hipotezimizin kurulmasında  dini değerlerin ve inançların kırsal kesimdeki insanlarda daha fazla olduğu görüşünden hareket edilmiştir. Zira kırsal kesimde yaşayanların sanayileşmiş kesimlerde yaşayanlara göre gelenek ve göreneklere, dini değerlere daha çok bağlı olduğu yaygın bir görüştür[58] Nitekim Çelik[59] tarafından geleneksel- muhafazakar kimliğini sürdürme konusunda güçlü bir eğilim olduğu gözlemlenen Konya üzerinde “Şehirleşme ve Din İlişkisi” üzerine yapılan araştırmada şehirde kalış süresi arttıkça kesin inanç oranının da belli bir oranda düşme olduğu gözlenmiştir. Aynı şekilde Fırat [60]tarafından yapılan araştırmada da şehre göre hayatının uzun bir süresini köyde geçirenlerin daha fazla oranda rasyonel inanca sahip olduğu agnostik inanç ve inançsızlıkta ise şehirde yetişenlerin köyden gelenlere göre daha fazla oranda olduğu gözlenmiştir. Aydın[61]’ın araştırmasında da uzun süre şehirde yaşamış olanların inkar düzeylerinin daha yüksek olduğu görülmüştür. Kaya[62] tarafından yapılan araştırmada ise uzun süre yaşanan yerleşim yeri ile dindarlık arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı tespit edilmiş ve bu sonucun da araştırtma yapılan üniversite öğrencilerinin lise ve üniversiteyi büyük ölçüde şehirde okuması ve  uzun süre şehirlerde yaşayarak şehir ortamı ve eğitim kurumlarının etkisine bağlı olabileceği ifade edilmiştir. Bu tespitlere rağmen araştırmamızda uzun süre şehirde yaşayan bireylerin dini tutumları arttıkça engellilere yönelik tutumlarının da daha olumlu olmasında şehir hayatındaki sosyo- kültürel ortamın bireyin engellilere yönelik tutumlarını oluşturmada daha fazla etkisinin olabileceğini düşündürebilir. Zira kırsal kesimde dini inanç ve değerlere bağlılık şehre göre daha fazla olmasına karşın genelde “geleneksel dini anlayış” la birlikte engellilere yaklaşımın da engellinin psikolojisi yeterince dikkate alınmadan “tanıdık” anlayışı çerçevesinde gerçekleştiği gözlenmektedir. Engelli bireyle şakalaşma, onu fazla ciddiye almama gibi davranışlar ortaya konan davranış kalıplarındandır.[63] Şehir ortamında ise sosyo- kültürel yapının etkisiyle engelli birey ile ilgili bilinçlenmenin artması sonucu engelliye yönelik tutumlarda olumlu tutumların kırsal kesime nazaran biraz daha fazla öne çıktığı söylenebilir.  

Engelli olmayanların engellilere yönelik tutumlarında ailelerinde engelli olanların onları daha iyi tanıma, anlama imkanlarının  olacağı düşünülerek daha olumlu tutumlara sahip olacaklarını öngören hipotezimiz Tablo 13 deki sonuçlara göre kısmen desteklenmiştir. Dini tutum puanı yüksek olanlar içinde engellilere yönelik tutumu olumlu olanların oranı ailesinde engelli olmayanlarda daha fazla bulunmuştur.Buna karşın ailesinde, annesi ve yakını engelli olanlarda dini tutum puanı yüksek olan 3 ‘er kişi olmasına rağmen  ailesinde yakını olanların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasındaki ilişki anlamlıdır.Ailesinde anne babası engelli olanların dini tutumları ile engellilere yönelik tutumları arasındaki ilişki olumlu olmasına karşın anlamlılık düzeyine ulaşamamıştır. Bu sonuçlara göre ailesinde yakını engelli olanların dini tutumlarının engellilere yönelik tutumları arasındaki olumlu ilişkide, anne babanın engellilik durumunun oluşturacağı yoğun duygusal etkinin aksine engellilik olayını biraz daha objektif değerlendirme imkanının olabilmesi sözkonusudur. Bununla birlikte ailede engellilik durumunda anne baba, çocuk ve eşin engellilik durumu ile yakın bir akrabanın engellilik durumunun engellilere yönelik tutumlarının oluşmasında nasıl bir etkisinin olduğunun  belirgin bir şekilde tespit edilebilmesi için bu özelliklere sahip farklı örneklem grupları üzerinde de araştırmaların  gerekli olduğunu söyleyebiliriz.



