Hukukçu Kadınlar Platformu Adına
Arzu Beseri’den Bir Açıklama

 

04 Aralık 2014

Hayatının Hayatının hiçbir döneminde hiçbir hastalık yaşamamış, bedensel veya zihinsel hiçbir bozukluğu veya eksikliği olmayan kişinin yaşaması ya da yaşamış olması mümkün değildir. Her insan ya hayatı boyunca ya da hayatının belirli bir zaman diliminde muhakkak bir hastalığı yaşamış, zihinsel veya bedensel bir bozukluk geçirmiştir. O halde engelsiz insan yoktur veya bütün insanlar (geçici de olsa) engellidir demek çok da yanlış olmayacaktır. Engelli olarak adlandırdığımız kişiler, kısır bir takım ölçütlerle ulaşılmış genellemeler sonucu normal olarak kabul edilen kişilere benzemeyen insanlar olmaktadırlar. Teknolojinin şimdilik ortadan kaldıramadığı engelleri olan insanlara biz bugün engelli demekteyiz.

Fiziki çevre düzenlemelerinin sadece sağlıklı kişiler düşünülerek yapılması engelli bireylerin eğitim alamamasına, iş sahibi olamamasına ve böylece yoksulluğuna sebep olmuştur. Bu tablonun ortaya çıkmasında en büyük iki engel elbette erişilebilirlik ve farkındalığın eksik oluşudur. Erişilebilirlik önemli bir problemdir, çünkü insanların hayatlarını, yaşam haklarını etkilemektedir. Bu olumsuzluğu engellemek için, 26 Kasım 2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe giren Kanuna göre, değişikliğin yürürlük tarihinden sonra üretilen servis ve turizm taşımacılığı yapanlar dışında, şehir içi yolcu taşıma hizmeti yapan araçlardan engelliler için erişilebilir olmayanlara yolcu taşıma hizmeti için yetki belgesi, izin veya ruhsat verilmemesi öngörülmüştür.

Yapılan düzenlemelerin faydalı olduğu aşikardır fakat yeterli değildir. 01.07.2005 yılında Resmi Gazete’de yayınlanıp, yürürlüğe giren Özürlüler Ve Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Geçici 2. maddesi’nde “Kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde engellilerin erişebilirliğine uygun duruma getirilir.” hükmüne yer verilmişken, 2012 yılında bu süre sekiz yıla çıkarılmıştır. Ayrıca denetim komisyonları tarafından yapılan denetimler sonucu eksiklikler tespit edilirse bu süre en fazla iki yıl daha uzatılabilir. Bu süre daha da uzatılmadan hukuki yaptırımlar hayata geçirilmelidir. Sadece getirilir demekle ya da idari para cezası vermekle bu işin olmayacağı açıktır. Bunun yanında kanundan doğan sorumluluklarını yerine getirmeyenler hakkında açık ve net olarak cezai hükümler konmalı ve bu cezaların da zaman aşımına uğramayacağı belirtilmelidir.

Aslında engelli insan engelsiz insan ayrımı ortadan kaldırılmalıdır. Engelliyi yetersiz gösteren bu ayrımdır. Engelli veya engelsiz insan yoktur, insan vardır. Bu üst noktaya ulaşabilen toplumlar gelişmiş demektir. Gelişme, engelliye sahip çıkarak değil, engelli ile engelsiz arasındaki farkı ortadan kaldırarak insan varlığına ulaşmayla sağlanır.

Engelli ayrımcılığına karşı ciddi önlemler alınmalıdır. Engellilerin hakları her zaman korunmalıdır. Zira insanlar ya engellidir ya da bir gün muhakkak engelli olacaklardır. Unutulmamalıdır ki; yaşlılık da bir engellilik durumudur.

Daha adil ve güzel günlere kavuşmak ümidiyle.

 

Hukukçu Kadınlar Platformu adına Arzu Besiri