[1]  Bu makale, İslami Araştırmalar Dergisi, Ulusal Hakemli Dergi, ( Din Psikolojisi Özel Sayısı 2007) Yayınlanmıştır

* Yrd. Doç Dr.  Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Öğretim Üyesi.

[2] Özyürek, Mehmet, Tutumlar ve Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi, Karatepe Yayınları, İstanbul, 2000, s.4

[3] Özyürek, a.g.e., s. 4-5.

[4] Bkz. Hökelekli, Hayati, Din Psikolojisi, TDV Yayınları, Ankara, 1993, s.118-119;  Peker,Hüseyin, Din ve Ahlak Eğitiminin Psikolojik ve Metodolojik Esasları, Eser Matbaası, Samsun, 1991, s.168- 170; Er, İzzet, Din Sosyolojisi, Akçağ Yayınları, Ankara 1998; s.177- 180.

[5] Bkz. Freedman, Jonathan L., J. Merril Carlsmith, David O. Sears, Social Psychology, second edition, Prentice- Hall, Inc, London , 1974, s.244-245; Krech,David,  Richard S. Crutcfield, L. Egerton Ballachey, Cemiyet İçinde Fert, (çev. Mümtaz Turhan), MEB Yayınları, İstanbul, 1983, C.1, s.231-232; Kağıtçıbaşı, Çiğdem,  Yeni İnsan ve İnsanlar, Evrim Yayınları, 10. Basım, İstanbul, 1999, s.101-102

[6] Kağıtçıbaşı, a.g.e. , s.102

[7] Bilgin, Nuri,  Sosyal Psikoloji Sözlüğü, Kavramlar, Yaklaşımlar; Bağlam Yayınları,  İstanbul,  2003, s.396

[8]  Freedman ve ark. a.g.e.,  s. 245; Kretch ve ark. a.g.e. , s.232, Kağıtçıbaşı, a.g.e. , s. 104-106; Uysal,Veysel, Din Psikolojisi Açısından  Dini Tutum, Davranış ve Şahsiyet Özellikleri, MÜİF Yayınları, İstanbul, 1996, s.29;  Peker,Hüseyin, Din Psikolojisi, Samsun, 2000, s.145.

[9]  Uysal, a.g.e. ,  s.29- 30; Peker, a.g.e. ,  s.145-146; Kretch ve ark. a.g.e. , s.232-234

[10] Kaya, Mevlüt, Din Eğitiminde İletişim ve Dini Tutum, Etüt Yayınları,  Samsun,  1998, s. 45.

[11] Peker, a.g.e. , s.146

[12] Kaya, a.g.e. , s. 46

[13] Kaya, a.g.e. , s. 46-48

[14] Özyürek, a.g.e. ,  s..3

[15] Özyürek, a.g.e. ,  s..4

[16] Özyürek, a.g.e. ,,  s..6-7

[17] Bkz. Özyürek, Mehmet; Engelli Kişilere Yönelik Değiştirilen Tutumların Sürekliliği, Gazi Eğitim Fakültesi Yayınları, Ankara, 1995, s.3-4

[18] Özyürek, Tutumlar ve Engellilere Yönelik Tutumlar, s.34.

[19] Özyürek, a.g.e., s. 37

[20] Bkz. Artale, Laure jo, Attitudes of Community College Students Toward People with Disabilities, (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Florida Üniversitesi, 2003, s.35

[21] Bkz. Akaltun, Nevzat,İslam Fıkhı ve Hukukuna Ait 1099 Fetva, Mevlana Kitabevi , Ankara, 1973, c.1, s.109; Görme engellilerin İslam fıkhında genel olarak imam olabileceğine ilişkin bir kanaat olmakla birlikte Hanefi fıkhına göre görme engellinin temizlik şartlarına dikkat edememe durumu olabileceği göz önüne alınarak körlerin imamlık yapması mekruh olarak değerlendirilmiştir. Bkz. el- Mevsuli, Abdullah İbn Mahmud, El- İhtiyar, C1, Dar’ul Marife, Beyrut, s.58.

[22] Özyürek, a.g.e, s. 37

[23] Kaya, a.g.e.,  s. 57-58

[24] Bkz. Hökelekli, a.g.e.,  280-281, Peker, Din Psikolojisi, s.174.;

[25] Batıda  ise engellilere yönelik tutumlarla dini tutumlar arasındaki ilişki yerine genelde engellilere yönelik tutumlar içinde dini tutumları veya dini pratik ve inançların engellilerin hayatındaki yeri ile ilgili bazı çalışmalar mevcuttur. Bkz. Artale, a.g.tez;  Huston, Eva M.; What Are The Roles of Spirtual and Religious Practies, Attitudes, and Beliefs in the lives of People with Acquired Physical Disabilities? (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Wisconsin- Madison Üniversitesi, 1999; Sami S. Al- Abdülwahab & Salah l. Al- Gain, “Attitudes of Saudi Arabian Healt Care Professionals Towards People with Physical Disabilities”, Asia Pacific Disability Rehabilitation Journal, Vol 14, No, 1, 2003 s. 63- 70; Bywaters , Paul Zoebia Ali; Qulsom Fazil, Louise M. Wallace,Gurnam Singh, “ Attitudes towards Disability amongst Pakistani and Bangladeshi Parents of Disabled Children in the Uk: Considerations for  Service Providers and the Disability Movement” Health and Social Care in the Community, 11, (6), 2003, s. 502- 509.  

[26] Bkz. Özyürek, Tutumlar ve Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi, s.105-106 ( Kitabın sonuna eklenen Ek 2, Tutum Ölçeği) Tarafımızdan da engellilere yönelik tutum ölçeği olarak kullandığımız bu ölçeğin geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır. Ölçeğin  güvenirliliğini belirlemede Groncbah alpha  iç tutarlılık değerlerine bakılmıştır.Ölçeğin alpha değeri .78 dir. Özyürek tarafından yapılan güvenirlili katsayısı .76 olarak tespit edilmiştir.(Özyürek, Engelli Kişilere Yönelik Değiştirilen Tutumların Sürekliliği,Gazi Üniversitesi yay.no.205, Ankara ,1995, s.25). Ölçeğin geçerliliği için de güvenirliliği sağlanan maddelerin madde  analizi yapılarak ölçeğin geçerliliği tespit edilmiştir.  Ölçeğin  madde toplam puan korelasyon katsayıları Pearson korelasyonları net değerleri  .22 ile  .75 arasındadır ve korelasyon katsayıları p< 0.01 düzeyinde anlamlıdır

[27] Bkz. Kaya, a.g.e. ,  s.258-259. Tarafımızca Dini tutum ölçeğinin de güvenilirlik ve geçerlilik çalışması yapılmıştır. Ölçeğin Alpha değeri .81dir. Ölçekteki 3 ,5 ve 12. sorular  güvenilirliği olumsuz yönde etkiledikleri için çıkartılmış ve bu sorular çıkartıldıktan sonra güvenilirlik derecesinin sağlandığı görülmüştür. Ölçeğin  madde toplam puan korelasyon katsayıları Pearson korelasyonları net değerleri  ise .46 ile  .78 arasındadır ve korelasyon katsayıları p< 0.01 düzeyinde anlamlıdır Kaya tarafından yapılan araştırmada da dini tutum ölçeği alpha değeri .87 ollarak tespit edilmiştir. (Bkz. Kaya , a.g.e. ,  s.111)

[28] Atatürk lisesinin  2004- 2005 öğretim yılı itibarıyla  toplam öğrenci sayısı  2206 dir. (bkz. http://www.ataturklisesi.biz/tarihcemiz.htm ve http:// www. Corum. meb gov.tr/ merkez/ okulweb.html)

[29] Bu hesaplamalar SPSS  10 versiyon paket  programıyla yapılmıştır.

[30] Normal dağılım eğrisi. Belli bir grubun kendi içinde gruplandırılarak nasıl dağılım gösterdiğini bulmayı amaçlayan bir istatistik metodudur.( Bkz, Lindquist,F.E; İstatistiğe Giriş, (çev. Hasan Tan, Tuğrul Taner)  M.E.B. Yayınları, Ankara, 1989, s.75-91.

[31] Pearson Korelasyon katsayısı; değişkenler arasındaki ilişkinin düzeyini ya da miktarını ve yönünü açıklayan bir sayıdır. ( Bkz. Büyüköztürk Şener; Sosyal Bilimler için Veri Analizi El Kitabı, Pegem  A.Yayınları,  Ankara , 2004, s.31)

[32] Çorum ili merkez, ilçe ve köylerinde bedensel engelli ne kadar kişinin olduğuna ilişkin net ve kesin bir rakam olmamakla birlikte Çorum sakatlar derneğindeki mevcut veriler çerçevesinde 1994 yılındaki tespitlere göre yaklaşık 5.500 özürlü bulunmaktadır. Bu rakamın bugün birkaç misli  daha fazla olabileceği tahmin edilmektedir.

[33] Özellikle Kur’an-ı Kerimde Allah’ın insanı en güzel bir şekilde yarattığı ve onu yeryüzüne halife olarak gönderdiğine ilişkin ayetler, İslam’ın insana verilen değeri göstermesi açısından manidardır.( Bkz. Ku’an-ı Kerim,  95/4; 2/30 )

[34] Bu noktada Kur’an-ı Kerimin engellilere yaklaşımı için bkz. Karagöz, İsmail, “Kur’anın Engellilere Yaklaşımı” isimli tebliğ, Peygamberimizin tavsiye ve uygulamaları için bkz. Erul, Bünyamin; “Engellilerle ilgili Hadislerin Analizi” isimli tebliğ ve fıkhi açıdan engellilere tanınan kolaylıklar için de bkz. Döndüren,Hamdi; “İslam’ın Engellilere Tanıdığı Kolaylık ve Ruhsatlar” isimli tebliğ, Engelliler Gerçeği ve İslam konulu Diyanet işleri Başkanlığınca Düzenlenen Sempozyum, Ankara 20-21 Aralık 2003 (http/ www. Diyanet.gov.tr./ turkish/ default.asp).

[35] Laura Ja Artale tarafından yapılan araştırmada hıristiyan olanlarla hiristiyan olmayan kolej öğrencilerinin engellilere yönelik tutumlarında anlamlı bir farkın olmamasına ilişkin  tespit, toplumun engellilere yönelik tutumların oluşumundaki belirleyiciliğine işaret etmesi açısından manidardır. Bkz.  Artale, a.g.tez, s. 64.

[36] Ayrıca bkz. Kula, Naci, “Özürlü Politikasında Pozitif  Ayrımcılık Tebliğ Müzakere Metni” Ülkemizde Engelliler Gerçeği ve İslam ( Sorunlar ve Çözüm Önerileri) 20- 21 Aralık 2003,Sempozyum  Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları Ankara, 2005, s.247.

[37] Ayrıca bkz. Kula, a.g.e; s.247

[38]Cinsiyet açısından kızların engellilere yönelik tutumları ile dini tutumları arasındaki olumlu korelasyonun dini tutum puanı düşük olan kız öğrencilerin engellilere yönelik tutum puanlarında da gözlenmektedir. Kız öğrencilerin dini tutum puanı düşük olmasına karşın engellilere yönelik tutum puanları yüksek çıkmış ve anlamlılık düzeyine ulaşmıştır. ( Bkz. Tablo 8, .47)

[39] Artale, a.g. tez s.60.

[40] Al- Abdulwahab ve el- Gain tarafından Suudi Arabistanlı sağlık uzmanları arasında yapılan araştırmada ise engellilere yönelik tutumlar açısından erkek ve kadınlar arasında anlamlı bir farkın olmadığı görülmüştür. Bu sonuçta sağlık uzmanlarının  tedavi esnasında hastalarına karşı  önyargılı davranmama,ayırım yapmama gibi tıp etiği açısından önemli olan bazı kuralların etkisinin olabileceği düşünebilir.(bkz. Al- Abdül wahab &el- Gain, a.g.m s.66).

[41] Bkz. Artale, a.g.tez, s. 64

[42] Nevzat Tahran, Kadın Psikolojisi, Nesil Yayınları, İstanbul, 2005, s. 81-82

[43] Peker, Din Psikolojisi, s.245

[44] Fırat, a.g.e. , s. 81

[45] Tablo 10 da sosyo- ekonomik seviyesi yüksek olan öğrenciler arasında dini tutum puanı yüksek olanların engellilere yönelik tutumları arasındaki ilişki anlamlılık düzeyine ulaşmamakla birlikte olumlu bir ilişki şeklinde gözlenmesine karşın bu gruptaki öğrenciler arasında dini tutum puanı düşük ve orta seviyede öğrencinin olmaması ve bu gruptaki toplam 3 öğrencinin de dini tutum puanının yüksek olması sosyo- ekonomik seviyesi yüksek olma durumunun etkisini tam olarak belirginleştirmemektedir.

[46] Aydın, a.g.tez. ,, s. 178

[47] Onay, a.g.e. ,  s.116

[48] Kula, Kimlik ve Din, s.86

[49] Bkz. Ayhan ve ark. a.g.. , s.209

[50] Kaya ve Ünal tarafından yapılan araştırmalarda da sosyo- ekonomik düzey ile dindarlık arasında anlamlı bir farklılığa rastlanmazken engelliler üzerinde yaptığımız araştırmada da sosyo- ekonomik seviyesi orta olanların düşük ve yüksek olanlara göre dini hayat ortalamalarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Sosyo- ekonomik durum ile dindarlık arasındaki ilişki ile ilgili ortaya çıkan farklı sonuçlar, araştırma yapılan grupların sosyo- ekonomik düzeylerini algılamada subjektif davranmaları ile birlikte araştırma gruplarının farklı sosyo- kültürel yapıda olmalarının da etkileri düşünebilir. Dolayısıyla bu konuda daha kesin yargıya ulaşabilmek için farklı gruplar üzerinde benzer araştırmaların yapılması gerekmektedir. ( Bkz. Kaya, a.g.e. , s.122; Nurten Ünal, “ Dini İnanç, İbadet ve Duanın Umutsuzlukla İlişkisi” (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,) Bursa 1998, s. 133; Kula, Bedensel Engellilik ve Dini Başa Çıkma, Dem Yayınları,  İstanbul,  2005, s. 166)

[51] Baston ve Ventis, araştırma nitelikli dini tutumun hayatın ortaya koyduğu varoluşla ilgili ve nihai hakikat konusundaki soruları korkusuzca karşılamaya büyük ölçüde açık bir elverişlilikle birlikte bunların kendisine kesin cevaplar taşıması imkanı hususunda belli bir şüpheciliği ihtiva ettiğini, belirtmiş ayrıca yaptıkları araştırmalar sonucu bazı kimselerin dini ne gaye ne de vasıta olarak değil de “ araştırma “ olarak algıladığını tespit etmiştir. ( bkz. Hökelekli, a.g.e. ,   s.77-78)

[52] Tablo 11 de İmam- hatip Lisesi ve İlahiyat fakültesi öğrencilerinin dini tutum puan durumlarına bakıldığında her iki okul öğrencilerinde dini tutum puanı düşük olanların oranının belli bir oranda yüksek olması, ( İHL, % 44, İlahiyat, 27) aldıkları din eğitimi sonucu oluşan “araştırma merkezli dini tutum”ları ile toplumdan kazandıkları dini tutumlar arasında adaptasyon açısından bazı sıkıntılar yaşadıklarını gösterdiği  söylenebilir.. Ayrıca bu okul öğrencileri arasında  dini tutum puanları düşük olanların oranının belli oranda yüksek çıkmasında, gelecek kaygılarının  etkisi düşünülebilir. Zira genelde yapılan araştırmalarda gerek İhl, gerekse ilahiyat fakültesi öğrencilerinin dini hayat puanları yüksek oranda çıkmakta ve dini hayat puanı düşük olan öğrenciye büyük ölçüde rastlanmamaktaydı.  Örneğin Kula tarafından yapılan araştırmada da İmam- hatip lisesi öğrencilerinin dindarlık puanlarının   diğer liselerdeki öğrencilerin puanlarına göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.( Bkz. Naci Kula, Kimlik ve Din, Ergenler Üzerine Bir Araştırma, Ayışığı Yayınları, İstanbul, 2001, s.86. Aynı sonuç, Apaydın tarafından yapılan araştırmada da ortaya konmuştur. ( Bkz. Halil Apaydın, Kişilik Özelliklerinin Dini Tutum ve Davranışlara Etkisi,  (Yayınlanmamış Doktora Tezi) O.M.Ü. S.B.E. Samsun, 2001, s.131. Ünal tarafından 1997- 1998 öğretim yılında Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan araştırmada ise İlahiyat fakültesi öğrencilerinin dindarlık puanlarının yüksek olduğu “zayıf dindarve “zayıf umut” kategorisine giren öğrenciye rastlanmadığı görülmüştür. Bkz. Nurten Ünal, a.g.tez, s.137-138. Bu araştırma sonuçları ile araştırmamızdaki sonuçlar arasındaki farklılığın, son yıllarda İmam- hatip Lisesi  ve ilköğretim din kültürü ve Ahlak bilgisi proğramı olmayan ilahiyat fakültesi öğrencilerinin karşılaştıkları mesleki kaygılarının daha önemli ve öncelikli hale gelme durumu ile ilgisi düşünebilir. Zira son yıllarda diyanette görev almada İlahiyat Fakültesi mezunlarına öncelik tanınmasının İmam- hatip lisesi öğrencilerinin mesleki kaygılarını artırmış olabilir. Ayrıca üniversiteye girişte karşılaştıkları bazı sıkıntılar sebebiyle de gelecek kaygısının bu okul öğrencilerinin derslere ilgilerini olumsuz yönde etkilemiş olabilir. Tek proğramlı İlahiyat fakültesi öğrencilerinin de orta öğretimde din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olabilmeleri için tezsiz yüksek lisans yapma zorunluluğu ve sınırlı sayıda diyanette görev alabilmeleri vb hususlar bu öğrencilerin gelecekle ilgili kaygılarını artırmış olabilir. Böylece  gelecek kaygısı bir çok hususun önüne geçen bir konu haline gelmiş olabilir. Nitekim Onay tarafından yapılan araştırmada da öğrencilerin son sınıfa yaklaştıkça zihinlerini “mezun olunca ne iş yapacağım” vb. düşüncelerin daha çok meşgul ettiği tespit edilmiş ve bu durumun da  dine olan ilgilerini olumsuz yönde etkilediği görülmüştür..( bkz. Ahmet Onay, Dindarlık Etkileşim ve Değişim, Dem Yayınları, İstanbul, 2004, s.109)

[53] Bkz. Cengil,Muammer; “Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Denetim Odaklarının Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi” Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi,  c3, say 5, 2004/1, s.75-76.

[54] Bkz. Hökelekli, a.g.e. ,  s.270- 273.

[55]  18- 21 yaş grubunun kendi içinde  dini tutum seviyesi düşük olanlar  % 37, yüksek olanlar % 25,  (sırasıyla n= 38, 27);  dini tutum puanı orta olanlar %39, (n= 42)

[56] !8- 21 yaş grubunda korelasyon sonucunun anlamlık düzeyine ulaşmasında, yaşın ilerlemesi ile birlikte dini hayat puanındaki farklılaşmanın etkisi rol oynamış olabilir. Nitekim Tablo 9’ da 202 öğrenci arasında dini tutum puanı yüksek olanlar dikkate alınarak 18- 21 yaş grubu ile 22- 25 yaş grubu karşılaştırıldığında yaş ilerledikçe belli bir düşüşün olduğu gözlenmektedir. 18- 21 yaş grubu % 25; 22- 25 yaş grubu ise % 24 oranındadır. Aynı zamanda yaş ilerledikçe dindarlıkta bir düşüşün yaşanması ile ilgili durum Onay ve Mehmedoğlu tarafından yapılan araştırma ile engelliler üzerinde yaptığımız araştırmada da tespit edilmiştir. (Bkz. Onay , a.g.e; s.109-110; Mehmedoğlu, a.g.e, s.134; Naci Kula, Bedensel Engellilik ve Dini Başa Çıkma, , s.165).

[57] Bkz. Hökelekli, a.g.e. ,  s. 280- 281.

[58] Kaya, a.g.e.,  s.121

[59] Celalettin Çelik, Şehirleşme ve Din, Çizgi Kitapevi Yayınları, Konya, 2002, s.200.

[60] Fırat, a.g.tez. ,  s.79-80.

[61] Aydın, a.g.tez. ,  s.160

[62] Kaya, a.g.e. ,  s. 121.

[63] Bkz, Akkök, Füsun, Bilge Uzun Özer, Yaşamın Diğer Penceresi, Otistik özelliklere Sahip Çocuk Babaları ve Duyguları, Özgür Yayınları, Ankara, 2005; s. 58.

 

Google